İnsanoğlu hayatın devamı icin başkalarına muhtactır. İşlerinde yardımcı olacak, derdini anlatacak, sevgisini paylaşacak birilerine ihtiyac duyar.

Semerkand Aile Dergisi / M. Saki Erol * Şubat 2011 - 65.sayı

İnsanoğlu hayatın devamı icin başkalarına muhtactır. İşlerinde yardımcı olacak, derdini anlatacak, sevgisini paylaşacak birilerine ihtiyac duyar. Buyuklerin "Yalnızlık Allah'a mahsus" sozuyle işaret ettikleri gercek de aslında budur. Allah Teala'dan başka hicbir şey mukemmel değildir ve sadece Allah Teala'nın her şeye gucu yeter. Oyleyse kulların bu acziyetinin farkına varıp birlikte yaşama şuuruna sahip olmaları ve buna gore hareket etmeleri gerekir.

İnsanoğlunun ilmi de tıpkı diğer halleri, işleri gibi eksik yahut kusurludur. Bunun icin işlerimizde sağlıklı bir sonuca varmak ve doğru kararlar alabilmek icin istişarenin, muhtelif goruşlere başvurmanın, bilen kimselere danışmanın buyuk faydası vardır. Nitekim yuce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de istişare etmeyi mumin kullarının vasıfları arasında saymıştır ve onlar hakkında şoyle buyurmuştur: "İman edip Rablerine tevekkul edenler, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar. Onların işleri aralarında istişare iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da infak ederler." (Şura, 38)


EŞLE İSTİŞARE SUNNETTİR

Peki istişareyi kimlerle yapılmalıdır? İstişare sozune guvenilen ehil insanlarla yapılmalıdır ki sağlıklı bir sonuca ulaşılsın. Bunun yanından Rasulullah Efendimiz'in (s.a.v) sunnetine uyarak insan eşiyle de istişare yapmalıdır. Zira eş adı ustunde hayat arkadaşı demektir. Yani alacağınız karar hangi konuda olursa olsun, ailevi yahut değil, eşinize sormanız, onun da fikrini almanız hem yuvadaki birliği pekiştirir hem de ona verdiğiniz kıymeti gosterir.

Nitekim Rasulullah Efendimiz (s.a.v), hanımlarıyla oturup konuşmuş, bir arkadaş gibi onlarla bazı meselelerin muzakeresini yapmıştır. Aslında Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) onların duşunce ve fikirlerine ihtiyacı yoktu; cunku o, vahiy ile mueyyetti. Ancak hanımları vasıtasıyla bu işin yani istişarenin, konuşup dertleşmenin, fikirleri paylaşmanın onemini ummetine oğretmek istiyordu.


RASULULLAH EFENDİMİZ'İN (S.A.V) HANIMLARIYLA İSTİŞARESİ

Rasulullah Efendimiz (s.a.v) ilk defa Cebrail (a.s) ile karşılaşınca, Hz. Hatice Validemiz'e (r.a) varmış ve başından gecenleri onunla paylaşmıştı. Feraset sahibi Hz. Hatice de (r.a), "Korkma, Allah seni asla mahcup etmez. Zira sen akraba hukukunu gozetir, muhtaclara yardım, fakirlere iyilik, misafirlere de ikram edersin..." diyerek Peygamber Efendimiz'i (s.a.v) teselli etmiş ve yatıştırıcı sozler soylemiştir. (Buhari)

Bir başka orek ise şoyledir: Hicretin altıncı yılında, Muslumanlar, başlarında Rasulullah (s.a.v) olduğu halde, umre yapmak niyetiyle Mekke'ye doğru yola cıkmışlardı. Ancak Mekkeli muşrikler, ziyarete musaade etmemişlerdi. Ve Hudeybiye'de bir anlaşma yapılmıştı. Anlaşma imzalandıktan sonra, Peygamber Efendimiz (s.a.v) sahabilerine, "Kalkın, kurbanlarınızı kesin, ihramdan cıkın, başlarınızı tıraş edin" emrini vermişti. Ne var ki Kabe'yi tavaf icin gelmiş bulunan sahabiler, tıraş olmayı ve kurban kesmeyi istememişlerdi.

Rasulullah (s.a.v) emri uc kere tekrarladı. Fakat sahabiler kalkıp tıraş olmadılar ve kurban kesmediler. Nebi (s.a.v) ofkeli bir halde, cadırına, Ummu Seleme validemizin (r.a) yanına geldi. Ummu Seleme (r.a) "Neyin var ya Rasulullah?" diye sordu. Nebi (s.a.v) "Hayret ey Ummu Seleme! Ben insanlara ısrarla, 'Kurbanlarınızı kesin, tıraş olun, ihramdan cıkın' dedim; hic kimse bu cağrıma cevap vermedi. Emrimi işittikleri halde sadece yuzume baktılar" buyurdu. Hz. Ummu Seleme (r.a) "Ya Rasulullah! Bu işi yapmak istiyor musun? O halde şimdi dışarı cık, sonra kurbanlık develerini kesinceye ve berberini cağırıp o seni tıraş edinceye kadar sahabilerinden hicbirisine bir kelime bile soyleme. Cunku sen kurbanını kesecek ve tıraş olacak olursan, halk da oyle yapar" dedi. Bunun uzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v), dışarı cıktı. Hic kimseye bir şey soylemeden, ihramını sağ koltuğu altından cıkarıp sol omzuna attı. Kurbanlık devesini kesti. Sonra tıraş oldu. Bunu goren sahabiler de derhal kurbanlık develerini kesmeye ve başlarını tıraş ettirmeye başladılar.

Başta da soylediğimiz gibi insan bu hayatı tek başına yaşamamaktadır. Hayatı paylaştığı kimselerin başında ise once eşi gelir. Oyleyse istişare konusunda fikri alınması gereken kişilerden biri de eşlerdir. Kadın erkek her muminin ihya etmesi gereken bu sunnet hem eşlerin arasındaki guven ve muhabbeti arttırır hem de cocuklarına istişare bilincini kazandırır.
__________________