Hoş geldin ey rahmet mevsimi

Ali DEMİREL - İlahiyatcı&Yazar
08 Nisan 2016 Cuma 01:53:00 Ozgur Duşunce Gazetesi
Bu kutlu gunler, yer yer surcmuş, gunah işlemiş ama pişman olmuş insanların temizlenmeleri adına rahmetin araladığı kapıdan gecip huzura varma gunleridir. Yine bu gunler “Rahmetim gazabımı gecmiştir” buyuran Rabb'imizin o engin rahmetini kullarına sağanak sağanak yağdırdığı gunlerdir.
Son aylarda ne sıkıntılı gunler yaşadık.Başta yurt ici olmak uzere yurt dışı gundemler gonul dunyamızı alt ust etmiş durumda. Tam da boylesi zor gunlerimizde uc aylar Hızır gibi yetişti. Rabbimize şukurler olsun bu sene de uc aylara kavuştuk. Onumuzdeki uc ay boyunca her biri birbirinden kıymetli gunler bekliyor bizi. Uc aylar, Peygamber Efendimiz'den (sallallÂhu aleyhi ve sellem) bu yana din-kultur hayatımızda oldukca onemli bir yer tutuyor şuphesiz. Oteden beri hayatlarının butununu Allah Resûlu'nun mubarek hayatlarına gore duzenleyerek ona yakın olmaya calışan muminler, uc ayları Efendimiz gibi yaşamaya calışırlar.
RAMAZANI GOZLUYORUZ
Yılın diğer aylarında yine dinin ongorduğu şekilde bir hayat yaşayan muminler, uc ayların gelmesiyle yaşayışlarına daha bir dikkat ederek kendilerini on bir ayın sultanı Ramazan ayına hazırlama gayreti icinde olurlar. Zira Recep ayı, kapıdan mubarek yuzunu gosterince az sonra RegÂib ve Mirac Kandilleri yureklerde rahmet tebessumlerinin cilveleriyle arz-ı endÂm eder. Bu iki rahmet esintili kutsi misafirden hemen sonra ise Şaban ayı elimize kurtuluş ‘Berat'ımızı vermek icin kapımızı calar. Sırada ayların sultanı Ramazan ile gecelerin şahı Kadir Gecesi vardır. Bu kutlu gunler; yer yer surcmuş, gunah işlemiş ama pişman olmuş insanların temizlenmeleri adına rahmetin araladığı kapıdan gecip huzura varma gunleridir. Yine bugunler “Rahmetim gazabımı gecmiştir” buyuran Rabbimiz'in o engin rahmetini kullarına sağanak sağanak yağdırdığı gunlerdir.
RAHMET GUNLERİ GELİYOR
Uc aylar, bilhassa Ramazan ayı, hoşgorunun, ibadetin, gunahlardan kacınmanın, merhametin, başkalarına iyilik yapmanın, cocukları sevindirmenin; dulu, yetimi, yolda kalmışı, ihtiyarı kısaca butun duşkunleri el ustunde tutmanın ruhu coşturduğu bir rahmet iklimidir. Efendimiz, ummetini gun gun, adım adım Ramazan'a ve onda coşan rahmete hazırlamış, onların ebedî kurtuluşunu arzulamıştır. Efendimiz, bu aylarda surekli Ramazan'a hasret bir halde yaşarken bir yandan da, “Allah'ım! Hakkımızda Recep ve Şaban'ı mubarek kıl ve bizi Ramazan'a kavuştur.” (Keş- fu'l-HafÂ, 1/186) diye dua etmiştir. Şu halde, her yıl bizlere ikram edilen bu bulunmaz fırsattan istifade etmeliyiz. Bunun icin, yakınlarımızla daha sık bir araya gelip sohbetlerde bulunabiliriz. Aramızda Kur'an'ı paylaşıp imkÂn nispetinde gunluk ve haftalık hatimler yapmaya başlayabiliriz. Makbul dua ve virdleri daha cok okuyabiliriz.
