Fıtratında olup da kendinde ÂşikÂr olmayanı bulduğuna yonelme şiddetidir.

(Soru: “Aşk” nedir?...)

Fıtratında olup, kendinde bulamadığını bulduğun yere kapılmandır...

(Soru: Bir şeyi kendimizde bulamamamız mumkun mu ustadım?...)

Ozunde vardır fakat bilincinde acığa cıkmamıştır... Kendinizde bulamadıklarınızın sayısı bilinemez.

Aşk, yolcunun en guzel barınağıdır!.

“Rabbim TeÂlÂ’yı gordum ve sordum;

-YÂ Rabbi..”Aşk”ın mÂnÂsı nedir?

-YÂ Gavs. Âşık ol bana. Âşık benim, aşk benim! Kalbini benden gayrından cevir ve fariğ kıl!”

Ahmed RufÂi, AbdulkÂdir GeylÂni, Fahreddin Irakî, MevlÂna CelÂleddin gibi bir cok zevÂt-ı kirÂm Allah’tan “Aşk” ismiyle sozetmişlerdir ceşitli zamanlarda...

“AŞK benim” sevilecek, oylesine sevilecek ki, uğruna herşeyden vaz gecilecek; oylesine ki, benliğinden bile vazgecilmek sûretiyle O’nda yok olunacak varlıktır, “AŞK” !

Aşk, O olduğu gibi; Âşık da O’dur. Cunku O’nun dışında vucûdu olan bir varlık yoktur! Ve dahi mÂşuk, yine kendisidir!

Sevgi, sevdiğin, seven hep O’dur!

Kim, ne zaman, nerede, neyi severse sevsin; sevdiğinin ismi ne olursa olsun, gercekte sevilen hep O’dur!

“Murad etti ki, kendisinden gayrı sevilmeye; sonra zÂhir oldu sevilenler sûretinde; sonra da baktı ki kendisinden gayrı mevcut değil, bu defa hep seven ol kendi oldu!” cumleleri işte bu durumu acıklar.

İyi bilelim sevgi nedir; hangi isim altında olursa olsun sevilenler kimdir; sevgiyi oluşturan cazîbe nedir, kimdendir, kime aittir; ve nihÂyet seven kimdir?

“Bildik ki Âlemde her ne var, hep AŞK imiş” beytinde işte bu sırra işaret edilmektedir.


AŞK,
SEVENLE SEVİLEN ARASINDA PERDEDİR!

“Y Gavs-ı Â’zÂm. Aşkın zÂhirine Ârif olursan, aşktan fen bulmalısın! ZîrÂ, aşk HİCAPTIR! Âşık ile mÂşuk arasındaki hicÂb!

ZÂhirde kullanılan anlamı ile “aşk” kavramının bir “ikilik” goruşu dolayısıyla mevcûd olduğunu ve boylece de aşkın sevenle sevilen arasında bir hicÂb oluşturduğunu cok bÂriz bir bicimde vurguluyor bu beyÂn!

Daha acık şekliyle;

MekÂn ya da boyut kavramıyla OTEDE veya OTENDE bir “O” duşunuyorsun, vehmediyorsun, yÂni var kabûl ediyorsun; bunun neticesi olarak da, O’na ermek, O’nu bulmak, O’nu yaşamak arzusuyla yanıp tutuşuyorsun!

İşte bu şekilde yanıp tutuşman, O’nu sevmen ve arzulaman O’na Âşık olman demektir.

Bu aşkın temelinde de O’ndan ayrı bir “Ben” var zannı yatmaktadır!

“ZANLARDAN BAZI ZAN VARDIR Kİ SUCTUR”

Âyetinin işaret ettiği zan acaba bu olmasın!?.

Oyle ise, OTENDE bir “O” var ve “sen”de O’na ulaşacaksın zannından doğan aşk, gercekte seninle “O” arasında en buyuk perdelerden biridir!

Ne zaman ki, bu aşk seni oylesine O’nunla meşgul eder; ve nihÂyet O’nda “yok” eder yÂni gercekte varolmadığını anlarsın; işte o zaman perde kalkmış olur!

”Kaldır beni aradan, ortaya cıksın Yaradan!” diye kısaca ozetlenen bu ifade, aşkın kokeni olan “ben”in ortadan kaldırılması mecburiyetine işaret etmektedir.

O'nun ateşine pervane gibi atılıp; varlığını O'nda yitirip; O'nun "BÂki"liğini yaşattıklarıdır gercek "Âşık"lar!.

