Deprem bir doğa olayıdır. Bunda şuphe yok.

Nice canların yok olmasına neden olan da (buyuk bir coğunlukla) insanların hırslarıdır, vicdansızlıklarıdır, hırsızlıklarıdır, sorumsuzluklarıdır, Allah'tan (c.c) korkmazlıklarıdır, aptallıklarıdır, bencillikleridir vb..

Bunları daha da uzatabilirsiniz.

İnsanlar var edilirken diğer canlılarda var olmayan akıl, zeka, muhakeme gucu vb. gibi değerlerle ziynetlenmişler, silahlanmışlardır.

Bir bakıma insanların yaşam avantajlarının başında akıl, zeka muhakeme gucu gelir.

Eğer insanlardan bu meziyetleri ceker alırsanız canlıların en acizlerinden biri olduğunu gorursunuz.

İnsanlar akıllarıyla, zekalarıyla, muhakeme gucleriyle kimi olayları nispeten de olsa yonlendirip şekillendirebilirler.

Eğer evlerimiz, apartmanlarımız usulune uygun yer ve şartlarda yapılsa; buyuk bir vicdansızlıkla, acgozlulukle, sorumsuzlukla, Allah'tan (c.c) korkmazlıkla demiri ,cimentosu calınmasaydı bu gun arkalarından ağladığımız canların buyuk bir bolumu aramızda olacaktı.

Depremlerde insanları katleden birinci sorumlu Cenab-ı Allah'ın (c.c) ihsan buyurduğu meziyetleri kullanmayarak bencilleşip hayvanlaşan sozde insanlardır.

Takdir-i ilahi, kader ise olayları ve sebeplerini ezelden bilen Cenab-ı Allah'ın (c.c) olayların oluşumuna izin verip vermemesiyle ilgilidir.

Bununda kendi icinde saklı kavramaktan aciz kaldığımız pek cok nedenleri vardır. Buna ledun ilmi denilir.

Cenab-ı Allah (c.c) guclu kuvvetli pek cok insanın, insanların aptalca, bencilce, ahlaksızca yaptıkları işler sonucunda olmelerine izin verir de kendini korumaktan aciz bir primature bebeğin (Azra bebeğin) olmesine izin vermeyebilir.

Mahir bebeğin yattığı bebek karyolasından battaniyesine sarılı halde bir cekmeceye duşmesi ve burada korunması bir rastlantı mıdır?

Kimilerine rastlantı olabilir ama bizce değil,

İşte bu (bize gore) kader ya da takdir-i ilahidir.
__________________