[IMG]http://img338.**************/img338/7196/hgmd0.png[/IMG]

Ve ince bir nimettir! Ve dahi hikmetle anlaşılmaya, şefkatle sevilmeye lÂyıktır.

İbrahimî “LÂ uhibbu’l-Âfilîn” feryadının uc harf ve altı noktaya dokulmuş halidir aşk.

Guzelliğe iştiyaktır ve hakikî guzeli gosteren bir pusuladır.

Batıp yitenin sevgili olamayacağını haykıran bir dellÂldır.

Kalbimin ebedî aşk icin yaratıldığını ve sadece ama sadece Ona ayna kılınan o kalbe, kaybolup giden zeval mahkûmlarının giremeyeceğini anlatan bir işarettir.

Aşk ile ebede yonelirim ve aşk gozyaşlarıyla Ebedî Sevgili’yi ararım.

Mecazî sevmelerin ve sevgililerin elemini aşk ile hissederim; onları hakikî sevmeye ve Sevgiliye aşk ile kopru eylerim.

Ve o zaman, işte o zaman MevlÂna Cami gibi aşk ile yuzumu cokluktan birliğe ceviririm.

Sadece biri ister, biri cağırır, biri talep eder, biri gorur, sadece biri bilir ve biri soylerim. Başkalarının istemeye, cağırmaya, gormeye ve bilmeye lÂyık olmadığını bilirim.

Ki, aklım yorulsa da, bakmayı ihmal etse de vicdanım Onu unutamaz.

Ben vicdanımı inkÂr etsem de, vicdanım Onu gorur, Onu duşunur, Ona yonelir.

Hads denilen yıldırım gibi intikal [geciş, ulaşma] melekem hep vicdanımı tahrik eder.

Hadsin şiddetli hali olan ilham, vicdanımı nurlandırır.

Meyilin şiddetlisi olan arzu ve arzunun şiddetlisi iştiyak ve onun şiddetlisi ilÂhî aşk, vicdanımı hep Onun marifetine sevkeder.

Fıtratımdaki bu incizab (cekilme) ve cezbe, cazibedar bir hakikatın cezbiyle olabilir ancak.

Ve vicdanım bu cezbesi ile tanır ALLAH’ı.

O cemal Sahibi tecelli ettiğinde, perdesiz şÃ‚şaayla daim tecelli ettiğinde cezbeye duşer vicdanım.

Vicdanımın bu cezbesi ve incizabı hem Onun Vacibu’l-Vucud oluşuna, hem de CelÂl ve Cemal Sahibi oluşuna kesin bir delil olur.

Sadece benim değil, butun varoluşun kalbindedir aşk ve yok olmayan bir MÂşuk’u gosterir.

Ben ki insanım, varoluş ağacının meyvesiyim. Nasıl ki ağacta olmayan meyvede gorunmez; o halde, benim sinemdeki ilÂhî aşk gibi, kÂinatın sinesindeki hakikî aşk da Ezelî bir Sevgiliyi gosterir.

Zira, kÂinattaki butun cekimler, cekilmeler, cekiciliklerin cazibedar bir hakikatın cekimiyle olduğunu gosterir aşk uyanık kalbime.

Yeryuzu meczub bir mevlevi gibi o aşkla doner guneşin etrafında.

Elektronlar aynı Sevgilinin cezbesiyle doner cekirdeğin etrafında.

Oksijen ve hidrojen o aşk ile birleşirler ve su gibi rahmetin cisimleşmiş halini meyve verirler.

Bulbul aşkın cezbesiyle gule nağmeler dile getirir.

Varlıkların butun donuşleri, butun hareketleri, butun cekim kanunları aşktandır.

Butun kÂinatın mayası aşktır.

İlÂhî aşkın şarabıyla zerrelerden yıldızlara kadar herşey istidadına gore kendinden gecmiştir.

Aşkın ateşiyledir ki, Ezelî Guneş’e doğrudan aynalık yapan, Ona her hal ve şartta yonelebilen “reşha”nın icindeki katılıklar yanar, ziya ile nura doner.

Aşığım ben; varlığa… hayata… bekaya… kemale… cemale… aşığım.

Benliğimden soyunduğumda, imanın şuurunu giyindiğimde anlarım ki, aşkım aslında Onun isimlerinedir, Onadır.

Onun bekasına, Onun kemaline ve cemalinedir.

Zira hakikî beka Onundur; eksiksiz kemal Onundur ve kusursuz ebedî cemal Onundur.

Aşkım Onun cemaline, kemaline bir delildir.

Aşkım ve muhabbetim marifetimdir, kulluğumdur…



Murat Ciftkaya

__________________