Aşkın pahası, " yok" olmaktır!.

Aşk, gucunu vehimden alır!.. Vehimle hayatiyetini devam ettirir!.

’AŞK’’ oyle bir ateştir ki, son yaktığı kendisi olur!. Onun icin Âşıklar, tukenene kadar yanarlar!.


Aşk, sevenle sevilen arasında perdedir!. Seven, sevilende yok olduğunda, aşk tamam olur!.

“AŞK’’ oyle bir ateştir ki, son yaktığı kendisi olur!.. Onun icin Âşıklar, tukenene kadar yanarlar!.

Aşk, kişinin ozunde olana yonelişidir... sonen ise aşk değildir zÂten!

Aşk, bir ateş-i sûzandır ki, sonu ‘’hiclik’’tir!.

Ne zaman ki, bu aşk seni oylesine O’nunla meşgul eder; ve nihÂyet O’nda “yok” eder yÂni gercekte varolmadığını anlarsın; işte o zaman perde kalkmış olur!

”Kaldır beni aradan, ortaya cıksın Yaradan!” diye kısaca ozetlenen bu ifade, aşkın kokeni olan “ben”in ortadan kaldırılması mecburiyetine işaret etmektedir.


“AŞK“ YAŞANMADAN,

”AŞK“ UĞRUNA TUM VARLIK FEDA EDİLMEDEN,

”VAHDET“ YAŞLANTISI KESİNLİKLE ACIĞA CIKMAZ!

(Soru: Kendinde olsa da acığa cıkaramadığını dışta bulduğuna akışın, genetikten mi?... Yoksa Astrolojik etkilerden mi kaynaklanıyor? Aşkın ateşi genetik ozellikleri ne kadar değiştiriyor?. Yani genetikden gelen virusleri yakamıyor mu?. Yoksa virusler mi aşkı sonduruyor?..)

Genetikten gelir...

Aşk, kişinin ozunde olana yonelişidir... Sonen ise aşk değildir zaten!.

(Soru: Aşk, genetikden gelirse; neden aynı genetik ozelliğini taşıyan diğer birimler, neden aynı noktaya akmazlar.. Ustadım..)

Genetikten gelen ozelliğin acığa cıkması icin astrolojik acılımımızın yani melekî etkinin elvermesi gerekir... 15 dakika arayla doğan kişilerde bile acılım farkı vardır oysa...


Aşk, bir yanıştır ki yonsuzdur.

Fıtratında olup, kendinde bulamadığını bulduğun yere kapılmandır!

Bulamadığın, Ozunde vardır fakat bilincinde acığa cıkmamıştır!

Bendeki bu aşk, fıtratımdandır! Fıtrattandır!

Aşk birime midir; birimdekine mi?

Birimdekine ise; birimdeki fıtratında olmasa, ona Âşık olunur mu?

Şirk, birime aşktan mı doğar; birimdekine gÂfil olmaktan mı?

Âşık olduğun birimdeki ise, boyle...

Allah’a Âşık olmak nedir?

Coğunlukla karşısındakinden yuzunu gostermesinden gelir sevgi insana! Bazen de ozunden gosterir yuzunu O!… O zaman onlar icin derler ki, “Allah’a Âşık oldu”!


‘’Allah’a Âşığım’’ diyen neye Âşık olduğunun acaba farkında mıdır?

Soyuta Âşık olmak niyedir, nasıldır; sonucu nedir?

Allah, somut obje olmadığına gore... O’na Âşık olmak ne demektir?

Birime ve bedene Âşık olan, Allah’a yuz cevirmiş mi olur?

Butun bunları ciddi olarak duşunmek ve tefekkur sistemimizde yerli yerine oturtmak zorundayız.

“Kendine sectikleri”dir sevenleri bir cehreden!… Ozunden sevgiyi yaşayanlardır, “mukarreb”leri!

Hunerlerini sergilemek icin yaratmıştır herşeyi…

Sevmek icin yaratmıştır sevilenleri!

Gozlerinde seyretmek icin gozleri olarak yaratmıştır “aşk”ı yaşattıklarını!

Avam anlamaz ve bilmez bu aşkı! Bunun aşk olduğunu!

Oysa gercek “aşk” O’nun ateşine pervane gibi atılıp; varlığını O’nda yitirip; O’nun “Baki”liğini yaşattıklarıdır gercek “Âşık”lar!

