ŞEYTANIN DUŞMANLIĞI
Her mu'minin, Âlimleri ve salihleri sevmesi, onlar ile
duşup kalkmayı huy edinmesi, gereken bilgileri onlara sorup
oğrenmesi, nasihatlerini tutması, cirkin davranışlardan ka-
cınması ve şeytanı duşman bilmesi gerekir.
Nitemi Yuce Allah (c. c.) şoyle buyuruyor:
"Şeytan size duşmandır, siz de onu kendinize
duşman edinin..." FÂtu c.
Yani Allah'ın emrine uyarak şeytana karşı cıkın, yoksa
Allah'ın emirlerine karşı gelerek ona uymayın. Butun tutum-
larınızda, "davranışlarınızda ve inanclarınızda samimiyetle
ondan sakının.
Yaptığınız her işte şuurlu olun. Cunku onun icinize riya
sokması, cirkin davranışları gozunuzde suslemesi her zaman
mumkundur. Ona karşı koyarken Allah'dan yardım dileyin.
Abdullah İbni Mes'ud (r.a.) der ki:
"Bir gun Peygamber'imiz (s.a.s.) bize bir cizgi cizdi ve:
"İşte bu, Allah'ın yoludur" dedi. Sonra onun sağından ve
solundan birkac cizgi daha cizdi ve şoyle dedi, "Bunların her
biri de birer yanyoldur, her birinin uzerinde bu yan yollara
sapmaya cağıran birer şeytan vardır." Arkasından bize şu
Âyet-i kerimeyi okudu:
"Hic şuphesiz, bu benim dosdoğru yolumdur,
hep birlikte bunu takip ediniz. Yan yollara sapma-
yınız ki, O'nun dosdoğru yolundan sizi ayırmasınlar.
Allah bunları size, kotulukten sakmasmız diye em-
retmektedir." En'Âm Sûresi, 153.
Ayeti okuduktan sonra, Peygamberimiz (s.a.s.) bize
şeytanın yollarının cokluğu hakkında acıklama yaptı.
Peygamber'imizden naklen bildirildiğine gore; şoyle
buyurmuştur: "Benî İsrail zamanında bir rahip vardı. Şeytan
bir genc kıza saldırarak onu boğmaya calışır. Sonra da aile-
sine kızlarını rahibin tedavi edebileceğini soyler; ailesi de kızı
rahibe goturur.
Rahip once kızı tedavi etmeye yanaşmaz, fakat aile-
sinin ısrarlarına dayanamayarak kabul eder. Tedavi icin kız
rahibin yanında bulunduğu sırada şeytan hemen rahibe
koşar. Onu kızın ırzına gecmeye teşvik eder. Rahip bir mud-
det direnirse de sonunda şeytana yenilir ve hastasının ırzına
gecer, genc kız gebe kalır.
Bunun uzerine şeytan rahibe yeniden sokularak der ki;
"Kızın ailesi yakında gelir, durumu oğrenirler ise rezil olur-
sun. En iyisi onu oldur, ailesi sorarsa: "Kızınız oldu" dersin.
Rahip şeytanın teklifini kabul eder, genc kızı oldurerek
gizlice gomer.
Bu sırada şeytan yine boş durmaz. Hemen genc kızın
ailesine koşar; "Rahip kızınızı once gebe bıraktı, sonra da
oldurup gizlice gomdu" diye olup biteni anlatıp kalplerine
vesvese verir.
Bunun uzerine kızın yakınları, rahibe koşarlar; "Kız
nerede?" diye sorarlar; rahip şeytanın oğrettiği cevabı verir:
"Oldu" der. (Durumu gelmeden once şeytandan oğrenen kız
yakınları) rahibi yakalayıp gotururler, kızlarına karşılık onu
oldurmeye karar verirler.
Bu sırada şeytan hemen rahibe koşar: "Kızın hasta-
lığına ben sebep oldum, onu sana getirmelerini tavsiye eden
de benim. Şimdi de benim dediklerimi yaparsan seni onla-
nn ellerinden kurtarırım" der.
"Can korkusuna duşen rahip: "Ne yapmamı istiyor-
sun?" diye sorar.
Şeytan: "Bana iki kere secde edeceksin" der. Caresiz
rahip şeytanın teklifini kabul ederek ona ustuste iki secde
yapar. Her şeyi istediği gibi sonuclandıran şeytan ikinci
secdeden başını kaldıran rahibe son sozlerini soyler:
"Seninle artık hic bir ilgim yok" der ve kaybolur.
