Bir kimse kendi istediğini din kardeşi icin de istemedikce, îmÂnı kÂmil olmaz. (Hadîs-i şerîf-Ey Oğul İlmihÂli)

ÎmÂnın kÂmil (olgun) veya noksan olması, ibÂdetlerin cok ve az olması demektir. İbÂdet cok olunca, îmÂn-ı kÂmile kavuşuldu denir. (Ebû Hanîfe)

İbÂdetleri, Allahu teÂlÂnın beğendiği şeyleri yapmakla îmÂn cilÂlanır, nûrlanır, parlar, yÂni îmÂn-ı kÂmil olur. Haram işleyince bulanır. O hÂlde coğalmak ve azalmak, amellerden, işlerden dolayı îmÂnın cilÂsındadır. Kendisinde değildir. BÂzıları cilÂlı, parlak îmÂna cok dedi ve parlak olmayan îmÂndan daha coktur dedi. Bir hadîs-i şerîfte; "Ebû Bekr-i Sıddîk'in îmÂnı bu ummetin hepsinin toplamından daha ağırdır" buyruldu. Bu da îmÂnın nûru parlaklığı bakımındandır. Fazlalık aslda, ozde değil, sıfatlardadır. (İmÂm-ı RabbÂn&#238

ÎmÂn-ı kÂmil sÂhibi; guzel ahlÂklı ve ev halkına lutfu, ihsÂnı, şefkati cok olan kimsedir. (İmÂm-ı RabbÂn&#238
__________________