1. Reddedilen, kabûl edilmeyen.
Bir kimse, dinde olmıyan bir şey, bir yenilik meydana cıkarırsa, bu şey merdûddur.
(Hadîs-i şerîf-Hadîka)
Allahu teÂlÂnın duşmanlarını sevmek, insanı Allahu teÂlÂdan uzaklaştırır. Teberrî etmedikce, tevellî olmaz; yÂni duşmandan uzaklaşmadıkca, dosta dostluk olmaz. Duşmanlık, duşmanlara yapılmalıdır. Dostlara duşmanlık merdûddur.
(İmÂm-ı RabbÂn&#238
"Peygamber efendimizi ruyÂda gordum. Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk da yanında idi. Resûlullah efendimiz buyurdu ki: "Y Eb Bekr! Ahmed'in (İmÂm-ı RabbÂnî hazretlerinin) makbûlu (Kabûl ettikleri, beğendikleri) benim makbûlumdur ve Allahu teÂlÂnın makbûl udur. Ahmed'in merdûdunu ben ve Allahu teÂl sevmeyiz."
(Ahmed FÂrûk&#238
İnsanoğlu son nefeste rûhunu teslim edeceği zaman, susayarak ve yureği yanıp tutuşarak dort yanına bakar. İnsan bu hÂldeyken, şeytan fırsat bulup, îmÂnını almak icin, başının ucuna gelir. O merdûd, elinde bir kadeh tutar. İcinde buzlu su, hastanın ba şının ucunda o kadehi calkalar ve; "(HÂşÃ‚) Âlemlerin yaratıcısı yoktur dersen, bu suyu sana veririm" der.
(İmÂm-ı GazÂl&#238
2. Allahu teÂlÂnın huzûrundan kovulmuş, reddedilmiş mÂnÂsına, şeytan.

__________________