Kıyametin Buyuk Dokuz Alameti

1) Mehdi Aleyhisselam’ın Gelmesi

Ahir zamanda Muhammed bin Abdullah isimli Ehli Beyt’ten birisi, doğu tarafından cıkacak ve Allah onunla bu dini guclendirecektir. O kişi, Fatıma (Radiyallahu Anha)’nın soyundan, Hasan (Radiyallahu Anhuma) yoluyla gelir. Alnı şakaklarına kadar acık, burnu uzun ve kıvrık, uc tarafı ince ve ortası kemerlidir.
Doğu tarafından, bayrakları siyah olan bir topluluk onun zaferine yardımcı olacak, onun alt yapısını kuracak ve ordusunu oluşturacaktır.
Allah (Azze ve Celle) bir gecede Mehdi (Aleyhisselam)’ı ıslah eder ve eski halinden başka bir hale cevirir. O insanların arasında anlaşmazlıkların ve depremlerin olduğu bir zamanda ortaya cıkacaktır. Yeryuzu ondan once zulum ve haksızlıklarla dolu olduğu gibi, onun gelmesiyle adalet ve doğrulukla dolacaktır. Gokte ve yerde bulunan herkes ondan razı olacaktır.
Yedi sene idarede bulunacak, onun zamanında Allah-u TeÂl bol yağmur yağdıracak, yerden de bolca urun cıkacak, mal sayılamayacak kadar coğalacak ve ummet arasında eşit olarak paylaştırılacaktır. İsa (Aleyhisselam) gokten inince onun arkasında namaz kılacaktır.
Muslim 156/247, Ebu Davud 4282, 4285, Tirmizi 2331, 2333, İbni Mace 4082, 4086, Ahmed 1/84, 645, 3571, 3573, 4098, 4279, Mecmau’z-Zevaid 7/313, 314, HÂkim 4/557, 558, AlbÂni Sahiha 711, AlbÂni Sahihu’l-Cami 6734, 6736
Mehdi (Aleyhisselam)’ın gelişiyle ilgili hadisler mutevatir derecesinde olup Ehli Sunnet Âlimlerine gore onun gelmesine iman etmek vaciptir. Bu hadisleri Muhammed bin Cafer el-Kettanî, ‘Mutevatir Hadisler’ ismiyle tercume edilen kitabında derlemiştir.
2) Mesih Deccal’in Gelmesi

Mesih kelimesinin 50 tane manası vardır. Bunların icinde ‘doğru soyleyen’ ile ‘saptıran yalancı’ gibi birbirinin zıddı manalar da vardır.
Allah-u TeÂl iki tane mesih yaratmıştır ki, biri diğerinin zıddıdır. Mesih İsa (Aleyhisselam) doğru soyleyen ve insanlara doğru yolu gosterendir.
Mesih Deccal ise, insanlık icin yaratılmış en buyuk fitnelerden birisi olup cok yalan soyleyen ve insanları saptırandır. Ona Mesih denme sebebi iki gozunden birinin silik olması veya yeryuzunun tamamını kırk gunde dolaşarak ayak basmadık bir yer bırakmayacak olması da olabilir.
Deccal ise, mubalağalı ism-i fail olup anlamı, gorulmemiş ve duyulmamış yalanlar soyleyerek hakkı batıla karıştıran, gerceği ters ceviren demektir.
Deccal denilince akla, cok yalan soyleyen kişi gelmekle beraber asıl kastedilen kıyametin kopmasından once ortaya cıkıp insanları olağanustu haller gostererek saptıracak olan Âdemoğullarından bir insandır. İnsanlar onu bilsinler ve sakınsınlar diye bircok ozellikleri Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından bizlere bildirilmiştir.
Deccal’in Biyografisi ve Yapacağı Şeyler

1) Deccal Yahudi’dir!
2) Deccal KÂfirdir!
3) Deccal Kısırdır!
4) Deccal, İnsanı Oldurup Diriltir!
5) Deccal, Cok Kuvvetlidir!
6) Deccal, Cok Hızlıdır!
7) Deccal, Kalın Boyunludur.
8) Deccal’in Alnı Acıktır.
9) Deccal, Kırmızı Yuzludur.
10) Deccal, İri Yarı Biridir.
11) Deccal, Kısa Boyludur.
12) Deccal’in Bacakarının Arası Acıktır.
13) Deccal, Sevimsizdir.
14) Deccal, Genctir.
15) Deccal, Cukur ve Tumsek Olmayan Bir Halde Silme Duzdur.
16) Deccal’in Sacı Oldukca Kıvırcıktır!
17) Deccal’in İki Gozu Arasında KÂfir Yazılıdır!
18) Deccal’in Gozu Cam Gibi Yeşildir!
19) Deccal’in Sağ Gozu Kor veya Şaşıdır!
20) Deccal’in Sol Gozu Sonuk veya İci Cıkartılmış Uzum Tanesi Gibidir!
21) Deccal’in Ayakları Dengesiz ve Carpıktır!
22) Deccal’in Yanında Akar İki Nehir Vardır!
23) Deccal, Gokyuzune Emrettiğinde Yağmur Yağar!
24) Deccal, Toprağa Emrettiğinde Sebze ve Meyve Cıkar!
25) Deccal, Toprağa Emrettiğinde Hazinelerini Cıkartır!
26) Deccal, Hayvanların Memelerindeki Sutunu Artırır!
27) Deccal, Sebzelerin ve Meyvelerin Bereketini Artırır!
