Konuşabilme kabiliyeti, insanlara verilen en buyuk nimetlerden bir tanesidir. Hayvanların dili, bizim dilimizden cok daha buyuk olmasına rağmen onlar konuşamıyorlar...
Konuşmakla derdimizi daha rahat anlatabiliyoruz, ilim oğreniyor ve oğretiyoruz. Daha sayılamayacak kadar cok faydaları var. Bunun yanında, dilimizden dolayı buyuk sıkıntılar da başımıza gelmiyor değil...
Dilin cirmi (kendisi) kucuk ama yaptığı şeyler buyuktur. İnsanı cennete de goturur, cehenneme de. Nice insanlar yaptıkları konuşmalarla oldurulmuş veya yıllarca hapis yatmıştır. Niceleri de, yaptıkları guzel konuşmalarla takdir toplamış, yuksek makamlara cıkmış, buyuk nimetlere kavuşmuştur.
İmanlı olabilmek icin dahi -kalb ile tasdik ettikten sonra- dil ile de ikrÂr etmeden olmaz. Nazarı bile bize haram olan bir hanım, bir sozle (nikÂh akdi) helÂlimiz oluyor, eşimiz oluyor, beraber yaşıyoruz. Ağzımızdan cıkan ve kufre sebep olan bir sozden dolayı hem imanımızı, hem de nikÂhımızı tazelememiz lÂzımdır.
PİŞMANLIK FAYDA ETMEZ!..
Bunun icin dilimize sahip olmalıyız. Konuşmaya başlamadan, konuşacaklarımızı kontrol etmeliyiz. Soyleyeceğimiz soz, kendimize veya başkasına bir fayda sağlayacaksa konuşmalıyız. Konuştuklarımız bir işe yaramayacaksa boşu boşuna konuşmuş oluruz.
Akıllı adam, duşunur sonra konuşur. Ahmak ise, konuşur sonra duşunur. Konuştuktan sonra iş işten gecmiştir, ok yaydan cıkmıştır. Pişmanlık fayda vermez artık.
Mumkun olduğu kadar az konuşmalıyız. Cok konuşmak ahmakların alÂmetidir. Ahmakların bircok alÂmeti vardır: Bir, cok konuşur, iki, sur’atle cevap verir, daha karşıdaki sorusunu bitirmeden o cevaplandırmaya başlar. Uc, cabuk guvenir karşısındakine. Sormadan soruşturmadan bir iki guzel sozune aldanır ve ona guvenir.
Rabbimiz bize bir dil vermiş, iki de kulak, ustelik dilimizi de iki kilitle kilitlemiş. Dişlerimizle dudaklarımız. Bu, şu demektir; konuştuklarımızdan daha cok dinlemeliyiz...
Âlimin yanında susarsak, ilmimiz artar. Cahilin yanında susarsak sabrımız artar. Cunku cahil sacma sapan konuşur, onu dinlerken sabretmek zorunda kalırız, bu da bizim olgunlaşmamıza sebep olur.
Cok konuşanı pek sevmezler. İmam Malik hazretlerine birinden bahsederler ve onu overler. İmam da, şoyle cevap verir:
-Doğrudur, değerli bir insandır. Ama bir aylık konuşmayı bir gunde yapıyor!..
Lokman Hakîm, bir gun oğluna şoyle nasihatte bulunur:
-Yavrum! İnsanlar, guzel konuşmaları ile iftihar ederken sen de, guzel sukûtunla iftihar et!
Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Allah’a ve ahiret gunune iman eden kimse, konuşmalarına dikkat etsin. Ya doğru konuşsun veya sussun. Cunku ağızdan cıkan butun sozler melekler tarafından kaydedilir ve hesabı da gorulur.)
Gereksiz yere konuşmamalı ve bizi ilgilendirmeyen soruları sormamalıyız. MeselÂ; kandil gunlerinde kimseye “oruc musun?” diye sormamalıyız. Orucum dese, kibirlenecek, gunÂha girecek. Değilim dese mahcup olacak.
Buna benzer, yolda karşılaştığımız kişiye nereden geldiğini veya nereye gittiğini de sormamalıyız. “Falanca adam bizi davet etti” veya “falancaya gidiyoruz” dese, bizim de tanıdığımız ise “bizi nicin davet etmedi” diye ona guceniriz...
“NE AMEL İŞLEDİN?..”
Dunyada iken birbirimize cok soru soruyoruz. Mesela; “Adın nedir, kac yaşındasın, ne iş yapıyorsun, tahsilin nedir, yabancı dilin var mı, evli misin, kac cocuğun var?” gibi bircok soru... Kabre girdikten sonra sorular teke iner: “Amelin nedir?”
Cehenneme girenlerin coğu dillerinden dolayı girerler. İnsanoğlunun hicbir organı dili kadar iyi ve dili kadar kotu ve tehlikeli olamaz.
Nasıl ki dunya hırsı ile dolu olan bir kimse, helÂl, haram ayırt etmeden ne bulduysa cebine ve midesine indirirse; aynen bunun gibi cok konuşmayı seven kimse de doğru-yanlış demeden aklına gelen her şeyi yerli, yersiz konuşur. Bundan cok pişmanlık ve sıkıntı gorur, ama nafile!..
__________________
Susan kurtuldu!..
Dini Bilgiler0 Mesaj
●24 Görüntüleme