Vazgec Gonlum
[IMG]http://img162.**************/img162/7818/vaztb4.jpg[/IMG]
Genc yaşında ailesine bakmak zorunda kalan Salih, bir minibus hattında şoforluk yapmaktadır. Hayat kavgasında aşkla tanışacak firsat bulamamıştır. Ta ki dunyalar guzeli Bahar'la karşılaşıncaya dek. Bahar cok zengin bir ailenin kızıdır. Bu iki genc yurek birbirine carpacak fakat kader hic umulmadık bir şekilde aglarını orecektir. Kaybolan bir hayatın acısını ve aşkı gonlune sığdıranların oykusudur "Vazgec Gonlum".
Başrollerinde; Amerika'da oyunculuk egitimi alan Mutluluk filmi ile tanınan Murat Han, Ihlamurlar Altında' nın Feride'si İrem Altuğ ve Turk Sinemasının tecrubeli oyuncusu Bulut Aras'ın rol aldığı Vazgec Gonlum sezonun dikkat ceken yapımlarından biri...
Oyuncu Kadrosu
Murat Han : Salih
İrem Altuğ : Bahar
Bulut Aras : Hasan
Ozbek Yıldız : Ali
Fatih Donmez : Coşkun
Tamer Levent Fikret
Ruhsar Ocal :Belgin
Ciğdem Batur : Goncagul
Ali Turkoğlu : Mahir
Sabriye Kara : Emine
Senaryo
Ayşe TEKER
Nur KIYMAC
Zeliha DOĞAN
Deniz KAMACI
Rasim DOĞAN
Yonetmen
Ahmet Sonmez
Yapımcı
Faruk Turgut
Murat Han Hakkında Bilgiler
[IMG]http://img257.**************/img257/2390/murathanlb5.jpg[/IMG]
1998 yılının bir yaz gunu iner yeni mezun genc oyuncu 'adayı' Murat Han'ın ucağı Los Angeles'a. Cebinde biriktirdiği birkac kuruş, kafasında gelecek duşleriyle gelmiştir 'ruyalar ulkesi'ne. Ama bir 'Amerikan ruyası' değil, oyuncu olma yolunda 'başka turlu bir şey'dir peşine duştuğu. Kısa surede gorur ki ne Hollywood o hayal ettiği Hollywood'dur ne de orada onu bekleyen gulluk gulistanlık bir hayat vardır. Ama konservatuvar sınavına girmek icin hastaneden kacan birini hangi gucluk yıldırabilir ki? Hele bir kafasına koymayagorsun...
Murat Han'ın mutevazı bir memur ailesinden Los Angeles'a uzanan hikÂyesi, oyuncu olarak belli bir yaşın rollerine mahkûm olmak istemediği icin gizli tuttuğu bir yılın 1 Mayıs gunu Ankara'da başlar. Erzincan'dan Ankara'ya goc etmiş Feyzullah Bey ile Temam Hanım'ın iki kız evlattan sonra dunyaya gelen biricik oğulları olarak cocukluğu haliyle biraz şımartılarak gecer. Amca oğulları hep doktor, avukat, muhendistir, onun payına da ucak muhendisliği hayali duşer.
İlkokulda sınıf birincisidir, ama ortaokulda kızlar keşfedilir, saclar jolelenirken dersler asılmaya başlanır. Mimar Kemal Lisesi'nde okurken "Yunus Emre" oyunuyla tiyatro girer hayatına. Yunus'u oynamak Murat Han'a duşmuştur, bunu Shakespeare'in "Beğendiğiniz Gibi"si izler. Ve birden bir ışık yanar kafasında. Butun cesaretini toplayıp ailesine durumu acar. "Dershaneye boşuna para oduyorsunuz" der, "Ben oyuncu olmak istiyorum".
[IMG]http://img257.**************/img257/5264/amagft3.jpg[/IMG]
Elemeyi gecer
Şanslıdır ki, oğullarının kararlarına saygı duyan bir anne babası vardır. Devlet Tiyatroları'ndan Mehmet Şahin onu sınava hazırlarken kendisi de deliler gibi calışır. Arkadaşı Sinan'la beraber sabahları 5'te kalkıp Oran Sitesi'ndeki koruda ses, nefes, diksiyon egzersizleriyle akşamı ederler. Pirandello'nun "Ağzı Cicekli Adam"ını ve NÂzım Hikmet'ten bir şiir hazırlar Bilkent'in sınavı icin ve birinci elemeyi gecer. Arkadaşı Sinan da... İki kafadar calışmalarını surdururler, apandisti patlayan Murat Han olumden donup hastaneye kaldırılana kadar. "Yatman gerek" diyen doktorları dinlemeyip ucuncu gun hastaneden kacar. Bol bir pantolon icinde topallayarak girdiği ikinci elemeyi de kazanır ve Bilkent'te burslu olarak okumaya başlar.
