"Allah”

“Allah”, varlığı zarûrî olan ve butun ovgulere lÂyık bulunan zatın ismidir. “Allah’ın varlığının zarûrî olması”, O’nun yokluğunun duşunulemeyeceği, var olması ve varlığını devam ettirmesi icin kimseye muhtac olmaması, O’nun kÂinatın yaratıcısı olması demektir. “Butun ovgulere lÂyık bulunması” ise, Allahu TeÂlÂ’nın en guzel isim ve sıfatlara sahip olması anlamına gelir.

Allah, gercek mÂbudun ve tek yaratıcının ozel ismidir. Bu kelimenin coğulu yoktur. Başka dillere tercume edilemez. Bu yuzden O’ndan başka hic bir varlığa isim olarak verilemez. O’nun diğer isim ve sıfatları, yaratmış olduğu varlıklara (gercek anlamda değil) mecazi anlamda verilebildiği halde, Allah ismi verilemez.

MeselÂ, insanlar icin şefkatli, merhametli, alim, adil, halim gibi sıfatlar kullanıldığı halde, “Allah” ismi, hic bir varlık icin kullanılmaz, kullanılmamıştır da. Nitekim tanrılık iddiasında bulunan Fir’avn bile: “ben sizin rabbiniz değil miyim?” dediği halde, “ben sizin Allah’ınızım” dememiştir. Mekke’li muşrikler, Kabe’deki putlarına bircok isim verdikleri halde, hic birisine Allah ismi vermemişlerdir. ZÂten muşriklere, “kÂinatı kim yarattı?” diye sorulduğunda “Allah” cevabını vermektedirler.

CÂhiliyye doneminde Araplar arasında “Allah” kavramı mevcuttu. Fakat Allah inancı sonuk bir inanctı. Onların inancına gore de Allah, Kabe’nin Rabbi, dunyanın yaratıcısı, yeryuzundeki herşeye hayat veren idi. Putlarına ise, kendilerini Allah’a yaklaştıracağı, Allah indinde kendilerine şefaatcı olacağı inancıyla tapınıyorlardı.

CÂhiliyye Arapları, hayatları tehlikede olunca gecici bir tevhide başvuruyor, dini yalnız Allah’a halis kılarak O’na yalvarıyorlar, Allah onları tehlikeden kurtarınca tekrar eski putperest inancına geri donuyorlardı.

Hristiyanların inancındaki Allah kavramı, Baba - oğul - kutsal ruh olmak uzere uc unsurdan meydana gelmekte idi. Yahudilerin inancındaki Allah kavramı ise, tek bir kavmin (İsrailoğullarının) tanrısıydı. Oysa Allah ne cÂhiliyye Araplarının, ne hristiyanların, ne de yahudilerin inandığı gibi değildir. Herşeyi yaratan, hic kimseye muhtac olmayan, herkesin kendisine muhtac olduğu, hicbir toplumun ozel tanrısı olmayıp, insanlar da dahil tum kÂinatın rabbi olan tek ilÂhtır.

“RahmÂn ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Hamd (ovme ve ovulme) Âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. O, RahmÂn ve Rahim’dir. Ceza gununun sahibidir. Ancak Sana kulluk ederiz ve yalnız Senden medet umar, yardım isteriz. (Ey Allah’ım,) Bize doğru yolu goster. Kendilerine nimet verdiklerin kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!” (1/FÂtiha, 1-7)

“De ki: O Allah birdir. Allah sameddir.(Hicbir şeye muhtac olmayan, aksine her şey kendine muhtac olandır.) O, doğurmamış ve doğurulmamıştır. Hicbir şey O’na eş ya da denk değildir.” (112/İhlÂs, 1-4)


RÂzî'ye gore Allah'ın zÂtına bir isim koymanın mumkun olması durumunda bu ismin, isimlerin en buyuğu ve bu zikrin de zikirlerin en şereflisi olduğuna kesin olarak hukmetmek farz olur. Cunku ilmin şerefi, mÂlûmun; zikrin şerefi de mezkûrun şerefi iledir. Allah'ın zÂtı mÂlûmÂt ve mezkûrÂtın en şereflisi olunca, O'nu bilmek, bilmelerin (ilimlerin) en şereflisi, O'nu anmak anmaların (zikirlerin) ve o isim de isimlerin en şereflisi olur.

Fahruddin er-RÂzî, İsm-i A'zÂm'ın hangi isim olduğu konusundaki başlıca goruşleri dort maddede toparlayarak değerlendirir.
Buna gore

1. İsm-i a'zam, Zul-CelÂl ve'l-İkram'dır. Cunku Hz. Peygamber, "Ya Ze'l CelÂl ve'l-İkrÂm demeye devam edin" demiştir. Bu goruş zayıftır.

2. İsm-i A'zÂm, "el-Hayyu'l-Kayyum" sozudur. Cunku Hz. Peygamber Ubeyy b. KÂ'ab'a; "Allah'ın kitabında en buyuk Âyet hangisidir?" diye sorduğunda Ubeyy; "Allah, kendisinden başka hicbir ilÂh yoktur, Diridir, zÂtıyla ve kemÂliyle kaaimdir..." (2/Bakara, 2/255) Âyetini okudu. Bunun uzerine Hz. Peygamber, "İlim sana helÂl olsun ey Eba'l-Munzir!" buyurmuştur. Bu goruş de zayıftır.

3. Allah'ın butun isimleri yuce ve takdire lÂyıktır. Bunlardan herhangi birini daha buyuk olmakla nitelemek uygun değildir. Cunku bu, diğerlerinin noksanlıkla nitelenmesini gerektirir. Bu goruş de zayıftır.

4. İsm-i A'zam, Allah ism-i şerifidir. Doğruluk ihtimali en kuvvetli olan bu goruştur. Cunku Allah ismi, CenÂb-ı Hakkın zÂtına delÂlet etmektedir (Fahruddin er-RÂzî, et-Tefsîru'l-Kebir, l/158-159).
Kavram Tefsiri
__________________