Yuce Allah (c.c.) bu kıssa hakkında şoyle buyuruyor:
"Yahudileri savaşa kışkırtan munafıkların sozle-
ri, tıpkı şeytanın tutumu gibidir. Hani şeytan insana
once "kufret" demiş de insan kufredince ben senden
uzağım, cunku ben Âlemlerin Rabb'inden korkarım"
demişti." Haşr, 16
Rivayete gore İblis bir gun İmam-ı Şafiî'ye (rahime-
hullah) sorar: "Ey İmam! Beni dilediği gibi yaratan ve di-
lediği yolda kullanan, sonra da dilerse cennete koyacak ve
dilerse cehenneme gonderecek olan Allah hakkında ne du-
şunuyorsun, tutumunda adil midir, yoksa zalim mi?"
Şafiî onun bu sozunu duşunur sonra şoyle cevap verir:
"Behey herif! Eğer seni senin arzuna uyarak yarattı ise sana
zulmetmiştir, yok eğer kendi muradına binaen seni varetti
ise O, yaptığından mes'ul değildir."
Şeytan aldığı cevabın karşısında oyle perişan oldu ki,
nerede ise yerin dibine, gececekti. Fakat cok gecmeden
kendisini toparlayarak Şafiî'ye dedi ki:
-"Ey İmam! Ben bu soru ile yetmiş bin abidin zihnini
bulandırarak onları kulluk divanından cıkardım." l
Bilesin ki, kalb bir kale gibidir, şeytan da oraya girip „
onu ele gecirmek, onu fethetmek isteyen bir duşman.
Kaleyi duşmana karşı savunmak icin onun kapıla-
rından giriş yerlerinde ve gediklerinde nobetci bulundurmak
gerekir. Bu nobetcilik ve muhafızlık gorevini kaleyi iyice
tanımayanlar başaramaz.
Kalbi şeytanın vesveselerine karşı korumak, gereklidir.
Bu gorev, her mukellefe yuklenmiş bir "farz-ı ayn"dır. Ge-
rekli olan bir neticeye kendisi olmaksızın ulaşılmayan vasıta
da gereklidir.
Şeytanın sızma yollarını bilmeksizin kalbi ona karşı
savunmakta başarıya ulaşılamaz.
Demek ki, onun sızma yollarını bilmek farz oluyor.
Şeytanın, kaleye benzettiğimiz kalbe girmek icin kullanacağı
yollar ve sızma yerleri kulun bir takım sıfatlarıdır. Bunlar
coktur. Bazıları şunlardır:
l- Ofke ve Azgın İstek
Ofke, aklı urkutup kacıran bir canavardır, akıl zayıf-
layınca şeytanın ordusu hucuma gecer. İnsan ofkelendikce,
cocuğun topla oynadığı gibi şeytan onunla oynar.
Anlatıldığına gore Allah'ın velilerinden biri iblise: "Ade-
moğlunu nasıl yendiğini bana soyle" der.
Şeytan da: "Ofke ve azgın arzulan kabardığı zaman
onu ele alırım" diye cevab verir.
2- Kıskanclık ve İhtiras
İnsan bir şeye karşı ihtiras bağlayınca ihtirası, gozunu
kor ve kulağını sağır eder. Boyle olunca da şeytana aradığı
fırsat verilmiş olur. Aslında kotu ve cirkin de olsa, arzusuna
ulaştıran her vasıta, muhterisin gozune guzel gelir.
Rivayete gore Hz. Nuh (a.s.) Allah'ın emrine uyarak
her canlı turunden birer cift alarak gemiye bindiği zaman
tanımadığ bir ihtiyarın geminin bir koşesine sindiğini gorur,
ona: "Gemiye niye girdin" diye sorar.
İhtiyar: "Adamlarının kalblerine sızmak icin girdim,
oylece kalbleri benim elimde kalırken senin yanında sadece
vucudları kalacak" diye cevap verir.
Bu cevap uzerine ihtiyarın kimliğini teşhiste gecik-
meyen Hz. Nuh: "Defol buradan, ey Allah'ın duşmanı, sen
mel'un şeytandan başkası değilsin" diye onu kovmak ister.
Bu sırada İblis, Hz. Nuh'a: "Ben insanları beş şey
vasıtası ile helake suruklerim, şimdi ucunu sana anlata-
cağım. Fakat geri kalan ikisini soylemem" der.
O anda Yuce Allah Hz. Nuh'a: "Bana ikisini soylesin,
geriye kalan uc tanesi muhim değil" diye vahiy gonderir.
