EN İLK ve EN USTUN
Sen Ahmed u Mahmud u Muhammedsin efendim
Hak'dan bize Sultan-ı mueyyedsin efendim.
(Şeyh Galip)
Vahiy meleği Cebrail aleyhisselam, anlatıyor:
-Hazret-i Allah, beni yarattı. Onsekizbin yıl arz altında kaldım...
-Ey Cebrail seni kim yarattı?
-Sen yarattın yara Rabbi. Her şey senin ve sen her şeyi yaratansın... Bense... ben, gucsuz ve ihtiyac sahibi bir mahlukum.
Konuşmadan sonra bir onsekizbin yıl daha gecti... Yuce Allah yine sordu:
-Seni kim yarattı?
-Ya Rabbi, beni yaratan; oldurmeye ve diriltmeye kudreti olan sensin. Bense kuvveti hic bir şeye yetmez bicarayim.
Ucuncu onsekizbin yıl da gecti...
-Ey Cebrail, ben kimim, sen kimsin?...
-Allahım sen her şeyin yaratıcası ve sahibi; bense bir kulcağızım.
Bu cevabımın peşinden bir merakımı dile getirdim:
-Ya Rabbi benden ustun bir varlık halkettin mi?
-Karşına bak, buyurdu...
Yuce emre uyarak gosterilen yere baktığımda mbir nur gordum. Ama nasıl bir nur? Guzelliğine hayran kaldım. Dort tarafında da dort ayrı nur?
-Allahım, gozlerimi alan bu harika aydınlık da ne?
-Seni, ne kadar melek varsa hepsini ve butun her şeyi aşkına yarattığım nur!... O, en aziz kulum ve Peygamberimdir. O, canlı cansız her şeyin en ustunu ve en hayırlısı olan Muhammed Mustafa'dır "sallallahu aleyhhi ve sellem"
Sordum:
-Ya cevresindeki nurlar?
-Sağındaki Ebu Bekir Sıddik, solundaki Omer ibni Hattab, onundeki Osman bin Affan, ardındaki Ali İbni Ebi Talib'dir. "Radıyallahu teala aleyhim".
-Ya Rabbi; bu beş kişinin diğer insanlardan ustun bir tarafı olmalı!
-Bu beşi kendime dost sectim. Onları seven beni sevmiş, duşmanlık eden bana duşman olmmuş olur. Bunları sevenleri cennete, sevmeyenleri cehenneme koyacağım.
Hak yarattı alemi, aşkına Muhammed'in
Ay u gunu yarattı, şevkine Muhammed'in
İlk insan Adem Peygamber, arş uzerinde "La ilahe illallah Muhammedun Resulullah" yazısını gorunce ismin sahibinin erişilmezliğini anladı. Ancak O'nun ismi sadece goklerin en yukseğini mahyalandırmamıştı. Kelime-i tevhid cennette her sarayda, her yaprakta, her cicekte, her bucakta okunuyordu.
Adem aleyhisselam, bu hali oğlu Şit Peygambere anlatıyor:
-Cennette O'nun ismi ile guzelleşmemiş bir tek koşe bile gormedim. Her yan ve her yon o şerefli ismin pırıltılarını aksettiriyor.
-Peki, babacığım hanginiz daha kıymetlisiniz?
Şit aleyhisselamın sualine Adem Peygamber cevap vermek istememiş olacak ki sukutu tercih etti. Ne var ki aynı sual ucuncu kere tekrarlanınca ezeli hakikat daha o gunden acıklandı.
Alemlerin Rabbi buyurdu:
-Ya Adem! Her şeyi senin icin yarattım, seni ise o secilmiş icin!!! Cenneti o'nunla ve o'nun ummetiyle dolduracağım. Kendisine arap dili ile Kur'an-ı kerim indireceğim. Bu kitabın emir ve hukumleri, hic değişmeyerek dunyanın sonnuna kadar devam edecektir. Bu peygamber, benim en sevgili kulumdur. İyiliği her insana ulaşacaktır. O'na uyanlar seckin kullarımdan olur. Buyuk şefaat sahibidir. İsmi yer yuzunde "Muhammed" goklerde "Ahmed"dir. O'nu dunyanın sonuna yakın gondereceğim. Hic bir Peygamber O'ndan ustun olmadığı gibi, hic bir ummet de O'nun ummetinin sayısına varamayacaktır. Ummeti abdestli gezer. Oyle ki bunların yerdeki nurları yıldızların gokteki aydınlığı gibidir.
