Bundan sonra, YEDİNCİ SEMÂYA cıktık. Hak TeÂl bunu nurdan yaratmıştı. Bunun adına 'Gariba' derler. Bu semÂya bakan hazinin ismine de Efrail derler.
Cebrail, daha onceki sem kapılarında olduğu gibi, kapının acılmasını istedi; iceriden sual geldi. Cebrail o suallerin cevabını verdi. Sonra, kapı acıldı; iceri girdik; Efrail'i gordum.
Bunun yedi yuz bin hademesi vardı. Her hademenin de yedi yuz bin avenesi vardı..
Bunların okuduğu tesbih şuydu:
— «Oyle yuce subhÂn zÂttır ki, semÂyı tavan yapıp yukseltti. Oyle yuce bir zÂttır ki, yeri yaydı ve doşedi. SubhÂndır o yuce zÂt ki, yıldızlan doğdurdu; onları (veya yere) sus eyledi, oyle subhÂn bir zÂttır ki, dağları yerleştirdi, onlara kurulu bir duzen verdi.»
Efrail‘e selÂm verdim. Sevinerek selÂmımı aldı. Bana nice ikramların ve hasenatın kabulu mujdesini verdi.
Her semÂnın (bu semÂnın olabilir) kapısı uzerinde şu cumle yazılı idi:
— «Allah‘tan başka ilÂh yoktur; Muhammed Allah‘ın Resuludur. Ve.. Ebû Bekir Sıddîk . (L İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDUN RESULULLAH VE EBÛ BEKR‘İN‘İS - SIDDÎK.)
Burada bir melek gordum; başı arşla beraberdi Ayakları da yerin zemininde idi. O kadar buyuktu ki; yuce Hak ona izin verse, yedi kat gokleri bir lokma edip yutardı.
Bu meleğin tesbihi şuydu:
- «Varlığını celÂli ile perdeleyen yuce zÂt, noksan afatlardan munezzehtir; Rahimlerdekine dilediği sureti veren.yuce zÂt noksan sıfatlardan munezzehtir.»
Bundan sonra bir melek gordum; bu meleğin yedi . yuz bin başı vardı. Her başında da yedi yuz bin yuzu vardı. Her yuzunde de yedi yuz bin ağzı vardı. Her ağzında da yedi yuz bin dili vardı. Her dili ile, yedi yuz bin lugat konuşuyordu. Konuştuğu dillerin hic biri diğerine benzemiyordu. Bu meleğin ayrıca yedi yuz bin kanadı vardı.
Bu melek, her gun cennette olan nur deryasına yedi yuz kere dalıyordu. Her dalıp cıktıkta, silkiniyor; sıcrayan her damlasından yuce Hak kudreti ile bir melek yaratıyordu. Ondan yaratılan her melek, yuce Hakkı şoyle tesbih ediyordu:
— «SubhÂnsın şanın ne kadar yuce.. SubhÂnsın makamın ne kadar ustun.. SubhÂnsın efendim, halkına merhametin ne kadar cok..»
Bunu gectikten sonra, bir melek gordum; bir kursu uzerine oturmuştu. Başı arş altında, ayakları da yerin dibinde idi. O kadar buyuktu ki: Dunya ve icindekiler ona ancak bir lokma olurdu. Kanadının bir ucu mağripte, bir ucu da meşrıkta idi.
Yedi yuz bin melek, onun hizmetine durmuşlardı. Bu meleklerden her birinin eli altında yedi yuz melek vardı.
— Bu kimdir?..
Diye sordum; Cebrail şoyle anlattı:
— «Bu, İsrafil‘dir.»
Gidip selÂm verdim. SelÂmımı aldı; bana cok mujdeler verdi.
Bunun tesbihi şoyleydi:
— «Duyan ye bilen yuce zÂt noksan sıfatlardan munezzehtir. Kendisini halka perdeleyen yuce zÂt noksan sıfatlardan munezzehtir. Yuce Rabbımız tum noksan sıfatlardan munezzehtir.»
Bundan sonra, bir kimseyi gordum ki; nura gark olmuş. Gayet heybetli ve vakarlı bir şekilde bir kursu uzerinde oturmuştu, onunde cokca cocuklar vardı. Sordum:
— «Ey Cebrail, bu kimdir?. Ki, buyuk bir nuru, cok vakan ve heybeti var. Onunde duran sıbyan cocuklar kimlerdir?»
