Sizi meydana getiren ve tıpkı sizin gibi "canlı" olan yaklaşık 100 trilyon hucreye hayat veren; bu hucrelerin nefes alıp vermelerini ve beslenmelerini sağlayan, onları temizleyen, hastalıklarını iyileştirmek ve onları duşmanlardan korumak icin hic durmadan calışan bir makineyi vucudunuzda taşıdığınızdan haberdar mısınız? Kalbiniz, sizi oluşturan hucreleri, dolayısıyla sizi yaşatmak icin tum omrunuz boyunca calışır.
Siz dahil tum insanlar, dunyaya gelmeden once gecirilen dokuz uzun ayın ilk başlarında sadece anne karnında gelişmeye başlayan kucucuk bir hucre topluluğundan ibarettir... 22. gununde fasulye tanesinden bile kucuktur! Ama bir gun, bu topluluğun tam orta yerinde kucucuk bir yumru, bir emir almışcasına aniden atmaya başlar! Neden hareketlendiği, nasıl bu işi başardığı ve neden hareket etmeye "o an" başladığı belli değil. Vucuttaki tum diğer hucreler sakin! Ama o surekli hareket ediyor ve asla durmuyor! Asla "biraz durup dinlenme ihtiyacı" hissetmiyor. Ta ki, aradan onyıllar gecip, ilk başta olduğu gibi yine Allah'ın ilhamıyla duracağı gune kadar. Gecen bu sure ise, bir insan omrunu tanımlıyor.
Siz henuz anne karnında 3 haftalıkken atmaya başlayan bu mukemmel pompanın, yani kalbin, cok onemli bir sorumluluğu var; vucut icinde kanın dolaşmasını sağlamak; bir başka deyişle sizi meydana getiren ve tıpkı sizin gibi "canlı" olan yaklaşık 100 trilyon hucreye hayat vermek; bu hucrelerin nefes alıp vermelerini ve beslenmelerini sağlamak, onları temizlemek, hastalıklarını iyileştirmek ve onları duşmanlardan korumak. Kısacası, sizi oluşturan hucreleri, dolayısıyla sizi Allah'ın izniyle yaşatmak.
Kalbin Orijinal Parcaları
Kalbin oldukca sistemli calışan bir mekanizması vardır. Bu insanın yaşaması icin gereken bir mekanizmadır, aksi takdirde bu sistemde meydana gelen tek bir aksaklık bile o insanın hayatının sona ermesine sebep olabilir. Kalbin sahip olduğu mekanizmalardan en onemlisi sağ ve sol tarafında bulunan pompalardır. Kalbin her iki tarafında da kulakcık ve karıncıklar bulunmaktadır. Kucuk pompa her iki tarafta da kulakcıklardır, buyuk pompaları ise karıncıklar oluşturur. Kalbin sol tarafı temiz kan ile ilgilenir. Gelen temiz kanı organ ve dokulara ulaştırmak, kalbin sol tarafında bulunan sol kulakcık ve sol karıncığa duşer. Kalbin sağ tarafı ise kirli kan ile ilgilenir. Sağ karıncık ve sağ kulakcık kirli kanı temizlenmek uzere akciğerlere ulaştırmak icin gorev başındadır.
Temiz kan kalbe ulaştığında once ust taraftaki kucuk pompaya, yani sol kulakcığa dolar. Buradan alt tarafta bulunan buyuk pompaya yani sol karıncığa iletilir. Kirli kan da, yine aynı şekilde sağ kulakcıktan sağ karıncığa iletilir. Kalpteki her kulakcık birbirlerinden farklı gorunseler de aslında yaptıkları iş aynıdır. Her biri belirli bir hedefe doğru kanı iletmekle gorevlidir.