Akşamları bağıra cağıra calışabilmek icin yurtta kalmayı tercih eden cok başarılı bir oğrencidir. Ama ucuncu sınıfta adını koyamadığı bir şey rahatsız etmeye başlar onu. "Sanki bir evrensel, bir de geleneksel oyunculuk turu var" gibi gelir ona ve en sonunda yurtdışı olanaklarını araştırmaya karar verir. Neticede Marlon Brando'nun, Robert de Niro'nun yetiştiği Stella Adler Oyunculuk Akademisi'ne ulaşır. Yazları guneyde barlarda calışarak biriktirdiği az bir parası vardır. Bir de sağlam bir inadı. "Gider calışır, bir şekilde ayakta dururum" der ve Bilkent'ten mezun olduğu yaz ABD macerası başlar.
Okulda oyuncu olarak yoğrulurken, oradaki hayat da insan olarak cok değiştirir Murat Han'ı. Rus ev arkadaşı Vladimir'le başlayan 'farklı olanı kabul etme' sureci sonunda anlar ki, kendisine benzemiyor diye kimseyi yargılamaya hakkı yoktur.
Akşamları pizza dağıtır
Calışma izni olmadığı icin hocalarının evinde bahcıvanlık yaparak para kazanır, derken akşamları pizza dağıtmaya başlar. Bunu bile "Acaba bu kapıyı nasıl biri acacak?" diye bir tahmin oyununa donuşturur. Yeteneği ve azmi sonunda hem akademinin en başarılı oğrencisi secilir hem de "Senden bu donem para almayalım, biraz rahat et" der okul yonetimi.
Tek derdi onu acımasızca eleştiren hocası Charles Waxberg'dir. Ama "Hoca bana taktı" demek yerine onun istediklerini tam olarak anlamaya calışır. Altı ayın sonunda hocası artık ona diyecek bir şey bulamazken Murat Han da rahat bir nefes alır. Artık biliyordur onu buralara getiren derdinin ne olduğunu, bu işin tekniğini...
ABD'ye donuşu farklı olur
Uc yılın sonunda yurda donmuş askerliğini yaparken kendisine Green Card cıktığını oğrenir. Bu kez farklı olur donuşu. İlk rolu, Stella Adler Tiyatrosu'nda sahnelenen "Fareler ve İnsanlar"ın Lenny'sidir. Bunu başka onemli oyunlar, birkac sinema filminde de İtalyan mafya uyesi ya da Ortadoğulu uyuşturucu kacakcısı gibi roller izler. Bir de bir bucuk yıl surecek evlilik sığdırır bu maceraya.
Los Angeles'ta hayat guzeldir artık...Donmeye niyeti de yoktur ya, 2006 Ağustos'unda yolu Abdullah Oğuz'un ajansına duşer. Derler ki, "Zulfu Livaneli'nin romanından uyarlanan bir sinema filmi yapıyoruz, tipiniz cok uygun". İki sahne verir Abdullah Oğuz eline ve "48 saat icinde deneme cekimi yapalım" der. Hemen romanı okur Murat Han ve Cemal karakterine bildiği teknikle yaza cize hazırlanır. Sonuc olumludur da, şiveyi kıvırabileceğine ikna edemez Abdullah Oğuz'u bir turlu. Etrafta da bir "Amerika'dan gelmiş ne bilir doğuyu" diyen muhalefet korosu vardır zaten. Ama karşılarında da inatcı bir genc adam.
Alır eline kamerayı, tutar Van'ın yolunu. Arkadaşlar edinir, onlara kendi diyaloglarını okutur, kaydeder, tore cinayetleriyle ilgili roportajlar yapar, neticede Abdullah Oğuz'un karşısına cıktığında Vanlıdan kimse ayırt edemez olur onu. Ve deneme cekimi yapılan 300 kadar kişiden Murat Han'ın olur Cemal rolu.