Ozel bir fıtratla gelmişlerdir onlar, “Âşık” olmak icin! Yaşamları boyunca bir değer taşımamıştır dunya ve icindekiler…

Parmaklarını bile kıpırdatmamışlardır dunya icin!

“Allah” de otesinde bırak onları hevÂlarıyla oyalansınlar” hitÂbına mÂruz kalmıştır programları; ve hucrelerine nufûz etmiştir bu hitap!

Gercek anlamıyla onlar “yaşarlar aşkı”; “yaşar onlarda aşkı”; sever, acır, merhamet eder onlarda kullarına; cunku bu sıfatlar icin yaratmıştır onları!

Aşk, muhabbetin şiddetlisidir.

(Soru: Aşkın daha şiddetlisi ne demektir?.)

Aşkın daha şiddetlisinde bir şey kalmaz ortada!. Aşk, zaten bir ateştir, olduğu yeri yakar yıkar, gerisi de kalmaz.

(Soru: Haşyet diyemez miyiz o zaman?.)

Hayır!. Aşk ayrı şey, haşyet ayrı bir şeydir.

Hic alÂkası yok birbirleriyle!.

Ayrı kavramlardır, Aşk ve Haşyet!. İkisi de ayrı ayrı şeylerdir…

Aşk, Âşık olanı, kendi varlığını yok etmeye sevk eder. YÂni, oylesine seversin ki karşındakini, onun icin her şeyinden gecersin. Sevdiğinde yok olursun…

Beğeni ayrıdır, sevgi ayrıdır.

Bir şey beğenirsin, beğendiğin şeye sahip olmak istersin!

Seversen, sevdiğinin istek ve arzularında yok olmak mecburiyetindesin!

Sevgi, aktığı kadarıyla kişide benliği yok eder.

Ne kadar cok seviyorsan, sevdiğin kadar karşındakine teslim olursun ve ondan razı olmak mecburiyetindesin.

Bu sevgi, aşk noktasına ulaştığı anda artık onun yanında senin istek ve arzuların sıfır noktasına duşer. Sadece, onun yanında olayım, yeter dersin, ne hÂl ve şart icinde olursam olayım! Hani, diyor ya;

“Dun gece yÂr hanesinde yastığım bir taş idi.

Altım camur, ustum yağmur, gene gonlum hoş idi.”

İşte, o yÂr hanesinde altı camur, ustu yağmur, başının altında sadece taş var iken mutlu olmak, aşkın sonucudur. Bu, mutlak teslimiyete goturur.


İnsanın yureğini o aşk sardığı zaman, akıl geri plÂna kacar..

Mıknatısı iğneye tuttuğun zaman iğnenin aklı gider...

Cekim kanununa tÂbi olur, o iğne mıknatısın yanında..

İşte Allah bir sûrette yuzunu gosterirse sana, O'nun peşinden gitmemek mumkun değildir!.

GÂfilsen dersin ki: "Ben Ayşe’nin, Fatma’nın, Ahmedin mehmed’in peşinden gidiyorum!!!..."

Ârifsen, bilirsin ki seni peşinden goturen O’dur!

İşte bu aşkın dunyası insanı kuşatmadıkca, insan benliğinden gecemez..

AŞK nedir?

Benliğini sana unutturan şeydir, AŞK!

Nedir ki benliğini sana unutturur, işte odur AŞK!

Ceker peşinden goturur..

İc bÂde guzel sev ... Var ise aklı şuurun!

Dunya varmış, t ki yokmuş!!! Ne umurum!!!

Bunu duyan şekil ehli hemen diyor ki:

“HÂŞÂAA!!!!!

İcki haramdır... Şarap haramdır!”

Bunu duyan cevap vermiş oteki;

”Ben doldurur ben icerim, o yÂr benim kime ne?

Sofular haram demiş bu aşkın şarabına,

Ben doldurur ben icerim... O yÂr benim, kime ne!!!”

İşte "İC BÂDE" dediği BÂDE, rakı şarap viski votka değil... !!!

AŞK!

O aşk ile dol ki, guzel sev!. Guzeli sev!

”Guzel” kimdir?

Kaşı guzel, gozu guzel, ağzı burnu, yuzu guzel mi?...

Bunu da Hz.Rasûl aleyhisselÂm acıklıyor;

“İnnallahe cemilûn muhibbûl cemÂl.....

ALLAH GUZELDİR; GUZELİ SEVER!

