Ege Aydan’ın yetenekleri saymakla bitmiyor. Sinemada, tiyatroda, dizide oynuyor, Devlet Tiyatroları’nda yonetmenlik yapıyor. Resim yapıyor, şiir yazıyor, heykel yontuyor, piyano ve gitar calıyor. Seslendirme sanatcılığını unutmamak lazım. Ve tum bunların oyunculuğuna cok katkısı olduğunu soyluyor. Dizi nedeniyle hem Ankara’da hem de İstanbul’da yaşayan Aydan, resimde ozgurluğu, yonetmenlikte de ekipce bir şey başarmanın hazzını yaşadığını soyluyor. Kendisini Şevket C., olarak tanımlayan Aydan, yaz aylarında Behzat C’nin filmini cekeceklerini soyluyor.

Bugune kadar sizi televizyonda daha cok zengin, capkın, elit tabakayı anlatan karakterler olarak izledik. İlk kez ‘Behzat C’de cok farklı bir karaktersiniz. Ozellikle kufur etmeniz hayranlarınızı şaşırtıyor. Peki, siz kendinize şaşırıyor musunuz?
Aylardır boyle bir soru sorulsun diye bekliyordum. Sonucta ben akademik, diplomalı bir oyuncuyum. İlk işinde bir karakteri cok iyi oynarsan o sana yapışır. Beni meşhur eden roller de, hep yakışıklı, boşanmış, sorunlu bir cocuğu olan ve arkadaşının karısına duygusal bir şeyler besleyen adamlardı. Sonra bu tur rolleri oynayarak seyirciyi sıktığımı fark ettim. İcimde başka bir şey oynamak vardı. Sonucta yaşım ilerliyor, jonluğu uzun yıllar devam ettiremezdim. O nedenle “Daha babacan bir şey oynasam, o rol bana yapışsa ve yeniden şohret olsam” dedim.

Tam o sırada da Behzat C. dizisinden teklif mi geldi?
Oyle oldu. Yonetmenimiz Serdar Akar, “Başrol Erdal Beşikcioğlu ve sen onun ağabeyisin” dedi. Hic duşunmeden “Tamam” dedim. Yapmak istediğim şeyi buldum. Belki de role o nedenle cocuksu yanım yansıdı.

Seyirci Şevket’i izlerken cok eğleniyor. Cunku her an ne yapacağı belli değil. Siz bu karakteri nasıl ortaya cıkardınız?
Sadece Şevket değilim, ben de Şevket C.’yim. (Guluyor) Acıkcası rolu bana ilk teklif ettiklerinde kafalarında boyle bir karakter yoktu. Ciddi, problem cozen ve karanlık bir ağabey vardı. Benim Erdal’la ilişkim cok eskiye dayanır. Erdal, bana oyun sahneye koyduğumda cok yardımcı olmuştur. Zaten ağabey kardeş gibiyiz. Ben Erdal’ı hayatım boyunca hep sahiplenmişimdir. İkimiz de hiperaktifizdir. O nedenle ilk bolum cekimlerinde kendiliğinden bir Behzat-Şevket ilişkisi gelişti. Ama Erdal ve Ege’den bir şeyler kattığımız icin cocuksu tarafı da ortaya cıktı. Bu da yazarların hoşuna gitti ve oyle yazmaya başladılar.

Behzat ve Şevket’in didiştiği sahnelerin lezzeti de bir başka oluyor. Herhalde cekimler sırasında cok eğleniyorsunuzdur...
Aslında eğlenceden daha cok Erdal’la birbirimizi hak etmeye ve layık olmaya cabalıyoruz. Cunku ben ne kadar iyi oynarsam, Erdal o kadar iyi olacak ve sahne yukselecek.

Şevket karakteri sanki Behzat’ı kıskanıyor, polis olmaya oykunuyormuş gibi davranıyor...
Cok guzel yerden yakaladınız. Şevket, Behzat’ı acayip kıskanıyor ve ona oykunuyor. İşi, parası, evliliği, cocuğu var ama hayatından memnun değil. Cunku heyecanı yok. Behzat’ın hayatında hep hareket var. Mesela bir adamı Behzat’tan once bulmaktan keyif alıyor. Telsizine, silahına bakarken onu fark edebilirsiniz. Yalnız kendisi bu kıskanclığın hic farkında değil.

SULUBOYA YAPIYORUM

Yetenek konusunda şanslı kişilerdensiniz. Maharetleriniz say say bitmiyor. Peki, her biri sizin hayatınızda neyi tatmin ediyor?
Tiyatro oyle bir şey ki, plastik ve fonetik sanatlarla da ilgilenmek zorundasınız. Heykel, camur, taş yontarım, maket yaparım ama kendime heykeltıraş diyemem. El becerileri, uc boyutlu gorebilme yeteneğinin bende varolduğunun farkındayım. Resim konusunda biraz daha yetenekli olduğumu bildiğim icin uzerine gittim. O nedenle kendime ressam diyebiliyorum. Edebiyatı, şiiri ve windsurf’u biliyorum. Piyanist değilim ama beni piyanonun başına oturtursan, sana bir saat kendi uslubumda calarım. Gitar, flut de calabilirim. Onu hissedebilme yeteneğimin farkına vardım ve doğru kullanmam gerektiğini anladım. Tum bunlar aslında oyunculuğuma katkı sağlıyor.

Peki, bunlardan nasıl yararlanıyorsunuz?
Mesela ruzgÂr sorfu yaparken resmen reji yapıyorsun. Gelen ruzgÂrı vucudundan oyle bir enerjiyle gecirip suyun uzerinde sorfu kaydırıyorsun. Cok kısa surede karar alıyorsun. Bu seni oyunculuk konusunda eğitiyor. Ben suluboya resim yapıyorum. Cunku suluboyadaki hiperaktif hız, suyun sana gosterdiği surprizler beni heyecanlandırıyor. Yonetmenlik yapabilmek icin iyi bir ağabey, iyi bir pedagog olmalısın. Oyuncu cocuk gibidir. Motive etmek gerekir. O macera benim hoşuma gidiyor. Hayal ettiğim resmi oluşturmak bana keyif veriyor.

'NEJAT'IN DİZİYE KATKISI OLDU'
Behzat C’nin Turkiye gerceğiyle mucadele eden bir karakter olduğunu soyleyen Ege Aydan, onun da kimi zaman nefesinin kesildiğini soyluyor. Behzat’ın karşısında karanlık ve uc boyutlu bir karakter olmasının seyirciyi diziye bağladığını ifade eden Aydan, “Nejat İşler diziye cok buyuk bir katkı sağladı. Tam siyah-beyaz ilişkisi doğurdu ve bence dizinin beğeni seviyesini yukseltti” diyor.

SANAT EKİBİ YAPTI
Behzat C. ekibinin dizide ictiği biranın markası herkesin merak konusu. Sosyal paylaşım sitelerinde bile tahminlerin yurutulduğu iceceğin sırrını Ege Aydan acıkladı:
“Dizi icin sahte bir şişe icat etmemiz gerekiyordu. Sanat ekibinde calışan arkadaşlarımız izlediğiniz şişeyi tasarladılar ve adını da Babanazura koydular. 50 şişemiz var. İcleri su dolu. Dizi sayesinde bol bol su iciyoruz. O şişeler de oyuncular ve epey rolleri var.”

Kaynak: Haberturk
__________________