Namaz kılan insanlar namaz kılmakla buyuk bir farzı yerine getirmenin guven duygusunu yaşarlar. Musluman olmada cozulmesi gereken buyuk bir problemi aşmış olurlar. Gunde beş vakit namazı kılmak kolay değildir. Nefsi ikna edip namaza başlamak buyuk bir iştir. Elbette Allah (c.c.) hicbir emeği boşa cıkarmaz. Kılınan namazlar hem bu dunyada hem ahrette kılan kişilere buyuk yararlar sağlar.
Namazı kılmaya başlamakla yeni bir problemin icerisine gireriz. Bu yeni problemin adı namazda huşudur. Huşu, namaz sırasında Allah’a saygı, korku, dikkat duygularını duymaktır. Namazda huşu hicbir zaman cozume ulaşılamayacak bir problemdir. Yani kesin cozume kavuşturulmazı imkÂnsız bir konudur. Cunku nefis hicbir zaman namaza razı olamaz. Namaza daima itiraz eder. Onu istekli kılamaz. Yaratılışı bunu gerektirir. Onun destekcisi olan şeytanlar da boyledir. Şeytanlar o kadar edepsizdirler ki, kalp gozu acık olanlar bilirler, namazdaki kişiye yapmadıkları şer kalmaz. Kişiyi namazdan soğutmak icin ellerinden geleni yaparlar. Diğer zamanlarda dinlenirler. Şeytanlar tam namaz sırasında adeta gorev başına gecen işciler gibi calışırlar. Tum amacları nefisle işbirliği yaparak kişiyi namazdan soğutmak, namazı ona bir yuk ve sıkıntılı bir iş yapmak, boylelikle onun namazı bırakmasını sağlamaktır. Şeytanların tum derdi Muslumanların namaza başlamasına mani olmak, namaza başlayanları da namazdan soğutmaktır. Cunku şeytanlar namazı olmayanın dunyada ve ahrette ne kadar perişan olacağını, boyle birisinin son nefeste imanını bile yitirebileceğini bilirler. Bir Musluman’ın olmazsa olmaz en buyuk sermayesi namazdır. Namazsız Musluman peygamberimiz zamanında yoktu. Hak mezheplerde namazı terk edenlerin ve bilerek namazını kılmayanların şer’i cezalarını ise insanları urkutmemek icin pek soyleyemiyoruz. Namazı kılmamanın ahretteki cezası ise gerek ayet-i kerimelerde gerekse hadis-i şeriflerde insanın tuylerini urpertecek oranda korkunc cehennem sahneleri ile betimlenmiştir. İşte bu gerceklerden dolayı şeytanlar nefsin işbirliği ile kişiden namazın huşuunu almak icin ceşitli vesveseler verirler, komplolar kurarlar. Şeytanlar bizim icimizdeki duşunceleri takip edebilirler. Kuşkusuz insanın niyetini Allah’tan başka kimse bilemez. Ama şeytanlar bazı icsel monologlarımızı uyguladıkları tekniklere bilirler, yonlendirebilirler de. Dolayısıyla onlardan ic dunyamız pek saklı tutulamaz. Onun icin tum zaaflarımızı da bilirler. Genellikle namazda vesvese yolu ile bunları dile getirirler. O vesveseler namaz sırasında zihnimizi meşgul etmeye başladığında huşu da kaybolur. Namaz ruhsuz ve huşusuz belli hareketlerin yapıldığı, bilincsizce surelerin okunduğu bir eylemeler