Ne de iyi olduğu ortada. "Mutluluk"u izleyen herkesin ilk sorusu "Kim bu cocuk?" oluyor bu ara. Bunca yıllık emeğinin meyvesini toplayan 'o cocuk' ise cok mutlu..."Sanki" diyor, "Oldum de cennete gittim. Galiba Allah gordu benim cabamı ve dedi ki 'Bu cocuk cok calıştı, buna oyle bir film verelim ki her şeyi icinde olsun. Mutluluk olsun adı, o da mutlu olsun."
Mutluluk Filminden Bi Kare
[IMG]http://img122.**************/img122/70/mutlulukk48nb2xc3ph8.jpg[/IMG]
Murat Han ve İrem Altuğ ile Roportaj
[IMG]http://img122.**************/img122/473/4018070bb5.jpg[/IMG]
İmkansız aşkın kahramanları Murat Han ile İrem Altuğ'un başrol oynadıkları "Vazgec Gonlum" dizisi, ilk bolumuyle bu akşam Star TV'de...
İki oyuncu, zengin kız ile fakir gencin aşklarını konu alan dizi icin "Bu gercekci bir aşk oykusu. Yan oykuler de kuvvetli, yani seyirciyi besleyebilecek bir proje" diyor
Amerika’dan Turkiye’ye gelir gelmez "Mutluluk" filminde rol alan Murat Han ile "Eve Giden Yol"daki cesur sahneleriyle adından soz ettiren İrem Altuğ, bu akşamdan itibaren "Vazgec Gonlum" dizisiyle ekranda olacak. İkili, Star TV’de yayınlanacak dizide imkansız bir aşk hikayesinin kahramanlarını canlandıracak.
Oncelikle biraz kendinizden soz eder misiniz?
- Murat Han: 1998’de Bilkent Universitesi’nden mezun olduktan sonra Amerika’ya gittim. Yaklaşık dokuz yıldır oradayım. Gecen yıl ziyaret icin geldiğimde tesadufen "Mutluluk" filminde rol aldım. "Vazgec Gonlum" ise Turkiye’deki ilk dizi projem...
- İrem Altuğ: Mimar Sinan Universitesi Tiyatro Bolumu’nde okuyordum. 3’uncu sınıftan sonra, okulu bitirmeden Amerika’ya gittim. San Francisco’da tiyatro eğitimi alıp, yeniden Turkiye’ye dondum. "Şeytan Ayrıntıda Gizlidir" adlı dizide rol alıp bu kez de New York’a gittim. Sonrasında "Eve Giden Yol" filminde ve "Ihlamurlar Altında" dizisinde oynadım.
Ozetle, Amerika’da eğitim almış iki genc oyuncu "Vazgec Gonlum"de buluştu. Peki, canlandırdığınız karakterler icin neler soyleyeceksiniz?
- M.H: Salih adlı bir minibus şoforunu canlandırıyorum. ODTU’yu kazanmış, fakat babası kendilerini terk edince, kardeşlerine bakması gerektiğini duşunerek eğitimine devam etmemiş. Butun hayatını ailesine adamış mert bir delikanlıyı oynuyorum yani...
- İ.A: Benim canlandırdığım karakterin ismi Bahar... Zengin bir ailenin mutevazı kızı. Varlık icinde buyumuş, fakat eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı geldiği icin avukat olmayı secmiş bir kadın. Ailesini cok seviyor ama davranışlarını pek doğru bulmuyor. Hayatında hic aşık olmamış, yalnız biri... Tabii ki Salih’i tanıyana kadar...
Eski Turk filmlerinin konularını andırıyor. Bu durumda aileniz de Salih’le ilişkinize karşı cıkacaktır haliyle...
- M.H: İki kardeş, bir sevda... Dizideki kardeşim de Bahar’a aşık oluyor.
Demek ki aile catışması sizin tarafta cıkacak Murat Bey...
- İ.A: Doğru, ama benim ailemin de bu aşkı kabulleneceği soylenemez...
Zengin kızın ailesi hicbir zaman fakir erkeği istemez...
- M.H: Bu hic adil bir şey değil. Sonucta iki kişinin secimi bu, başkasını ilgilendirmez. Ama bizim dizimizde zengin aile şoyle duşunuyor: "Bu cocuk bizim kızı sevmiyor, sadece paramızı yemeye calışıyor." Asalak gibi goruyorlar Salih’i yani...
