(57) Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Haccı
(125) Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine’de dokuz sene hac etmeden kaldı. Sonra onuncu senede Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu sene hac edecek diye insanlar arasında ilan ettirdi. Bu ilana muteakip Medine’ye pek cok insan binili veya yayan olarak gelmeye guc yetiren kimse kalmayıp hepsi geldi.
İnsanlar Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber cıkmak icin yol tedariki yaptılar. Hepsi de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i imam edinmek ve onun ameli gibi amel etmeyi istiyordu.
Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize hutbe irad etti ve:
−‘Medine ahalisinin tehlil yeri, Zulhuleyfe’dir. Diğer yol ahalisinin tehlil yeri, el-Cuhfe’dir. Irak ahalisinin tehlil yeri, Zatu Irk’dır. Necd ahalisinin tehlil yeri, Karn’dır. Yemen ahalisinin tehlil yeri, Yelemlem’dir’ derken işittim.
Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
−Zilkade ayından beş veya dort gun kalmıştı ki Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yola cıktı. Kurbanlığını da sevk etti. Beraberimizde kadınlar ve cocuklar olduğu halde biz de onunla beraber yola cıktık. Zulhuleyfeye geldiğimizde Esma bin Umeys (Radiyallahu Anha) Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’ın oğlu Muhammed’i dunyaya getirdi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e nasıl yapacağına dair haber gonderdi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Gusul abdesti al, kalın bir bez bağla ve ihrama gir!’ buyurdu.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Zulhuleyfe mescidinde namaz kıldırdı ve suskun duruyordu. Sonra devesi KasvÂya bindi, devesi onu Beyd uzerine doğrulttuğunda Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve ashabı hacca tehlil getirdi. Sadece hacca niyetle tehlil getirdi.
Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
−Ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in onunde gidiyordum. Gozumun alabildiği mesafeye baktım. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in onunde binili ve yuruyen insan seli gordum. Sağ tarafında bunun benzeri kalabalık, sol tarafında bunun benzeri kalabalık ve arkasında da aynı insan seli vardı. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) aramızda gidiyor, Kur’an ona nazil oluyor O da Onun tefsirini biliyordu. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) her ne yaparsa biz de onu yapıyorduk.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Lebbeyk Allahumme Lebbeyk, Lebbeyke La Şerike Leke Lebbeyk, İnne‘l-Hamde Ve’n-Ni’mete Lek, Ve’l-Mulke LÂ Şerike Lek.’
Tevhid sozlerini yuksek sesle soyledi. İnsanlar da, oteden beri soyleye geldikleri bu telbiyeyi yuksek sesle tekrarladılar. Bazı insanlar ziyade yaparak:
Lebbeyk ZelmeÂric Lebbeyk ZelfevÂdıl diye telbiye getirdiler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onlara bundan bir şeyi reddetmedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendi telbiyesine devam etti.
Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
−Biz Lebbeyk Allahumme Lebbeyk Bilhac diyorduk Sarahaten acıklıyorduk. İfrad hacdan başka bir şeye niyet etmiyorduk. Hacca umreyi karıştırmıyorduk. Umreyi de bilmiyorduk.
Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
−Aişe (Radiyallahu Anha) Serif mevkiine geldiği zaman hayız oldu. Zilhiccenin dorduncu gunu sabah kuşluk yukseldiği bir vakitte Mekke’ye girdik Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte Beyt’e geldik. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mescidin kapısına geldi ve binitini oraya ıhtırdı, sonra mescide girdi. Ruknu Haceru’l-Esved’i isti’lam etti. Sonra sağ tarafına yurudu. Tekrar rukne donene kadar uc kere koşar adımlarla, dort defa da mutat heyeti uzere yurudu. Sonra makamı İbrahim’e ulaştı ve:
−‘Vettehizû Min Makamı İbrahime Musalla’ ayetini okudu. Sesini yukselterek bunu insanlara işittirdi. Makamı kendisi ile Beyt arasına alarak iki rekÂt namaz kıldı.
Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
−Birinci rekÂtta Fatihadan sonra ‘Kul Ya Eyyuhel Kafirûn’ ikinci rekÂtta Fatihadan sonra ‘Kul Huvallahu Ahad’ surelerini okuyordu. Sonra zemzemin yanına gitti ve ondan icti ve başına doktu sonra tekrar Haceru’l-Esved’e dondu ve onu isti’lam etti. Sonra Safa’ya Safa kapısından cıktı.
Safa’ya yaklaşınca:
−‘İnnessafa Velmervete Min ŞeÂirillah...’ ayetini okuyup ‘Allah’ın başladığı ile başlıyorum’ dedi.
Başka rivayette, ‘başlıyoruz’ dedi ve Safa’dan başladı. Beyti gorene kadar Safa uzerinde yukseldi, kıbleye yoneldi. Muteakiben uc kere Allah’ı tevhit, tekbir, tahmid etti ve:
−‘La İlahe İllallahu Vahdehu La Şerike Leh. Lehul-Mulku Ve Lehul-Hamdu Yuhyi Ve Yumitu Ve Huve Ala Kulli Şeyin Kadîr. La İlahe İllallahu Vahdehu La Şerike Leh Enceze Vahdehu Ve Nasara Abdehu Ve Hezeme’l-Ahzaba Vahdehu’ dedi.
Sonra bu arada dua etti. Bu tesbihatı uc kere soyledi. Sonra yuruyerek Merve’ye doğru indi. Ayakları vadinin icine dokulunce koştu. Ayakları vadinin icinden yukarı cıkınca yurudu, Merveye geldi. Beyt’i gorene kadar Merve uzerinde yukseldi. Merve uzerinde de Safa uzerinde yaptığı gibi yaptı. Nihayet tavafının sonu yedincisi Merve uzerinde tamam olduğu zaman:
−‘Ey insanlar! Eğer yaptıklarımı hic yapmamış olsaydım, kurbanlık sevk etmezdim! Elbette haccımı da umreye cevirirdim! Sizlerden kimin yanında kurbanlık yoksa ihramdan cıksın ve haccını umre yapsın!’ buyurdu.
Başka rivayette:
‘Haccınızı umreye cevirerek, Beyti tavaf ve Safa ile Merve arasında sa’y ediniz; saclarınızı kestiriniz! Bu amelleri yaparak ihramınızdan cıkın! Sonra ihramsız olarak ikamet ediniz! Nihayet terviye gunu olunca hac niyetiyle ihrama giriniz! Kendisi ile Mekke’ye geldiğiniz İfrad haccınızı Temettu hacca ceviriniz!’ buyurdu.
Bunun uzerine SurÂka bin Malik bin Cu’şem (Radiyallahu Anh) ayağa kalktı o Mervenin aşağısında idi:
−Ya Rasulallah! Bu umremiz ile temettu etmemiz hakkındaki goruşun nedir? Yalnız bu senemize mi? mahsus yoksa ebedi mi? dedi.
Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) parmaklarını birbirine gecirdi ve uc kere:
−‘Hayır, bilakis ebedi olarak, hayır bilakis ebedi olarak! Kıyamet gunune kadar umre hacca dahil olmuştur!’ buyurdu.
SurÂka bin Malik bin Cu’şem (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Ya Rasulallah! Sanki şu anda yaratılmışız gibi bize dinimizi beyan etseniz. Bu gun işlediğimiz ameller ne icindir? Kalemin yazıp murekkebin kuruduğu ve kaderin cari olduğu şey icin mi? yoksa gelecekteki işleyeceğimiz şeyler icin midir?
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hayır, ameller kalemin yazıp murekkebin kuruduğu ve kaderin cari olduğu şeyler icindir!’ buyurdu.
