Bir kimse, dinde olmıyan bir şey, bir yenilik meydana cıkarırsa, bu şey merdûddur.
(Hadîs-i şerîf-Hadîka)
Allahu teÂlÂnın duşmanlarını sevmek, insanı Allahu teÂlÂdan uzaklaştırır. Teberrî etmedikce, tevellî olmaz; yÂni duşmandan uzaklaşmadıkca, dosta dostluk olmaz. Duşmanlık, duşmanlara yapılmalıdır. Dostlara duşmanlık merdûddur.
(İmÂm-ı RabbÂnî

"Peygamber efendimizi ruyÂda gordum. Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk da yanında idi. Resûlullah efendimiz buyurdu ki: "Y Eb Bekr! Ahmed'in (İmÂm-ı RabbÂnî hazretlerinin) makbûlu (Kabûl ettikleri, beğendikleri) benim makbûlumdur ve Allahu teÂlÂnın makbûl udur. Ahmed'in merdûdunu ben ve Allahu teÂl sevmeyiz."
(Ahmed FÂrûkî

İnsanoğlu son nefeste rûhunu teslim edeceği zaman, susayarak ve yureği yanıp tutuşarak dort yanına bakar. İnsan bu hÂldeyken, şeytan fırsat bulup, îmÂnını almak icin, başının ucuna gelir. O merdûd, elinde bir kadeh tutar. İcinde buzlu su, hastanın ba şının ucunda o kadehi calkalar ve; "(HÂşÃ‚) Âlemlerin yaratıcısı yoktur dersen, bu suyu sana veririm" der.
(İmÂm-ı GazÂlî

2. Allahu teÂlÂnın huzûrundan kovulmuş, reddedilmiş mÂnÂsına, şeytan.
__________________