Oğrenmenin sırrını araştıran oğrenci Ali, yaptığı araştırmaların sonucunda bu işin sırının bilge bir adamda olduğunu oğrenir ve bu bilgeyi buyuk zorluklardan sonra bulur.
Ali, bilge adama; “Efendim ben oğrenmenin sırrını arıyorum. Bu konuda bana yardımcı olur musunuz?” der.
Bilge adam, guler yuzle, “Memnuniyetle olurum ama, once ben sana şoyle guzel bir cay yapayım da birlikte icelim” der ve mutfağın yolunu tutar.
Biraz sonra elinde bir tepsi, uzerinde iki fincan ve demlik ile gelir.
Bir yandan cayı doldurmaya koyulur, bir yandan da Ali ile sohbet etmeye başlar. Hem Ali"ye sorular soruyor hem de cayı fincana doldurmaya devam etmektedir. Nice zaman sonra fincan dolar ve cay tepsiye taşmaya başlar. Ama o, hic oralı değildir ve hala Aliyle sohbet etmeye ve taşan fincana cay dokmeye devam etmektedir. Belli bir zaman sonra Ali dayanamaz ve “Efendim cay taşıyor” der.
Bilge adam, gulerek “Evet ben de farkındayım” diye cevap verir ve ekler: “Eğer sen de bu fincan gibi kendini dolu hissedersen hicbir şey oğrenemezsin. Oğrenmenin sırrı, diğer fincan gibi kendini boş hissetmendir ve bilmiyorum demendir”
Biliyorum
Oğrenmenin en buyuk duşmanı nedir?
Bu sorunun genellikle hic duşunmediğimiz bir cevabı vardır.
Oğrenmenin en buyuk duşmanı "bilmektir". “Biliyorum” diye başladığınız hicbir bilgiyi etkin bir şekilde oğrenemezsiniz. Cunku beyniniz algı kanallarını kapatır.
“Biliyorum” dediğiniz bir konuyu dinlemek ya da calışmak insanda bıkkınlık meydana getirir.
Kişi kendini ne kadar boş hissederse o kadar cok dolar. Kendinizi ne kadar ac hissederseniz o kadar yersiniz. Tok karına yemek yemek ne ise, biliyorum diyerek bir konuyu calışmak da aynı tadı verir.
Bu nedenle, gerek ders dinlerken gerekse ders calışırken kendinizi sıfırlayın, sanki ilk kez oğreniyormuş bilinciyle oğrenmeye calışın. O zaman beyniniz butun algı kanallarını acar.
Mevlana"nın da dediği gibi en tehlikeli insan, bilmediğini bilmeyen insandır.
Bu duşunce, ozellikle OSS"ye daha once girmiş ve tekrar hazırlanmak durumunda olanlara cok faydalı ve etkilidir.
Cunku bu tur arkadaşlarımızda, “Yine mi aynı şeyler” duşuncesiyle bir ic direnc oluşabilir. Oysa her bir donemi ayrı bir donem olarak değerlendirmek gerekir.
Sınavda istediğimiz sonuca ulaşamadıysak mutlaka eksiklerimiz olduğundandır.
İşte bu donem, bu eksikleri tamamlamak icin calışıyoruz.
Bu nedenle, gecmişi arkanıza atın ve onunuze bakın.
Unutmayın; herkesin bir sınavı vardır.
Oğrenememem inancı
Oğrenmenin bir diğer duşmanı da “Ben bu konuyu oğrenemem, anlayamam” duşuncesidir.
Bu duşunce, konu karşısında ozguven eksikliğinden kaynaklanır. Bu ozguven eksikliğinin temel sebeplerini şoyle sıralayabiliriz.
- Oğretmenin konuyu oğrencinin oğrenme stratejine uygun anlatmayışı.
- Konuyu anlatırken karmaşık bir sıralama ile anlatması.
- Konuyu, uygun uzunlukta bolumlere ayırmaması.
- Oğrencinin daha onceki oğrencilerden konunun zor olduğu yonunde bir inanc edinmesi.
