Ayet-i Kerime Uyarıyor!
Gıybet, bir kimsenin mu’min kardeşi hakkında, duyduğunda uzuleceği veya razı olmadığı şeyleri onun yokluğunda soylemesidir.
Bazı kimseler vardır ki, dunyada taat ve ibadet ehli oldukları halde, sırf gıybet etmelerinden dolayı, kıyamet gununde amel defterleri bomboş, fakir ve perişan olurlar. Gıybet cok cirkin ve sahibini mahveden bir sıfattır.
Allah-u Zulcelal bir ayet-i kerimede: “Ey iman edenler! Zannın coğundan sakının. Cunku zannın bir kısmı gunahtır. Birbirinizin ayıbını araştırmayın. Kiminiz de kiminizi arkasından cekiştirmesin. Sizden herhangi biriniz, olu kardeşinin etini yemek ister mi? Elbette ondan tiksinirsiniz. Allah'tan korkun, şuphesiz Allah tovbeleri kabul eder, cok merhametlidir.” (Hucurat; 12) buyurmuştur.
Hasan Basri (ra) anlatıyor: “Bedir savaşına katılmış 70 sahabiye yetiştim, siz onları gormuş olsaydınız ‘Bunlar deli!’ derdiniz. Onlar bu gun insanların yaptıklarını gorselerdi ‘Bunlar ahiret gunune inanmıyorlar’ veya ‘Bunlar ahiretten nasipsiz’ derlerdi.”
Her hangi biri evinden sadece abdest almak veya mescitte cemaatle namaz kılmak icin cıkardı. Onlar Rableri ile baş başa kalmak icin bir an once gecenin bastırmasını beklerlerdi, halkla bir araya gelip huzurları kacacak diye, gunduzden hazzetmezlerdi. Onlar ibadette zirveye cıkmışlardı, faraza kendilerine “Yarın kıyamet kopacak” denilecek olsa, ibadet gayretlerinde bir farklılık olmazdı. Ahlakları cok guzeldi. Asla gıybet etmezler, meclislerinde birisinin gıybet etmesine de musaade etmezlerdi.
Onlara gore gıybet kişinin binbir zorlukla yapmış olduğu sevaplarını, amellerini zikirlerini mancınıkla etrafa dağıtması anlamına geliyordu. Gıybetin hesabının cok zor olacağını bilirlerdi. Ahirette, sevaplarının gıybetini yaptıkları kişiye intikal ettirilerek, iflas eden muflislerden olmak, en buyuk korkularıydı.
Bakalım onların titizliği nasılmış gıybet konusunda. Umarız, bize bir şeyler kazandırır da kalplerimizi mahveden ve daima bizi Allah’tan uzaklaştıran bu kalbi marazdan kurtuluruz.
Evet, onları ornek almalıyız. Cunku Selef-i Salihin, Nebevi ahlakın yaşanabilirliğinin yeryuzundeki delilleridir.
Gıybet Kalbi Harap Eder!
Ebu Kılabe (ra) şoyle diyordu: “Gıybet, kalbin hidayet ve hayır duvarlarını yıkarak, harap eder.”
İbrahim b. Ethem Hazretlerinin şoyle dediği anlatıldı: “Yalancı! Dunyalığını dostlarına vermekten kacındın. Ama ahiretini duşmanlarına verecek kadar comert davrandın. Halin boyle olunca, cimrilik ettiğin icin ozurlu olamazsın. Comertliğine de bir ovgu beklemen yersiz.”
Meşhurdur ki Hasan-i Basri (r.aleyh), birisinin gıybetini yatığını duyduğunda, kendisine hediye gonderir ve elciye şoyle demesini tembih ederdi: “Kardeşim, duyduğuma gore, iyiliklerini bana hediye etmişsin. Ona tam olarak karşılık vermeyi isterdim, ama yapamadım. Ozur dilerim.”
Şeyh Efdaluddin (ks) şoyle diyordu: “Zaman zaman iyi amellerimi coğaltıyorum ki, malı veya hukuku ile alakalı olarak kıyamet gunu benden davacı olacak olan hasımlarıma verebileyim.”
Evliyaullahdan Abdulaziz (r.aleyh), kendisinin gıybetini, yaptığını haber aldığı adamın evine gider ve “Kardeşim, sıkıntın ne ki, Abdulaziz’in gunahlarını sırtlanıyorsun?” derdi.
Omer b. Abdulaziz (r.aleyh) da şoyle diyordu: “Aman ha sakın, kardeşlerinden; herhangi bir şekilde haksızlık yapana ve sovene karşılık verme, cunku o yapacağını bir kere yapmıştır, sen icinde kin besleyip olayı her hatırladığında kendisine bela okursan, hakkını fazlasıyla almış olduğun gibi, borclu duruma da duşersin!”