yumağı olur. Tabii boyle bir namaz Allah (c.c.) indinde makbul bir namaz olmaz. Bu namazın elbette iade edilmesine gerek yoktur. Namaz kılınmıştır. Borc kalkmıştır. Belki sevaptan mahrum kalınmıştır. İmam-ı Gazali bu tur namazlarda kişinin niyeti ile kendisini kurtardığını ve farzın ağırlığını uzerinden kaldırdığını belirtmektedir. Yoksa gafletle kılınan namaz, gercek namaz değildir. Ama gafletle kılındığı icin en azından Allah’tan af dilemek, birkac kez ‘estağfurullah’ demek de gerekir. Bu da inşallah o gaflete kefaret olur. İş bununla da bitmemeli, namazdan sonra namazdaki huşu eksikliği bir problem olarak masaya yatırılmalı, namaz sırasında şeytanların ve nefsin verdiği vesvese uzerinde durulmalıdır. Gorulecektir ki, aslında bunlar o kadar onemli şeyler de değildir. Yalnız bizim icin ozel olan, bazı kompleks ve zaaflarımızdan kaynaklanan şeylerdir. Şeytanlar bunları bildikleri icin mahsus bu konuları namazda vesveselerle dile getirirler. Kişiler o anda duygusal ve coşkusal olarak kendilerini kaybederek namazın ruhundan uzaklaşıp bu konuların etkisine girerler. İşte namazda huşuyu yakalamak isteyen kişiler namazdan sonra mutlaka bu meseleleri nefsine şoyle seslenerek masaya koymalı ve uzerinde duşunerek bir karara varmalıdırlar: ‘Ey nefsim şu konular senin komplekslerin ve zaaflarındır. Şeytanlar verdikleri vesveseler ile seni bunlarla meşgul ettiler. Sen de bunlarla beni oyalamış oldun. Bu yuzden namazda huşu da kayboldu. Değer mi buna? Şimdi sana zaman veriyorum. Gel bu sorunları boyle boş zamanlarda masaya oturtup cozume kavuşturalım. Namaz sırasında lutfen huşuya sen de biraz dikkat et. Kimin karşısında durduğunu bil. Şeytanların vesveselerine kulak kabartma.’ Kuşkusuz nefsiniz soz dinleyen uslu bir cocuk edasıyla ‘evet’ diyecektir ama namaz sırasında başkalaşarak yine yaramaz bir cocuk gibi şeytanların vesveselerine kulak kabartacak, şeytanlar namazdaki huşuya yine mani olacaklardır.Bu olunceye kadar da boyle devam edecektir. Nefis hicbir zaman bu kotu huyundan donmeyecektir. Şeytanlar da yaratılış amacı dışına cıkmayacaktır. Nefsinizi bu turden hesaba cekmeler birdenbire meyvelerini vermez. Nefsin yola girmesi cok uzun zamanları alır. Nefis, tamamen hicbir zaman yola girmez, ama bu hesaba cekmelerin sonucunda belli bir zaman sonra terbiyeli bir cocuk gibi gozumuz uzerinde olduğu zaman nefsin pek sesi cıkmaz da nefis bazen gaflete geldiğimizde bu sefer yaramazlıklarını ara sıra gosterir. Ama tabii bu onu başıboş bıraktığımız devreye gore cok buyuk bir başarıdır.
Peki, kişi hicbir zaman namazda huşuyu yakalayamayacak mıdır? Allah’tan saygı dolu korkunun sonu yok ama makbul olan belli dereceleri vardır.