28) Deccal’in Yanında Ekmekten ve Etten Dağlar Vardır!
Buhari 6976, 6980, Muslim 2933, 2934, 2937, 2942, Ebu Davud 4316, 4320, Ahmed 2/291, 7892, 4/20, 16368
Muaz (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Beytu’l-Makdis’in imarı Medine’nin harabına, Medine’nin harabı buyuk savaşın cıkışına, buyuk savaşın cıkışı İstanbul’un fethine, İstanbul’un fethi de Deccal’in cıkışına delalet eder’ buyurdu.”
Ebu Davud 4294
Deccal’in ortaya cıkışı ile olduruluşu arasında cereyan edecek olaylar ise şunlardır:
Şam ile Irak arasında Horasan’da ortaya cıkar, İsbehan Yahudilerinden yetmiş bin kişi ona tÂbi olur. Yeryuzunde kırk gun kalır ve iki mukaddes belde olan Mekke ile Medine dışında ayak basmadık bir yer bırakmaz.
Bu kırk gunden birincisinin uzunluğu bir sene gibi, ikincisinin uzunluğu bir ay gibi, ucuncusunun uzunluğu bir hafta gibi ve kalan gunler de bilinen gunler gibidir. Toplam olarak yeryuzunde 439 gun kalır.
Dolaştığı beldelerde insanları kendisinin ilahlığını tanımaya davet eder, davetine inanalar icin goğe emreder de yağmur yağar, toprağa emreder de her turlu bitkiyi cıkarır. Davetini kabul etmeyenlere şiddetli musibetler ve kıtlık isabet eder. Deccal bir harabeye uğrayarak icindeki hazineleri cıkarmasını emreder. Bunun uzerine oranın hazineleri, bal arılarının arı beyinin peşinden gittiği gibi Deccal’in peşi sıra giderler.
Onun yanında ekmekten ve etten dağlar ile iki tane akarsu vardır ki, bunlardan birisi beyaz bir su, diğeri de alevlenen bir ateştir. HÂlbuki bunların aslı tam tersi olup ateş gibi olan, serin bir su, su gibi olan da bir ateştir.
Deccal genc bir mu’mini oldurup diriltir. Ancak o genc, onun yalancı Mesih Deccal olduğunu ilan eder, buna karşın Deccal ona bir daha zarar veremez. Nihayet İsa (Aleyhisselam) gokten iner ve Beytu’l-Makdis Kudus civarında onu oldurerek bu buyuk fitneyi ortadan kaldırır.
Muslim 2934, 2937, 2939, 2942, 2944, Buhari 6979, İbni Mace 4072
Deccal ortaya cıktığında şerrinden korunmak icin şunlar yapılmalıdır:
1) Ondan uzak durulmalı.
2) Karşılaşmaktan kacılamamışsa davetine uyulmamalıdır. Cunku onun iddia ettiği gibi bir ilah olmadığına dair cokca alamet vardır. Gozunun şaşı olması, bir insan oluşu, alnında ‘kÂfir’ yazması, genci oldurememesi gibi.
3) Ateşine girmek ya da suyundan icmek zorunda kalınırsa ateşine girilmelidir.
4) Kehf Sûresi’nin ilk 10 ayeti ezberlenmeli ve o gorulduğunde Kehf Sûresi okunmalıdır. Bunlar da onun şerrinden korunmaya yardımcıdır.
Muslim 809/257, 2934, 2937, Ebu Davud 4315, 4319, 4321, 4323
Mesih Deccal’in kıyamete yakın bir vakitte ortaya cıkacağı ve bazı olağanustu şeyler gostereceği ile ilgili hadisler mutevatir olup Muhammed bin Cafer el-Kettanî, ‘Mutevatir Hadisler’ isimli kitabında bu hadisler hakkında bilgi vermiştir.
3) İsa Mesih Aleyhisselam’ın Yeryuzune İnmesi

Mesihlerin ikincisidir. Allah (Azze ve Celle) onu babası olmaksızın Meryem (Aleyhesselam)’dan doğmasını takdir ettiği, Allah’ın kelimesi ve kendinden bir ruh olan İsa (Aleyhisselam)’dır.
Nisa 171
Bilindiği gibi İsa (Aleyhisselam), Ben-i İsrail’e yani Yahudilere gonderilen Nebilerden birisiydi. Onlar bircok nebiyi oldurdukleri gibi onu da oldurmek istediler. Ancak Allah-u TeÂl buna musaade etmedi ve onu kendi katına yukseltti.
Allah-u TeÂlÂ, Kur’an’ı Kerim’de İsa (Aleyhisselam)’ın oldurulmediğini ve carmıhada gerilmediğini, başka birinin ona benzetildiğini ve o benzetilen kişiyi oldurduklerini, Allah’ın İsa’yı kendine yukselttiğini, dolayısıyla halen diri olduğunu haber vermektedir. Allah-u TeÂlÂ, Kur’an’ı Kerim’de İsa (Aleyhisselam)’ın kıyametin yaklaşması hakkında bir alamet olduğunu bildirmektedir. Allah-u TeÂl şoyle buyuruyor:
“Biz Allah’ın Rasulu olan Meryem oğlu İsa’yı oldurduk demelerinden dolayı Yahudileri yıldırım carptı. Oysa onu oldurmediler ve asmadılar. Fakat o oldurdukleri kendilerine İsa’ya benzetildi. Onun hakkında anlaşmazlığa duşenler, ondan yana kuşku icindedirler. Bu hususta tam bir bilgileri yoktur, sadece zanna uyuyorlar. Onu yakînen oldurmediler. Bilakis Allah onu kendisine yukseltti. Allah Azîz’dir, Hakîm’dir.”
