Gonlumuz Yuce ALLAH’ın nazar ettiği yerdir. Gonul Yuce ALLAH’a iman edip, O’nun sevgisiyle mamur olunca, en kıymetli cevher, en kudsî yer olur.
Bu iman ve sevgi ona oyle bir hatır kazandırır ki, haksız yere onu incitenin duşmanı Yuce ALLAH olur. ALLAH, mumin kulunun gonlune ozel bir değer vermiştir. Onun değerini duşurenden hesabını sorar. Bu hep boyle olmuştur. Onun icin gonul yıkmak, KÂbe’yi yıkmaktan daha tehlikelidir.sevgi
Bir gonul yapmak ise KÂbe’yi yeniden yapmaktan daha kıymetli, sevaplıdır. Buyuk veli Yunus Emre gonlu ne guzel tarif etmiş:

Gonul Calab’ın tahtı
Calap gonule baktı.
İki cihan bedbahtı
Kim gonul yıkar ise...

Evet; gonul yıkmak KÂbe’yi yıkmaktan daha tehlikelidir. Bir gonul yapmak ise KÂbe’yi yeniden inşa etmekten daha sevaptır.
KÂbe’yi Halil İbrahim Peygamber taş ile inşa etmiştir. Ona “Beyt-i Halilî: Dostun Yaptığı Ev” derler. Mumindeki gonul kÂbesini ise Yuce ALLAH nurlarıyla kuşatıp, aşk ve sevgisiyle suslemiştir. Ona da “Beyt-i Celilî: Yuce ALLAH’ın Yaptığı ev” derler. İkisinin de hakkı ve hatırı vardır. Ancak muminin hatırı ondedir, ona karşı koruyacağımız haklar daha coktur. Bunu bizzat Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz, KÂbe’yi tavaf ederken şoyle ifade buyurmuştur:
“Sen ne guzelsin, kokun da ne hoştur! Sen ne kadar buyuksun; hurmetin de cok buyuktur! ALLAH’a yemin olsun ki, muminin hurmet ve kıymeti senin hurmetinden daha buyuktur. Şuphesiz ALLAHu Teal sende bir şeyi haram kıldı; seni haram bolgesi yaptı. Fakat muminin uc şeyini haram kıldı; malını, kanını ve şerefini... Bir de muminin hakkında kotu zan beslemeyi yasakladı.” (İbnu Mace, Tabaranî, Beyhakî, Heysem&#238
Gonulsuz Guzellik Olmaz
Yuce ALLAH’a dostluğun merkezinde gonul vardır. Gonulsuz kulluk ve dostluk olmaz. Sevgi gonule girmedikce, iman kalbe inmedikce sahibine fayda vermez. Bunun icin Yuce ALLAH gonule oncelik vermiş, ilk olarak onu davet etmiş, peygamberlerine once gonule girmelerini, kalbi kazanmalarını emretmiştir. Kalbi kazanan kimse en buyuk zaferi elde etmiştir. Kalbi kaybeden kimse ise, ne yapsa, her ne yapsa, insandan ve insanlıktan uzaktadır.
İlim, servet, siyaset, sanat ve butun fenler, insan gonlunu suslemeye ve sevindirmeye hizmet ederse ne guzel, yoksa hepsi boşa gitmiş olur. Butun dunya insana hizmet icin hazırlanmıştır. İnsan ise ilÂhi sevgiyi taşımak, yuce ahlÂkı yaşamak, kendisi ve kainat adına Yuce Yaratıcı’ya şukretmek icin yaratılmıştır. Bunu yapacak olan ise gonuldur. İşte bu gonlu hazırlamak icin yapılan hizmetler, dunyada yapılan en buyuk iyiliktir.
Hizmet ehli, bu işte gonlunu ortaya koymalıdır. Gonulsuz hizmet ve ibadet olmaz. Yapılsa, hayır ve sevap yazılmaz. Cunku guzel amelin birinci şartı iman, ikinci şartı iradedir. Yani gonlun hayırlı işe istek ve sevgi ile katılması gerekir. Sonra ameli usulune ve edebine gore yapmak gelir.