Huşu konusunda en guzel receteyi peygamberimiz s.a.s. sahabesine talim eylemiştir. Bizim aslında bir şey eklememiz ancak kustahlık olur. Sadece konuyu biraz acabiliriz. Şoyle ki, namazda huşu problemi olarak bize intikal eden hadis-i şerifleri incelediğimizde buyuk coğunluğu meseleyi zahiri yonden ele almıştır. Rasulullah (s.a.s) namazda azaların başka bir işle meşguliyetini namazda huşu yokluğu ile tanımlamıştır. Dolayısıyla huşu namazda azaların sukûnet uzere olması ve namaz dışı başka bir işle ilgilenmemesi olarak kabul gormuştur. Buna gore namazda tadil-i erkÂna riayet eden kimse namazda huşuyu da yakalar. Bu yaklaşım tarzı bugunku modern psikolojinin de goruşleri ile ortuşmektedir. Şoyle ki, bilindiği uzere duygularımız davranışlarımızı belirler. Yani moralimiz bozuksa yuzumuze yansır bu durum. Yine neşeliysek hafif de olsa bir tebessum cehremizi susler. Ama diyor psikologlar moralimiz bozuk olduğunda biraz kendimizi zorlayıp gulumsersek arkasından da duygularımız buna eşlik edecek, bozuk moralimiz duzelecektir. Yani bu sefer de davranışlarımız duygularımızı belirleyecektir. İnsanın ruhsal ve bedensel bağlarında boyle bir kanun var. Yani ileri giden arabanın geriye de gidebilmesi gibi bir şey bu durum. Kimse ic dunyasına egemen olamaz. Bu cok zor bir iştir. Ama davranışlarımız kontrolumuz altındadır. Onları istediğimiz gibi duzenleyebiliriz. Namaz sırasında Allah (c.c.) karşısında olduğumuz duygusunu korumak şartıyla tadil-i erkÂna dikkat edersek namazda huşu kendiliğinden doğacaktır. Tadil-i erkÂnın ozu olan şu noktalara ozellikle dikkat cekmek istiyorum: Namaz dışı hicbir hareketi elden geldiğince yapmamak gerekir. Ozellikle bakışa cok dikkat etmek lazımdır. Goz, ayakta iken secde mahalline, rukûda ayaklara, otururken iki elleri arasına, secdede iken burun kenarlarına bakmalıdır. Bu sırada Allah (c.c.) karşısında utanan, cekinen, layık olmadığı halde huzura davet edilen ve bunun şukrunu edada caresiz kalan bir kul tavrı icerisinde bulunmalıdır. Cok buyuk, yuce yaratıcının karşında durduğumuzu duşunerek namazın rukunleri eda edilmelidir. Ozellikle rukû ve secde sırasında bu buyuk nimetleri bize nasip eyleyen Allah’a (c.c.) karşı sonsuz bir şukran duygusu ile hareket etmeliyiz. Butun bunlar davranışlarımızdaki olcululuk ve uyumla anlam kazanmalıdır. Beden dilimizi bu anlamları yansıtacak şekilde kullanırsak arkasından doğal olarak duyguları da gelecek, boylece ‘Muhakkak ki namazlarında huşua eren muminler, kurtuluşa ermişlerdir. (Mu’minun suresi, ayet 1,2)’ ayet-i kerimesi bizleri de kapsamı icerisine alabilecektir Allah’ın izniyle.
Gercekten zor mu namazlarımızda sıklıkla okuduğumuz beş on sure ve duanın anlamlarını kelime kelime oğrenmek? Şimdilerde kitapcılarda renkli kelime mealleri de satılıyor. Her Arapca kelimenin altında aynı renkte Turkcesi verilmiş. İnsanlar dunya menfaati icin bir yabancı dili oğreniyorlar. Bizler toplam yuz, yuz elli kelime kadrosuna ancak cıkabilen beş on tane sure ve duayı neden gozumuzde buyutuyoruz? Elbette kelimelerin anlamaları bilindiğinde namazda bunlar huşuya ve ruha buyuk hizmet derler.