Nisa 157, 158
Allah-u TeÂl şoyle buyuruyor:
“Muhakkak ki o (İsa), kıyamet saati icin bir bilgidir…”
Zuhruf 61
İsa (Aleyhisselam) hakkında Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den varid olan hadisten anlaşıldığına gore kıyamet saati yaklaşıp Deccal ortaya cıktığı esnada İsa (Aleyhisselam) bir sabah vakti adaletli bir hakem olarak Şam’ın doğusundaki beyaz bir minarenin yanına, ellerini iki meleğin kanatlarına koyarak inecektir.
Muslumanların imamının arkasında sabah namazını kılacak, Mesih Deccal’i oldurecek ve Muslumanlar onun taraftarı olan Yahudilerin koklerini buyuk bir savaş neticesinde yeryuzunden sileceklerdir.
İsa (Aleyhisselam), yeryuzunde Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şeriatı ile hukmederek Hristiyanların tazim ettikleri hacı kıracak, aslen yenmesi haram olan ve Hristiyanlarca etinin yenmesi helal sayılan domuzu oldurecek ve cizyeyi kaldıracaktır. Cunku Ehli Kitabı İslam dinine zorlayacak, aksi takdirde cizyeyi kabul etmeyip onlarla İslam uzere savaşacaktır.
Allah onun zamanında İslam dışındaki tum dinleri ortadan kaldıracak ve İslam yeryuzundeki tek din olacaktır. İsa (Aleyhisselam), Ye’cuc ve Me’cuc kavimlerine karşı Muslumanları bir kaleye sığındıracak ve Allah-u TeÂlÂ, onun duasının bereketiyle o iki kavmi bir gecede helak edecektir.
İsa (Aleyhisselam) yeryuzunde toplam kırk sene kalacak, bu donemde dunya bolluk ve bereketle, huzur ve asayişle dolacak, kimse kabul etmeyecek derecede mal coğalacak, vahşi hayvanlarla evcil hayvanlar ve insanlar bir arada yaşayacak, kimse kimseye rahatsızlık ve zarar vermeyecektir.
İsa (Aleyhisselam), umre ve hac ibadetlerini yerine getirmek icin telbiye getirecektir. Eceli geldiğinde de vefat edecek ve Muslumanlar ona cenaze namazı kılacaklardır.
Buhari 3263, 3264, Muslim 155/242, 246, 156/247, 2897/34, 2937/110, Ebu Davud 4324, Ahmed 2/406, 9259, 9630, 9632
İsa Aleyhisselam’ın Biyografisi

İsa (Aleyhisselam), hamamdan yeni cıkmış gibi kızıl, buğday tenli, esmerlerin en guzelinden, kıvırcık uzun saclı, sacları taranmış, orta boylu ve geniş goğusludur. Yeryuzune indiği anda uzerinde sarımsı iki parca elbise bulunacak, başını eğdiğinde su damlayacak ve başını kaldırdığında su damlacıkları inci taneleri gibi dokulecektir.
Nefesi, gozunun gorduğu yere kadar yayılacaktır. İsa (Aleyhisselam)’ın nefesini hisseden her kÂfir derhal olecektir. Beytu’l-Makdis’e yakın ve bilinen bir belde olan Ludd Kapısı civarında Deccal ile karşılaştıklarında, Deccal tuzun suda eridiği gibi eriyecek ancak İsa (Aleyhisselam) onu kendi elleriyle oldurecektir.
İsa (Aleyhisselam)’ın yeryuzunde kalacağı sure hakkında sahih olarak iki rivayet vardır, 7 ve 40 sene. Âlimler bu rivayetlerin arasını şoyle cem etmişlerdir:
İsa (Aleyhisselam)’ın goğe yukseltildiğinde 33 yaşında olduğuna dair rivayetler vardır. Dunyaya inmesinden sonra ise yedi sene daha kalacak ve toplam omru kırk yaş olacaktır. En doğrusunu Allah bilir.
Buhari 3257, 3259, Muslim 168/272, 169/273, 2937/110, 2940/116, Ebu Davud 4324
Mehdi (Aleyhisselam)’ın gonderilişi ve Deccal’in ortaya cıkması ile ilgili hadisler gibi İsa Mesih (Aleyhisselam)’ın yere inişiyle ilgili hadisler de mutevatir olup Muhammed bin Cafer el-Kettanî, ‘Mutevatir Hadisler’ isimli kitabında bu hadisler hakkında bilgi vermiştir. Dolayısıyla bu hadislere iman edip kabullenmek vaciptir! İnkÂr etmek ise kişinin durumunu tehlikeye duşurur. Yani kufurdur.
Bununla beraber tarih boyunca ummetin onemli bir kesimi tarafından yapıldığı gibi; Mehdi’nin gonderilişi ve İsa (Aleyhisselam)’ın yeryuzune inişi ile ummetin toparlanma surecine girecek olması uyuşukluk ve tembelliğe bir kalkan yapılmamalı, İslam’ın bize oğrettiği gibi ummet bilincini yayarak ve yaşatarak bir duvarın tuğlaları gibi olmaya gayret gosterilmeli ve Allah-u TeÂlÂ’nın:
“Mu’minler ancak kardeştirler…” Hucurat 10 Ayeti daima bizim şiarımız olmalıdır.