Ol dedi oldu alem, yazıldı levh u kalem,
Okundu hatm-i kelam, şannına Muhammed'in
Adem babamız, cennetten cıkarılınca, uc yuz sene goz yaşı doktu. Cok uzgun ve cok pişmandı. Gaibden gelen bir sesin de hatırlatması ile el acıp-cennette iken Cebrail aleyhisselamdan oğrendiği bazı isimleri araya koyarak-dua etti:
-Ya Adem, kıyamete kadar gelecek evladının gunahlarının bağışlanmasını isteseydin bu isimlerin sahiplerinin sevgisi icin yine kabul ederdin...
Hep erenler geldiler, dergaha yuz surduler
Zikr-u tevhid ettiler, nuruna Muhammed'in
O, muthiş tufandan once Nuh aleyhisselama bir gemi yapması buyurulunca yuzyirmi dortbin dort tane tahta hazırladı. Ve Cebrail'in tenbihi ile her tahtaya bir Peygamberin mubarek adını yazdı. Ancak ertesi gun tahtalardan isimler silinmişti. Olaya cok uzuldu. İsimleri tekrar yazdı. Devrisi sabah yazılar yine silindi. Bir daha yazdı ama bir sonraki gun tahtalar bomboştu... cok muteessir oldu... bir tuhaflık vardı bu işte. Sır, gelen vahiyle cozuldu.
-Tahtaların ilkine benim, sonuncusuna da habibim Muhammed Mustafa aleyhisselamın adını yaz ki şeytan obur isimleri silmesin.
Nuh Peygamber, emredildiği gibi yaparak calışıp gemisini tamamladı. Fakat dort tahta artmıştı. Bunu Cebrail aleyhisselamla konuştu:
-Ya Cebrail, fazla gelen dort tahtayı ne yapayım?
Vahiy meleği suali Hak teala'ya sundu.
İnsanlığın ikinci babası Nuh Peygambere haber geldi.
-Ey buyu peygamber! O dort tahtaya son peygamberimin dort halifesinin isimlerini yaz; gemi o zaman tamam olacaktır. Zira o dort insan, İsla dininin dort sutunu gibidir. İslamiyet onlarla ayakta kalır ve onlar sayesinde dunyanın her tarafına yayılır. Vahye uyularak denilenin yapılması ile gemi tamamlandı ve ondan sonra yuzebildi.
Nuh Peygaber, Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Omer, Hazret-i Osman, Hazret-i Ali'nin isimlerini artan tahtalara yazarak bunları gemisine cakmadıkca gorunuşteki kusursuzluğa rağmen geminin yuzmesi ve felaketten kurtulması mumkun olmamıştı.
Ya mu'minler... mu'minlerin de o dort buyuk zatın ismini kalplerine yazmadıkca dıştan ne kadar olgun ve noksansız gorunurlerse gorunsunler buyuk imtihanda kurtulmaları mumkun olabilir mi? Sadece iki cihan guneşi eşsiz ve emsalsiz Peygamberimizi değil, O'nun dostlarını da sevmek gerekiyor... Bu şart yerine gelmeden, O'nun sevdiklerinin aşkı kalbe yerleşmeden cezadan kurtulmak ne mumkun?...
Veysel Karani kazandı, ahir yine ozendi
Sekiz ucmak bezendi, aşkına Muhammed'in
İbrahim aleyhisselam, bir gun ruyasında Cenneti gordu. Uzunluğu yer ile gok arasındaki mesafeden fazlaydı. Meleklere:
-Buralar kime mehsustur? diye sordu.
-Evlatlarından Muhammed Mustafa ve o'nun ummeti icindir, diye cevap verdiler.
İbrahim Peygamber, dikkatle bakınca ağaclarda"La ilahe illallah" budaklarında "Muhammedun Resulullah", meyvelerinde "Subhanellah", "Velhamdulillah" cumlelerinin yazılı olduğunu gordu...
Uyandığında ruyasını milletine nakletti.
-Ummeti Muhammed kimdir, diye sordular. İbrahim aleplisselam, duşunceye daldı. O anda Cebrail aleyhisselam peyda oldu ve:
-Ne duşunuyorsun ey Allah'ın dostu, dedi.
-Bir ruya gordum... girduklerimi ummetime anlattım, Muhammed ummetini oğremek istediler. Benimse bu hususta bilgim yok. Onun icin duşunuyorum.
