114) Bazı amellerin oluye faydası olur.

1) Kabul şartlarını taşıması halinde oluye dua etmek.
Cunku Allah (Azze ve Celle) şoyle buyurmaktadır:
“Onlardan sonra gelenler derler ki:
‘Rabbimiz bizi ve bizden once iman etmiş kardeşlerimize mağfiret et. Kalblerimizde iman edenlere karşı hicbir kin bırakma. Rabbimiz şuphesiz ki sen cok esirgeyicisin, cok merhametlisin.”
Haşr 10
Hadislere gelince, bu hususta cok hadis vardır. Bunların bazıları daha onceden gecti. Bir kısmı da kabir ziyareti bahsinde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in olulere duası ve bunu emretmesi konularını ele alınırken gelecektir.
Bunlardan birisin de Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:
“Musluman kişinin gıyabında kardeşine yaptığı dua kabul olunur. Onun başı ucunda gorevli bir melek vardır. Kardeşine hayırla dua ettiği her seferinde onunla gorevli olan melek, Âmin ve sana da o kadarı verilsin der.”
Muslim 8/86, 87, Ebu Davud 1/240, Ahmed 6/452
Hatta cenaze namazının tamamı bunun delilidir. Cunku cenaze namazı coğunlukla oluye duadır ve onun icin Allah’tan mağfiret dilemektir.
2) Olenin velisi olunun adadığı orucun kazasını yapması.
Bu hususta bazı hadisler vardır.
Aişe (Radiyallahu Anha) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Herkim uzerinde oruc borcu olduğu halde olurse, velisi onun yerine oruc tutar’ buyurdu.”
Buhari 4/156, Muslim 3/155, Ebu Davud 1/376, Beyhaki 6/279, Tahavi Muşkilu’l-Asar 3/140, 141, Ahmed 6/69
Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
“Bir kadın deniz yolculuğuna cıktı ve:
−Eğer şanı yuce ve mubarek olan Allah onu kurtaracak olursa bir ay oruc tutmayı adadı. Yuce Allah onu kurtardı. Olunceye kadar o orucu tutmadı. Onun kızı Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gelerek durumu anlattı.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyurdu:
‘Eğer annenin uzerinde bir borc bulunsaydı, sen o borcu oder miydin?’
Kız:
−Evet, dedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Allah’ın borcu odenmeye daha layıktır, o halde sen annenin adına adağı yerine getir!’ dedi.”
Ebu Davud 2/81, Nesei 2/143, Tahavi 3/140, Beyhaki 4/255, 256, 10/85, Tayalisi 2630, Ahmed 1861, 1970, 3137, 3224, 3420, Buhari 4/158, 159, Muslim 3/156, Tirmizi 2/42, 43, İbni Mace 1/535
Yine Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
“Sad bin Ubade (Radiyallahu Anh) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den fetva sordu:
−Annem oldu. Uzerinde adak borcu vardı ne yapayım? dedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Anneyin adağını onun adına sen yerine getir!’ dedi.”
Buhari 5/440, 494, Muslim 6/76, Ebu Davud 2/81, Nesei 2/130, 144, Tirmizi 2/375, Beyhaki 4/256, Tayalisi 2717, Ahmed 1893, 3049, 6/47
Sahabelerden birinin annesi Ramazan orucundan borcu olduğu halde oldu.
Aişe (Radiyallahu Anha)’ya annemin adına kazasını yapayım mı? diye sordu.
Aişe (Radiyallahu Anha) şoyle dedi:
“Hayır! aksine onun adına her gun icin bir yoksula yarım sa’ tasaddukta bulun!”
Tahavi 3/142, İbni Hazm 7/4
Said bin Cubeyr (Rahmetullahi Aleyh) şoyle dedi:
“Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma):
‘Kişi, Ramazan ayında hastalanır da sonra oruc tutamadan olurse, onun adına oruc tutamadığı gunler icin yemek yedirilirse, uzerinde kaza borcu kalmamış olur. Şayet uzerinde adak oruc varsa velisi onun adına kazasını yapar’ dedi.”
Ebu Davud, İbni Hazm 7/7
AllÂme Muhammed NÂsıruddin el-AlbÂnî (Rahmetullahi Aleyh) şoyle dedi:
“Mu’minlerin annesi Aişe (Radiyallahu Anha) ile ummetin buyuk bilgini Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma)’nın benimsediği ve sunnet imamı Ahmed bin Hambel (Rahmetullahi Aleyh)’in izlediği bu yol insanın gonul huzuruyla kabul ettiği ve rahatlıkla benimsediği bir goruştur. Bu meseledeki en mutedil ve en orta yol budur. Bu şekilde butun hadisler sağlıklı bir şekilde anlaşılmış olmakla birlikte herhangi birini reddetmeksizin uygulanmaktadır.
