Yaz gafleti ve bazı duşunceler



Ehl-i hizmet olanlar icin buyuk bir handikap ve manevî hayat icin buyuk bir engele işaret eden “Bilirsiniz ki, yaz mevsiminde dunya gafleti ziyade hukmeder” (Barla LÂhikası) tesbiti ve gerceği; zevk ve eğlencenin, gaflet ve rehavetin ağır bastığı bir donem ve hizmet ehli icin en onemli bir imtihan devrine işaret ediyor. Bu gafletten nasıl kurtulabileceğiz?
İşte o kaynaktan bazı tavsiyeler:
“Bu zamanda, Kur’Ân hizmetindeki az bir calışma dahi cok hukmundedir. Cunku gorulen vazife-i Kur’Âniyenin hepsi mubarektir. Bunun icin en onemli şart; gosterilecek olan intibah-ı ruhîdir. Yani ruh uyanıklığıdır.”
Evet recete yukarıdaki cumlelerde gizli. “İntibah-ı ruhî.” (Uyanık olmak). Bu, bir insan, hele de ehl-i hizmet icin cok onemli bir cıkış yoludur. Cunku bu tur uyanışlar, o kişinin kendi yaralarına ve cok marazlarına karşı bir merhem ve ilÂc olduğu gibi, irtibatlı olduğu kimselere karşı da buyuk bir moral ve şevk kaynağıdır.
Etrafa karşı, cokların uyanmasına sebep olmak ve guzel ornek olmak, hele bu zamanda ne kadar luzumlu buyuk bir ihtiyac ve teşviktir. Mazideki onemli zÂtların hayat hikÂyeleri bu gibi orneklerle doludur. Toplumun “yana yattığı” zamanlarda, onlar pusulayı şaşırmamışlardır.
RisÂle-i Nurları okumanın cok onemli bir avantajı da; HÂlık-ı Rahîm’e karşı olan ahlÂk ve edebimize halel gelmeyeceğini, bu eserleri okudukca vazifelerimizdeki şevk ve gayretimizin artacağını idrak etme ve kavrama konusudur. Cunku bu zamanda her bir risÂlenin, tek başıyla bir “murşid-i ekmel” olduğu hakikati, okuyan bir cok kişinin kesin tesbitidir.
Bu dÂv ile meşgul olup, bu eserleri okuyanların yorgunluğuna bedel, Rablerinin binlerce, milyonlarca ehl-i gaz sevabı ihsan buyurması en buyuk rahmet ve ikram-ı Rabbanîdir.
Bu karışık zaman ve zeminde en kıymettar hayat hizmeti, fanî hayata bedel, ebedî hayat icin calışmak ve gayret etmektir.

İşte Ustadın ağzından bir tesbit: “Barla’da ne vakit bana futur gelmişse, yalnız kendimi duşunmek hatırası kuvvet bulmuşsa, bu ehl-i dunyanın yılanlarından, munafıklarından birisi bana musallat olmuş.”

Bel ve musibetlerden korunmanın ve uzak kalmanın en kısa ve kestirme yolu Kur’Ân ve iman hizmetinde omru sarf değil midir? Yani “uyanık ve zinde” olmak.
“Ben şu vazife-i kudsiyede bilmeyerek istihdam olunurdum; siz bilerek hizmet ediyorsunuz, bahtiyarsınız” tesbiti ne kadar yerinde, ne kadar ağırlıklı ve onemli. İntisap edenlere mujdeler olsun!
Şu zamanda şu vazife-i imaniyenin cok muhim olduğunu anlamak, kavramak, idrak etmek ne kadar buyuk bir nimettir.
Hata ve kusur yapmamaya calışmak, kardeşlerinin hatalarını gorduğu zaman nazikce ve acık yureklilikle serbestce onlara soylemek, soylendiği zaman bundan memnun ve mesrur olmak, ezberi bozmanın, nefsi yenmenin, hakikate aşin olmanın emareleri ve işaretleridir.
Her insanın ve inananın cok iyi bilip idrak etmesi gereken başka bir husus ise “omur kısa, luzumlu işlerin pek cok olduğu” gerceğidir. Tesanud, dayanışma icin lÂzım olan şu “Uc elif ittihad etmezse, uc kıymeti var. Sırr-ı adediyet ile ittihad etse, yuz on bir kıymet alır” hakikati ne kadar gereklidir.
“Bu Nurların kıymetini zaman gosterecek ve dillerde destan olarak Şark ve Garbı gezecek itikadındayım” tesbitini yapan Hulusî Bey’in hissiyÂtına ne kadar yakınız?
Talebe ve dost arasındaki farkı anlatan şu ifadeler, bizde ne gibi duşunme farklılığı meydana getirebilir: “Cunku bir talebe, yuz dosta mureccahtır.” “Fakat şimdi maddeten, mÂnen kıştır” tesbitindeki hissiyÂt derinliğini anlayabiliyor muyuz, bilemiyorum.
Birbirimize yardımcı olmak hususunda: “Galip Beyin iki eli var; sağ elini bana vermiş, benim hesabıma yazıyor” tesbiti, bizde ne gibi bir tesir meydan getiriyor?
Dunyanın tapusunu alacakmış gibi ona calışmanın ne getirip, ne goturduğunu anlatan şu ifadeler: “HÂdisÂt-ı dunyeviye meşgalesi, şimdiye kadar başımdan gecmemiş bir tarzda beni yormuş.” Bu yorgunluğa bedel alınanlar nelerdir ve değer mi acaba?
Bu uzun yaz gunlerinde gafletten ve rehavetten kurtulup bunları duşunmeye vaktimiz olacak mı? Bağları, ovaları, piknik alanlarını hem aile efradımız, hem de dostlarımızın meydana getireceği guzel meclislerle gulistana dondurmeye ne dersiniz?
KulliyÂtı okuma alışkanlıklarımızı tazelememizi gerektirdiğine inandığım şu ifadelerin sizdeki etkisini merak ediyorum: “Hadsiz bir zevk-i mÂnevî ve nihayetsiz bir hazz-ı ruhî ile okuyorum.”
Dağlarda, bağlarda, Nur Menzillerinde bu tefekkur deryasıyla iman hakikatlerini okumayı hepimize nasip etmesini ve yeniden bir başlangıc yapmamızı Rabbim hepimize nasip etsin inşaallah.



__________________