“Hıristiyan Necran heyeti bir ikindi vakti Medine’ye gelerek Mescid-i Nebevî’ye girmişlerdir. Hz. Peygamber ashabı ile henuz ikindi namazını kıldığı sırada ibadet vakitleri gelen Hıristiyanlar doğuya yonelerek ibadet etmeye hazırlanmışlardır. BAZI SAHABİLER ONLARIN İBADET ETMESİNİ ENGEL OLMAK İSTEMİŞLER, FAKAT HZ. PEYGAMBER ONLARIN SERBEST BIRAKILMASINI VE İBADETLERİNİ YERİNE GETİRMELERİNE MUSAADE EDİLMESİNİ EMRETMİŞTİR.” (Taberî, İbn Kesir, Razî, Kurtubî; Al-i İmran, 3/1-61; Tefsirlerin bir kısmı, bu konuyu surenin başında, bir kısmı mubahele ayeti olarak bilinen 61. ayette soz konusu etmiştir).(Hamidullah, İslÂm Peygamberi, cev: Salih Tuğ, Ankara 2003, I, 920; Sarıcam, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, 278.)

* PEYGAMBERİMİZ (SAV), NECRAN HRİSTİYANLARININ ZİYARETİ SIRASINDA OTURMALARI İCİN ABASINI SERMİŞTİR *
Tum bunların yanı sıra Resulullah (sav)'in Kitap Ehli'nin duğun yemeklerine katıldığına, hastalarını ziyaret ettiğine ve onlara ikramda bulunduğuna dair rivayetler bulunmaktadır. HATTA NECRAN HIRİSTİYANLARI ONU ZİYARETLERİNDE HZ. MUHAMMED (SAV) ONLARA ABASINI SERMİŞ VE OTURMALARINI SOYLEMİŞTİR.

* PEYGAMBERİMİZ (SAV) KİTAP EHLİNİN MUSLUMANLARIN EMANINDA OLDUKLARINI SOYLEMİŞTİR *
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in, Hıristiyan olan İbn Harris b. Ka'b ve kavmine yazdırdığı anlaşma metninde: "ŞARKTA VE GARPTA YAŞAYAN TUM HIRİSTİYANLARIN DİNLERİ, KİLİSELERİ, CANLARI, IRZLARI VE MALLARI ALLAH'IN, PEYGAMBER'İN VE TUM MUMİNLERİN HİMAYESİNDEDİR.Hıristiyanlık dini uzere yaşayanlardan hic kimse istemeden İslam'ı kabule zorlanmayacaktır.Hıristiyanlardan birisi herhangi bir cinayete veya haksızlığa maruz kalırsa Muslumanlar ona yardım etmek zorundadırlar" yazdırmasıdır. (İbn Hişam, Ebu Muhammed Abdulmelik, Es-Siretu'n-Nebeviyye, Daru't-Turasi'l-Arabiyle, Beyrut, 1396/1971, II/141-150)


* PEYGAMBERİMİZ (SAV), ZİYARETE GELEN KİTAP EHLİ'NİN KALMASI İCİN SAHABENİN EVLERİNİ ONLARA TASHİH EDERDİ *
Hz. Peygamber (sav) doneminde, gruplar halinde elciler ve heyetler Medine’ye ziyaretlerde bulunurlardı. Gelen heyetler – Kitap ehli de dahil- bazen on gunden fazla da kalabiliyorlardı ki, Abdurrahman b. Avf, Muğire b. Şube, Ebû Eyyubu’l-Ensarî ve Ensardan bazı kimselerin evleri, onlara tahsis edilirdi. Bunlara ek olarak Mescid-i Nebevî’nin etrafındaki ilim tahsil eden Ashab-ı Suffe’nin kaldığı yerler ile Mescid’in yakınlarına kurulan bir cadır, gelen ziyaretciler icin hazırlanırdı.Hz. Peygamber, goruşmeye gelenlerin bazılarına, emÂnnÂme ve ahidnÂme (yazılı emir ve talimat, bazı şahıs ve gruplara tanınan hak ve imtiyazları, yabancılarla yapılan anlaşma hukumlerini iceren belge) ve onlara tahsis edilen arazileri bildiren resmî evrak verirdi. Bazı bolgelere de kendileri icinden valiler tayin ederdi. Yine Kutlu Elci, Muslumanlara zekat memurları gonderirken, Hıristiyan olarak kalanlara da cizye tahsildarları gorevlendirirdi.Aslında gelen bu resmî heyetler, tum Arap yarımadasının, Hz. Muhammed’in (sav) peygamberliğini ve hakimiyetini kabul edişinin birer kanıtları durumundaydılar. (Sarıcam, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, 356.)