Yani, olu adına farz oruc mustesna adak orucu tutulabilir. Bu Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) ve onun kanaatini paylaşanların goruşudur. Sahih olan da budur. Cunku farz orucu, namaz hukmundedir. Bir kimse bir başkası adına namaz kılamadığı gibi, oruc da tutamaz! Adak ise borc seviyesinde kişinin kendi zimmetinde olmak uzere kabullendiği bir yukumluluktur. Bundan dolayı borcunu odediği gibi velinin onun kazasını yapması kabul edilir. İşte fıkıh buna derler. Bu anlayışı benzeri hukumlere genelleştirecek olursak:
Geciktirmekte mazur gorulecek durumda olması hali dışında olu adına hac yapılmaz! Onun adına zekat verilmez! Nitekim veli bir mazeret sebebiyle Ramazan ayında oruc acan kimse adına yemek yedirebilir. Fakat hicbir ozru bulunmadan orucunu bozana gelince, Allah’ın farzlarını başkasının onun yerine eda etmesinin kendisine bir faydası olmaz!
Cunku sınanmak ve denenmek uzere onları yerine getirmekle emrolunmuş olan kendisi idi. Onun velisi değil! Kimsenin başkası adına tevbe etmesinin ya da başkası yerine Musluman olmasının, başkası yerine namaz kılmasının ve namazın dışında olene kadar yerine getirmediği yuce Allah’ın diğer farzlarını yerine getirmesinin başkasına faydası olmaz!”
İbnu’l-Kayyim Tehzibu’s-Sunen 3/279, 282
3) İster velisi olsun, ister bir başkası olsun olenin adına borcunu odemesinin oluye faydası vardır.
HÂkim 58, Beyhaki 74, 75, Tayalisi 1673, Ahmed 333, Heysemi 39
4) Salih evladın işlediği salih ameller, Anne ve babası da onun aldığı ecir gibi ecir alırlar ve cocuğun ecrinden de hic bir şey eksilmez!
Cunku evlat da anne ve babanın calışıp cabalamalarının ve kazanclarının bir parcasıdır. Allah (Azze ve Celle) şoyle buyurmaktadır:
“İnsan icin kendi calıştığından başkası yoktur!”
Necm 39
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyurdu:
“Kişinin yediği en hoş ve helal şey kazancından olandır ve şuphesiz onun cocuğu da kendi kazancındandır.”
Ebu Davud 2/108, Nesei 2/211, Tirmizi 2/287, Darimi 2/247, İbni Mace 2/430, HÂkim 2/46, Tayalisi 1580, Ahmed 6/41, 126, 162, 173, 193, 201, 202, 220
Salih evladın sadaka vermesi, oruc tutması, kole azad etmesi ve buna benzer amellerin sevabından babasının da yararlandığına dair varid olmuş ozel hadisler vardır.
Aişe (Radiyallahu Anha) şoyle dedi:
“Bir adam Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e benim annem ansızın oldu. Vasiyette de bulunmadı. Zannederim konuşabilseydi tasadduk edecekti. Eğer ben onun adına tasadduk edecek olursam, anneme ecir olduğu gibi bana da ecir olur mu? dedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Evet, onun adına tasadduk et’ dedi.”
Buhari 3/198, 4/399, 400, Muslim 3/81, 4/73, Malik Muvatta 2/228, Ebu Davud 2/15, Nesei 2/129, İbni Mace 2/160, Beyhaki 5/62, 6/277, 278, Ahmed 6/51
Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
“Saide oğullarından olan Sad bin Ubade (Radiyallahu Anh)’ın annesi vefat etti. O annesinin yanında değildi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gelerek:
−Ey Allah’ın Rasulu! Annem yanında değilken vefat etti. Eğer onun adına bir şeyler tasadduk edersem bunun ona faydası olur mu? dedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Evet’ dedi.
Sad (Radiyallahu Anh) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e oldukca verimli olan bahcemi annemin adına sadaka olduğunu seni şahid tutuyorum dedi.”
