
Hay ile îmÂn, berÂberdirler. Biri gidince, diğeri onu tÂkib eder. (Hadîs-i şerîf-NisÂb-ul-AhbÂr)
Allahu teÂlÂdan hay ediniz! Hakîkî mÂnÂda Allahu teÂlÂdan hay etmek, kotu duşuncelerden uzak durmak, helÂl lokma yemek ve olumu hatırlamaktır. Âhireti isteyenler dunyÂnın zînetinden susunden uzaklaşır. İşte bunları yapmak, Allahu teÂlÂdan hakkıyla korkmak demektir. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî, TaberÂnî

Cennet'e gitmek isteyen uzun emel sÂhibi olmasın. Duny işleri ile uğraşması olumu unutturmasın. HarÂm işlemekte Allah'tan hay etsin. (Hadîs-i şerîf-Berîka)
HayÂsız insan, halk icinde cıplak oturan kimse gibidir. (Hazret-i Ebû Bekr)
CebrÂil aleyhisselÂm, aklı, hayÂyı ve îmÂnı Âdem aleyhisselÂma getirdi ve dedi ki: "Y Âdem! Allahu teÂl hazretleri selÂm eder, sana getirdiğim şu uc hediyenin birini kabûl etsin" dedi. "Âdem aleyhisselÂm aklı kabûl eyledi. CebrÂil aleyhisselÂm, îmÂn ile hayÂya; "Siz gidin" deyince, îmÂn dedi ki: "Allahu teÂl bana emreyledi ki, akıl nerede ise, sen de orada ol!" Ondan sonra hay da aynı şekilde, Allahu teÂl tarafından emrolunduğunu beyÂn ederek, her ikisi de akıl ile berÂber Âdem aleyhisselÂmda kaldı. Allahu teÂl kime akıl verirse, hay ile îmÂn da onunla berÂberdir. Aklı olmayanın ne hayÂsı, ne de îmÂnı vardır. (SuleymÂn bin CezÂ)
Kul hay sÂhibi olduğu zaman, hayır ve iyi işlere yapışır. Hay kalbe yerleştiğinde, nefsin arzû ve istekleri ondan uzaklaşır. (Ebû SuleymÂn-ı DÂrÂnî

Allahu teÂlÂdan hay etmeyen kimse, insanlardan da hay etmez. (Zeyd bin SÂbit)
Âfetlerin evveli, cehÂlet, bilgisizlik, sonra nefsin arzû ve isteklerine meyletmek, sonra hayÂyı terk etmektir. (Sehl-i Tusterî

HayÂnın en kıymetlisi, Allahu teÂlÂdan utanmaktır. Ondan sonra Resûlullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) hayÂdır. Daha sonra insanlardan hay etmek gelir. (Muhammed HÂdimî

__________________