
Allahu teÂlÂ, kadîm, ezelî ve ebedî olmasaydı, hÂdis (sonradan yaratılma) olsaydı, O'nu yaratan bir yaratıcı bulunurdu. Bu yaratıcı kadîm (bir başlangıcı yok) ise, Allah O'dur. HÂdis (bir başlangıcı var) ise, O'nu yaratan biri lÂzım olur. Boylece, ka dîm olmayan yaratıcılar zinciri mevcut olur. Bu zincire teselsul denir. Teselsul ise, muhÂldir (imkÂnsızdır), olacak şey değildir. Teselsulun muhÂl olduğu BurhÂn-ı tatbîk ile isbÂt olunur. Bir şeyin sonsuz yaratıcılarını, birinciden başlayarak, sonsuz şekilde, yan yana dizelim. İkinci yaratıcıdan başlayarak, ikinci bir sıra daha duşunelim. Sonsuza giden ikinci sıra, birinci sıradan bir noksan olduğu icin, kısadır. Kısa olana sonsuz denilemez. İkinci sıra sonsuz olamadığı icin, bundan bir fazla o lan birinci sıra da sonsuz olamaz. YÂni, bir ucu sonsuza giden yarım doğru duşunulebilir. Fakat boyle bir şey mevcut olamaz. Teselsul olamaz. Sonsuz sayıda yaratıcılar olamaz. Sonsuz var olan bir yaratıcı olur. Bu tek yaratıcı ezelîdir, ebedîdir, son suz olarak vardır. Varlığı kendindendir, başkasından değildir. Âkıl ve bÂliğ olan kimse, Allahu teÂlÂnın sonsuz var olduğunu ve başka her şeyin yoktan var edildiklerini işittikten sonra, aklını kullanmayıp, duşunmeyip, buna inanmazsa veya aklını kullanıp, duşunup de bunu aklı kabûl etmez, fenne uygun değildir diyerek red ederse îmÂnsız demektir. (Ahmed Âsım)
__________________