Cebrail aleyhisselam:
-Ben de fazla bir şey bilmiyorum, diyerek Cenab-ı Hakka arz etti:
Yuce Allah şoyle buyurdu:
-Muhammed, benim ahir zaman Peygamberimdir. Makbul kullarıma Peygamber olarak gonderecğim. O peygamberi butun yaratılmışların arasından sectim. Kendisini ve ummetini yerden ve gokten yuzyirmi dort bin yıl evvel yarattım. Kıyamet gunu O'nun yolundakilerin yuzu butun insanların yuzunden daha ak, aydınlık ve abdest suyu değen vucut parcaları pırıl pırıl olacaktır.
Feriştehler geldiler, saf saf olup durdular
Beş vakit namaz kıldılar, aşkına Muhammed'in
Tevrat, Musa aleyhisselama inince buyuk Peygamber cok sevindi ve şukrunu dile getirdi. Cenab-ı Hak:
-İnsanların kalbine baktım. En mutevazi olarak seni gordum. Bu sebeple seni Peygamber yaptım ve benimle konuşma devletine erdirdim, dedi ve ilave etti:
-Olunceye kadar tevhid uzere ol. Sevgili Muhammed Mustafa'nın Resulum olduğunu tasdik et ve kalbine O'nun muhabbetini yerleştir!
-Ya Rabbi, Muhammed kimdir; O'nu tanımıyorum?
-O oyle bir kimsedir ki yerleri ve gokleri yaratmadan binlerce sene evvel guzel ismini arşın uzerine yazdım. Ya Musa, sana cok yakın olmamı ister misin? Oyle bir yakınlık ki bedenine ruhdan ve gozunun siyahına beyazından daha yıkn olayım!..
-Allahım bundan gayrı ne arzum olabilir?...
-Oyleyse Habibime cok selavat oku.
Hak teala devam etti:
-Olen bir kimse Muhammed aleyhisselamı inkar etmişse, o bedbahtı suruterek cehenneme attırırım. Beni gormesini nasip etmem ve hic bir melek ve peygamberin şefaat etmesine de icin vermem!...
Bunu yolundakilere bildir.
-Ya Rabbi O'nun hakkında biraz daha bilgi sahibi olmak isterim.
-Eğer Muhammed aleyhisselam olmasaydı; yeri-goğu, cenneti-cehennemi ayı, guneşi, geceyi-gunduzu, melekleri, Peygamberleri ve hic bir şeyi yaratmazdım. O'nun Peygamberliğini kabul etmezsen İbrahim halilulllah bile olsan sana eziyet ederim!...
-Onun Peygamberliğini ve yuksekliğini kabul ettim Ya Rabbi!...
Havada ucan kuşlar, yeşerup dağ u taşlar,
Yemiş verir ağaclar, aşkına Muhammed'in
Davut aleyhisselam, bir gun Zebur okurken kitaptan bir nur yukseldiğini; bu nurun odayı doldurduğunu ve kalbinin rahatladığını gordu... Ve bu hal, her Zebur okuyuşunda tekrar etti. Nurun mahiyetinni Allahu tealaya sordu:
-Ya Rabbi bu nur neyin nesidir?
-O, habibim Muhammed Mustafa'nın nurudur. Cumle alemi onun hatırına yarattım.
Bu tuyler urperten ilahi cevap uzerine Davut Peygamber, yuksek sesle "Lailahe illallah Muhammedun Resulullah" dedi. Butun yırtıcı hayvanlar, kuşlar, bocekler ve yılanlar, cevresine toplandılar ve:
-Oyledir ya Davut! diyerek onu doğruladılar.
Bu olaydan sonra Davut Peygamber, Zubur okumaya başlarken kelime-i tevhid soyle oldu.
İmansızlar geldiler, andan iman aldılar
Beş vakt namaz kıldılar, aşkına Muhammed'in
O'nu ovmeye kalkan erir ve tukenir.
O'nu hic bir lisan medhetmeye kafi gelmez. O' kelimeler ustu ve kelimeler otesi ve gonuller dolusu sevgiye layıktır.
Yunus kim ede medhi, over Kur'an ayeti
Ah! vergil salevatı, aşkına Muhammed'in
Biz de... kendim, eşim, dostum, tanışım, arkadaşım, binler, onbinler, milyonlar, milyarlar, O'nu o en sevgili ve en ustun'un Peygambeliğini kabul ettik ya Rabbi...
Bundan ustun devlet bilmiyoruz ya Rabbi!..
__________________
guzel insan Hz. Muhammed Mustafa(S.A.V.)
Dini Bilgiler0 Mesaj
●20 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- guzel insan Hz. Muhammed Mustafa(S.A.V.)