Allahu teÂl Kur'Ân-ı kerîmde meÂlen buyuruyor ki:

Allahu teÂlÂ, ruzgÂrı, rahmeti olan yağmurdan once mujdeci gonderir. RuzgÂrlar, ağır olan bulutları surukler. Bulutlardan olu olan toprağa su yağdırırız. O yağmurlu yerden meyvalar cıkarırız. Oluleri de kabirlerinden boyle cıkaracağız. (A'rÂf sûresi: 56)

Kabir, Cennet bahcelerinden bir bahce, yÂhut Cehennem cukurlarından bir cukurdur. (Hadîs-i şerîf- AhvÂl-ul-Kubûr)

Meyyit kabre konduğu zaman, amelleri onun etrÂfını sararlar. Allahu teÂlÂ, o amelleri konuşturur. Ameller şoyle der: "Ey bu kabirde yapayalnız kalan kul! Dostların, coluk-cocuğun senden ayrılıp, gittiler. Bugun senin benden başka bir arkadaşın ve yakının yok. (Yezîd RakkÂş&#238

Kabir hergun beş defÂ; "Ben, yalnızlık yeriyim. Bana gelecek kişi Kur'Ân-ı kerîm okuyarak kendine arkadaş edinsin. Ben karanlık yeriyim, bana gelecek kişi, namaz kılarak beni aydınlatsın. Ben, altı-ustu toprak olan bir yerim. Bana gelen sÂlih amel ile gelip yatağını hazırlasın. Ben, yılanı ve cıyanı icimde barındıran bir yerim. Bana gelen tiryÂk ile gelsin. O tiryak da; Besmele-i şerîf ve cok gozyaşı dokmektir. Ben, Munker ve Nekir adındaki suÂl meleklerinin suÂl soracakları bir yerim. Bana gelen onlara cevap verebilmek icin (LÂ ilÂhe illallah Muhammedun Resûlullah) sozunu cok soylesin diye seslenir. (Muhammed bin SelÂme el-Mısr&#238

Kabre yılanlar, dışardan gelir sanma. Sizin kotu amelleriniz, sizin icin engerek yılanıdır. DunyÂda iken yediğiniz haramlar da kabre yılan olarak gelir. (Ebû Mansur AbbÂd&#238
__________________