SurÂka bin Malik bin Cu’şem (Radiyallahu Anh):
−O halde yapılan ameller ne icindir? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Amel ediniz, herkese kendisi icin yaratıldığı şeyler kolaylaştırılmıştır!’ buyurdu.
Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
−Biz ihramdan cıktığımız vakit Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kurban kesmemizi, bizden bir grubun bir kurbanlıkta yedi kişinin bir deve ve sığırda birleşmemizi emretti! ve:
−‘Herkimin yanında kurbanlığı yoksa uc gun hacda ve yedi gun de memleketine ehlinin yanına donduğunde oruc tutsun!’ buyurdu.
Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
−Bize neler helÂldir? dedik.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Her şey helÂldir’ buyurdu.
Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Bu durum uzerimize ağır geldi de bundan gonlumuz daraldı!
Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−BathÂya cıktık da bir kimse:
−Ailem ile ahdim birleşme muddetim bir gundur demeye başladı.
Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Kendi aramızda muzakere edip, hacdan başka bir şey istemeyip, sadece ona niyet ederek hacılar olarak yola cıktık. Nihayet bizimle Arafe gununun arasında dort gun beş gece kaldığı bir zamanda, bize kadınlarımızla munasebette bulunmamızı ve kadınlardan dolayı zekerlerimiz meni damlatır halde Arafat’a cıkmamızı emrediyor! diye soylendik.
Cabir (Radiyallahu Anh) eliyle, sahabelere:
−Haccımızı nasıl temettu yaparız? Biz onu daha once hac diye isimlendirmiş ve niyet etmiştik dediler. Bu Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e ulaştı. Kendisine semadan mı bir şey indirildi? Yoksa insanlar tarafından mı bir şey soylendi? bilmiyoruz. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kalktı insanlara hutbe irat etti. Allah’a hamd edip Ona senada bulundu ve şoyle buyurdu:
−‘Ey insanlar! Allah’ı bana mı oğretiyorsunuz? Elbette biliyorsunuz ki ben Allah’tan en cok sakınanız, en doğru soyleyeniniz ve hayırlınızım! Sizlere emrettiğim şeyleri yerine getiriniz! Eğer kurban sevk etmemiş olsaydım ben de sizin gibi ihramdan cıkardım! Fakat kurbanlık mahalline ulaşana Minada kesilene kadar, ihramlıya haram olan şeylerin hicbiri bana helal olmaz! Takdim edip yaptığım şeyleri geri cevirebilsem kurbanlığı sevk etmezdim! Artık sizler ihramdan cıkınız!’ buyurdu.
Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Bunun uzerine biz ihramdan cıkıp, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i dinledik ve itaat ettik. Kadınlarımızla cinsi munasebette bulunduk, kokular surunduk ve elbiselerimizi giydik. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve onunla beraber yanında kurbanlığı olan kimselerin dışında insanların hepsi ihramdan cıktılar.
Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve Talha (Radiyallahu Anh)’ın dışında sahabelerden hic kimsenin beraberinde kurbanlığı yoktu. Ali (Radiyallahu Anh) Yemendeki Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in develeriyle vazifesinden geldi. Fatıma (Radiyallahu Anha)’yı ihramdan cıkanların arasında, boyalı elbise giyinmiş saclarını taramış ve gozlerine surme cekmiş olarak buldu.
Ali (Radiyallahu Anh) onun bu fiilini kınadı ve:
−Bunu sana kim emretti? dedi.
Fatıma (Radiyallahu Anha)’da:
−Bunu bana babam emretti! dedi.
Ravi dedi ki:
−Ali (Radiyallahu Anh) Irak’ta şoyle anlatırdı:
−Yaptığı şeyden dolayı Fatıma’yı huzurunda ayıplamak ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den naklettiği ihramdan cıkma emri hususunda fetvasını sormak icin Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gittim. Bunu Fatıma’ya karşı reddettiğimi, Fatıma’nın:
–Bunu bana babam emretti! dediğini kendisine haber verdim.
