Peygamber efendimizin Mekke-i mukerremeden, Medîne-i munevvereye hicretinden (goc etmesinden) once nÂzil olan (inen) Âyet-i kerîmeler. Âyet-i kerîmelerin Mekkî olmalarında Âlimlerin arasında meşhûr olan goruş budur. Bu hususta başka goruşler de vardır.
Mekkî ve Medenî (Medîne-i munevvereye nisbet edilen, yÂni hicretten sonra nÂzil olan) Âyet-i kerîmelerin kendilerine mahsus husûsiyetleri vardır.

Mekkî Âyet-i kerîmeler, umûmiyetle; Allahu teÂlÂya, meleklerine, kitablarına, peygamberlere (aleyhimusse lÂm) Âhiret gunune (oldukten sonraki hayÂta) îmÂn gibi İslÂmiyet'in esÂsı, temeli olan hususlar, ferdin ve milletin terbiyesi, şirkin (Allahu teÂlÂya eş, ortak koşmanın) putlara tapmanın bozukluğu, yanlışlığı, delillerle acıklanması v.s. gibi hususlardan bahseder.

Mekkî Âyet-i kerîmeler kısadırlar. Medenî Âyet-i kerîmelerde ise, îmÂnla ilgili konuların yanında daha cok İslÂmiyet'in yaşanması, ibÂdetler, insanların birbirleri ile muÂmeleleri, Âile ve cemiyet icindeki durum ve vazîfeleri gibi hususlar bildirilir.
(Zerkeş&#238

__________________