1. Allahu teÂlÂnın rızÂsını kazanmış, O'ndan başkasının sevgisini kalbinden cıkarmış, tasavvufta yetişip, kemÂle ermiş velî zÂt. Ârif-i billah da denir.

Her şeyin kaynağı vardır. TakvÂnın (Allahu teÂlÂdan korkarak haramlardan, gunÂhlardan sakınmanın) kaynağı Âriflerin kalbleridir. (Hadîs-i şerîf-Kunûz-ul-HakÂik)

Resûlullah efendimizin sunnetini terk edeni ve O'ndan gelen edebleri gozetmekte gevşeklik gostereni Ârif zannetme. (Cuneyd-i BağdÂd&#238

Ârif boş yere konuşmaz. Devamlı Allahu teÂlÂnın rızÂsını kazanmayı duşunur. (BÂyezîd-i BistÂm&#238

Âriflerin kalbleri Hak teÂlÂnın azÂmet ve kibriyÂsına (buyukluk ve ululuğuna) hayrandır. (İmÂm-ı RabbÂn&#238

Ârif kendini herkesten aşağı bilir. (İmÂm-ı RabbÂn&#238

2. Mutehassıs olduğu ilmi, zorlanmadan tatbik eden, kullanabilen kimse.

Âlim ile Ârif arasında fark vardır. Mesel Arabî nahv ilminin, dil bilgisinin kullî kÂidelerini bilen, bu ilmin Âlimidir. Fakat bu bilgiyi yerinde zorlanmadan kullanabilen ise Âriftir. (Seyyid Abdulhakîm ArvÂs&#238
__________________