Pek cok hadisten anlaşılacağı uzere peygamberimiz icin dunyada en sevgili şey namazdı. O hayatı boyunca hep namaz kıldı. Olmeden onceki son sozleri de hep namaz oldu. Namazdan muthiş zevk aldı. Oyle ki şoyle diyordu: ‘Bana dunyada uc şey sevdirildi. Guzel koku, kadın, gozumun nuru namaz.’ Yani peygamberimiz s.a.s namazı dunya nimeti olarak gormekteydi. Gozumun nuru tabiri ile de onu somutlaştırıyordu. Yalnız başına kıldığı namazlarda ayakta durmayı, rukû ve secdeyi uzatıyordu. Bunlar bazen saatleri alıyordu. Ozellikle rukû ve secdeleri uzun tutmak nefsin belini de kırdığı icin huşuya buyuk yardımları vardır. Bu rukunlerde de rukû ve secde sırasındaki ilgili tespihler istenildiği kadar okunabilir. Rukû ve secde sırasında soylenilen tespihlerde Allah (c.c.), eksiklikten, noksanlıktan tenzih edilmekte; ululanmakta, yuceltilmektedir. Bu ruhu yaşayarak bu rukunleri yapmalıyız. Ayrıca O’na rukû ve secde yapma onurunu bize nasip eylediği icin şukran duygularını da hatırdan cıkarmamalıyız. Bu hali uzun sure devam ettirmek elbette namazdaki huşuyu artırır. Bizler bazen namazlarımızı boyle kılarak huşuyu derinden yaşayabiliriz. Bu ruh zamanla ister istemez diğer namazlarımıza da sirayet edebilir.
Yazımda huşu meselesini bir problem olarak ele aldım ve bunun cozumunun butun hayatımız boyunca sonlanmayan bir uğraş alanımız olarak kalmasını onerdim. Bu dunyanın kanunlarında, durgun kaynak suyun kokması da vardır. Onun icin her konuda akış halinde bulunmamız gerekir. Surekli yenilenmeliyiz. Bu olmazsa hastalanırız, oluruz. Namaz bizim abdest, sunnet ve farzıyla beraber gunde en az bir bucuk saatimizi alan bir ibadettir. Yani ister istemez namaz Musluman’ın hayatında buyuk bir zaman dilimini almaktadır. Oyle ise bu konuda kaliteli olmak mecburiyetindeyiz. Kurumlar icin gundeme gelen Toplam Kalite Yonetimini hayatımızda namaz icin de duşunmeli; her zaman bu konuda yaşadığımız problemler saptanmalı, bilen insanlara danışılmalı, onların cozumleri icin caba harcanmalıdır.
Ben kitapcıya gittiğimde namazla ilgili yeni bir eser gorduğumde mutlaka alırım. Cunku gunde en az bir bucuk saatimi verdiğim bir ibadette bir kelime de olsa bir eksiklik buyuk bir şeydir. Bir kelime de olsa bir katkı yine buyuk bir şeydir.
Namazda huşu problemi, namazda ruh ve ideal gibi onemli bir konudur. Bunun icin namazla ilgili her kitaba muşteri olmak gerekir. Gunumuzde internet dunyasındaki sitelerin coğunda namazla ilgili yazılar bulunmaktadır. Bunları okumak da insana cok şeyler katar. İnsanın bu konuda bildiklerine guvenmesi doğru değildir. Cunku namazda huşu problemi bilgisizlikten doğmaz. Ruhsuzluktan, duygusuzluktan, ilgisizlikten meydana gelir. Bazen bu konuda yazılan bir cumle namazla ilgili tıkanan bir damarı acabilir. Bir yanlışı duzeltebilir. İnsana yepyeni bir ufuk olabilir. İnsanın bu konuda bildikleri ile yetinmesi boş bir gururdur. İnsanı huşusuz, ruhsuz, ilgisiz namaz kılmaya yoneltir.
Namazda mukemmeli ve ideali arama gayreti, bence huşunun da temelidir.
Gunde Musluman’ın en az bir bucuk saat gibi buyuk bir zaman dilimini işgal ettiğine gore namaz gunluk hayatımızda da en cok konuşulan mevzu olmalıdır. Musluman bu konudaki problemlerini, bildiklerini başkalarıyla da paylaşmalıdır. Bunu da alışkanlık haline getirmelidir.
Allah (c.c.), indinde makbul olan namazlarla yuksek huşu derecelerini bizlere nasip eylesin. Amin.
Muhsin İyi
__________________
Namazda Huşu Problemi, Namazı Huşuyla Kılmak
Dini Bilgiler0 Mesaj
●18 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Namazda Huşu Problemi, Namazı Huşuyla Kılmak