4) Ye’cuc ve Me’cuc’un Ortaya Cıkışı

Allah-u TeÂlÂ, İsa (Aleyhisselam)’ın eliyle Deccal fitnesini ortadan kaldırdıktan sonra diğer buyuk bir fesat daha ortaya cıkacaktır ki o da, Ye’cuc ve Me’cuc isimli iki kavmin yeryuzunu istila etmeleridir. Bu olay İsa (Aleyhisselam) henuz hayattayken olacaktır.
Allah-u TeÂlÂ, Kur’an’da iki yerde bu iki kavimden bahsetmektedir.
Kehf 94, 98, Enbiya 96, 97
Tefsirlerde aktarılan bilgilere gore Ye’cuc ve Me’cuc kavimlerinin soyu Nûh (Aleyhisselam)’ın oğlu YÂfis’e dayanmaktadır. Nitekim Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor:
“Nuh’un cocukları uc tanedir. SÂm, HÂm ve YÂfis. SÂm Arapların atası, YÂfis Rumların (Turklerin) atası ve HÂm da Habeşlilerin (Sudanlıların) atasıdır.”
Ahmed 5/10, 11, 20375
Kehf suresinde anlatıldığı gibi, Zu’l-Karneyn (Aleyhisselam) hemen hemen hic soz anlamayan bir kavme uğradı. Bu kavim kendilerine zarar veren Ye’cuc ve Me’cuc kavimlerini ona şikÂyet ettiler ve onlarla kendi aralarına onların gecmelerini engelleyecek tarzda bir set yapmasını istediler.
Bunun uzerine Zu’l-Karneyn (Aleyhisselam) gecidin iki yanına genişliğine ve yuksekliğine dolduracak şekilde demir kutlelerini yığdırtarak bunları yaktırdı. Nihayet demirler kor halini alınca erimiş bakır istedi ve o korun uzerine dokturdu. Nihayet bu, Ye’cuc ve Me’cuc kavimlerinin delmeye ve aşmaya guc yetiremeyecekleri şekilde muhkem bir set oldu.
Katade (Rahmetullahi Aleyh) bu settin cizgili bir elbise gibi olduğunu, bir kısmının siyah ve diğer kısmının kırmızı renkli olduğunu soylemiştir.
Camiu Li Ahkami’l-Kur’an 11/131
Hicri 227-232 yılları arasında halifelik yapan zalim Harun el-VÂsık iktidarı doneminde bazı emîrlerini bir akıncı birliği ile beraber bu setti gormek uzere gonderdi ve yerini tespit etmelerini istedi. Onlar uzun mesafeler katederek onu buldular. Set fevkalade yuksek ve erişilmez idi, ona ve cevresindeki dağlara guc yetirilemeyecek gibiydi.
Oranın yapısı demir ve bakırdandı, uzerinde buyuk kilitler olan buyukce bir kapısı vardı, oradaki burclardan birinde ker****** ve işci kalıntıları mevcuttu, settin yanında da komşu krallıklardan bekciler bulunmaktaydı. Bu birliğin oraya gidişi ile memleketlerine donuşu arası iki seneden fazla surmuştu.
İbni Kesir Tefsiri 10/5081, 5082
Bu iki kavim o gunden beri bu seddi delmeye calışmaktadırlar. Her gun seddi bir miktar delerler. Nihayet guneşin ışığını gormeye yaklaşınca başlarındaki amirleri:
−Kazıyı bırakıp donun, kalanı yarın kazarız, der. Allah (Azze ve Celle)’de seddi eskisi gibi sağlam hale getirir. Allah’ın dilediği vakte kadar bu olay surekli tekrar eder. Nihayet onların vakitleri tamamlanıp Allah onları insanların uzerine gondermeyi dilediğinde onlar seddi yine kazarlar ve delme işini tamamlamaya yaklaştıklarında amirleri:
−Kazıyı bırakıp donun, inşallah yarın kazarsınız, diyerek istisnada bulunur. Ertesi gun seddin yanına vardıklarında onu inşa olmuş halde değil de bıraktıkları gibi bulurlar ve seddin kalanını kazarak yeryuzu halkının uzerine saldırırlar.
Bu esnada Allah-u TeÂlÂ, İsa (Aleyhisselam)’a:
−Ben şimdi Bana ait olan birtakım kullar cıkardım. Hic kimsenin onlarla savaşmaya gucu yetmez. Bu sebeple sen yanındaki kullarımı Tûr dağına sığındır ve orayı onlar icin sağlam bir sığınak ve kale yap! diye vahyeder.
Seddi delen Ye’cuc ve Me’cuc kavimleri insanlara saldırırlar, canlarını ve mallarını ifsad ederler, yeryuzundeki butun suları icerler. Hatta bu iki kavim şu an İsrail sınırları icinde Hayfa kentinin doğusunda bulunan Taberiye golune uğrar ve suyunu icmeye başlarlar. Kalabalığın sonu oraya uğrar, su bulamayınca şaşırırlar da:
−Yemin olsun bir zamanlar burada su vardı, derler. Onlar oyle kalabalıktırlar ki, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onların kalabalıklığını bize bir kutsî hadiste şoyle haber verir:
“Cehenneme gonderileceklerin miktarı her 1000 kişiden 999’udur.
