AhkÂf sûresi, Mekke-i mukerremede nÂzil olmuştur (inmiştir). Otuz beş Âyettir. Yirmi birinci Âyet-i kerîmede gecen AhkÂf kelimesi sûreye isim olmuştur. AhkÂf, uzun ve yuksek kum yığınları demektir. Sûrede adı gecen AhkÂf, Arabistan'ın guneyinde Umman ile Mehre arasındaki kumluk bolgedir. Bu hususta başka rivÂyetler de vardır. Hûd aleyhisselÂm, Âd kavmini(milletini) burada îmÂna dÂvet etti, cağırdı. Sûrede, Allahu teÂlÂnın birliğinin delilleri, şirkin (cenÂb-ı Hakk'a ortak koşmanın) yanlışlığı bi ldirilmekte, inananların, Allahu teÂlÂdan korkarak gunahlardan sakınanların buyuk mukÂfÂtlara kavuşacakları mujdelenmekte, mu'minlerin, analarına, babalarına iyi davranmakla mukellef (yukumlu) oldukları, dunyÂnın fÂnî, gecici varlığına ve lezzetlerine kapılmanın uygun olmadığı anlatılmakta, Âd kavminin kıssası ve Hûd aleyhisselÂma inanmamaları, ona karşı gelmeleri netîcesinde acı bir azabla helak oluşları haber verilmekte ve daha başka konular yer almaktadır. (Abdullah ibni AbbÂs, SenÂullah Dehlevî

Kur'Ân-ı kerîmde AhkÂf sûresinde buyruldu ki:
"Rabbimiz Allah'tır" deyip de sonra istikÂmet uzere bulunanlara (evet) onlara (kıyÂmet gunu) korku yoktur. Onlar (olurken) mahzun da olmayacaklardır. (Âyet: 13)
HÂl şu hakîkati bilmediler mi ki gokleri ve yeri zahmetsiz, yorulmadan yaratan Allahu teÂlÂ, oluleri de diriltmeye kÂdirdir. Evet O, her şeye elbette kÂdirdir, gucu yetendir. (Âyet: 33)
(Habîbim) Ulu'l-azm peygamberlerin sabrettikleri gibi sen de sabret! Onlara azÂb verilmesi icin du etmekte acele eyleme. (Âyet: 35)
Kim AhkÂf sûresini okursa, onun icin, dunyÂdaki kumların her birine karşılık on sevÂb yazılır. (Hadîs-i şerîf-EnvÂr-ut-tenzîl ve EsrÂru't-te'vîl)
__________________