CÂsiye sûresi, Mekke'de nÂzil olmuştur (inmiştir). Otuz yedi Âyet-i kerîmedir. "Korku ve endişe yuzunden ayakta duramayıp diz ustu cokmek" anlamına gelen ve yirmi sekizinci Âyette gecen CÂsiye kelimesi, sûreye isim olmuştur. Sûrede, Allahu teÂlÂnın v arlığını, kudret ve azametini, buyukluğunu gosteren eserlere dikkatler cekilmekte, kÂfirlerin inkarcı tutumlarına işÃ‚ret edilmekte, İsrÂiloğullarının Allahu teÂlÂnın lutuf ve ihsÂnlarına kavuştukları halde nîmete nankorluk ettikleri haber verilmekte, kıyÂmet gununun dehşetli durumu ve o gun insanlar hakkında amel defterlerinin şÃ‚hitlik edeceği, mu'minlerin, inananların Âhirette buyuk nîmetlere kavuşacakları mujdelenmekte, inkarcıların inanmıyanların, inancları bozuk olanların ise, şiddetli azÂba uğrayacakları, Allahu teÂlÂnın buyukluğu, butun kÂinÂt (evren) uzerindeki hÂkimiyeti ve daha başka hususlar bildirilmektedir. (Fahreddîn RÂzî

CÂsiye sûresinde meÂlen buyruldu ki:
Kim sÂlih (guzel, iyi) bir amel işlerse, (bunun sevÂbı) kendi lehine; kim de kotuluk ederse (bunun cezÂsı) kendi aleyhinedir. Sonra (hepiniz) Rabbinize donduruleceksiniz. (Âyet: 15)
Kim, HÂ-mîm (el-CÂsiye) sûresini okursa, hesab gunu Allahu teÂl onun avretini (utanılacak şeylerini) orter ve korkusunu giderir. (Hadîs-i şerîf-EnvÂr-ut-Tenzîl ve EsrÂr-ut-Te'vîl)
__________________