- Oğretmenlerin oğrencilere konunun zor ve anlaşılmaz olduğu yonunde bir sınırlayıcı inanc vermesidir.
Oysa beyin “oğrenebilirim” diye başladığınız bir konuyu daha kolay ve etkili oğrenir. “Oğrenemem” diye beyninizi sınırladığınızda, oğrenme kapasitenizin cok azını kullanmaya başlarsınız.
Sorunu aşmanın yolu, bunun bir kapasite sorunu olmadığını sadece kapasite kullanma sorunu olduğunu bilmektir. Cunku insanlar arasındaki fark, kapasite farkı değil, kapasiteyi kullanma farkıdır. Kapasitemizi kullanmamızı da inanclarımız belirler.
Ne kadar kapasiteniz olduğuna inanırsanız o kadar kapasitenizi kullanırsınız. Yani “ne kadar kofte o kadar ekmek” gibisinden “ne kadar inanc, o kadar kapasite”.
Bu nedenle hangi konu olursa olsun once oğrenebileceğinize inanın. Cunku o konuyu bir cok insan anlayabilmiş, oğrenebilmiş.
Siz neden anlamayasınız?
Sizin onlardan bir farkınız yok.
Oğrenmeyi ertelemek
Oğrenmenin en sinsi duşmanlarından biri de oğrenmeyi ertelemektir. Bu sorun calışmayı ertelemekten cok farklıdır.
Bu sorunda, ders calışırız, ama oğrenmeyiz. Calışma eyleminde bulunuruz, masanın başındayızdır, kitabımız, defterimiz acık, okuyoruzdur, ama oğrenmeyi erteleriz. Oğrenmeyi ertelemek, pek farkına varmadan duştuğumuz bir tuzaktır.
Oğrenmeyi Nasıl Erteleriz?
Ders calışırken cizerek calışanlar, onemli yerlerin altını cizer ve “Şimdi şoyle guzelce onemli yerlerin altını cizeyim sonra calışırım” der. Boylece bilgiyi kaydetmeye değil sadece cizmeye odaklanır.
Ozet cıkararak calışan oğrenciler de, “Şimdi şoyle guzelce onemli yerleri yazayım sonra bakarım” der. Coğu kimse de zaten donup bakmaz. Kişi adeta kitabın elle ikinci baskısını yapacak kadar en ence detayına kadar yazar.
Bu durumda da beyin bilgiyi kaydetmeye değil, sadece bir kağıttan başka bir kağıda kopya yapmaya odaklanır.
Oğrenme, tetikte olmak demektir.
Bu nedenle, oğrenmeyi ertelememek icin “Şimdi calışıyorum, şimdi oğreniyorum veya şimdi yazıyorum şimdi oğreniyorum” duşuncesiyle ve daha sonra hic geri donmeyecekmiş gibi calışın. O zaman beyniniz yazmaya veya cizmeye değil, kaydetmeye odaklanır.
Ayrıca, calışırken onemli bilgilerin altını cizmek ve en onemli bilgileri karalama şeklinde hızlıca not etmek, bilgiyi beyninize daha guclu kaydetmenizi sağlar. Cok guzel ve yararlı bilgiler oğrenmek isteyenler icin.Carpıcı bir kıssa ile cok guzel anlatılmış dolu olduğunu zannederek beyin kapılarını kapama.Bildiğini iddia edenlerin elbette bilgiye ihtiyacları olmayacak.
Gel de bunu bilmeyenelere anlat ama.Birden karşımda oğrencilerim canlandı."Hocam bu konuyu biliyoruz." der gibiler.Teşekkurler paylaşımınız icin.Emeğinize sağlık. Guzel bir anlatımdı Teşekkurler emeğinize sağlık cemre.. teşekkurler cemre
Oğrenmenin Uc Duşmanı
Gündemdeki Konular - Haberler0 Mesaj
●30 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Gündemdeki Konular - Haberler
- Oğrenmenin Uc Duşmanı
-
12-09-2019, 05:18:53