- İ.A: Maddiyat her zaman onemli değil. İnsanlar bulundukları konumu secemiyor. Sonucta insan her zaman insandır. Parasının olup olmaması onun farklı şekilde değerlendirilmesini gerektirmez. Biz de bunu yansıtacağız. Ailelerin karşı cıkmasından ziyade zenginlik ile fakirlik arasındaki ucurumun ne kadar gereksiz ve cirkin olduğunu gostermeye calışacağız.
Peki vazgecen kim olacak?
- İ.A: Bir ağabeyin kardeşi icin her şeyini vermesi, kardeşinin de aldığı diplomayı ağabeyine verip "Sen benden daha cok hak ettin bunu" demesi cok duygulandırdı beni... Hayat boyledir zaten. Siz birileri icin bircok şeyden vazgecersiniz, hayatınızı feda edersiniz, ama sonra o kişileri yanınızda goremezsiniz. Bu dizinin asıl teması imkansızlık diyebiliriz...
Mutlu son yok mu yani?
- M.H: Şu anda kesin bir şey soylenemez. Aşk dediğimiz zaman akıllara hemen Leyla ile Mecnun gelir. Onların aşkının buyukluğunun sebebi imkansız olmasıdır. Ne kadar imkansızlık varsa, aşk o kadar buyur. Ayrılıklar, gurbetler... İşte o imkansızlıklarla beslenmiş bu toplum...
Sınıf catışmalarını ekrana taşıyacağız
İrem Hanım, gecen donem "Ihlamurlar Altında"da rol aldınız. Aynı tarzda bir hikayeyi kabul etmenizde etkili olan şey neydi?
- İ.A: Kesinlikle samimiyet... Bu projeler biraz daha gercekci ve Turk insanını yansıtıyor. Bizler alıştığımız şeyleri tekrar tekrar izlemeyi seviyoruz. Bu tarz projelerde insanlar kendilerini buluyorlar. Aynı ortamda yetişip, aynı havayı soluyan insanlar, bir muddet sonra hayatın getirisiyle sınıflara ayrılıyor. İşte biz, bu sınıf catışmasını ve nedenlerini gozler onune sereceğiz.
-M.H: Eski Turk filmi dediğimiz şeyler, zaten Turk kulturunu yansıtıyor. İnsanlar da o yuzden seviyorlar bu projeleri.
Bu senaryoda seyirciyi en cok ne etkileyecek?
- M.H: Gercekten olabilecek şeyleri izlemek. "Aman bu kadar da olur mu" diyemeyecekleri bir senaryo cunku...
- İ.A: Murat’a katılıyorum. Bunun yanı sıra cok nahif, cok gercekci bir aşk oykusu var. Yan oykuler de cok kuvvetli, yani seyirciyi besleyebilecek bir proje...
İrem Altuğ Hakkında Bilgiler
[IMG]http://img122.**************/img122/9311/46f15f24fa6a2f34be47896je8.jpg[/IMG]
Doğum Yılı: 1980
Filmleri - Oyuncu (4 Film)
Vazgec Gonlum Bahar 2007
Eve Giden Yol 1914 İffet 2006
Ihlamurlar Altında Feride 2005
Şeytan Ayrıntıda Gizlidir Zeynep 2004
Eski cocuk guzellik kralicesi İrem Altuğ, sinemanın yeni ve parlak oyuncularından biri. Onu son donem dizileri 'Ihlamurlar Altında'nın Feride'si, 'Şeytan Ayrıntıda Gizlidir'in Zeynep'i olarak hatırlayabilirsiniz. Altuğ, cocukluğunda başlayan televizyon, sinema ve tiyatro macerasını, ta San Francisco'ya kadar taşımış. Mimar Sinan Universitesi Tiyatro Bolumu'ndeki iki yılından sonra San Francisco State University'de Tiyatro Bolumu'nu bitirmiş. Didikledikce şaşırtıyor insanı, sadece bir oyuncu değil, 'tap'ten 'salon'a iyi bir danscı, hatta Santana'nın iki klibinde oynamış! Uzun sure şan dersleri de alan Altuğ, oyunculuk konusunda 'beşibiryerde' kıvamında.