Aşk ile dol; o aşk ile benliğin- varlığın yansın...kul olsun...yok olsun...bitsin..Ve o zaman gor ki, varlıkta o TEK VECİH sahibi olan GUZELDEN BAŞKA BİRŞEY YOKTUR! Ve O'nun sevgisiyle dol, O'nun sevgiyle yaşa...

İşte o zaman, Dunya varmış...yokmuş!!!!..

Bir kadına Âşık olursun bir erkeğe Âşık olursun, gozun hicbirşey gormez.

Ne para, ne pul, ne mal...Hepsinden gecersin..

Yedi sulÂleyi terkedip gidersin...

Niye?...

O Âşık olduğun kadın veya erkek uğruna...

Hic, bir kadın veya erkek uğruna bir şey terkedilir mi?...

TERKEDİLİR!!!

Niye terkedilir?...

Sen niye terkettiğinin farkında değilsin!..

Cunku sevdiğinin kim olduğunu bilmiyorsun!...

Sende terki meydana getiren sevgi, aşk; her ne kadar gafletin dolayısıyla o sûrete gibi sanırsan da, o sûrette sana yuzunu gocterenedir.

O sûrette sana yuzunu gosteren, ALLAH'tır!

Kim nerede ne zaman neye Âşık olmuşsa, neyi sevmişse gercekte onun sevdiği, sadece ve sadece ALLAH’tır!

Allah kendi guzelliğini, kendi husnu cemÂlini bir sûretten zÂhir kıldığı zaman ona Âşık olmamak mumkun değildir!

İşte, bunu bazen zÂhir yollu yapar...Bazen bÂtın yollu yapar..

BÂtın yollu gosterirse sen sanırsın ki Ayşe’ye, Fatma’ya, Ahmed’e Mehmed’e Âşığım!!!

Ve o aşkın uğruna neler yaparsın, neler...

Ama sana zÂhir yollu gosterirse, o zaman gorduğunun kim olduğunu bilirsin..Aşkı yaşarsın...Aşkla dolar, aşkla taşar, deli divÂne olursun...

Bu yuzden Hz. Rasûl AleyhisselÂm buyurmuşki:

"Aşk, cunûnun bir cuz'udur!."

"Delilikten bir cuzdur, AŞK!"


AŞK, katlanılması COK GUC BİR ŞEYDİR!

“En nÂrûl aşk!” -”Ben aşk ateşiyim!” diyor, Seyyid Ahmed Rufai!

Bir yandan sem yapıyor, bir yandan da “En nÂrûl aşk!” -”Ben aşk ateşiyim!” diyor,

Onu goren yanıyor yakılıyor peşinden koşup gidiyor. Kadını erkeği...

Ondan vechini gosteriyor ALLAH!

Her ne kadar adını Ahmed RufÂi koymuşsa da O resmin ardında kendini izhar ediyor!.

Mumkun mu, Onu gorup de peşinden gitmemek?...

Her nerede ne ki sana benliğini unutturup peşinden koşturuyor, O ALLAH’tır!

Ama hÂşÃ‚ ki o sûret ile Allah’ı kayıt altına alma!

Onun vecihlerinden bir vecihdir O!

Onun yuzlerinden bir yuzdur O!

O yuzde zÂhir olduğu gibi hadsiz hesapsız yuzlerde de zÂhir olur.

Zaten oluyor....

Herkesin bir sevdiği vardır..

Allah'ı bilmek kolay değil...

Allahı bilmek zordur!

Allahı bulmak, zorlardan cok cok zordur!

Varlığını yok edip de varsandığın vehminin sana var sandırdığı BÂki olanın Allah olduğunu bilebilmek, yeryuzunde ender kere zevÂta mahsustur!

Onun icin, Allah’tan isteyin...Deyin ki;

"Allahım! ZÂtını izhar icin sectiklerinden eyle beni!”

Ama diyeceksin ki;

"Ezelde olmuş bitmiş, şu halde benim duama bağlı değil"

Eğer ezelde sana ZÂtını izhar icin varolma şansını vermiş ise sana zaten bu duayı kolaylaştıracak ve bunu talep ettirecek ve bunun neticesinde de onu verecektir!.

Yok eğer bundan nasibin yoksa, bu ayrılığı ve gayrılığı,bu ayrılığın gayrılığın perişanlığını yaşamak icin varolmuşsan, bu yoldan gidemiycen guneş gormuş yarasa gibi gozlerini kapatıcan ve gul peşinde koşan bulbul değil, ateşi arayan semender gibi yaşayacaksın!..