SEHER VAKTİNDE DUA EDELİM
Bu arada, uc ayların ve kandil gecelerinin evlerimizde ve aile fertleri arasında ayrı bir mÂn icinde yaşanması gerektiğini de unutmamalıyız. Cocuklarımız o manevî havayı soluya soluya buyumelidirler. Bunun icin mubarek gecelerde onları hediyelerle sevindirip camilere alıştırmakta buyuk faydalar vardır. Ayrıca, fırsatını bulduğumuzda sabaha karşı seher vakitlerinde uyanık bulunmaya calışarak insanlık icin dualar etmenin fazilet ve kıymeti sonsuzdur. O feyizli vakitte yapılan duaların kabul ihtimali cok kuvvetlidir. Bu bakımdan gerek kendimizin gerekse diğer muminlerin dunya ve ahiret imtihanlarından başarılı cıkmaları icin Rabbimizden yardım istemek suretiyle hem sıkıntı ve musibetlere karşı sarsılmaz bir dayanak noktası bulmuş hem de tukenmez bir teselli kaynağına kavuşmuş oluruz. Bu vesileyle uc aylarınızı kutlar, butun insanlık icin hayırlara vesile olmasını Rahmet-i Sonsuz'dan niyaz ederiz.
SOZUN OZU
Uc aylar, hicri aylardan Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır.
Bu aylar, Rabbimiz'in rahmet ve mağfiretini sağanak sağanak yağdırdığı bereketli gunlerdir.
Bu fırsatı iyi değerlendirmeli, kazanma kuşağında kaybedenlerden olmamalı
ORNEK HAYATLAR
YANLIŞ HESAP BAĞDAT'TAN NASIL DONDU?
Bir zamanlar İstanbul-Bağdat arasında ticaret yapan bir adam varmış.Adam deve sırtında getirdiği malları bu şehirlerde satar, donerken de yeni mallar alıp yola koyulurmuş. İstanbul'dan mal alıp Bağdat'a doğru yol almış bir gun. Fakat nasıl olduysa tuccarın birisi hileyle alacağını iki defa tahsil etmiş. Giden para az para değilmiş tabii. Hileyi yapan adam rahatmış. Adam demiş: Bağdat'a altı ayda ancak gider. Eh bir o kadar da gelmesi surer. Bir yıl sonra kim ole kim kala. Hem sanırım o zamana kadar her şey unutulur. İş onun dediği gibi gitmemiş. Evdeki hesap ne carşıya uymuş ne pazara. Hileyi anlayan tuccar kervanı yardımcısına emanet edip geri donmuş. Adı gibi bildiği yolları hızlı bir at ustunde birkac gun icinde gecip İstanbul'a yetişmiş. Tecrubeli tuccar işini iyi bilirmiş. Doğrudan adamın yanına gitmemiş. “İnkÂr edip vermeyebilir” demiş. Başka bir yol duşunmuş. Kendince bir hesap yapmış. İki kadının eline bol miktarda mucevher vermiş. Onları arkadaşına gondermiş. Kadınlar, adamın yanına varınca şoyle demişler: Biz Hacca gideceğiz. Şu servetimizi emanet edecek bir adam aradık bu carşıda. En guvenilir sizin olduğunuzu soylediler. Adam altınları gorunce gozu iri iri acılmış. “Tabii tabii” demiş, “Bu bizim insanlık gorevimiz. Gozunuz arkada kalmasın. Ben saklarım.”
KAZ GELEN YERDEN...
Altınları almak uzereyken uyanık tuccar cıkagelmiş. Selam kelamdan sonra derdini anlatıp hesapları ortaya koymuş. Yan gozle kadınlara bakan hilebaz tuccar, “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” diye duşunerek kabul etmiş yanlışlığı. Kadınların gozu onunde paraları cıkarıp tuccarın avucuna saymış. Sayarken de yuksek sesle, “Bizde hile olmaz. Biz durust insanlarız.” diyormuş. Tuccar parasını aldıktan sonra kadınlar da bir anda karar değiştirmişler. “Biz vazgectik” diyerek dukkÂnı terk etmişler. Boylece herkes hakkını almış. Hileci adama da ne kaz gelmiş ne de tavuk.
Kolonya, deodorant, parfum ve makyaj namaza engel mi?