İrem Altuğ ile yapılan roportaj
Aslında ekrana ve beyazperdeye yabancı değilsiniz, ilk nasıl başladı kamerayla ilişkiniz?
Kucukken televizyona bakıp şunu derdim: "Ben de ekranda gorunmek istiyorum, neden ben de yokum!" 'TV'de 7 Gun' dergisi cocuk guzellik yarışması duzenlemişti; 7-12 yaş grubu icinde birinci secildim. Yarışmadan sonra bir ajansla calışmaya başladım. Ardından reklam filmlerinde oynadım. Bugune kadar 40'a yakın reklam filminde oynamışımdır. Yine aynı seneler tiyatro kursuna başladım. İstanbul Kultur Oyuncuları diye bir grup kurulmuştu; cocuk ve genc oyuncular icin. Konservatuvar mezunu tiyatro oyuncularından dersler alıyorduk. Cocuk şenliklerine, genclik festivallerine oyunlar cıkarmaya başladık. Bu grupla olan ilişkim 1988'de başladı, 1994'e kadar surdu.
Oyuncu olmaya ilkokul doneminde karar vermiştiniz yani...
Evet, o zamanlar televizyon ya da sinema değildi isteğim, tiyatroyu cok seviyordum. Yıllar gectikce sinemaya doğru kaydım. Sinema ve televizyon filmlerinde yer aldım.
İlk sinema filminiz hangisiydi?
İlk olarak 'Karılar Koğuşu'nda oynadım. 1991'di, 11 yaşındaydım.
Şuphesiz hayatınızda buyuk yeri vardır...
Evet cok uzun bir rolum yoktu ama cok guzel bir sahneydi, Kadir İnanır ve Hulya Kocyiğit'le beraber. Evde rolumu annemle deliler gibi calıştığımı hatırlıyorum. İlk defa gercek bir film setini gordum. Cok garip gelmişti, arkadan sufle veriyorlar, tabii onlar da hic bozmadan oynuyorlar. Ben de evde deli gibi ezberlemişim, hatta şunu dedim Kadir İnanır'a: "Sizin laflarınızı da ezberledim, ben soyleyeyim mi?!" Cok heyecanlandığımı hatırlıyorum.
Universiteye kadar neler yaptınız?
Lisede dansla ilgilendim. Uc yıl Amerikan tap dansı, salon dansı dersleri aldım. Lisede hep yurtdışına gitme hayalim vardı. Yurtdışında sinema oyunculuğu uzerine eğitim almak istiyordum ama burada şansımı denemek de istedim; Mimar Sinan Tiyatro Bolumu'nun sınavlarına girdim ve kazandım.
Sonra Amerika maceranız var...
Mimar Sinan'a iki yıl devam ettim ve ikinci yılın sonunda Amerika'ya gittim bir yaz, orada okulları araştırmaya başladım. Birkac ay sonra burada da kıvırabileceğimi duşundum, Mimar Sinan'ı dondurup San Fransisco State University'nin Tiyatro Bolumu'ne başladım, burs da aldım.
Neler yaptınız San Francisco'da, Santana'nın kliplerinde oynadığınızı duydum!
San Francisco'da bir yandan okurken bir yandan calıştığım birkac ajans vardı. Dans dersleri de veriyordum bu arada. Once Latin, banghra dans dersleri verdim. Oryantalin eğitimini almamıştım ama uzun yıllar dans dersi aldığım icin dans turlerine yatkınım, ayrıca sanırım bizim biraz kanımızda var, oryantal dersleri vermeye başladım. Bir gun Santana'nın klip cekimleri icin danscı aradığını duydum, elemelere katıldım. Zaten Santana kliplerini genelde orada cekiyormuş, iki klipte de oynadım.
Amerika'da yukselme fırsatı varken neden İstanbul'u sectiniz?
Neticede İstanbul'da ortada belli bir proje vardı, TRT'de yayımlanan 'Şeytan Ayrıntıda Gizlidir'de Zeynep rolu teklif edilmişti. Burada ozellikle beni cok heyecanlandıran, Ahmet Umit'in hikÂyeleri olmasıydı. Televizyon işinde bence senaryo cok onemli, iyi bir oyku yazarının işinin senaryolaştırılması farklı. Bu dizide oynamak zordu tabii, daha once Turkiye'de adamakıllı polisiye dizi denenmemiş ve riskliydi. Zor bir donemdi ama ortaya cıkan iş iyi oldu. Cetin Tekindor, Nejat İşler, Meral Cetinkaya gibi onemli oyuncular vardı. İyi bir tecrubeydi.
