Aşağıdaki gundemde olanlardan sectiğimiz tezler ve acıklamalar, bizim şahsi yaklaşımlarımızdır. Din alanında uzmanlık iddiamız olmayıp, kaleme alınanlar anlama ve anlatma gayretinin tezahurleridir.

1- EZAN TURKCE OKUNMALI

Kokleri cok derinlere uzanan bu tartışma, yıllardır kafa karıştırır durur. Şurası oldukca dikkÂt cekicidir ki; nedense bu istek cami cemaatinden ya da namaz kılanlardan gelmez. Onlar halinden hicte şikÂyetci değilken, birileri bu eski ve bayat pastayı zaman zaman ısıtıp sunarlar.

Ezan bir Parola ve Şifredir.

Muminlere salat (Dua ve niyaz) cağrısı, inceleme aşamasında olanlara felah (Kurtuluş) mesajıdır. Ummete malolan bu şifre evrenseldir. Deniz ve hava trafiğinde nasıl ki SOS işareti evrensel ve değişmez ise ezan da oyledir.
Takılmayın efendiler!

Ezan Arapca’dan da ote, Rab’cadır.

2- SADECE KUR’AN BİZE YETER
İlk bakışta masum gibi gorunen bu cumle seksenli yıllarda universite gencliği arasında epeyce ilgi bulurdu. O donemler mealcilik olarak filizlenen virusun şimdiki adı Kur’an Muslumanlığı. Hissettirmeden hadisi ve Resullulah (a.s)’ı devre dışı bırakma cabasında olanlara Kuran-ı Kerim’ den şu ayet yeter sanırız;
“O kendi arzu ve hevesinden bir şey soylemez . Onun soylediği ancak vahiydir.”(Necm-3/4)


3- AMAN MUSHAFA COK SAYGI DUYALIM
İci ve Ozu ihmal edildikce Kur’an’ın kabına saygıda artış olmuştur. Aman bel hizasından aşağı tutma, aman yukseğe as, aman saygıda kusur etme ! Unutmayın, kutsal olan ne kÂğıt, ne cilt, ne yazı ne de murekkeptir.
Kutsal olan, Levh-i Mahfuz denen ana bellekte kayıtlı anlam ve mesajdır.
Biz, bu aşırı saygının da inananları Kur’an’a mesafeli tutma yonunde sinsi bir gayret olarak duşunuyoruz.
Kur’an her an yanımızda, masamızda, cantamızda, yatağın baş ucunda olmalı. Onu duvara asmak; mesajı idam etmek gibi gelir bize. Onu alın yanınıza, doğrudan bağlanın Rabbinize, konuşun, dertleşin, kendinizi seyredin Kur’an’da.

4- TURBELER TAPINAK OLMUŞ, YIKILMALILAR ...
Resulullah(a.s) onceleri kabir ziyaretini yasaklamışken, muminler ebedi hayata gecen yakınları ile bağ kursun ve ahiret zihinlerde canlı kalsın diye sonradan izin vermiştir. Mezar yapımında aşırılığa kacılmaması tavsiye edilir.
Turbeler konusunda sanat tarihi hocam kıymetli ilim adamı Hasan OZONDER’in şu tespitini sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Batı; kahramanları, buyuk adamları gelecek nesillere heykel ve anıtlarla taşırken İslam; Âlim, veli, şehit ve erenlerini gelecek nesillere abideleşen turbelerle aktarır”
Turbelerde kÂh fetih coşkusuyla goğsumuz kabarır, kÂh bir Allah dostunun aşkıyla gozumuz yaşarır. Hicbir Musluman şirk olsun diye gitmez oralara.
Turbelere olan bu tavrın altında İngiliz tesiriyle kurulan Vehhabi mantığının rolunu, dış guclerin bizim tarihi ve dini dinamiklerimizi budamaya calıştığını da goz ardı etmeyiniz.
5- HACCA GİDEN TİCARET YAPMASIN, TARTIYA EL VURMASIN
Hacc; Allah’ın muminlere paha bicilmez bir lutfudur. Nasibi olan gider ve gunah noktasında kilometre sıfırlar, sevap enerjisiyle ruhunu yeniden şarj eder gelir.
Hacı diye bir unvan yoktur. Namazı ikame eden nasıl gorevini icra ederse hacc yapan da oyledir. Hacı; melekleşmeli, ticaretten ve toplumdan el cekmeli anlayışı Muslumanları ekonomik gelişme ruhundan yoksun bırakmayı hedefleyen ruhban anlayışın savıdır ve batıldır.

6- DİN, FAKİRLERİN AFYONUDUR

Karl Marx’a ait bu goruş, diğer goruşleri gibi 70 yıl hukum surmuş ve bu gun curuyup gitmiştir. Para, sermaye, kuvvet ve luksun saadet getirmediği, ileri batı devletlerinin intihar ve cinayet grafiklerine bakıldığında acıkca gorulecektir.
Din hayattır. Din butun bir sistemdir.