Bunun uzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Fatıma doğru soyledi, Fatıma doğru soyledi, Fatıma doğru soyledi. Bunu ona ben emrettim!’ buyurdu.
Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ali’ye:
−‘Sen hacca niyet edip onu kendine farz ettiğin zaman ne dedin?’ buyurdu.
Ali (Radiyallahu Anh):
−Ey Allah’ım! Rasulunun ihrama girdiği gibi ihrama niyet ediyorum dedim dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Benimle beraberimde kurbanlık var bu sebeple ihramdan cıkamam! Sen de ihramlı olarak kal ihramdan cıkma!’ buyurdu.
Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Ali (Radiyallahu Anh)’ı Yemen’den getirdiği kurbanlarla Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Medine’den getirdiği kurbanlıklar yuz tane deve idi.
Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve beraberinde kurbanı olanlar haric, insanların hepsi ihramdan cıktılar ve saclarını kısalttılar. Nihayet terviye gunu olunca Mekke’yi arkamıza alarak hacca niyetle BathÂda ihrama girip telbiye soyleyerek Minaya yoneldiler.
Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Aişe (Radiyallahu Anha)’nın yanına girdi ve onu ağlar halde buldu.
−‘Neyin var?’ dedi.
Aişe (Radiyallahu Anha):
−Benim halim şu ki, ben hayız oldum! dedi. İnsanlar ihramdan cıktıkları halde ben ihramdan cıkamadım ve Beyt’i de tavaf edemedim. Şimdi insanlar hacca gidiyor dedi.
Bunun uzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Şuphesiz ki, bu Allah’ın Adem’in kızlarına yazmış olduğu bir şeydir. Sen şimdi yıkan sonra hac niyetiyle ihrama gir sonra haccet, hacılar ne yapıyorsa sen de aynı şeyleri yap. Ancak Beyti tavaf etme ve namaz kılma!’ buyurdu.
Aişe (Radiyallahu Anha)’da oyle yapıp hac amellerinin hepsini yaptı ancak o, Beyti tavaf etmedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) devesine binip hareket etti. Oğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarını orada yani Minada bize kıldırdı. Sabah namazından sonra biraz daha kaldı. Nihayet orada iken guneş doğdu. Sonra Nemirede kendisi icin kıldan bir cadır kurulmasını emretti.
Muteakiben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hareket etti. Kureyş, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in cahiliye devrinde Kureyş’in yaptığı gibi Muzdelifedeki Meş’aru’l-Haramın yanında vakfe yapacağından ve konaklama yerinin orası olacağından şuphe etmiyordu. Ancak Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Muzdelifeyi gecip Arafat’a geldi. Cadırını Nemirede kurulmuş olarak buldu ve oraya indi. Guneş batıya meyl edince Kasvanın getirilmesini emretti. Kasvanın uzerine semeri konuldu ona bindi nihayet Arafat vadisinin ortasına geldi.
Orada insanlara bir hutbe irat ederek şoyle buyurdu:
−‘Şuphesiz kanlarınız ve mallarınız, bu beldenizde, bu ayınızda bu gununuzun haramlığı gibi sizlere haramdır! Dikkat ediniz! Şuphesiz ki cahiliye işlerinden olan her şey şu iki ayaklarımın altındadır, lağv edilmiştir! Cahiliye devrinde gudulen kan davaları da kaldırılmıştır! Kan davalarımızdan ilk kaldırdığım kan davası Abdulmuttalib’in oğlu Rabîa bin el-Haris’in kan davasıdır! O Sa’d oğullarında cocuğu icin sutannesi aramakta iken Huzeyl onu oldurmuştu!
Cahiliye faizi de kaldırılmıştır! Faizlerimizden ilk kaldırdığım faiz Abdulmuttalib bin Abbas’ın faizidir! O tamamıyla gecersiz kılınmıştır! Kadınlar hakkında Allah’tan korkun! Cunku sizler onları Allah’ın emaneti ile aldınız ve ferclerini Allah’ın kelimesiyle helal kıldınız.