Arifler der ki: İnsan ALLAH yolunda once kendi gonlunu kazanmalıdır. Yani herkes gonlunu gundemine almalı; onu manevi kirlerden temizlemeli, şeytanın tasallutundan kurtarmalı, kotu arzulardan arındırmalı, sevgi ile guzelleştirmeli, ihlÂs ile ibadet yapmaya hazırlamalı, ilÂhi sevgiyi taşıyacak, guzel edebi yaşayacak hale getirmelidir. Kendi gonlune ilac bulmayan kimse, başkasının derdine derman olamaz.
Gavs-ı SÂni k.s. Hazretleri bu konuda şu muhim uyarıyı yapmıştır:
“Başkalarına hizmet etmek isteyenler, kendilerini ıslah etsinler yeter. Cunku nefsini ıslah eden kimse başkalarına fayda verebilir ve guzel şeyleri temsil edebilir. SÂdÂt-ı Kiram, nefislerini ıslah edip guzel ahlÂkı elde ettikleri icin ALLAH yolunda insanlara buyuk fayda vermişlerdir. En buyuk hizmet, guzel ahlÂklı ve edepli bir insan olmaktır.”
Yollar Sevgi Cicekleriyle Bezeli
Gonule girmenin yolu sevgi ve inceliktir, nezakettir. Sert ve kaba insanların bir gonule girmesi duşunulemez. Gonul sevgi dilinden anlar; bu dilden konuşmayana kulağını tıkar, kapısını kapar. Nefis mala mansıba meyleder, mide yemeği bulunca keyfeder, fakat gonul sevgiden başkasına iltifat etmez. Onu korkutarak da kazanamayız.
Bunun icin, gonulleri ALLAH sevgisiyle buluşturmak icin gorevli butun peygamberler en guzel sıfat ve ahlÂkla insanlığın onune cıkarılmışlardır. Onlar ince ruhlu, guzel huylu, sevgi yuklu, samimi, edepli, comert ve mert kimselerdir. Onların izinden giden ve hakka daveti ustlenen ALLAH dostları da aynı guzel sıfatlarla gonulleri fethetmişler ve onlara ilÂhi sevgiyi aşılamışlardır.
Yuce ALLAH, Rasulu Hz. Muhammed s.a.v.’e gonullere girmenin ve onları hak yolda bir araya getirmenin ancak rahmet, merhamet, bağışlama ve sevgi ile olabileceğini şoyle bildirmiştir:
“Rasulum, ALLAH’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın. Şayet sen kaba davranışlı ve katı yurekli olsaydın, hic şuphesiz onlar etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet, bağışlanmaları icin dua et, bir iş yaparken kendileriyle istişare yap.” (Âl-i İmran, 159)
Diğer ayette, hak yolda gonulleri birleştirmek icin dunya dolusu mal harcansa buna imkan olmayacağı, bunun ancak ilÂhi sevgi ve yardım ile mumkun olduğu bildirilmiştir. (Enfal, 63)
Şu halde hak yolunda hizmeti secenler, insanların kalplerini neyin etrafında toplamak istediklerine iyi bakmalıdırlar. Bunun gonullere ALLAH sevgisini işlemekten ve onun meyvesi olan guzel edebi elde etmekten başka bir yolu olmadığı bilinmelidir.
Her Gonul Kıymetlidir

Sevgide, edepte ve hizmette insan ayırımı yapılmaz. İcinde iman bulunan her gonul hurmete layıktır; kıymetlidir, şereflidir. Her mumin, farklı derecelerde olsa da sevgiye, edebe ve hizmete layıktır. Hatta inkÂrcıların gonlu de, muminlerin sebep olacağı iman hizmetine ve gercek sevgiye muhtactır. Gonul ehli olanlar gonlun kıymetini bilir. Gozunu benlik ve menfaat hırsı burumuş olanların ise, gonul deyince aklına oyun ve eğlence gelir.