Kavrayan hayat bulur, sisteme adapte olur; kavrayamayan ise ya birilerine alet olur ya da bitmez calkalanışlarla buhran anaforlarında cırpınır durur.

7- MUSLUMANLIK BİZİ GERİ BIRAKTI. BUDİST JAPONLAR VE HIRİSTİYAN BATI HEP İLERDE.

Tarih, bu sozu yalanlar. Batının ortacağ dediği geri ve karanlık donem, İslam’ın pırlanta cağıdır. Bugun İslam ulkelerinin duştuğu durum, İslam’a mal edilemez.
Dinin donuk, acılımsız, tıkalı gelenek cemberi icinde yaşanması ve cesur yorumların hayata gecirilemeyişi bizi bu hale getirmiştir. Sistemin işleyişinde mazerete ve acımaya yer yoktur. Calışan kazanır. İslam Dunyası tefekkur surecine girip, once beyinleri calıştırmaya başladığında parlak ufuklar acılacaktır. 21.yy başları bunun ilk sinyallerini de vermiştir.

8- MURŞİDİ OLMAYANIN MURŞİDİ SEYTANDIR.


“Kendini Hak ile meşgul etmezsen, Batıl seni işgÂl eder” buyurur İmamı Şafii(Rh.a).
İlim, okuma ve tefekkur kapısını aralayamayanları şeytanın istila edeceği muhakkak. Ancak, tarikat ve tasavvuf yolu da uzun basamaklar halinde yukselir. Henuz şeriatı kavramamış kimseye hakikat dersi vermek; sut icen bebeye lokma yemeyi zorlamak kadar abestir.En buyuk murşid Kuran’dır.
Yaşayan(!) en buyuk Rehber Resullullah (a.s)’tır.
Kişi, disipline olmak icin aramızda yaşayan bir fazıl kimseyi de murşid secebilir. İyi de olur. Ancak, henuz yeni ısınanlara baştaki cumleyi sarf etmek aksi tesirler de doğuracaktır.

9- DUNYA MUMİNE ZİNDAN! EZİLSEK DE, FAKİR DE OLSAK BİZ CENNET iCİN CALIŞALIM.
Bu soz -guya- hadislerden ilhamla soylenir. Zahiri bakışa gore ikilem vardır: Dunya ve Ahiret. Batını kavrayan ise Dunya ve Ahiret’i birbirinin mutemmimi (butunleyicisi) gorur ve ona gore davranır. Dini kavrayan beyinlere dunya bir cennet, saadet ve huzurdur. Asıl cennete kıyasla Dunya, elbet zindandır. Ancak Din, Dunya’ya gonderilmiş ve yaşansın diye ikame olunmuştur. Ne Kur’an, ne Hadis muminlere “ezik olun, somurulun, geri durun, fakir kalın dememektedir.”Dunya ve Ahiret’i bitişik surec olarak gorur ve sistemi kavrarsanız basit dunya hayatı da size cennet kılınır.
Ayrıca; her ne kadar sırf cennet amacı ile ibadet caiz ise de asıl olan ALLAH’A ERMEK olmalıdır. Bakışınız “Bana Seni, Gerek Seni” olmuş ise ezilme, fakirlik, zindan sizin icin soz konusu değildir artık.

10- KADIN İSLAM’DA İKİNCİ SINIFTIR VE EZİLMEKTEDİR..
En cok zihin bulandıran sozlerden biri daha. Kadın İslam’da ezilmektedir, ikinci sınıftır oyle mi?
Kur’an’ın en buyuk dort suresinden birinin adı NİSA’dır.
Efendimiz(a.s) son evrensel mesajı olan Veda Hutbesi’nde kadınlarla ilgili cok ulvi ve cok yuce bir sıfat kullanarak erkekleri uyarır: “Onlar size ALLAH’IN EMANETİDİR!..”
Kadın haklarını en cok savunan din ve uygulayan sistemin adıdır İslam!..
Oyle olmasa, CENNET ANALARIMIZIN AYAKLARI ALTINA SERİLİR MİYDİ?..

11- RAMAZAN EĞLENCESİ!. AHH O ESKİ RAMAZANLAR!..
“Ramazan Eğlencesi...” Sevmediğim, iğrenc bir kavram bu. Ramazanla eğlenceyi yan yana koymak, oyle mi?.. Osmanlı’nın yıkılış surecinde azınlıkların başrol oynadığı direklerarası şamataların, Ramazan’ın ruhu ile uzaktan yakından alakası yoktur.
Ramazan; Kur’an Ayı’dır.
Ramazan; Oruc Ayı’dır.
Ramazan; muminlerin mukabele (Allah’la konuşma) ayıdır.
“Eski Ramazanlar” teranelerini de atın artık.
Unutmayın; “Sufi, vakit cocuğudur. Gecmişe takılmaz, geleceği duşunmez, An’ı yaşar.” ( Mevlana)

Mehmet DOĞRAMACI

Not : Yazının orjinalini BURADAN okuyabilirsiniz.
__________________