AshÂbın:
−Geriye kalan o binde bir hangimiz olabilir? sorusuna Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle cevap vererek ummetini sevindirmiştir:
−“Sevinin, sizden her bir kişiye karşılık Ye’cuc ve Me’cuc’den 999 kişi vardır. Sizler mahşer halkının toplamı icinde beyaz bir okuzun derisindeki siyah bir tuy veya siyah bir okuzun derisindeki beyaz bir tuy mesabesindesiniz…”
Buhari 4576, Muslim 222/379
Bu iki kavim yeryuzune hÂkim olurlar. En son olarak İsa (Aleyhisselam) ve yanındakileri Tûr dağında kuşatıp oraya hapsederler. Oyle ki, yiyecek ve iceceklerin tukenmesi, temin de edilememesi sebebiyle o Muslumanların her birine verilecek bir okuz kafası yuz altından değerli olacaktır.
Yeryuzu halkının işini bitirdiklerine kanaat edildiğinde Ye’cuc ve Me’cuc kavminden bir kişi:
−Şu yeryuzu halkının işini bitirdik, şimdi gokyuzu halkıyla savaşacağız, der. Onlardan birisi mızrağını goğe doğru fırlatır ve Allah’ın dilemesiyle o mızrak kana bulanmış olarak yere duşer. Bunun uzerine onlar buyuklenerek:
−Gokyuzu halkını da oldurduk, derler. Muteakiben İsa (Aleyhisselam) ve arkadaşları Allah-u TeÂlÂ’ya dua ve niyazda bulunurlar da, Allah-u TeÂl o iki kavmin uzerine, boyunlarına musallat olacak deve ve davarların burunlarında bulunan bir kurtcuk gonderir. Bu kurtcuklar onları boğazlarından yakalar. Onlar cekirge surusunun olumu gibi olurler ve birbirlerinin ustune yığılıp kalırlar.
Ertesi gun onların helak oldukları anlaşılınca İsa (Aleyhisselam) ve arkadaşları sığındıkları kaleden inerler. Yeryuzunde bu iki kavmin fertlerinin yağlarının ve pis kokularının doldurmadığı bir karış yer bulunmaz.
Muslumanlar ellerinde kalan hayvanları salıverirler ancak o iki kavmin leşleri dışında bir yiyecek bulamazlar. Onların leşlerini yiyerek ot yiyip semizlendikleri gibi semizlenirler ve memeleri sutle dolar. Muslumanlar onların ok, yay ve kalkanlarından yedi yıl boyunca ateş yakarlar.
İsa (Aleyhisselam) ve arkadaşları Allah’a niyazda bulunurlar ve Allah birtakım kuşlar gonderir. Bu kuşlar o kokmuş cesetleri Allah’ın dilediği bir yere taşırlar. Sonra Allah-u TeÂl şiddetli bir yağmur gonderir, o yağmur her tarafı yıkayıp temizler, ayna gibi parlatır. Sonra yere:
−Urunlerini bitir, bereketini geri getir, denilir. Oyle ki, bir kalabalık bir tek nar ile doyar, onun kabuğunun altında golgelenir. Sut bereketlenir de bir sağmal hayvandan sağılan sut kalabalık bir cemaate yeter.
Bolluk ve bereket yeniden coğalır, huzur ve asayiş artar. İsa (Aleyhisselam) vefat eder, halk onun uzerine cenaze namazını kılar. İnsanlar bu haldeyken Allah-u TeÂl tatlı bir ruzgÂr gonderir, o ruzgÂr Musluman olan insanları koltuk altlarından yakalar ve ruhlarını alır. Artık geriye kıyametin tepelerine kopacağı en şerli insanlar topluluğu kalır.
Muslim 2937/110, Tirmizi 2341, 3359, İbni Mace 4075, 4076, 4079, 4080
5) Uc Buyuk Cokuntu (Hasıf)

Kıyametin kopmasından once vuku bulacak buyuk alametlerin zikredildiği hadiste uc buyuk hasıftan bahsedilmekte, ancak bunun teferruatı hakkında pek bilgi verilmemektedir.
Muslim 2901/39, Ebu Davud 4311, Tirmizi 2274, İbni Mace 4055
Hasıf, yere batma ve yerin cokmesi şeklinde olur. Nitekim eski ummetlerden bazısı işledikleri gunahlardan dolayı yere batırılarak cezalandırılmıştır. Kibirli bir şekilde yolda yururken yere batırılan ve kıyamet gunune kadar da batırılacağı haber verilen kişi de bu şekilde cezalandırılanlardandır.
Buhari 5850
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in haber verdiğine gore bu ummetten de yere batırılarak cezalandırılacak olanlar bulunacaktır ki, bunlar kaderciler ve zındıklardır.
Ahmed 2/91, 5639, 5867, 6208, Tirmizi 2280, İbni Mace 4061
Kıyametin buyuk alametlerinden biri olarak zikredilen bu hasıf, yerin cokmesi şeklinde olacaktır. Bu cokuntulerden birisi yeryuzunun doğusunda, diğeri batısında ve ucuncusu de Arap yarımadasında olacaktır. Bu cokuntuler henuz gercekleşmemiştir, şimdiye kadar gercekleşen irili ufaklı cokuntuler kucuk cokuntu kısmından olup kucuk alametler kısmındandır, Allah en doğrusunu bilendir.
6) DuhÂn (Duman)

Kıyametin buyuk alametlerinden dumandır bu duman hakkında Allah-u TeÂl şoyle buyurmaktadır:
“Goğun, insanları buruyerek acık bir duman cıkaracağı gunu gozetle! Bu, elem verici bir azaptır. (İşte o zaman insanlar):
−Rabbimiz! Bizden (bu) azabı kaldır, doğrusu biz artık iman edenleriz. (derler)”
DuhÂn 10, 12
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de bu duman hadisesinden ceşitli kereler bahsetmiş ve kısmen teferruatını haber vermiştir. Buna gore kıyamete yakın bir vakitte apacık olacak ve herkes tarafından gorulecek bir duman gokle yer arasında meydana gelerek insanları saracaktır.