Buhari 4/297, 301, 307, Ebu Davud 2/15, Nesei 2/130, Tirmizi 2/25, Beyhaki 6/278, Ahmed 3080, 3504, 3508
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Bir adam Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e:
−Babam oldu. Biraz mal bıraktı ve vasiyette yapmadı. Benim onun adına tasaddukta bulunmam, babamın bazı gunahları icin kefaret olur mu? dedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Evet’ dedi.”
Muslim 5/73, Nesei 2/129, İbni Mace 2/160, Beyhaki 6/278, Ahmed 2/371
Abdullah bin Amr’dan:
“As bin Vail Sehmi kendi adına yuz kolenin azad edilmesini emretti. Oğlu Hişam elli kole azad etti. Oğlu Amr da geri kalan diğer elli koleyi onun adına azad etmek istedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e sormadan yapmayayım dedi ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gidip sordu:
−Ey Allah’ın Rasulu! Babam kendi adına yuz kolenin azad edilmesini vasiyet etti. Hişam onun adına ellisini azad etti. Geriye uzerinde elli kole kaldı. Onun adına ben azad edeyim mi?
Bunun uzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Eğer o Musluman birisi olsaydı, siz de onun adına kole azad etseydiniz yahut tasaddukta bulunsaydınız ya da onun adına haccetseydiniz bu ona ulaşırdı.’
Başka bir rivayette Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Eğer tevhidi kabul ettiğini ifade etseydi, sen de onun adına oruc tutup, tasaddukta bulunsaydın bunun ona faydası olurdu’ buyurdu.”
Ebu Davud 2/15, Beyhaki 6/179, Ahmed 6704
ŞevkÂni (Rahmetullahi Aleyh) şunları soylemektedir:
“Bu hadisler evladın verdiği sadakanın babanın ve annenin vasiyeti olmadan da olumlerinden sonra anne ve babaya ulaşacağına delildir. Sadakanın sevabı onlara ulaşır. İşte bu hadisler ile Allah (Azze ve Celle)’nin:
“İnsan icin calıştığından başkası yoktur!” Necm 39. ayetinin genel cercevesi tahsis edilir. Fakat bu hadisler arasında yalnızca cocuğun verdiği sadakanın onlara erişeceği sozkonusu edilmektedir. İnsanın cocuğunun kendi calıştığından bir parca olduğu da sabittir. O halde buradaki tahsis iddiasında bulunmaya gerek yoktur.
Başkası bunları yapacak olursa, Kur’an’ı Kerim’in umumi ifadelerinden acıkca anlaşıldığı kadarı ile bunları sevabı oluye ulaşmaz. Bundan dolayı bu genel hukumleri tahsis etmeyi gerektiren bir başka delil ortaya konulmadıkca bundan daha ileriye gidilemez!”
Neylu’l-Evtar 4/79
5) Olenin kendisinden sonra bıraktığı sadakyı cariye.
Cunku Allah (Azze ve Celle) şoyle buyurmaktadır:
“Onların ileri gonderdiklerini de, geri bıraktıklarını da yazarız.”
Yasin 12
Bu hususta bazı hadisler de vardır.
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘İnsan oldu mu ameli kesilir. Uc şey bundan mustesnadır!
1) Sadakayı cariye,
2) Kendisinden istifade edilen bir ilim bırakan ve
3) Kendisine dua eden salih evlat’ buyurdu.”
Muslim 5/73, Buhari Edebu’l-Mufred 8, Ebu Davud 2/15, Nesei 2/129, Tahavi Muşkilu’l-Asar 1/85, Beyhaki 6/278, Ahmed 2/372
Ebu Katade (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Kişinin kendisinden sonra geriye bırakacağı en hayırlı şey, kendisine dua edecek salih bir evlat, ecri kendisine ulaşacak cari bir sadaka ve kendisinden sonra gereğince amel olunacak bir ilimdir’ buyurdu.”
İbni Mace 1/106, İbni Hibban 84, 85, Taberani Mucemu’s-Sağir 79, İbni Abdi’l-Berr Camiu Beyani’l-İlm 1/15, Munzir et-Terğib 1/58
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Şuphesiz mu’mine olumunden sonra amelinden ve hasenatından ulaşanlar arasında şunlar da vardır:
1) Oğrettiği ve yaydığı bir ilim,
2) Gegeriye bıraktığı salih bir evlat,
3) Miras bıraktığı bir Mushaf (Kur’an) yahutta
4) Bina ettiği bir mescid, ya da
5) Yolcular icin bir ev yahut
6) Akıttığı bir ırmak yahut
7) Sağlığında ve hayatında kendi malından cıkarıp verdiği bir sadaka olumunden sonra ona erişir’ buyurdu.”
