1. İşÃ‚ret etmek, gostermek. Doğru yolu gosterme.
Allahu teÂl Kur'Ân-ı kerîmde meÂlen buyurdu ki:
Ey îmÂn edenler! Sizi acı bir azÂbdan kurtaracak bir ticÂreti gostereyim mi? Allahu teÂl ve Resûlune îmÂn edin, inanın, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda savaşın. Eğer bilirseniz bu sizin icin cok hayırlıdır. (Saf sûresi: 10-11)
Hayra delÂlet eden, hayrı yapan gibidir. (Hadîs-i şerîf-Keşful-HafÂ)
2. Bir lafzın (sozun) bir mÂnÂyı (anlamı) ifÂde etmesi, gostermesi.
Dînî bilgilerin delîlleri (kaynakları) dorttur: Birincisi subûtu (varlığı) ve delÂleti kat'î (kesin) olanlar. Acık anlaşılan Âyetler ve tevÂtur, soz birliği ile bildirilmiş acıkca anlaşılan hadîsler boyledir. İkincisi, subûtu kat'î olup, delÂleti zan nî olanlar (kesin olmayanlar). MÂnÂsı acıkca anlaşılmayan Âyetler boyledir. Ucuncusu, subûtu zannî, delÂleti kat'î olanlar. Tek SahÂbînin (Peygamber efendimizin arkadaşının) bildirdiği acık ve anlaşılır hadîsler boyledir. Dorduncusu, subûtu da delÂleti de zannîdir. Tek SahÂbînin bildirdiği acıkca anlaşılmayan hadîsler boyledir. Birincisi farz ile haramları, ikincisi ve ucuncusu vÂcib ile tahrîmen mekrûhu (harama yakın mekrûhu), dorduncusu sunnet ile mustehÂbı bildirir. (Molla Husrev-Serahsî-HÂdim&#238
__________________