Şuphesiz sizin onlar uzerindeki hakkınız, hoşlanmadığınız kimselere doşeklerinizi ciğnetmemeleridir! Eğer bunu yaparlarsa onları hafifce dovun! Onların sizin uzerinizdeki hakları da maruf yonuyle yedirilmeleri ve giyindirilmeleridir.
Şuphesiz ben size oyle bir şey bıraktım ki eğer ona sıkı tutunursanız ondan sonra asla dalalete duşmezsiniz! O, Allah’ın Kitabıdır. Sizler benden mesul tutulup sorulacaksınız! O vakit ne diyeceksiniz?’
Sahabeler:
−Rabbinin risaletini Senin tebliğ ettiğine, vazifeyi ifa ettiğine, ummetine karşı uzerindeki gorevini yerine getirip nasihat eylediğine kesin şehadet ederiz dediler.
Bunun uzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şehadet parmağını semaya doğru kaldırıp insanlara gostererek uc defa:
−‘Şahit ol ya Rab! Şahit ol ya Rab!’ dedi.
Sonra BilÂl bir tek nida ile ezan okudu. Sonra kamet getirdi, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) oğle namazını kıldırdı. BilÂl sonra yine kamet getirdi, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ikindi namazını kıldırdı. Bu iki namaz arasında hicbir şey kılmadı. Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Kasva’ya bindi vakfe yerine geldi. Dişi devesi Kasvanın karnına kaya parcaları değmeye başlayıncaya kadar tepenin eteğine yanaştı. Yayalar topluluğunu onune aldı ve kıbleye dondu. Sonra guneş batıncaya kadar vakfe yapmaya devam etti.
Sarılık biraz gidip kurs kaybolunca Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Burada vakfe yaptım, Arafat’ın tamamı vakfe yeridir’ buyurdu.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) UsÂme bin Zeydi terkisine bindirdi ve uzerinde sekînet olduğu halde ifada yapıp yavaş yavaş hareket etti. Kasvanın dizginini hayvanın başı semerin on tarafına değecek şekilde kısmış olduğu halde sağ eliyle şoyle elinin ici semaya gelecek şekilde işaret ederek:
−‘Ey insanlar! Sekînetle sekînetle!’ diyordu. Kum tepeciklerinden her birine uğradıkca oraya cıkması icin Kasvanın dizginini biraz gevşetirdi. Nihayet Muzdelifeye geldi. Orada akşam ve yatsıyı aralarını cem edip bir tek ezan ve iki kametle kıldırdı. Aralarında hicbir sunnet namaz kılmadı.
Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) fecir vakti oluncaya kadar yattı. Sabah belli olunca bir ezan ve bir kametle sabah namazını kıldırdı. Sonra Kasvaya bindi. Oradan Meş’aru’l-Hareme kadar geldi ve oranın uzerine yukseldi kıbleye yoneldi, Allah’a dua etti, Ona hamd etti tekbir getirdi, tehlil getirdi ve O’nu birledi. Ortalık iyice ağarana kadar vakfe yapmaya devam etti.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Muzdelifeki bu mekÂnda vakfe yaptım. Muzdelifenin tamamı vakfe yeridir’ buyurdu. Guneş doğmadan once uzerinde sekinet olduğu halde Muzdelifeden hareket etti. Fadl bin Abbası terkisine bindirdi. Fadl guzel saclı, beyaz simalı guzel bir adamdı. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) devesi uzerinde giderken kendisine binitli kadın hacılar karşı geldiler.
Fadl kadınlara bakmaya başladı. Bunun uzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) elini Fadl’ın yuzune koydu. Fadl yuzunu diğer tarafa cevirip bakmaya devam etti. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de elini diğer taraftan Fadl’ın yuzune koyup onun yuzunu baktığı taraftan ceviriyordu. Nihayet Muhassır vadisinin ortasına geldi.