ALLAH rızasına aşık olanlar, insan ayırımı yapmadan hizmet ederler. Onlar anne-babalarının gonlu gibi, diğer insanların gonlunu de kazanma peşindedirler. Herkese layık oldukları edebi gosterirler. Kimseye karşı buyukluk taslamazlar, iki yuzlu davranmazlar, icten pazarlık yapmazlar. Kibarlıkları zengine fakire gore değişmez. Yaratılan butun varlıklara Yuce MevlÂmız’ın sanatı diye, sevgi gozuyle bakarlar, hepsine edeple davranırlar. Her gonlun bir rızası ve duası vardır; onu almaya calışırlar.
Ozellikle fakir ve gariplerin gonlunu almaya calışmalıdır. Hic kimseye ikinci sınıf insan muamelesi yapmamalıdır. Bazı muminleri goğe cıkarıp, diğerlerini yerin dibine batırmamalıdır. Yuce ALLAH’ın verdiği kıymet kadar herkese kıymet vermelidir. Yuce ALLAH gonullere ve guzel niyete bakar. Biz gonulleri ve niyetleri bilemeyeceğimize gore, en iyisi herkese edepli davranmaktır. Atalarımız “Her geceni Kadir, her geceni Hızır bil!” derken, bu edebe dikkat cekmişlerdir. Gosterdiğimiz edep, onu hak edene hurmet yerine gecer; hak etmeyene ise ibret olur.
Kalpler Bir Kez Soğuyunca
sevgiEtrafınızda, bir zamanlar hayır ve hizmetler icinde koşarken, kendisini bir kenara cekip nefsiyle baş başa kalmış insanlar gorursunuz. Ona: “Nicin hayırdan uzaklaştın, ibadetlerini aksattın?” diye sorsanız, sebep olarak davranışı bozuk bir mumini gosterecektir. Cunku o once edepli bir mumini sevmiş hayra sarılmış; sonra sert suratlı, acı dilli bir mumine kızmış, hayırdan kacmıştır.
ALLAH Rasulu s.a.v., bir gonlun ALLAH yoluna yonelmesine vesile olmayı, butun dunyaya ve icindekilere sahip olup onları sadaka vermekten daha hayırlı gormuştur. Cunku bir gonlun ilÂhi sevgiden birazcık nasiplenmesi ona ebedi saadeti, cenneti ve ALLAH’ın cemalini seyretme nimetini kazandırır. Bir gonlun bu sevgiden soğumasına sebep olmak en buyuk cinayettir. İyi niyetle ve hizmet adına da olsa, insanlara kaba davranıp, gereksiz yere kızıp, onları ebedi sevgi yolundan soğutamayız. Şu hadiseden ibret almalıdır:
Ashab-ı Guzin’den Hz. Ebu Hureyre r.a. anlatıyor:
Henuz yeni musluman olmuş, Medine dışında yaşayan bir zat, ALLAH Rasulu s.a.v.’e geldi. Ciddi bir ihtiyacı olduğunu soyleyerek yardım istedi. ALLAH Rasulu s.a.v. kendisine bir şeyler verdi ve adama:
- Nasıl, sana yeterince iyilik ettim mi? diye sordu. Adam:
- Hayır, guzel bir iyilik yapmadın! dedi.
Bunu işiten bazı muslumanlar adamın sozune kızdılar ve harekete gecmek istediler. ALLAH Rasulu s.a.v. onlara yerlerinde durmalarını, bir şey soylememelerini işaret etti. Daha sonra hane-i saadete gitti, adamı eve cağırttı ve:
- Sen bizden yardım istedin, biz de bir şeyler verdik. Sonra da o şekilde konuştun! buyurdu ve biraz daha şeyler verdi. Sonra adama:
- Şimdi sana yeterince iyilik ettim mi? diye sordu. Adam:
- Evet. ALLAH ailen ve kabilen adına sana bol mukÂfat versin, dedi. ALLAH Rasulu s.a.v. buyurdu:
- Sen şimdi soylediğin bu sozleri, git aynı şekilde ashabımın onunde de soyle ki, sana karşı iclerinde oluşan o sıkıntı gitsin.
