
Huseyin OKUR kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bolumunde yayınlandı.
Toplum icinde hicbir fert, diğerlerinden ayrı ve uzakta kalarak hayatını surduremez. Yuce Allah, insan fıtratına boyle bir ozellik bahşetmiştir. Cunku toplum fertleri arasında belirli maslahatların bir araya getirildiği koklu ilişkiler bulunmaktadır. Bu ilişkilerin en onde gelenlerinden biri de Muslumanın komşusu ile olan ilişkisidir.
Sosyal yardımlaşma ve dayanışma acısından insana aileden sonra en yakın sosyal cevreyi komşular oluşturduğu icindir ki, gerek Kur’an’da ve gerekse hadislerde komşuluk ilişkileri uzerinde hassasiyetle durulmuştur. Nisa suresinin 36. ayetinde iyilik yapılması gerekenler arasında komşular da sayılmaktadır: “Allah’a ibadet edin ve ona hicbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şuphesiz, Allah kibirlenen ve ovunen kimseleri sevmez.”
Buyuk mufessir İmam Kurtubi (r.ah) bu ayetin tefsirinde, “Gormuyor musunuz? Allah anne babaya ve akrabaya iyilikten sonra komşuları zikretmiş ve haklarına riayet edilmesini emretmiştir” diyerek konunun onemine dikkat cekmiştir.
Efendimiz (s.a.v) bir hadislerinde de komşuların birbirleri uzerindeki haklarını şoyle sıralamaktadırlar: “Hastalandığında gecmiş olsun ziyaretine gitmek. Olduğunde cenazesinde bulunmak. Borc istediğinde borc vermek. Darda kaldığında yardımına koşmak. Bir nimete kavuştuğunda tebrik etmek. Başına bir musibet geldiğinde teselli etmek. Evini, komşusunun ruzgarını (guneşini, manzarasını) engelleyecek şekilde yapmamak. Ne pişirdiğini ona belli etmemek, belli ederse pişirdiğinden ona da vermek.”
Şuphesiz Peygamber Efendimiz’in bu tavsiyeleri, komşuluk ilişkilerine oldukca kuşatıcı bir cerceve cizmekle birlikte, komşunun komşu uzerindeki butun haklarını saymayı değil, belki onemli olanlarından bazılarını vurgulamayı amaclamaktadır.
Hz. Aişe’nin (r.anha) rivayet ettiği bir hadiste Rasulullah (s.a.v) şoyle buyurmaktadır: “Cebrail bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Neredeyse komşuyu komşuya mirascı kılacak sandım.” Ebu Hureyre’den (r.a) rivayet edildiğine gore Rasulullah (s.a.v), “Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş olmaz” buyurdu. Sahabiler, “Kim iman etmiş olmaz, ya Rasulallah?” diye sordular. Rasulullah; “Yapacağı fenalıklardan komşusu guven icinde olmayan kimse” buyurdu. Yine Ebu Hureyre’den (r.a) rivayet edildiğine gore Rasulullah (s.a.v) şoyle buyurmuştur: “Allah’a ve ahiret gunune iman eden kimse komşusunu rahatsız etmesin. Allah’a ve ahiret gunune iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve ahiret gunune iman eden kimse ya faydalı soz soylesin veya sussun!”
KOMŞULUK HAYATIMIZIN ONEMLİ BİR PARCASIDIR
Kulturumuzdeki suzulmuş bir anlayışın ifadesi olan, “Ev alma komşu al” ozdeyişi, komşuluk ilişkilerinin her iki yonu acısından da son derece isabetli bir tespiti dile getirmektedir. “Komşu komşunun kulune muhtactır”, “Komşuda pişer bize de duşer” gibi ozdeyişler ve benzeri deyimler de komşuluk ilişkilerinin anlamını ve boyutlarını gostermek bakımından onemlidir.
Dini ve milli hasletlerimizden kaynaklanan komşuluk munasebetlerimiz devam etmekle beraber; modernleşme ve şehirleşme sureciyle birlikte buyuk olcude zayıfladığı da bir gercektir. Hızlı kentleşmenin ve değişen iş hayatının bir sonucu olarak, komşuluk ilişkilerinin olumsuz yonde etkilendiğini artık herkes gormekte ve yaşamaktadır. Aynı apartmanda yaşadıkları halde yardımlaşma ve dayanışma bir yana, birbirlerini tanımayan ve birbirleri ile selamlaşmayan insanların sayısı hic de az değildir. Birbirimizle ilişkilerimizin zayıflayıp kaybolma noktasına geldiği cağımızda, kalabalıklar icinde gun gectikce yalnızlaşıyoruz. Ebeveynin evladından, komşuların komşulardan kactıkca kacmaya calıştığını uzuntuyle muşahede ediyoruz. Oysa “Komşusu ac iken tok yatan bizden değildir” buyurmamış mıydı Yuce Nebi?
Evet, eskiden komşu acken tok yatılmazdı… Evlerden evlere yemekler taşınır, ikram edilirdi. Eskiden komşu, yandaki dairede oturan değil, aileden biri sayılırdı. Hep demez miyiz, “Nerde o eski komşular, komşuluklar?” diye… Buyuklerimiz eski komşularını yad ederler. Peki, neden bu hale geldik, neden bitti komşuluk? Bunun nedeni cok acık, besbelli… Cunku komşuluk, eskiden inancımızın kazandırdığı bir kulturdu. Oysa şimdilerde bu inancı da kulturu de yitirmeye başladık. Batı kulturunu ithal ettik hayatımıza.
ESKİDEN KOMŞULARIMIZ AKRABADAN BİLE YAKIN OLURDU
Gelin, hayatımıza anlam, omrumuze bereket katan; tatlı dil ve guler yuzu, sevgi, dostluk ve paylaşmayı bu bayramda komşularımızla doyasıya yaşayalım. Once icten bir “komşu selamı” ile başlayalım. Birbirimizle karşılaştığımızda selam verip vermemekte tereddut etmeyelim. Ziyaretine gidelim komşumuzun. Zekatlarımızla, fıtır sadakalarımızla, infaklarımızla guc durumda olan komşularımıza yardımcı olalım
Bakın Efendimiz (s.a.v) ne buyuruyor guzide sahabesi Ebu Zerr’e: “Ey Ebu Zer! Corba pişirdiğin zaman suyunu cok koy ve komşularını gozet!”
Belki icimizdeki o komşuluk ateşini yakmak icin olsa gerek ama ne olursa olsun “Komşu komşunun kulune muhtactır.”
__________________