Burada bineğini biraz hareket ettirdi ve:
−‘Sekinet uzere olunuz!’ buyurdu. Sonra ağacın yanındaki buyuk cemreye cıkaran orta yola suluk edip cemreye kadar geldi. Kuşluk vakti ona yedi tane kucuk taş attı. Taşların hepsi nohut buyukluğunde idi. Her taşla beraber tekbir getirip ‘Allah-u Ekber’ diyordu.
Muteakiben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) binitinin uzerinde olduğu halde bu taşları vadinin icinden iki parmağı ile atıyor ve:
−‘Hac amellerini benden alınız! Cunku ben bilmiyorum, belki bu haccımdan sonra bir daha hac yapamaya bilirim!’ diyordu.
Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) cemreyi birinci kurban kesme gununden sonraki diğer teşrik gunlerinde guneş zevalden batıya meylettiği zaman attı. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Akabe cemresini taşlarken kendisine SurÂka bin Malik bin Cu’şem (Radiyallahu Anh) rastladı ve:
−Ya Rasulallah! Bu sadece bize mi hastır? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hayır, size has değil bilakis ebedidir!’ buyurdu. Sonra kurban kesme yerine gitti. Kurban edilmek uzere hazırlanan yuz deveden altmış uc deveyi kendi eliyle kesti. Sonra bıcağı Ali (Radiyallahu Anh)’a verdi. O da geride baki kalan develeri kesti.
Ali (Radiyallahu Anh)’ı kendi kurbanında ortak etmişti. Sonra her bir deveden bir parca et alınıp pişirilmesini emretti. Onlar bir tencereye konuldu ve pişirildi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile Ali (Radiyallahu Anh) onların etlerinden yediler ve suyundan ictiler.
Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hanımları icin de bir inek kesti. Biz bir deveyi yedi kişi icin ve bir ineği de yedi kişi icin kestik. Başka bir rivayette Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Bir deveyi yedi kişi ortaklaşa kurban ettik. Bir kimse ona bir ineğin ortaklaşa kesilmesini uygun goruyor musun? dedi.
Cabir (Radiyallahu Anh):
−O devenin hukmundedir dedi.
Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Minada Kurban etlerimizden uc gunden fazla yemezdik.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize ruhsak verdi ve:
−‘Dilediğiniz kadar yiyiniz, dilediğiniz kadar azık yapınız!’ buyurdu. Biz de dilediğimiz kadar yedik, dilediğimiz kadar azık yaptık. Hatta o azık bizi Medine’ye kadar ulaştırdı. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kurbanlığını kesti ve akabinde başını tıraş etti. Nahr gunu Minada insanların sorusuna cevap vermek icin oturdu. O gun herhangi bir şeyden once takdim edilmiş bir şey hakkında sorulduğunda Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mutlaka:
−‘Hicbir darlık yoktur! Hicbir darlık yoktur!’ buyurdu.
Hatta bir kimse Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gelip:
−Kurban kesmeden once başımı tıraş ettim dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hicbir darlık yoktur!’ buyurdu.
Sonra başkası geldi ve:
−Cemreye taş atmadan once başımı tıraş ettim dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hicbir darlık yoktur!’ buyurdu.
Sonra başka biri daha geldi ve:
−Ben cemreye taş atmadan once tavaf yaptım dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hicbir darlık yoktur!’ buyurdu.
Başka biri de:
−Ben kurbanımı kesmeden once tavaf yaptım dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hicbir darlık yoktur!’ buyurdu.
Sonra başka biri gelip:
−Ben taş atmadan once kurban kestim dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Taş at hicbir darlık yoktur!’ buyurdu.