Bu duman sebebiyle insanlar azap duyacaklar, mu’minler nezleye tutulmuş gibi olacaklar, kÂfirlerin de nefesleri kesilecek, şişecekler, kızaracaklar ve sonunda duman kulaklarından cıkacaktır. Bir rivayete gore bu duman yeryuzunde 40 gun kalacaktır. Neticede insanlar, bunun Allah tarafından kendilerine gonderilen bir ikaz ve azap olduğunu anlayacaklar, akabinde bu azabı kaldırması icin Allah’a dua edeceklerdir.
“Biz azabı birazcık kaldıracağız ama siz yine (eski halinize) doneceksiniz.” DuhÂn 15. ayetinden Allah-u TeÂlÂ’nın onlardan bu duman azabını istekleri uzere kaldıracağı, ancak onların Âdetleri uzere tekrar kufre geri donecekleri ve bu ikazı da kulak arkası edecekleri anlaşılmaktadır.
“Fakat biz buyuk bir şiddetle yakalayacağımız gun (kıyamet gunu), kesinlikle intikamımızı alırız.” DuhÂn 16. ayetinden de Allah-u TeÂlÂ’nın onları azaplandırma işini, gozlerin korkudan dışarı fırlayacağı kıyamet gunune ertelemekte olduğu anlaşılmaktadır. O şiddetli gunun azabından Allah’ın rahmetine sığınırız!..
Muslim 2798/39, 2901/39, Nevevî Muslim Şerhi 5/2744, İbni Kesir Tefsiri 13/7180, 7185, Olum Otesi Tarihi 146, 148
7) Guneşin Batıdan Doğması

Kıyametin buyuk alametlerinin yedincisi guneşin, her zamankinin aksine doğudan değil de battığı yerden doğmasıdır. Bu hususta Kadı İyad (Rahmetullahi Aleyh)’in dediği gibi; bunun gibi kıyamet alametlerine dair olan hadisler, Ehli Sunnete mensup butun fıkıh, hadis ve kelam Âlimleri tarafından zahirî manalarıyla kabul edilmiş ve başka turlu yorumlanmamıştır.
Nevevî Muslim Şerhi 1/310
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bildirdiğine gore, guneş batıdan doğmadan kıyamet kopmayacaktır. Guneşin battığı yer tarafında genişliği yetmiş yıllık mesafe olan bir kapı vardır ki, buna tevbe kapısı denilir.
Bu kapı, guneş batıdan doğuncaya kadar daima acık olacak ve tevbe eden herkesin tevbesi kabul edilecektir. Guneşin battığı yerden doğması hadisesi vuku bulduğunda, o kapı da kapanacak ve artık hic kimseden tevbe kabul edilmeyecek, daha once iman etmemiş veya imanından bir hayır elde edememiş insanların imanları kendilerine bir fayda sağlamayacaktır.
HÂlbuki o dehşetli alameti goren butun insanlar iman edecekler, ancak bu gecersiz bir iman olacaktır. Yine kavranması zor, ancak iman edilmesi vacip olan gaybî haberlerden birisi de Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bildirdiği şu olaydır.
Ebu Zerr (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyurdu:
“Guneş her gun battıktan sonra Arş’ın altındaki mustekarrına karar kılma, yerleşme yeri gider ve secde etmek icin izin ister. Kendisine secde icin izin verilir, secde eder ve bu halde kalır.
Nihayet kendisine:
−Kalk, geldiğin yerden geri don! denilir. Bu hal rutin olarak ta ki insanların her turlu cirkinliği aşikÂre yaptığı bir doneme kadar her gun devam eder.
Belirlenen o vakit geldiğinde guneşe:
−Kalk ve battığın yerden doğ! denilir. Bunun uzerine guneş batı tarafından doğar. Bu alamete şahit olan insanların hepsi imana gelir, ancak tevbe kapısı artık kapanmıştır. İşte o gun, şu ayette bize bildirilen gundur:
“…Rabbinin ayetlerinden/delillerinden bazısı geldiği gun, onceden iman etmeyen veya imanından bir hayır kazanmayan kimseye (o gunku) imanı hicbir fayda vermez.” En’am 158
Buhari 3017, 4362, 4696, 6974, Muslim 157, 159, Ebu Davud 4310, 4312, Tirmizi 2281, 3265, 3266, 3763, 3764, İbni Mace 4068, 4070, Ahmed 5/145, 21625, 21679, 21734, 21791, 21874, İbni Kesir Tefsiri 6/2873, 2878
8) Dabbetu’l-Arz’ın Ortaya Cıkması

Kıyamete oldukca yakın bir vakitte ortaya cıkacak alışkın olunmayan alametlerden biride Dabbe’nin canlı hayvanın bir kuşluk vakti insanların arasına cıkması ve onlarla konuşmasıdır.
Bu hususta Allah-u TeÂl şoyle buyurmaktadır:
“Soz aleyhlerine gercekleştiğinde onlara yerden bir dabbe cıkartırız. O dabbe, onlara hitaben insanların ayetlerimize yakînen kesin olarak inanmadıklarını soyler.”
