Allahu teÂl Kur'Ân-ı kerîmde meÂlen buyurdu ki:
Onlar (munÂfıklar) ; "Eğer Medîne'ye donersek, andolsun en şerefli ve kuvvetli olanımız oradan en hakir ve zaîf olanı muhakkak cıkaracaktır" diyorlardı. HÂlbuki şeref, kuvvet ve gÂlibiyet Allah'ındır, Peygamberinindir, mu'minlerindir. Fakat munÂfıklar bunu bilmezler. (MunÂfikûn sûresi: 8)
Sizden biriniz Medîne-i munevverede vefÂt etmeğe gucu yetiyorsa, orada vefÂt etsin. Cunku ben Medîne-i munevverede vefÂt edenlere şefÂat ederim. (Hadîs-i şerîf-Mir'Ât-ul-Haremeyn)
Medîne-i munevvereye Mesîh DeccÂl'in (değil kendisi) kokusu bile giremeyecektir. O fitne gunlerinde Medîne'nin yedi kapısı olacak ve her kapıda muhÂfız iki melek bulunacaktır. (Hadîs-i şerîf-AhbÂru Mekke)
Medîne-i munevvere, Mekke-i mukerremenin batısında ve Kızıldeniz'in doğusunda yer alan kuzeye doğru meyilli colun ve guneye doğru uzanan az dalgalı bir ovanın bittiği yerde kurulmuştur. Cok verimli ve tarıma elverişli topraklarında her ceşit sebze, c eşitli meyveler ile muz ve hurmanın en iyileri yetişir. Arabistan yarımadasının diğer bolgelerine gore serin bir iklime sÂhibdir. (Eyyûb Sabri Paşa)
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Mekke-i mukerremede insanları on uc sene muddetle İslÂm dînine dÂvet ettikten sonra Allahu teÂlÂnın emri ile Medîne-i munevvereye 622 senesi Rebî-ul-evvel'in sekizinci Pazartesi gunu hicret etti. Burada İslÂm iyet'i her tarafa yaydı. On sene sonra yÂni 632 senesi Haziran'ında, Rebî-ul-evvelin on ikinci Pazartesi gunu Medîne-i munevverede vefÂt etti. (MevlÂn HÂlid-i BağdÂdî

Peygamber efendimizin yaptırdığı Mescid-i Nebî icerisinde yer alan "Kabrim ile minberim arası Cennet bahcelerinden bir bahcedir" buyurarak medh ettiği Ravza-i mutahhera (Cennet bahcesi), Peygamber efendimizin kabr-i şerîfi, Uhûd şehidliği, başta hazr et-i Osman olmak uzere pekcok SahÂbe-i kirÂmın (Peygamberimizin arkadaşları) kabirlerinin bulunduğu Cennet-ul-Bakî' kabristanı gibi mubÂrek yerler Medîne-i munevverededir. (Eyyûb Sabri Paşa)
__________________