BeytulmÂl, devlet gelirlerini muhÂfaza eder, gerekli yerlere sarfeder, devletin gelirleri ile giderleri arasında dengeyi sağlamaya calışır ve butcenin butun vazîfelerini gorurdu. (İsmÂil Nablusî

BeytulmÂlın gelirleri dort yoldan sağlanırdı: 1) ZekÂt malları, 2) Ganîmetin, cıkarılan mÂden ve defînelerin beşte biri, 3) Gayr-i muslimlerden harac ve cizye olarak alınan mallar, 4) VÂrisi olmayan zenginlerin bıraktığı mal ve yerde bulunup sÂhibi b ulunmayan mallar. (ÎmÂm-ı Serahsî

BeytulmÂlden, ayırım yapmadan butun fakirler, zekÂt me'murları, Âlimler, oğretmenler, vÂizler, din dersi oğrenen talebeler, borclular, seyyidlerle şerîfler yÂni Peygamber efendimizin soyundan gelenler ve askerlerin hepsi haklarını alırlardı. (Abdulganî Nablusî

İmÂm-ı Ebû Yûsuf bir suÂle bilmiyorum deyince; "Hem BeytulmÂlden maaş alıyorsun, hem de cevap vermiyorsun" dediler. Bunun uzerine İmÂm-ı Ebû Yûsuf; "BeytulmÂlden, bildiklerim kadar ucret alıyorum. Bilmediklerim icin alsaydım, BeytulmÂlde bulunanların hic biri yetişmezdi" dedi. (TaşkopruzÂde, İbn-i Hacer)
__________________