Neml 82
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den Dabbetu’l-Arz’ın ortaya cıkacağına dair sahih rivayetler nakledilmiştir. Onlardan birisi şudur:
“Dabbe cıkar ve insanların burunlarını damgalar. Sonra o damgalananlar sizin icinizde yaşarlar. Hatta deve satın alan birine diğeri:
−Onu kimden aldın? diye sorar.
–O da:
−Burnu damgalı olanların birinden aldım, der.”
Ahmed 5/268, 22664, Buhari Tarih 3/172, Mecmau’z-Zevaid 8/9, AlbÂni Sahiha 322
Ancak onun niteliği, nerede ve nasıl ortaya cıkacağı, başka neler yapacağı hakkında birbirine muhalif, sıhhatleri hakkında da fikir sahibi olamadığımız bircok rivayetler nakledilmiş ve bunlara dayalı goruşler ortaya surulmuştur.
Hafız ibni Kesir (Rahmetullahi Aleyh) değerli tefsirinde şoyle demiştir:
“Bu canlı, ahir zamanda insanların bozulduğu ve Allah’ın emirlerini terk ederek gercek dini değiştirdikleri sırada ortaya cıkar. Allah-u TeÂlÂ, onlar icin yerden bir canlı cıkaracaktır. Bu canlının Mekke’den cıkacağı da, Mekke’nin dışında başka yerlerden cıkacağı da soylenmiştir. O canlı, insanlarla durumları hakkında konuşacak yani hitap edecektir.”
İbni Kesir Tefsiri 11/6176, 6177
Bu Dabbe’nin sahip olacağı soylenen vasıflardan; uzunluğunun 60 zira yani 30 metre, insan yuzlu, okuz başlı, domuz gozlu, filkulaklı, dağ kecisi boynuzlu olduğu, boynuzları arası mesafenin bir fersah yani 5.000 metre olması, devekuşu boyunlu, aslan goğuslu, kaplan renkli, kedi boğurlu, koc kuyruklu, deve ayaklı oluşu, onunden kacan kimsenin ondan kurtulamadığı, arkasından koşan kimsenin ona yetişemediği, Musa (Aleyhisselam)’ın asasını ve Suleyman (Aleyhisselam)’ın muhrunu taşıması gibi hakkında soylenen şeylerden hicbirinin delili yoktur.
Hakkında sahih bir nass gelmediği icin bu konunun peşine duşmek ve kesin bir hukum vermek doğru olmaz. Ancak bize bildirildiği kadarına iman etmeli ve teslim olmalıyız. Aynı şekilde bu canlının akıbeti hakkında da herhangi bir delil bulunmadığı gibi, bu hususa dair bir goruşe de ulaşamadık.
Muslim 2941/118, Ebu Davud 4310, İbni Mace 4069, İbni Kesir Tefsiri 11/6176, 6181, Kurtubî Tefsiri 13/231, 237
9) İnsanları Onune Katıp Sevk Eden Ateş

Kıyametin buyuk alametlerinin sonuncusu ise, Yemen’in Aden ile Hadramevt şehirleri civarından buyuk bir ateş cıkmasıdır. Bu ateş insanları kuzeye, Şam topraklarına yani Şam topraklarıyla kastedilen alan, bugunku Suriye topraklarına ilaveten Urdun, Irak ve Turkiye topraklarından bir kısmını icine alan geniş bir bolgedir. İşte bu bolgeye doğru goc etmek zorunda bırakacaktır.
Artık bu alametten sonra kıyamet kopacak, imtihan bitip hesap gorme ve karşılıkların verileceği ebedi hayat başlayacaktır. Bu hususta Kur’an’da bir delil bulunmamakla beraber Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyurmaktadır:
“Sizler şu on alameti gormedikce kıyamet kopmayacaktır: Duman, Deccal, Dabbetu’l-Arz, guneşin batıdan doğması, İsa bin Meryem’in yeryuzune inişi, Ye’cuc ve Me’cuc, birisi doğuda, birisi batıda ve diğeri de Arap yarımadasında olmak uzere uc yer cokuntusu. Bu alametlerin sonuncusu ise, Yemen’den Aden’in en uzak yerinden cıkıp insanları goc ettiren onları haşrolunacakları yere doğru onune katarak suren bir ateştir.”
Ravilerden biri onuncu alamet: ‘İnsanları denize atan bir ruzgÂrdır’ dedi.
Muslim 2901/39, 40, Ahmed 4/6, 7
Bu hadisin şerhinde İmam Maverdî (Rahmetullahi Aleyh) şoyle demektedir:
“Aden ve Yemen’in en uzak noktasından cıkacak olan bu ateş, hadiste acıklandığı gibi insanları haşredip toplayacaktır.”
Nevevî Muslim Şerhi 5/2745
Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Kıyamet gununden once Yemen’in Hadramevt şehrinden veya Hadramevt denizi tarafından bir ateş cıkacak ve insanları haşredecek toplayacaktır.’
SahÂbe:
−Ya Rasulallah! Bu durumda bize ne emredersin? diye sorunca Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Size Şam’ı tavsiye ederim’ buyurdu.”
Tirmizi 2314, Ahmed 2/8, 4536, 5146, 5376, 5738, 6002
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘İnsanlar dunyanın son doneminde bazı şeylere rağbet edip onları isteyen ve bazı şeylerden korkanlar olarak uc grup halinde haşrolunurlar: İkincisi ikisi bir deve uzerinde, ucu bir deve uzerinde, dordu bir deve uzerinde, hatta onu bir deve uzerinde sevk olunurlar. Bunların kalanlarını yani uc gruptan ucuncusunu ise, bir ateş haşredip toplar. Onlar nerede kaylule yaparlarsa ateş de onlarla beraber kaylule yapar. Onların geceledikleri yerde onlarla beraber geceler, onların sabahladıkları yerde onlarla beraber sabahlar, onların akşamladıkları yerde onlarla beraber akşamlar’ buyurdu.”