'Eve Giden Yol'a gelelim. Bize biraz İffet'i anlatın...
İffet, Metin Akpınar'ın canlandırdığı Reşat Ağa karakterinin kendinden yaşca cok kucuk karısı. Film Mahmut'un cevresinde gelişiyor, Mahmut'un hayatına girecek kadınlardan biri diyelim. Bazı hırslara sahip, alımlı, gosterişli ve guzel bir karakter. Gecmişiyle ilgili pek fazla bir şey bilmiyoruz. İffet karakterini canlandırmak icin hazırlanırken bir alt metin yaratmalıydım; o nedenle kendi kafamda bir portre cizdim. Reşat Ağa'yla evlenmesinin sebebi ağanın cok zengin olması. Sonucta onunla beraber bir statuye sahip olacak. Evliliğinden cok mutlu değil, aralarında bir aşk soz konusu değil zaten. Sadece bir saygı ilişkisi. Reşat Ağa pek şikÂyetci değil, yanında insanlara gosterebileceği cekici, hoş bir eşi var. Neyse cok detaylı anlatmayayım...
'Rock muzik her zaman tercihim'
Bundan sonra planlar neler? Tiyatro mu, sinema mı, yoksa televizyon mu?
Şu anda belirlenmiş bir proje yok. Tiyatrodan hic kopmak istemiyorum. Ama sinemayı cok seviyorum, bu yonde devam etmek isterim.
Peki izleyici olarak ne tur filmlerden hoşlanırsınız? Takip ettiğiniz yonetmenler var mı?
Psikolojik gerilim ve karakter odaklı filmleri seviyorum. Paul Thomas Anderson, Christopher Nolan, Lars Von Trier, David Lynch, Alejandro Gonzalez Inarritu takip ettiğim isimler.
'Oynamadığınız' zaman neler yaparsınız?
Ben oyun oynamayı cok seviyorum. Yalnızsam kelime oyunları, bulmacalar, puzzle'lar, zek testleri cozerim. Dostlarımla daha fiziksel aktivite gerektiren oyunlar oynarım. Ya da onları oynamaya zorlarım demek aslında daha doğru! En sevdiğim şeylerden biri de lunaparka gitmek. Sonra kitap okurum, muzik dinlerim, gezerim elbette...
Neler okursunuz? Takip ettiğiniz yazarlar var mı?
Rastgele bir kitabın rastgele bir sayfasını secip okuduktan sonra karar verir alırım. Psikoloji ve felsefe uzerine kitaplar ilgimi cekiyor. Tabii bir de gerilim, cinayet ve polisiye; bu anlamda en cok Agatha Christie ve Ahmet Umit'in kitaplarını okudum. Şu an okuduğum Kabala uzerine Gahl Sasson'un 'Bir Dilek Tut' adlı kitabı var.
'Playlist'inizde kimler var?
Rock muzik her zaman tercihimdir, dinlediğim muziğin akışı kadar sozleri de onemli benim icin, bir de tabii ki o anki ruh halim. Bu aralar en cok Alanis Morissette, Muse, Placebo, Radiohead, Coldplay ve Damien Rice dinliyorum.
İstanbul'da yaşıyorsunuz, gunduz nasıl vakit gecirirsiniz?
Gunduzleri calışmıyorsam genelde evdeyim, bazen kahve icmeye Tunel civarındaki kafelere gidiyorum ama cok kalabalık mekÂnları tercih etmiyorum.
Peki geceleri dışarı cıkar mısınız?
Canlı muzik dinlemeyi ve dans etmeyi cok seviyorum. Genelde hafta arası dışarı cıkıyorum, Taksim'deki barlara gidiyorum.
Dizi hakkında bilgileri ve dizinin iki başrolu hakkındaki bilgileri araştırarak edindim.Daha fazla bilgi edindiğim de ekleme yapacağım.
Saygılar...
__________________
Vazgec Gonlum Kunye
Yerli Diziler0 Mesaj
●33 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Dizi - Film - Sanat Forumu
- Yerli Diziler
- Vazgec Gonlum Kunye