Kulumu bir bel ile ibtil (imtihÂn) ettiğim vakit sabreder ve ziyÂretcilerine beni şikÂyette bulunmazsa, ona etinden iyi et, kanından iyi kan veririm. İyileştiği vakit gunahsız olarak iyileşir. Onu oldurursem rahmetime yÂni Cennet'ime gider. (Hadîs-i kudsî-MuvattÂ)
Şuphe edilen altını, ateşle muÂyene ettikleri gibi, Allahu teÂl insanları, dertle, bel ile imtihan eder. BÂzısı bel ateşinden hÂlis olarak cıkar. BÂzısı da bozuk olarak cıkar. (Hadîs-i şerîf-KimyÂ-ı SeÂdet)
Mu'mine; dert, belÂ, uzuntu, hastalık, eziyet gibi sıkıntı verici şeylerden biri gelirse, Allahu teÂl bunu gunÂhlarına keffÂret (bedel) eyler. (Hadîs-i şerîf-Muslim)
Peygamberler (aleyhimusselÂm) hep dert ve bel icinde yaşadı. Hatt "BelÂlar, mihnetler (sıkıntılar) en cok peygamberlere, sonra evliyÂya, sonra bunlara benziyenlere gelir" buyruldu. (Ahmed FÂrûkî

Dert ve bel gelince Allahu teÂlÂya sığınmalı, Âfiyet vermesi, kurtarması icin du etmeli, yalvarmalıdır. Allahu teÂl du edenleri, sıhhat, selÂmet ve Âfiyet istiyenleri sever. (Ahmed FÂrûkî

Birinize dert ve bel gelince Yûnus Peygamberin duÂsını okusun. Allahu teÂl onu muhakkak kurtarır. Du şudur: "L ilÂhe ill ente subhÂneke innî kuntu minezzÂlimîn." (SenÂullah Dehlevî

Bir kimse sıkıntı ve belÂya uğrarsa; "L havle vel kuvvete ill billÂhil-aliyyil'azîm" desin. (Ca'fer-i SÂdık) Kaz gelmez Hak yazmasa Bel gelmez Kul azmasa
(Atasozu)
__________________