İbni Mace 1/106, İbni Huzeyme Sahihinde 2490, Beyhaki Şuabu’l-İman 3448
Cerir bin Abdullah (Radiyallahu Anh) dedi ki:
“Gunun ilk saatlerinde Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanında idik. Ayakları cıplak, elbiseleri bulunmayan, cizgili elbiseleri ya da abayı kafasını sokacak şekilde delerek giyinmiş, kılıclarını kuşanmış uzerlerinde izarları belden aşağılarını orten ozel peştamelleri ve başka hicbir şeyleri bulunmayan kimseler geldiler.
Genellikle Mudar’dan idiler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yuzu onların bu fakir hallerini gorduğu icin değişti. İceri girdi, sonra cıktı. Bilal ezan okudu ve oğle namazını kıldı, sonra kucuk bir minberin ustune cıkıp, hutbe verdi. Allah’a hamd ve senada bulundu ve şoyle buyurdu:
‘Şuphesiz yuce Allah Kitabında şu ayeti indirmiştir:
“Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan ve ondan da zevcesini var eden, her ikisinden de bircok erkek ve kadın tureten Rabbinizden korkun! Kendisi adına birbirinizden dileklerde bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık bağını kesmekten de sakının! Şuphesiz Allah uzerinizde tam bir gozetleyicidir.”
Nisa 1
Bir de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Haşr Suresindeki şu ayeti okudu:
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun! Herkes yarın icin ne hazırladığına bir baksın! Allah’tan korkun! Şuphesiz ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Allah’ı unuttukları icin, Allah’ın da kendilerini unutturduğu kimseler gibi de olmayın! İşte onlar fasıkların ta kendileridir. Cehennemlikler ile cennetlikler bir olmaz! Cennetlikler muradlarına erenlerin ta kendileridir.”
Haşr 18, 20
Ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle devam etti:
‘Sizin ile sadaka vermeniz arasına engel olunmadan sadaka veriniz! Kimisi dinarından, kimisi dirheminden, kimisi elbisesinden, kimisi bir sa’ buğdayından, kimisi arpasından, kimisi bir sa’ hurmasından tasadduk etsin! Sizden biri, hicbir sadakayı kucuk gormesin! İsterse yarım hurma olsun!’
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yuzunde kızgınlık ifadeleri acıkca belli oluncaya kadar geciktiler. Cerir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
Ensardan bir adam gumuş, bir rivayette altından eli nerdeyse onu alamayacak kadar buyuk bir bağ getirdi. Hatta eli onu kuşatamıyordu. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) minberi uzerinde olduğu halde onu aldı.
Adam:
−Ey Allah’ın Rasulu! Bu Allah yolunda sadakadır dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu aldı, sonra Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) kalktı bir şeyler verdi, sonra Omer (Radiyallahu Anh) kalktı bir şeyler verdi, sonra muhacirlerle ensar kalkıp bir şeyler verdiler. Sonra insanlar sadaka vermekte birbirinin ardından hareket ettiler. Kimisi dinardan, kimisi dirhemden, kimisi şundan, kimisi bundan verdi. Oyle ki iki yığın yiyecek ve giyecek gordum. Hatta Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yuzunu sanki bir altın parcası imiş gibi parıldar gordum.
Bunun uzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyurdu:
‘Herkim İslamda guzel bir yol acarsa, ona onun ecri ile ondan sonra onunla amel edenlerin ecri gibi ecir vardır. Onların ecirlerinden hicbir şey eksiltilmeksizin ona da verilir. Herkim de İslamda kotu bir yol acarsa, onun gunahı ona ait olur. Ondan sonra onunla amel edenlerin gunahları gibi ona gunah yazılır ve onların gunahlarından hicbir şey eksiltilmez!’
Daha sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
“Onların ileri gonderdiklerini de, geride bıraktıklarını da yazarız.” Yasin 12. ayetini okudu.
Cerir (Radiyallahu Anh) dedi ki:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o malları aralarında paylaştırdı.”
Muslim 3/88, 89, 8/61, 62, Nesei 1/355, 356, Darimi 1/126, 127, Tahavi Muşkilu’l-Asar 1/93, 97, Beyhaki 4/175, 176, Tayalisi 670, Ahmed 4/357, 358, 359, 360, 361, 362, İbni Kesir 3/565
__________________