Mekanizmanın sistemli olması, bahsettiğimiz bu sıralı işlem nedeniyle cok onemlidir. Bu sıralamanın doğru yapılabilmesi icin kulakcık ve karıncıklar arasında kapaklar vardır. Bu kapaklar kanın akış yonune doğru tek taraflı olarak acılırlar. Kulakcıklar kasıldığında bu kapaklar acılır ve kan buyuk pompanın yani karıncıkların icine dolar. Bu işlem gercekleştikten sonra, kanın geldiği yere geri donmemesi icin kapaklar tekrar kapanır.
Bu kapaklar, kalbin karıncıklarında da vardır. Karıncıklar kasıldığında bu kapaklar acılır ve kanın vucuda doğru akması sağlanır. Pompalama işlemi durduğunda ise kapaklar kapanır ve pompalanan kanın kalbe geri donmesi engellenir. Bizim "kalp atışı" olarak algıladığımız ses ise, sanıldığı gibi kalbin kasılıp gevşemesi sonucunda cıkan ses değildir. Kalp atışını dinlerken, aslında bu dort kapakcığın şiddetle acılıp kapanma seslerini duyarız.
Vucutta Ritmik Hareket Eden Tek Hucre: Kalp Kası
Beden, yaklaşık yuz trilyon hucreden meydana gelir. Bu hucrelerin icerisinde oyle bir hucre vardır ki, başka hicbir hucrede bulunmayan ozel bir yeteneğe sahiptir. Bu yetenek hucrenin "buzulme ve acılma" hareketidir ve kalp işte bu yuzden "atar".
Kalpte bulunan bu hucreler ozel kas hucreleridir. Bu hucre topluluğunu ozel yapan; henuz gelişmeye başlayan bir embriyoda aniden hareket etmeye başlamalarıdır. Bir acık kalp ameliyatı sırasında, "kendilerine bağlı tum sinirler alınmış ve cevrelerindeki organlarla tum ilgileri kesilmiş olmasına rağmen" hala "atabiliyor" olmalarıdır. Hatta bu hucrelerden "tek bir tanesini" dışarı cıkarıp mikroskop altına koyduğunuzda bile, kanla beslediğiniz surece, atmaya devam edebilmektedirler.
Bu hucreler, her bir kalp atışının başladığı yerlerdir. Onların "atmalarını" sağlayan ozellik, uzerlerinden gecen elektrik akımıdır. Kalbi oluşturan her hucre, adeta canlı bir pil gibidir. Kalp atışı adını verdiğimiz hareketi başlatan kimyasal enerjiyi kendileri oluştururlar. Hucrelerin bu ozelliği, hicbir evrimci iddia ile acıklanamayacak olağanustu bir ozelliktir. Kalp hucreleri kendileri icin gerekli olan elektriği, kanda rahatca bulabildikleri potasyum ve sodyum elementleri ile sağlarlar. Bu iki elementi meydana getiren atomlar, sahip oldukları bir elektronu kaybetmiş atomlardır. Dolayısıyla fazladan bir protonları, yani artı yukleri bulunmaktadır.
Kalp atışının başlama işareti ise sağ kulakcıkta bulunan ufacık bir hucre topluluğuna bağlıdır. Kalp sinusu ya da S.A yumrusu adı verilen bu hucre topluluğunun verdiği elektriksel işaret iki kucuk kas demetiyle kalp kasına iletilir. Hucreler, uzerlerine gelen elektrik akımını, alt kısımlarında bulunan diğer tum kalp kaslarına ulaştırırlar. Bu akım dalgası, sağ kulakcıktan başlayarak aşağıya doğru butun kas hucrelerini uyarır ve boylece tum kalbe yayılır. Kalbe gelen bu elektrik akımları "pacemaker" adı verilen bir sinir demeti tarafından koordine edilir. Pacemaker isimli sinir demeti ritmi denetlerken, vucudun ihtiyacına kulak verir. Ayrıca vucudun ihtiyaclarına gore kalbi hızlandırma veya yavaşlatma ozelliklerine sahiptir.