Bunun uzerine Hz. Nuh şeytana:
"İkisini soyle yeter" der. Şeytan Hz. Nuh'a şu karşılığı
verir:
-"O ikisi oyle vasıtalardır ki, beni hic yalancı cıkar-
mamışlardır, hicbir zaman beni hedefimden geri bırakmamışlardır, insanları bunlar sayesinde mahvederim. Bunlar
ihtiras ve kıskanclıktır. Kıskanclık yuzunden ben kendim la-
netlenerek kovuldum. İhtirasa gelince, bir ağacın meyvası
dışında cennetteki her şey Adem'e mubah kılınmıştı, ihti-
rasını alevlendirerek onu yasak ağacın meyvasmdan ye-
meye ikna ettim."
3- Oburluk
İsterse yenen yemek sırf helÂl olsun. Cunku oburluk
nefsin aşın isteklerini guclendirir, aşın arzular da şeytanın
silahlandır.
Rivayete gore bir gun İblis Hz. Yahya'ya (a.s.) go-
runur, elinde ceşitli maddelerden yapılmış bir yular tomarı
vardır.
Hz. Yahya:- "Bu yularlar nedir?" diye sorar.
Şeytan: -"Bunlar insanlan yakalamaya yarayan ceşit
ceşit arzulardır" diye cevap verir.
Hz. Yahya şeytana: "İclerinde bana ait olanı var mı?"
diye sorar.
Şeytan der ki: "Galiba bir keresinde karnını tıka-basa
doyurmuştun da, seni boylelikle namazdan ve zikirden alı-
koymuştuk."
Hz. Yahya: "Başka bir şey var mı?," diye sorar.
Şeytan: "Hayır" der.
Bunun uzerine Hz. Yahya: "Bir daha karnımı tıka-
basa" doldurmamak, bundan sonra boynumun borcu olsun"
der.
Şeytan da Hz. Yahya'ya: "Andolsun ki, bundan sonra
ben de hic bir muslumana nasihat etmeyeceğim" diye kar-
şılık verir.
4- Elbise ve Mobilyada Sus Duşkunluğu
Şeytan insanın kalbinde suse duşkunluk olduğunu go-
runce, bu yoldan tohum atar ve tohumlann yumurtlamasını
sağlar. Şeytan boyle şeylere karşı zaafı olan kimseyi dur-
madan yeni evler yapmaya, yapıların duvar ve tavanlarını
turlu turlu geleneklere gore suslemeye ve odalarını ge-
nişletmeye cağırır, ceşit ceşit kıyafetler ve binek hayvanları
ile bezenmeye davet eder ve insanı omru boyunca bu ceşit
arzulann esiri halinde tutar.
Zaten bu yolda şeytan insanı bir kere kandırdıktan
sonra, ikinci bir sefer onu ele alması gerekmez, cunku bu
zaafların biri diğerini ceker, kulun omru doluncaya kadar bu
yolda yurur, nihayet gunun birinde şeytanın yolunda ve
doyumsuz arzulann emrinde iken oluverir.
Boyle kimselerin akibetinin koru olmasından korkulur.
Allah hepimizi korusun!
5- İnsanlara Umut Bağlamak
Safvan İbni Suleym der ki; "Bir gun Abdullah İbni
Hanzele'ye İblis gorunur ve der ki: 'Ya Ibni Hanzele! Sana
bir şey Oğretmek istiyorum..." İbni Hanzele: "İhtiyacım yok"
diye karşılık verir.
Şeytan ona: "Bir dinle de bak, eğer yararlı ise kabul
eder, değilse reddedersin. Ey İbni Hanzele, Allah'dan başka
hic kimseden kesin umid bağlayarak bir şey isteme. Elde
edemeyince kızmış olursun. Kızınca ne hale duştuğunu gor!
Evet ofkelendiğin zaman seni kolayca ele geciririm."
6- Acelecilik ve Sebatsızlık
Peygamberimiz (s.a.s.) buyuruyor ki:
"Acelecilik şeytandan; ağır davranmak ise Al-
lah'dandtr."
Cunku insan aceleye kapılınca, şeytan ona, hic umma-
dığı taraftan kotuluğunu benimsetir.
Rivayete gore; Hz. İsa (a.s.) doğduğu zaman, yandaş-
ları derhal iblise koşup derler ki: 'Yeryuzunde butun putların
başı eğildi." Şeytan onlara: "Olan oldu, siz yerinizde kalın"
diyerek hemen ucuşa gecer. Yeryuzunun altını ustune ge-
tirir, putların boyun eğmesine sebep olan olayı oğrenemez.