Cebrail şoyle anlattı:
— «O, sizin buyuk ceddiniz İbrahim‘dir. Seni ve sana îman eden ummetini sever. Âlemlerin rabbı yuce Allah‘a niyaz edip, senin ummetine iyilikte bulunmak diledi. Yuce Hak, onun bu dileğini kabul buyurdu; o sıbyan cocukları verdi. Onlar, senin ummetin.bulûğa ermeden olen kız ve erkek cocuklardır. Onların terbiyesini, Hak TeÂl İbrahim‘e bıraktı. Onları kıyamete kadar terbiye edip ilim ve edep oğretecektir. Onları kemÂliyle yetiştirdikten sonra, mahşer gunu onune katıp Arasat meydanına getirecektir. Oradan, yuce Allah‘ın manevî huzurunda durup şu niyazda bulunacaktır:
— YÂ Rabbi, bunlar habîbin Muhanumed‘in (S.A.V.) bulûğa ermeden olen sabileridir; emr u fermanın ile ilim ve kemalle onları yetiştirdim; yuce dergÂhına getirdim. Kerem, lutuf ve ihsan senindir.
Onun bu niyazı uzerine, yuce Hak, azamet ve celÂli ile şoyle buyuracaktır:
— Ey cocuklar, gidin cennete girin.
Bu hitab-ı ilÂhî uzerine onlar şoyle diyeceklerdir:
— Rabbımız, fazlınla, ihsanınla analarımızı ve babalarımızı bize bağışla.
Yuce Hak, tekrar şoyle buyurur:
— Size sorgu sual yoktur; varın cennete girin; ama babalarınız ve analarınız icin sorgu sual vardır; hesap vardır.
Bunun uzerine, o cocuklar şoyle niyaz ederler:
— Rabbımız, biz onları ayrılığımızla dunyada mahzun ettik. Bugun, her yana yaygın rahmetinle onları mesrur edelim.
Onların bu yakarmalarına acıyan Kerîm ve Rahim olan yuce Allah, tazarru ve niyazlarını kabul buyurur:
— «Gidin, Kevser havzindan şarap alın; babalarınıza ve analarınıza icirin.)»
Bundan sonra, Cebrail bana şoyle dedi:
— One gec; İbrahim‘e selÂm ver.
Ben de, gittim; selÂm verdim. Bana ta‘zim edip selÂmımı aldı. Sonra şoyle dedi:
— Hoşgeldin, ey salih oğul, ey salih peygamber.
Sonra şoyle devam etti:
— Ey oğul, sen bu gece Âlemlerin rabbının cemÂlini muşahede ile muşerref olacaksın; turlu turlu lutuf-lann mazharı olacaksın. Ummetin ise, cumle ummetlerin Âhiri ve cok zayıfıdır. Onlara şefkat edip Rabbından dile...»
Devam etti:
«Y Muhammed, ummetine benden selÂm eyle. Onlara haber ver: Dunya fÂnidir; zevali cabuk olacaktır: Allah katında ise., hor ve hakirdir. Yuce Hak, dunyaya sineğin kanadı kadar itibar etmemiştir. Onun suslerine aldama, saraylarına ve guzel elbiselerine, turlu turlu yemeklerinin lezzetine, hizmetcilerine ve haşmetine gonul vererek aldama omurlerini boca gidermesinler. Âhi-ret bakidir. Gece gunduz pÂk şeriatınla, hidÂyete ileten sunnetinle amel edip Allahu TeÂl‘nın rızÂsını tahsile calışsınlar. Cennetin yeri boldur. Oraya cokca ağaclar diksinler.»
Sordum: — Cennete nasıl ağac dikilir?.
Şoyle anlattı:
— «Şu tesbih duÂsıdır: ‘Allah subhÂndır, hamd Allah‘a mahsustur. Allah‘tan başka ilÂh yoktur. En buyuk Allah‘tır. Guc, kuvvet yuce ve azim olan Allah‘ındır.‘
Bu teşbihi okusunlar. Bunu her okudukca, cennette bir ağac dikilir.»
Bundan sonra, Cebrail ezan okudu; kamet getirdi. Yedinci sem meleklerine imam olup iki rekÂt namaz kıldırdım.
MUBAREK GECELER
VE
UC AYLARIN FAZİLETİ
__________________
Yedinci sema
Dini Bilgiler0 Mesaj
●15 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Yedinci sema