Bu soruyu bize Sevinc Hanım soruyor. ONCELİKLE bir hususa işaret etmekte fayda var: Alkollerin hepsi sarhoş edici değildir. Yani Kur'an'da “hamr” olarak gecen ve “sarhoş edici” ozelliği bulunan alkol turleri necistir ve haramdır. Bunun dışında, mesela, etil alkol cinsinin sarhoş edici bir yapısı olmadığından haram sınıfına girmemekte ve necis sayılmamaktadır.
DEODORAT VE PARFUM
Deodorant, parfum ve kolonyadaki alkol Hanefi mezhebinin bazı imamlarına gore necis kabul edilen alkol cinsine girmediğinden elbiseye veya bedene surulmesiyle namaza mÂni olmaz. ŞÃ‚fii ve Hanbeli gibi diğer mezheplere gore pis sayıldığı icin surulen yeri yıkadıktan sonra namaza durmak gerekir.
MAKYAJDA, KULLANILAN MALZEME ONEMLİ
Makyaj suruldukten sonra namaz kılınıp kılınmayacağına gelince makyajda kullanılan malzemede ve kozmetikte dinen pis ve zararlı bir madde bulunmamalı, abdest alırken suyu altına gecirmelidir. Şayet icinde pis madde var ve altına suyu gecirmiyorsa, bu halde iken namaz kılınmaz, bir an once giderilmelidir. Oje ise namazdan once abdestle alakalıdır. Bilindiği uzere abdestin sahih olabilmesi icin suyun abdest azalarının dış kısmına temas etmesi gerekir. Eğer abdest azalarına surulen madde, suyun temasına engel oluyorsa abdest olmaz. Oje tırnağa butunuyle surulduğunden suyun alta gecmesine engel oluyor.
TEFEKKUR ATLASI
Blagay Tekkesi ziyaretcilerini bekliyor
Gecen hafta kıymetli dostum “Bosna'nın damadı” Fidan Tur Genel Muduru Mesut Ozcoban kardeşimin daveti uzerine Bosna'da idim. Bir de Mesut Bey'in rehberliğinde Bosna'yı gezelim dedik. Bereketli bir gezi oldu hamdolsun. Bosna'ya Avrupa'daki Anadolu diyebilirsiniz. Zira sokakları eski İstanbul'u, aynı zamanda Bursa'yı hatırlatıyor. Mahalleler, caddeler, ezanlar, kopruler, bahceler, simalar hep tanıdık geliyor insana.
BİZDEN BİR YER
Mesut Bey bizi Bosna'nın manevi kalesi Blagay Tekkesine goturdu. Blagay Tekkesi, Mostar ve civarında onemli bir manevi merkez. Gerek doğası gerekse manevi havası insanı tek kelime ile buyuluyor. Mesut kardeşimiz Fidan Tur olarak Blagay Tekkesi'ni restore ettiklerini anlattı bize. Ve bir de surpriz yaparak bizi Mostar İslam Birliği Meclis Başkanı Ramiz Jelovac Bey ile tanıştırdı. Ramiz Bey'in şu ifadeleri hala kulağımızda: “Bu tekkeyi 600 yıl once Turkler inşa etmişti. 600 yıl sonra yine Turkler restore etti. Bu bizim dostluğumuzun ve birbirimize kenetlenmemizin en guzel orneğidir.”
***
BİR ÂYET
“İnsanlara yumuşak davranman da Allah'ın merhametinin eseridir. Eğer kaba, katı yurekli biri olsaydın, insanlar senin etrafından dağılıverirlerdi. Oyleyse onların kusurlarını affet, onlar icin mağfiret dile ve işleri onlarla istişare et! Bir kere de azmettin mi, yalnız Allah'a tevekkul et!” (Âl-i İmran, 3/159)
BİR HADİS
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir hadislerinde şoyle buyuruyorlar: “Olen kimseyi peşinden uc şey takip eder: Aile cevresi, malı ve yaptığı işler. Bunlardan ikisi geri doner, biri ise kendisiyle birlikte kalır. Aile cevresi ve malı geri doner; yaptığı işler kendisiyle birlikte kalır.” (Buhari, Rikak 42)
-alıntıdır-
__________________