Oyleyse, sana yuzunu gosterdiği zaman SAKIN GOZLERİNİ KAPAMA!

Daha bir ac!

Daha bir ac!

Daha bir ac!


Âşık, gariptir!

Dunyada gariplerin sayısı o kadar azdır ki...

Cunku garipler dunyalarında yaşar dunyanızda gorunurler.

“Y Gavs-ı Â’zÂm. Aşkın zÂhirine Ârif olursan, aşktan fen bulmalısın! ZîrÂ, aşk HİCAPTIR! Âşık ile mÂşuk arasındaki hicÂb!

ZÂhirde kullanılan anlamı ile “aşk” kavramının bir “ikilik” goruşu dolayısıyla mevcûd olduğunu ve boylece de aşkın sevenle sevilen arasında bir hicÂb oluşturduğunu cok bÂriz bir bicimde vurguluyor bu beyan!

Daha acık şekliyle;

MekÂn ya da boyut kavramıyla OTEDE veya OTENDE bir “O” duşunuyorsun, vehmediyorsun, yÂni var kabûl ediyorsun; bunun neticesi olarak da, O’na ermek, O’nu bulmak, O’nu yaşamak arzusuyla yanıp tutuşuyorsun!

İşte bu şekilde yanıp tutuşman, O’nu sevmen ve arzulaman O’na Âşık olman demektir.

Bu aşkın temelinde de O’ndan ayrı bir “Ben” var zannı yatmaktadır!

“ZANLARDAN BAZI ZAN VARDIR Kİ SUCTUR”

Âyetinin işaret ettiği zan acaba bu olmasın!?

Oyle ise, OTENDE bir “O” var ve “sen”de O’na ulaşacaksın zannından doğan aşk, gercekte seninle “O” arasında en buyuk perdelerden biridir!

Ne zaman ki, bu aşk seni oylesine O’nunla meşgul eder; ve nihÂyet O’nda “yok” eder yÂni gercekte varolmadığını anlarsın; işte o zaman perde kalkmış olur!

”Kaldır beni aradan, ortaya cıksın Yaradan!” diye kısaca ozetlenen bu ifade, aşkın kokeni olan “ben”in ortadan kaldırılması mecburiyetine işaret etmektedir.

AŞK’ın BÂkî kalması demek, varlıkların yok olmasına bağlıdır demek değildir! Varlıkların “yok” olduğunun anlaşılması demektir.

Allah’ın gelecekte veya bir varlığın yokolmasından sonra BÂkî olacağını zannetmek, cok kalın bir bicimde perdeli olmaktan doğar!

Allah BÂkî’dir ve onunla beraber fÂnî varlıklar da mevcuttur sanmak, “BÂkî” kelimesinin mÂnÂsını bilmemektir.

Allah daîmi olarak BÂkî’dir ve onunla beraber ikinci bir varlık da mevcut değildir. Bu sebeple, O’nun yanında yok olacak varlıklar yoktur; kendilerinin “yok” olup Allah’la BÂkî olduklarını farkedecek tecellîler sozkonusudur.

Seven , “yok”luğunu idrÂk edip, sevilende yok olduğunda; BÂkî kalan Allah’tır!

Kendini izhar ettiğinde, o mahalde; "Vech"ini gosterdiğinde her yerde ve şeyde "O"nu sevmemek asla mumkun değildir!.

Kor değilsen!.


Dervişler, “aşk” peşinde koşar; kemÂl ehli ise “haşyet”i yaşar!

Avamın gozunde, en yuksek mertebedir “aşk”, ve de Mulhime!. Nereden bilsinler ondan yukarısını gariplerim!. Evliya, zaten gizli; avam bilemez ki Mutmainne ve yukarısını!

“MÂrifet”e ermek icindir, “aşk”; Mulhime’de yaşanır! En kestirme yoldur “aşk” Allah’a ermek icin!… Bir girdi mi insanın icine, artık hic bir şeyi gormez gozu insanın aşkına ermek icin!. Ne mal ne para ne evlat ne karı veya koca!.. Tek amacı Âşık olduğuyla BİR’leşmektir insanın… En guzel ikilik yaşamıdır o!

Kendine yonlendirmek istediklerine, yani “fen” ehline, yani Mulhime ehline ise “aşk” bağışlar!.

Ahmed Hulûsi
__________________