Sonunda Hz. İsa'nın (a.s.) doğduğunu tesbit eder, cev-
resini butun meleklerin kuşattığını gorur. Bunun uzerine he-
men yandaşlarının yanına doner ve onlara şoyle der: "Dun
gece dunyaya bir peygamber geldi, bu cocuk haric, hic bir
gebelik ve doğum hadisesi olmamıştır ki, ben yanında bu-
lunmayayım. Bu geceden sonra artık putlara tapılmaz, bundan umidinizi kesin. Bundan sonra ademoğullanna acele-
cilik ve densizlik yolu ile sokulmaya bakın."
7- Para ve Mal Duşkunluğu
Yiyecek-icecek ile diğer zarurî ihtiyacların otesinde
kalan butun varlık, hayvanat ve akarat şeytanın konağıdır.
Sabit el-Bunanî (r.a.) der ki: "Peygamber'imize (s.a.s.)
peygamberlik gorevi verildiği zaman iblis şeytanlarına şunu
soyledi: "Bir şey oldu, ama nedir bilmiyorum, gidin iyice
oğrenin."
İblis'in adamları her tarafı araştırdılar, fakat ne ol-
duğunu oğrenemeyerek geri donduler ve: "Bir şey oğrene-
medik" dediler. Bunun uzerine İblis: "Ben size şimdi haber
getiririm" diyerek kayboldu.
Bir muddet sonra cıkageldi ve adamlarına: "Allah, Hz.
Muhammed'i peygamber olarak gorevlendirmiştir" dedi.
Bundan sonra İblis adamlarını Peygamber'imizin sa-
habilerine (Allah onlardan razı olsun) gondermeye başladı,
fakat her seferinde eli boş, ve hayal kınklığı icinde donu-
yorlardı; donuşte sozleri şunlar oluyordu: "Hayatımızda bir
gun boyle adamlarla karşılaşmadık, tam yanlarına soku-
luyoruz, namaza kalkıyorlar, boylece butun gayretlerimiz bo-
şa cıkıyor."
Bu sozleri dinleyen İblis adamlarına şoyle dedi: "Onları
bir muddet kendi hallerine bırakın, Allah'ın izni ile yakında
butun dunyayı fethedeceklerdir, o zaman biz de onlardan
istediklerimizi sızdırırız."
Rivayete gore Hz. İsa (a.s.) bir gun bir taş parcasını
yastık edinerek yere yaslanır, bu sırada yanına gelen şeytan
ona: "Ya İsa! Galiba dunyadan hoşlanıyorsun" der.
Bunun uzerine Hz. İsa (a.s.) taşı başının altından kal-
dırıp atar ve şeytana: "Dunya ile birlikte bu da senin olsun"
der.
8- Cimrilik ve Yoksul Duşme Korkusu
İnsanı fakirlere yardım etmekten, sadaka vermekten
alıkoyan, biriktirme ve varlık yığma hırsını kışkırtarak ne-
ticede acı azaba surukleyen bu huydur. Pintiliğin afet-
lerinden biri mal biriktirmek icin carşı-pazar dolaşmaktır.
Zaten boyle yerler şeytanların cirit attıkları yerlerdir.
9- Taasssub
Taassub, kendi goruşlerine koru korune bağlanmak,
karşı taraftakilere kin beslemek, onlara kucumseyen bakış-
larla bakmaktır.
Bu tutum, cemiyetin hem iyilerini ve hem de kotulerini
birlikte helake surukler.
Hasan el-Basrî der ki: Duyduğumuza gore İblis
şoyle demiş: "Muhammed'in ummetim ayartarak bazı gu-
nahlara soktuum, fakat Allah'dan af dileyip kusurlarını ba-
ğışlatarak belimi kırdılar. Fakat ben onlara oyle gunahlar iş-
letiyorum ki, onlar icin Allah'dan af dilemezler. Bunlar, boş
arzu ve heveslere kapılarak burunlarının doğrusuna gitmeye
dayanır."
Şeytan doğru soyluyor. Boyleleri, saplantıları yuzun-
den gunahlara suruklendiklerini bilmezler ki, tevbe etsinler.
10- Muslumanlara Su-i ZÂnda Bulunmak
Bundan, hatta kotuleri itham etmekten bile kacınmak
gerekir. Herkesin kusurunu okuyarak, onun-bunun hakkın-
da kotu duşunceleri ileri suren kimse gordun mu; bilesin ki,
onun, ici pistir ve kendi ic pisliği, dışına sızmaktadır.
Şu halde insan şeytanın iceri girmesini onlemek icin
kalbinin bu kapılarını kapatmalı. Bunlara karşılık Allah'ı zik-
retmesine yardımcı olmalıdır
kaynak imamı gazali kulliyatı
__________________
Şeytanin DUŞmanliĞi
Dini Bilgiler0 Mesaj
●24 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Şeytanin DUŞmanliĞi