Ancak kalbin tamamı bir anda kasılmaz. Cunku kalbin, hem kan toplaması hem de topladığı kanı pompalaması gerekmektedir. Eğer kalbin tum hucreleri aynı anda kasılsaydı, henuz kan kalpte toplanamadan vucuda pompalanacaktı. Bunun sonucunda da, sadece birkac damla kan vucuda iletilebilecekti. Oysa kulakcıklar topladıkları kanı, kendilerinden daha buyuk olan karıncıklara, onlar kasılmadan once iletmelidirler. İşte bu nedenle kalp uzerinde bulunan kaslar, adeta kendi sıralarını bilircesine, birbirlerinin kasılmalarını beklerler. Karıncıklar kasılırken kulakcıklar gevşer, boylelikle kulakcık gevşediği icin kan aşağı doğru akar, karıncık da kasıldığı icin kanı toplar.
Kalp Hucrelerinin Zamanlaması
Kalbin, zamanlaması kusursuz olan bir duzeni vardır. Bu da kalbi oluşturan hucreler arasındaki koordinasyon ve haberleşme ile sağlanır. Burada elbette ilk dikkati ceken Allah'ın ilhamıyla hareket eden hucrelerdeki "akıl"dır. Kalbi oluşturan bu hucreler akımı, kalbin diğer tarafına doğru saniyede yaklaşık 60 cm hızla gonderirler. Sinyal, S.A yumrusu adı verilen bolgeden gonderilmiştir. S.A yumrusunu oluşturan hucrelerin sinyali urettikleri sure ise saniyenin 14'de biri kadardır. Burada ikinci akımı ureten hucreler bulunur ve A.V. yumrusu adını alırlar. Akım, hızla ilerlerken sırayla iki kulakcığı harekete gecirir ve kan toplamak icin bunların kasılmalarını sağlar. Hala ilerlemekte olan elektrik akımı tam karıncık kaslarına ulaşacakken, sağ kulakcık ile sağ karıncık arasındaki kas dokusunda bulunan ozel ipliksi hucreler tarafından durdurulurlar. Bu durum, akımın karıncığa ulaşırken gecikmesine neden olur. Akım, saniyede 20 cm hıza duşer ve saniyenin 16'da biri gibi bir surede iletilmeye başlar. Bu gecikme son derece onemlidir. Bu gecikme nedeni ile karıncıklar kasılmadan, kulakcıklar kendi iclerini kanla doldurmuş ve pompalamak icin hazırlanacak fırsat bulabilmişlerdir. Kalbin senkronize hareketinin sırrı budur.
Allah bunların dışında, kalbe kendi senkronizasyonunu kendi ayarlama ozelliği de vermiştir. Yan yana bulunan kalp huclerinde hangisinin kasılma ve gevşeme ritmi daha yuksekse diğerini kontrol altına alır. Bu senkronizasyon bozulursa, bir hucre kasılırken diğeri gevşerse, gerektiği gibi bir pompalama olmaz. Bunun sonucunda da kısa bir zaman icinde kalp durur ve bu durum saniyeler icerisinde olume neden olur.
Kalp hucrelerini ayrı ayrı alıp mikroskop altında inceleme imkanınız olsaydı, her bir hucrenin farklı hızlarda attıklarını gorurdunuz. Bu son derece şaşırtıcı ama aynı zamanda da gercek anlamda mucizevi bir durumdur. Ancak bu bir duzensizliğin değil, aksine kusursuz bir duzenin gostergesidir. Hucreler, bu senkronizasyona uygun olarak ne zaman kasılıp ne zaman gevşeyeceklerini adeta "bilirler". Allah, hucrelerin her birine atmaları gereken zaman aralığını ilham etmiştir. Bu yuzden her birinin atma hızı ve sırası farklıdır.