Buhari 6438, Muslim 2861/59
Kaylule: Oğle ile ikindi vakitleri arasında yapılan ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından da yapılması tavsiye edilen uykunun adıdır. Bu uykunun insana faydası tıbben de tespit edilmiştir.
Hafız ibni Kesir (Rahmetullahi Aleyh)’in de dediği gibi bu hadiste ravilerden kaynaklanan bir hazf eksiltme olduğu aşikÂrdır. Cunku uc gruptan bahsedilmekte, ancak iki grubun durumu hakkında bilgi verilmektedir. Şu hadiste eksik olan birinci grup hakkında bilgi verilmektedir:
“İnsanlar kıyamet gununde uc grup halinde haşredilirler: Bir grup yiyeceğini yemiş, giyeceğini giymiş ve bineğine binmiştir…”
Ahmed 5/164, 165, 21788
Hafız ibni Kesir (Rahmetullahi Aleyh) bu hadisleri zikrettikten sonra şoyle demiştir:
“Bu hadislerde bahsedilen haşır, dunyanın son vakitlerinde mevcut olan insanların, haşır yeri olan Şam diyarında uc sınıf olarak toplanmaları demektir. Bu uc sınıftan biri yiyeceğini yemiş, giyeceğini giymiş ve bineğine binmiştir. İkinci grup bazen bineğe biner, bazen de yaya gider. Bunlar binek azlığından dolayı iki kişi bir deveye, uc kişi bir deveye ve on kişi bir deveye nobetleşe binerler. Ucuncu gruba gelince; Aden’in derinliklerinden cıkıp insanları her taraflarından kuşatan ateş, onları onune katıp yaya olarak mahşer sahasına goturur.”
Olum Otesi Tarih 183
İmam Nevevî (Rahmetullahi Aleyh) ise şoyle demiştir:
“Âlimler, bu haşrın, kıyametten ve Sûr’a uflenmesinden hemen once, dunyanın son vakitlerinde olduğunu soylemişlerdir. Bunun delili ise, ateşin o insanlarla beraber kaylule yapması, sabahlaması ve akşamlamasıdır. Cunku kıyamet koptuktan sonra sabahlama, akşamlama vs. yoktur. Muslim’in zikrettiği gibi bu, kıyamet alametlerinin sonuncusudur.”
Nevevî Muslim Şerhi 5/2718, 2719
Tum bu rivayetlerden Şam bolgesinin, insanların toplanacağı haşır alanı olduğu anlaşılmaktadır. Şuphesiz ki bu, o diyarın faziletinden kaynaklanmaktadır. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Şam diyarını ovmuş, orası icin dua etmiş ve oraya yerleşmeyi teşvik etmiştir.
1) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyurdu:
“Ne mutlu Şam’a!”
Bizler:
−Ya Rasulallah! Bu hangi sebepten oturudur? dedik.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−“Cunku Rahman’ın melekleri kanatlarını Şam’ın uzerine germiştir” buyurdu.
Tirmizi 4211
2) Muaviye bin Hayde (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
−Ya Rasulallah! Bana nereyi tavsiye edersin? diye sorunca Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−“İşte şurayı, dedi ve eliyle Şam tarafını gosterdi.”
Tirmizi 2288
3) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyurdu:
“Yapılacak olan savaş gununde Muslumanların sığınağı, Şam şehirlerinin en hayırlısından biri olan ve kendisine Dimeşk denilen şehrin yanındaki el-Ğuta olacaktır.”
Dimeşk: Suriye’nin şimdiki başkenti olan Şam şehridir.
Ebu Davud 4298
4) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle dua etmiştir:
“Ey Allah’ım! Şam’ımızda bize bereket ihsan et! Ey Allah’ım! Yemen’imizde bize bereket ihsan et!”
Buhari 6954, Tirmizi 4210
5) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyurdu:
“Yakında işler sizin muhtelif ordulara ayrılmanız şeklinde olacaktır! Bir ordu Şam’da, bir ordu Yemen’de ve bir ordu da Irak’ta olacaktır.”
Bunun uzerine ibni Havale (Radiyallahu Anh):
−Ya Rasulallah! O zamana yetişirsem benim icin onlardan birini sec ki orayı tercih edeyim, deyince Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyurdu:
−“Sen Şam’ı sec! Orası Allah’ın arzının en hayırlısıdır. Allah kullarından en hayırlı olanları orası icin secer. Şayet Şam’a gitmeyi istemezseniz Yemen’i secin ve havuzunuzdan icin. Şuphesiz ki Allah Şam’a ve ahalisine benim icin vekil olmuştur.”
Ebu Davud 2483
Kıyametin Buyuk Dokuz Alameti:
1) Mehdi Aleyhisselam’ın Gelmesi.
2) Mesih Deccal’in Gelmesi.
3) İsa Mesih Aleyhisselam’ın Yeryuzune İnmesi.
4) Ye’cuc ve Me’cuc’un Ortaya Cıkışı.
5) Uc Buyuk Cokuntu (Hasıf).
6) DuhÂn (Duman).
7) Guneşin Batıdan Doğması.
8) Dabbetu’l-Arz’ın Ortaya Cıkması.
9) İnsanları Onune Katıp Sevk Eden Ateş.
__________________