* PEYGAMBERİMİZ (SAV) VAHİY İNMEYEN KONULARDA MEKKELİ MUŞRİKLERİN DEĞİL KİTAP EHLİ'NİN DAVRANIŞLARINA GORE HAREKET ETMİŞTİR *
Allah Resûlu (sav) Mekke'de, vahiy almadığı konularda Mekkeli muşriklere muhalefet ederek, EHL-İ KİTAB'IN DAVRANIŞLARINA UYGUN HAREKET ETMİŞTİR.(BuhÂrî, LibÂs 70; Muslim, FedÂil 90)


* PEYGAMBERİMİZ (SAV), SAHABEYİ HRİSTİYAN NECAŞİ'NİN YANINA HİCRETE GONDERMİŞTİR *
Peygamberimizin Hicret'ten once ilk ilgi duyduğu ve Muslumanların hicret etmelerini arzu ettiği Hıristiyan ulke, Habeşistan olmuştur. Allah Resûlu, Mekke muşriklerinin amansız işkenceleri ve tazyikleri karşısında Mekkeli Muslumanların Habeşistan'a hicretlerini arzu etmişve bu hislerini şu ifadelerle belirtmiştir."İsterseniz ve elinizden gelirse, Habeşistan'a iltica ediniz. ZİRA ORADA HUKUM SUREN KRALIN TOPRAKLARINDA KİMSEYE ZULUM EDİLMEZ. ORASI DOĞRU VE EMİN BİR YERDİR, ALLAH ÂSÂN EDİNCEYE (kolaylık verinceye) KADAR ORADA KALIN." (Hamîdullah, el-VesÂiku's- SiyÂsiye, (trcm.Vecdi Akyuz), Kitabevi, İstanbul 1997,, s.115; Hamîdullah, İslÂm Peygamberi, I,297.)

* PEYGAMBERİMİZ (SAV) YAHUDİ BİRİNİN CENAZESİ GECERKEN AYAĞA KALKMIŞTIR *
Cabir b. Abdullah (ra) şoyle nakletmiştir: 
Yanımızdan bir cenaze gecmişti. Resulullah (sav) hemen o cenaze icin ayağa kalktı. Biz de (ona uyarak) kendisi ile beraber ayağa kalktıkve: "Ey Allah'ın Resulu! Bu bir Yahudi kadınının cenazesidir" dedik. Bunun uzerine Hz. Peygamber (sav): "Şuphesiz olum korkunc bir şeydir. Cenazeyi gorduğunuzde hemen ayağa kalkınız" buyurmuştur. (Muslim, Cenaiz, 78,Hadis no:1593)
Kays b. Sa'd'in (r.a.) rivayetinde İbn Ebu Leyla şoyle nakletmiştir: 
Kays b. Sa'd ile Sehl b. Huneyf, Kadisiyye'de bulunurlarken yanlarından bir cenaze gecti. Bunlar ayağa kalktılar. Kendilerine; bu cenaze, bu yer halkından (yani zımmilerden) dir, denildiğinde Kays ile Sehl de: Resulullah'ın (sav) yanından bir cenaze gecmişti. Allah Resulu, ayağa kalktı. Bunun bir Yahudi cenazesi olduğu kendisine bildirildiğinde: "Bu da bir insan değil mi?" buyurdu.(Muslim, Cenaiz, 78,Hadis no: 1596)


* PEYGAMBERİMİZ (SAV) ZIMMİLERE EZİYET EDİLMEMESİNİ BUYURMUŞTUR *
Hadis-i şerifte Efendimiz (sas) "Kim zimmî (İslam ulkesindeki gayrimuslim) olan birisine eziyet ederse, ben onun hasmı olurum." buyurmuştur.


* PEYGAMBERİMİZ (SAV)'E İLK PEYGAMBERLİK GELDİĞİNDE, HRİSTİYANLARLA GORUŞUYORDU *
Peygamber Efendimiz (sav), Allah Resûlu sıfatıyla tebliğe başladığı zaman, ilk defa Mekke'de bazı Hıristiyanlarla karşılaşmıştı. Hatta, Kendisine vahiy gelmeye başladığı ilk gunlerinde Hz. Hatice ve Peygamber Efendimizle goruşen Varaka b. Nevfel de İncil'in el yazmalarına sahip olan bir Hıristiyan'dı.(BuhÂrî, Bedu'l- Vahy 3.)


* PEYGAMBERİMİZ (SAV), KİMSENİN DİNİNE KARIŞILMASINA İZİN VERMEMİŞTİR *
Din secme hurriyetinin ifadesi olan La ikrÂhe fı'd-dîn "Dinde zorlama yoktur." Âyetini (Bakara, 256) uygulamakta olan Peygamberimiz, 630 senesinde, Musluman olduklarını bildirmek uzere Medine'ye gelen Hımyer hukumdarının elcilerine şu talimatı vermiştir:
"Bir Yahudi veya bir Hıristiyan, Musluman oldukları takdirde, muminlerden olurlar (onlarla hukuken eşittirler). KİM YAHUDİLİĞİNDE VEYA HIRİSTİYANLIĞINDA KALMAK İSTİYORSA, ONA MUDAHALE EDİLEMEZ." (İbn HişÃ‚m, es-Sîre, II, 586)

* PEYGAMBERİMİZ (SAV) BİZZAT KENDİSİ YAHUDİLERLE TİCARET YAPMIŞTIR *
Allah Resûlu'nun, insanlarla ilişkilerinde temel aldığı değerlerden birisi durustluktur. Bu meziyeti gorduğu kimsenin başka dinden olması, onunla ticarî ilişkilere girmesine engel teşkil etmemiştir. Bizzat kendisi Medineli Yahudi tuccarlardan gıda maddeleri ve borc almıştır.
Allah’ın Resûlu (sav) vefat ettiğinde, şehirdeki bir Yahudiden aldığı borc mukabili, zırhı emanette durmaktaydı.



* PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN HAYBER'İN FETHİ SIRASINDA YAHUDİLERE GOSTERDİĞİ ŞEFKAT *
Hayber'in fethinden sonra elde edilen ganimetlerin arasında tomarlar halinde Tevrat nushaları bulunmuştur. Hz. Peygamber bu nushaları ganimetlerin icerisinden cıkartıp, Yahudilere geri verilmesini emretmiştir.
Yine Hayber'in fethinden sonra, Musluman askerler, Yahudilere ait bağlardan ve hurma bahcelerinden yemeye başlarlar. Yahudiler Hz. Peygamber'e şikayet ederler. Hz. Peygamber de bolge halkının mallarına, bağve bahcelerine el surulmemesini emreder.


* PEYGAMBERİMİZ (SAV) MEDİNE SOZLEŞMESİYLE YAHUDİLERİN DİNİNE KARIŞILMAYACAĞINI SOYLEMİŞTİR *
Hz. Muhammed (sav), Evs ve Hazrec kabileleri ile yapılan Medine Anlaşması'na Musevilerin de katılmasına izin vermiş ve boylece Musevilerin de Muslumanların arasında, ayrı bir dini grup olarak varlıklarını devam ettirmelerini sağlamıştır. Medine Anlaşması'nın "BENİ AVF MUSEVİLERİ, İNANANLARLA BİRLİKTE BİR ULUS OLUŞTURDULAR. MUSEVİLERİN DİNİ KENDİLERİNE, MUSLUMANLARIN DİNİ KENDİLERİNEDİR" hukmuyle, Muslumanların Musevilerin geleneklerine ve inanışlarına gosterdikleri şefkatin ve anlayışın temeli Peygamberimiz (sav) doneminde atılmıştır.

Peygamberimiz (sav)'in Hıristiyan, Yahudi ve muşrik topluluklarla imzaladığı Medine Vesikası da onemli bir adalet orneğidir. Medine Vesikası'nın maddelerinden biri şoyledir:
"Ben-i Avf Yahudileri, muminlerle beraber aynı ummettirler, YAHUDİLERİN DİNLERİ KENDİLERİNE, MUSLUMANLARIN DİNLERİ DE KENDİLERİNEDİR."
Medine Vesikası'nın 16. maddesinde ise, "Bize tabi olan Yahudiler, hicbir haksızlığa uğramaksızınve duşmanlarıyla da yardımlaşmaksızın, yardım ve desteğimize hak kazanacaklardır" diye bildirilmiştir.
Peygamberimiz (sav)'den sonra da sahabeleri Peygamberimiz (sav)'in antlaşmaya koydurduğu bu hukme sadık kalmışlar ve aynı hukmu, Berberi, Budist, Brahman ve benzeri inanclara sahip kişiler icin de uygulamışlardır.


* PEYGAMBERİMİZ (SAV) NECRANLILARA VERDİĞİ EMANNAMEDE ONLARIN MUSLUMANLARIN KORUMASI ALTINDA OLDUĞUNU SOYLEMİŞTİR *
Bizzat Peygamber Efendimiz (sav) tarafından Edruh, Makna, Hayber, Necran ve Akabe'li Kitap Ehli'ne verilen beratlar, Muslumanların Kitap Ehli'nin can ve mal guvenliğini garanti altına aldıklarını ve onlara inanc ve ibadet ozgurluğu tanıdıklarını gostermektedir. Peygamberimiz (sav)'in Necranlılar ile yaptığı sozleşmede yer alan şu maddeler de dikkat cekicidir:
NECRANLILARIN VE MAİYETİNDEKİLERİN CANLARI, MALLARI, DİNLERİ, VARLARI VE YOKLARI, AİLELERİ, KİLİSELERİ VE SAHİP OLDUKLARI HERŞEY ALLAH'IN VE ALLAH'IN PEYGAMBERİNİN guvencesi altına alınacaktır.
Hicbir psikopos ya da keşiş kilisesinden ya da manastırından edilmeyecektir ve hicbir papaz papazlık hayatını terk etmeye zorlanmayacaktır. ONLARA HİCBİR EZA YA DA AŞAĞILAMA YAPILMAYACAKTIR ve toprakları ordumuz tarafından işgal edilmeyecektir. Hak talebinde bulunan olursa, Necran’da adaletlice hukum verilecektir.…Onlara duşen sadakat ve yukumluluklerinde caba icinde olmaktır. Zulme ve baskıya uğramayacaklardır.
__________________