Sonra Allah’ın Nebisi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘İşte burada kurban kestim, Minanın tamamı kurban kesme yeridir. Mekke sokaklarının hepsi yol ve kurban kesme mahallidir. Sizler kurbanlarınızı eşyalarınızın bulunduğu yerlerde kesiniz!’ buyurdu.
Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Kurban kesme gunu Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize hitap edip şoyle buyurdu:
−‘Hurmet bakımından hangi gun daha buyuktur?’
Sahabeler:
−Bu kurban kesme gunumuz.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hurmet bakımından hangi ay daha buyuktur?’
Sahabeler:
−Bu icerisinde hac yaptığımız ayımız.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hurmet bakımından hangi belde daha buyuktur?’
Sahabeler:
−Bu beldemiz, dediler.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Şuphesiz ki, kanlarınız ve mallarınız, bu beldenizde, bu ayınızda bu gununuzun haramlığı gibi, sizlere haramdır! Tebliğ ettim mi?’
Sahabeler:
−Evet, tebliğ ettin dediler.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Ey Allah’ım! Şahid ol!’ buyurdu.
Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) devesine binerek Mekke’ye geldi ve Beyti ifada tavafı yaptı. Sahabeler de Beyti tavaf ettiler. Safa ile Merve arasını tavaf etmediler. Mekke’de oğle namazını kıldırdı. Abdulmuttalib oğullarına geldi.
Onlar zemzem suyunu dağıtmakta idiler Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onlara:
−‘Sulayın ey Abdulmuttalib oğulları! İnsanların hac ibadetlerinden sanarak sizlere sulamanızda galip gelmelerinden korkmasaydım, sizinle beraber ben de su cekerdim!’ buyurdu. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bir kova uzattılar, O da kovadan icti.
Cabir (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
−Aişe (Radiyallahu Anha) hayız oldu ve butun hac amellerini yaptı, ancak beyti tavaf etmedi.
Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Nihayet Aişe (Radiyallahu Anha) temizlenince Kabe’yi tavaf etti, Sava ile Merve arasını sa’y etti.
Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Sen hac ve umrenden birlikte cıkmış oldun’ buyudu.
Aişe (Radiyallahu Anha):
−Ya Rasulallah! Sizler hac ve umre yapmış olarak gidiyorsunuz da ben sadece hac ile mi gideyim? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Senin icin ecir onlar icin ecrin misli kadardır’ buyurdu.
Aişe (Radiyallahu Anha):
−Ya Rasulallah! Ben gonlumde Beyti tavaf etmediğimi bilip dururken nasıl hac etmiş olurum? dedi.
Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yumuşak huylu bir kimse idi. Aişe (Radiyallahu Anha) kendisinden bir şey talep ettiği zaman o şey uzere Aişe (Radiyallahu Anha)’ya mutabakat ederdi.
Bunun uzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Ey Abdurrahman! Bunu gotur ve Tenimden umre yaptır’ buyurdu.
Aişe (Radiyallahu Anha)’da hacdan sonra umre yaptı sonra oradan donup geldi. Bu, Minadan Muhassab mevkiine indikleri gece olmuştu.
Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) veda haccında insanların kendisini gormeleri icin yuksekte bulunmak ve halkın kendisine soru sorabilmeleri icin Beyti devesi uzerinde tavaf etti. Haceru’l-Esved’i de mihceni ile işaret ederek istilam ediyordu. Cunku halk onun etrafını cevirmiş ve cok kalabalık olmuştu.
Cabir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Bir kadın cocuğunu Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e doğru kaldırdı ve:
−Ya Rasulallah! Bunun icin hac var mı? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Evet, onun icin hac, senin icin de ecir vardır’ buyurdu.
Buhari 1489, Muslim 1216/146, Tahavi 2/140, İbni Mace 2980, İbnu’l-Carud 469, İbni Hibban 3944, Nesei 2762, Ebu Davud 1787, Tayalisi 16
__________________
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Haccının Şekli
Dini Bilgiler0 Mesaj
●17 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Haccının Şekli