Kalbi Besleyen Ozel Ağ
Kalp, tum vucudu besleyen bir organdır. Ve diğer tum organlar gibi o da beslenmelidir. Ustelik kalp, yaptığı işin yoğunluğu ve son derece ozel bir organ olması nedeni ile cok daha fazla oksijene ve besine ihtiyac duyar. Ancak kalp kası, besin maddelerinin ve oksijenin gecemeyeceği kadar kalın ve sıkı bir dokudur. Dolayısıyla kalp, kendi icinden gecen damardan yararlanamaz.O halde bu değerli organ nasıl beslenir?
Şimdiye kadar incelediğimiz butun bu tasarım harikaları yanında kalbin yine tasarım harikası bir sistem ile beslendiğini belirtmek kuşkusuz şaşırtıcı olmayacaktır. Kalp, kendisini besleyen ozel bir donanıma sahiptir. Bu donanımın adı "koroner atardamarlar"dır. Koroner atardamar yoluyla kalpten cıkan kanı ilk alan yer kalptir. Koroner atardamarlar, akciğerden gelen en temiz ve en bol oksijenli kanı taşıyan aort atardamarından ayrılmış iki ayrı daldır. Bu damarların ozelliği yalnızca kalbi beslemek icin yaratılmış olmalarıdır. Koroner atardamarlar, diğer damarların tersine kalpten cıkıp organlara gitmek yerine tekrar kalbe geri donerler. Boylece en bol oksijenli kan, başka hicbir yere uğramadan, adeta vucudun oksijene en fazla ihtiyacı olan bolgesini tespit etmişcesine kalbi beslemek icin uğraşır. Kalp hucreleri calışabilmek icin oksijeni ve şekeri enerjiye donuşturduğunden, koronerdeki kan bu maddeler acısından zengin olmak zorundadır. Cunku kalbin enerji ikmali ihtiyaca gore ayarlanır ve birkac saniye icinde dort beş katına cıkabilir.
Koroner damarlar o kadar mukemmel bir şekilde doşenmiştir ki, boyle bir tasarımın gercekleşmesi icin ancak ustun bir plan ve kusursuz bir duzenlemenin olması gerektiği acıktır. Kalbe giren bu atardamarlar, bir ağac gibi daha kucuk dallara ayrılarak kalp kasının her yanına yayılırlar. Cunku kalbi oluşturan her hucrenin surekli olarak besin ve oksijen alması gerekmektedir. Bu damarlar kalbe doğru giderken, ayrıca birbirleriyle ara bağlantılar yaparlar. Bunun nedeni şudur: Damarlardan herhangi biri bir şekilde tıkanırsa, kalp beslenemez ve olur. Bu son derece onemli bir tehlikedir ve ara bağlantılar da boyle bir ihtimale karşı alınmış onemli birer tedbirdir. Eğer damarlardan bir tanesi tıkanırsa, bu tedbir sayesinde kan diğer damardan yoluna devam eder, tıkalı bolgeyi aşar ve kalbe mutlaka ulaşır. (Harun Yahya, İnsan Mucizesi)
Kısacası kalp, Allah'tan aldığı ilham ile surekli enerji ureten, kanı koordine eden, Allah'tan aldığı ilham ile kendi kendine kasılıp gevşeyen, kendi duzenini kendisi ayarlayabilen hem planlama ve hesap yapma hem de tedbir alma ve hızlı hareket etme ozelliklerine sahip ozel hucrelerden oluşmuştur. Verilen bu bilgiler, bir insan bedeninde tesaduflere yer olamayacağını gosteren sayısız delilden yalnızca birkacıdır. Bu muhteşem sanat hic şuphesiz herşeyi kusursuz yaratan, hem buyukluk hem Kerem ve İkram sahibi alemlerin Rabbi olan Allah'ın eseridir.
__________________
100 Trilyon Hucreyi Besleyen Makine: Kalp
Dini Bilgiler0 Mesaj
●21 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- 100 Trilyon Hucreyi Besleyen Makine: Kalp