Sahi bu gun kac kişiyle alay ettik?
BUGUN KAC KİŞİYLE ALAY ETTİK?
Coklarının rahat bir şekilde kotu ahlÂkı benimsediği bir dunyada; fedakÂrlık yapacak, hoş gorulu davranacak, alttan alıp bağışlayacak, hatalara karşı merhametle, sevgiyle yaklaşacak, hÂsılı İslÂm'ın hayat veren guzel ahlÂkını sinelerinde ozumseyerek yaşayacak insanlar azalmış demektir. Bu istenilmeyen durum, Allah korkusu ve vicdanların sesine gore değil de nefsin cıkarları doğrultusunda hareket edilmesinden kaynaklanmaktadır.
Her insan cevresindeki insanların kendisine iyi ve guzel davranışlarda bulunmasını ister. Kusurları olduğunda hoşgorulu davranılmasını, bir sorunu olduğunda adil şekilde karar vermesini, ne kadar kibirli bir tavır icerisinde olsa da kendisine tevazu ile yaklaşmasını arzu eder. Tahammul edilmesi ne kadar zor bir tavır icerisinde olursa olsun, kendisine sabır gosterilmesini, ihtiyac icerisinde olduğunda fedakÂrlık yapılmasını, ne kadar cok olursa olsun hatalarının her seferinde affedilmesini, hep sevgiyle yaklaşılmasını bekler. Boyle bir ahlÂk gormediğinde de bu durumdan son derece rahatsız olur. Konuşmalarında hep bu durumdan yakınır; insanlığın olduğunden, toplumdaki yozlaşmadan, kimsenin kendisinden başkasını duşunmediğinden, maddiyatcı dunyanın insanları, insanî duygularından uzaklaştırdığından bahseder. Ne var ki butun bu taleplerine rağmen bircok insan Peygamber Efendimiz'in guzel ahlÂkını yaşama yonunde caba gostermez. Hem hic emek vermemek, hem de guzel bir dunyada, guzel bir hayat yaşamak isterler. Oysa emek vermeden hicbir guzellik ortaya cıkmaz. CenÂb-ı Hakk'ın: "İnsan, hayır istemekten bıkkınlık duymaz." (Fussilet, 41/49) buyurduğu uzere, kendileri icin hep her şeyin en iyisini, en fazlasını isterler. Guzel ahlÂk gosterip bunun icin caba harcamaları soz konusu olduğunda ise; "Ben boyleyim", "Bu yaştan sonra değişemem ki", "Benim kişiliğim, yapım boyle" gibi sozler sarf ederler. HÂlbuki bu durum ne yapılarından ne de yaşlarından kaynaklanmaktadır. Bu sadece hic emek vermeyip nefisleri nasıl istiyorsa oyle davranmalarından ve insanlarla alay etmeyi Âdet edinmelerindendir. İnsanlarla alay etmek ise buyuk gunahlardandır: Rabbimiz HucurÂt sûresinde şoyle buyurur:
"Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kotu) lakaplarla cağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kotu bir namdır! Kim de tevbe etmezse işte onlar zÂlimlerin ta kendileridir."
Kur'an ahlÂkıyla yaşamaya calışanlar ise insanlarla alay etmenin cirkin bir tavır olduğu bilincindedirler. Alay etmenin tersine, birbirlerinin guzel ozellikleriyle iftihar eder, birbirlerinin iyiliği, guzelliği ve daha fazla nimete kavuşmaları icin Allah'a dua ederler. Kur'an ahlÂkını yaşayan bir insanın buna aksi şekilde davranması duşunulemez.
Ancak iman ettiklerini soyledikleri halde bu ahlÂkı gereği gibi hayatlarına gecirmemiş kimseler de vardır. Bu kimseler cahiliye toplumlarında olduğu gibi alay etmeyi makul gormez ve acıkca bu ahlÂkı savunmazlar; ancak kimi zaman nefislerinin bu yondeki telkinlerine kapılabilirler. Bazen de bu hastalıkların kendilerinde var olduğunu hissetseler bile, bu hÂllerinin Kur'Ân'a muhalif olmayacağını duşunerek kendilerini kandırırlar.
Oysaki insan, ancak emek harcadığında, doğru olanı yapmak icin irade gosterdiğinde ortaya guzel bir tavır cıkar. Guzelliklerin Nebîsi (s.a.v): "Musluman, Musluman'ın kardeşidir; ona haksızlık etmez; onu yardımsız bırakmaz ve onu kucumsemez." der ve "(Goğsune işaret ederek) Allah korkusu (takva) buradadır; kişiye kotuluk olarak Musluman kardeşini kucumsemesi, onu hor gormesi yeter." buyurur.
O halde mu'mine duşen, kimsenin kimseden ustunluğunun olmadığını bilmesi, ustunluğun yalnızca takva ile olabileceğinin idrakinde olmasıdır. Zira alay etme hissi benlik duygusundan ortaya cıkar. Benlik ise daha onceden aşağılık kompleksi yaşamış insanların hissiyatıdır.
Mustehzi bir guluş, hafif bir burun cekiş, 'aman sen de' der gibi bakış, sacma sapan bir soru, 'Bu da nereden cıktı?' der gibi bir tavır... Şekli, zamanı, uslubu fark etmez...
Bu gun kac kişiyle alay ettik? Bir duşunelim?
Toplumsal konumu, fizikî ozellikleri, mal varlığı, kıyafeti, oturuşu, kalkışı, yuruyuşu, yemek yemesi... Onlarca, yuzlerce, binlerce, yuz binlerce sebepten ve hatta haklı bir gerekceden oturu, bu gun kac kişiyle alay ettik.
Bir insanı kucuk duşurmek, incitmek onunla alay etmek arzusu benliğimize ne kadar da yerleşmiş, oyle değil mi? Zira kullanılan kaba kuvvet değil, bir kelime, akıl karıştıran bir soru, bir guluştur.
Ekseriyetin Musluman olduğu bir ulkede yaşıyoruz. Eğer Allah'ın Rasûl'u (s.a.v) bizler icin 'gaye insan' ise ve ona uyduğumuz olcude Musluman isek, kendimize soralım: "Acaba Efendimiz (s.a.v) yaşadığı muddetce kiminle, nerede ve ne zaman alay etmiş?" Madem ki Efendimiz, Rahmet Peygamberi'dir, mademki Âlemlere rahmet olarak gonderilmiştir ve onun getirdiği olculerin tatbik edilmediği, uygulanmadığı, yaşanmadığı hicbir yerde rahmet tecelli etmez...
Ben rahmet istiyorum...
Kul hakkını affetmeyeceğini bildiğim Rabb'imden sizin, bizim ve hepimiz icin mağfiret diliyorum!
Sahi bu gun kac kişiyle alay ettik?
__________________
Sahi bu gun kac kişiyle alay ettik?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●29 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Sahi bu gun kac kişiyle alay ettik?