Gıybeti Katık Gibi Kullananlar
Fudayl b. İyaz (r.aleyh) şoyle diyordu: “Zamanımızdaki kurraların (kıraat ilmine vakıf Âlim ve hafızların), meyveleri gıybet ve birbirlerinin kusurlarını bulmaktır. Akranları kendilerinin ustune cıkar, ilim, zahitlik ve takvada onların gerisinde kalırlar, diye odleri patlamakta, deyim yerinde ise bazıları gıybeti ekmeğin yanındaki bir katık gibi kullanmaktalar ve ustelik bu da onlara gore en hafif gunahlarıdır.”
Vuheyb b. el-Verd’ in (r.aleyh) bir sozu: “Yanımda gıybet yapılmamasını, altından bir dağı sadaka vermeye tercih ederim.”
Veki' b. el-CerrÂh (r.aleyh), bir sozunde şoyle demişti: “Gıybete bulaşmamanın ne kadar onurlu bir davranış olduğu, ondan pek az kişinin ÂzÂde kaldığından anlaşılmaktadır.”
Vehb Mekki’nin (r.aleyh) şoyle dediği anlatılır: “Gıybet etmemek, dunya ve icindekilerin hepsini Allah yoluna koyup tuketmekten, daha hayırlıdır. Harama bakmamak, dunya ve icindekilerin hepsini Allah yolunda harcayıp tuketmekten daha hayırlıdır.”
Salihlerin onculerinden, muttaki bir zat olan, Sufyan-i Sevri’ye sormuşlar:
- Peygamber Efendimiz (sav): “Cok et yenen bir hane halkından, Allah nefret eder.” hadisiyle neyi kasdetmiştir?”
- Gıybet edenleri kastetmiştir. Zira hic durmadan Muslumanların etini yiyorlar!
Salih Kişilere Dil Uzatmak
MÂlik b. Dinar'ın (r.a) bir sozu: “Salih bir zat olmaması kişiye gunah olarak yetmezmiş gibi bir de tutuyor meclislerde sÂlih zatlara dil uzatıyor!”
Zuhrî (r.aleyh)'den gıybeti tarif etmesi istenince şoyle der: “Kardeşinin yuzune karşı soylemekten hoşlanmadığın her şey gıybettir.”
Bir gece virdini yapmadan uyuyan Şakîk el-Belhî (r.aleyh) hanımından azar işitince:
- Virdimi yapmadım diye, beni ayıplama! Cunku Belh'in butun Âlimleri ve zahitleri benim amelimin artması icin gece-gunduz namaz kılıyor benim yerime oruc tutuyor, benim icin hayır yapıyorlar! Der. Hanımı:
- Bu nasıl olur? Diye sorar, Şakîk acıklar:
- Onlardan biri butun gece namaz kılıyor, gun boyu oruc tutuyor, sonra tutup Şakîk'i cekiştiriyor, onun etini yiyor (gıybetini yapıyor), boylece butun sevapları Şekîk'in terazisine aktarılıyor.
Ebû UmÂme (r.aleyh) şoyle der: “Kul kıyamet gunu amel defterinde, yapmadığı iyilikleri gorunce:
‘Ya Rabbi bunlar bana nereden verilmiş?' diye sorar. Allah TeÂl da: “Sen farkında değilken, insanların seni cekiştirmeleri sebebiyle sana verilmişlerdir.”
Abdullah b. el-Mubarek (r.a) şoyle der: “Birisinin gıybetini yapacak olsaydım, annem ile babamın gıybetlerini yapardım, cunku onlar sevaplarıma başkalarından cok daha lÂyıktır.”
Muhammed b. et-Tirmizî (r.aleyh)'nin bir sozu: “Birisinin şerefine dil uzatan bir kimse, deyim yerinde ise sevaplarını ona vermek suretiyle onu kendine tercih etmiş, onu kendinden cok sevdiğini ortaya koymuştur.”
Evliyaullah’ın, hayatlarında gıybet konusunda ne kadar titiz olduklarını gormek icin bu anlatılanlar yeterli sanırız. Butun bunlardan anlaşılıyor ki, dini yaşantımızı ne kadar hafife alırsak, Allah-u Zulcelal'in bize karşı muamelesi de o şekilde şiddetli olacaktır. Ama biz ne kadar dinimizi ince-ince yaşamaya gayret edersek, Allah-u Zulcelal'in bize karşı şefkat ve merhameti de, o nisbette fazla olacaktır. Oyleyse toplumca muptelası olduğumuz şu gıybet marazından kurtulmanın yollarını bulmalı ve bir an once, olum gelmeden evvel Rabbimize yonelmeliyiz.
Kaynaklar:
1- İmam-ı Şa’rÂni, Tenbihu’l-Muğterrin, Bedir yayınları.
2- Şihabuddin Suhreverdi, AvÂrifu’l-MeÂrif, Erkam Yayınları.
__________________
GIYBET; OLU ETİ YEMEK(Mutlaka Okuyun)
Dini Bilgiler0 Mesaj
●24 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- GIYBET; OLU ETİ YEMEK(Mutlaka Okuyun)