Daha sonra adam mescide geldi. Yapılan iyilikten memnun olduğunu belirtip, aynı sozleri tekrarladı. O zaman ALLAH Rasulu s.a.v. şoyle buyurdu:
“Benimle bunun arasındaki olay, şu adamın haline benziyor:
Bir adamın devesi vardı. Bu deve azgınlık edip sahibinin elinden kactı. Bir grup insan deveyi yakalamak icin peşine duştuler, fakat deve onları gordukce hepten urkup kactı. Devenin sahibi onlara: ‘Beni devemle baş başa bırakın! Onun halinden, dilinden ben anlarım!’ dedi ve yerden bir miktar ot koparıp deveye yanaştı. Deve otu gorunce sahibine doğru geldi, teslim oldu. Adam da yukunu yukleyip uzerine bindi.
Eğer ben size uysaydım ve ona karşı sert tavrınızı engellemeseydim, bu adam (size vereceği tepki ile) ateşe girerdi.” (Bezzar, Heysem&#238
Mumini Kusturmek, ALLAH’ı Kusturmektir
İyi niyetle de olsa, şahsımızdan kaynaklanan usul ve edeb hatası yuzunden hicbir muminin gonlunu kırma, incitme, haktan soğutma hakkımız yoktur. Yapmışsak derhal ozur dileyip kusurumuzu itiraf etmeli, karşı tarafla helalleşmeli, onun gonlunu almadan rahat etmemeliyiz. Cunku gonul kÂbesini yıkanın hesabı ağır olur. Bu ummetin icinde gonul ehli oyle erkek ve kadınlar vardır ki, onu incitmek ilÂhi gazap altına girmek demektir.
Şu hadiseyi iyi duşunmemiz gerekir:
Ebu Sufyan r.a. henuz musluman olmamıştı. Bir ara Medine’ye geldi. Hz. Selman, Suhayb ve Bilal’in -hepsinden ALLAH razı olsun- icinde bulunduğu bir topluluğun yanından geciyordu. Onlar Ebu Sufyan’ı gorunce: “ALLAH’ın kılıcları daha ALLAH’ın duşmanın boynuyla buluşmadı.” dediler. Yani, boynu kesilesice adam, hÂl aramızda dolaşıyor diye soylendiler. Bu sozleri işiten Hz. Ebu Bekir r.a., onları uyardı:
- Kureyş’in reisi ve efendisi icin boyle mi soyluyorsunuz?
Sonra ALLAH Rasulu s.a.v.’in yanına geldi, olanları anlattı. Efendimiz:
- Ebu Bekir, belki de sen onları kızdırdın. Eğer onları kızdırmışsan, bil ki Rabbini gazaba getirmiş oldun, buyurdu. Hz. Ebu Bekir r.a. hemen geri dondu seslendi:
- Ey kardeşlerim, sizi kızdırdım mı?
- Hayır kardeşim, ALLAH seni affetsin.
(Muslim, Nesa&#238
Dinimizde yalnız ALLAH icin kızmak vardır. Bir muminin acıkca yaptığı bir yanlış işinden dolayı kendisi uyarılır, hataya devam ediyorsa ALLAH icin kızma hakkımız vardır. Kusura kızarız, fakat mumin kardeşimizden nefret edemeyiz. Ona “ne halin varsa gor, kahrol git!” diyemeyiz. Nasihat, ikaz ve dua ile kotuluk ve hatasından donuşune yardımcı olmaya calışırız.

Bir insana yapılacak en guzel iyilik, onu ALLAH icin sevmek ve onun gonlunu bu sevgiden nasiplendirmektir. Sadakaların en guzeli, mahzun bir gonlu samimi ve sıcak bir tebessumle sevindirmektir.En hayırlı insan, gonlundeki hayrı diğer insanlara ulaştırandır. Hayır, kalbe nur, gonle sevinc veren ve kabri cennete ceviren guzelliklerdir. Buna kısaca edep denir. Bir babanın cocuğuna bırakacak en guzel mirası edeptir. Yıkılmayan saltanat, gonullere kurulan sevgi saltanatıdır. Ve bugun en muhtac olduğumuz şey, ALLAH icin birbirimizi sevmek ve bu sevginin hakkını vermektir.

Dr. Dilaver Selvi
__________________