BİZ DEĞİL ELLERİMİZ OLDURDU!
ABD başkanı sayın Buş, basındaki haberlere gore demiş ki "Lubnan'ın başına gelenlerden gercekte Hizbullah sorumludur!" Yani bizim bir sucumuz yok, biz de istemezdik boyle olmasını ama ah o Hizbullah, Suriye, İran... vs. yok mu? Hep onlarda kabahat! Peh peh peh… Kargalar gulmeye devam ededursun bu mantığa, tarihte boylesi mantık oyunlarını hatırlayalım biz isterseniz.
Sahabe tarihinden bir ornek vermek istiyorum. AmmÂr bin YÂsir (ra)'den… Medine mescidinin inşası esnasında diğer sahabeler tek taş taşıyıp inşaata yardım ederken AmmÂr bin YÂsir iki taş taşıyordu. Bu hareketi peygamberimizin(sav) gozunden kacmadı ve yuzundeki tozları silerken şoyle buyurdu: 'Sumeyye'nin oğlu, herkes birer taş taşırken, sen fazla ecir kazanmak icin ikişer taşıyorsun. Bununla beraber seni, azgın bir topluluk katledecektir!..' Yani asi bir topluluk oldurecek seni, demiş efendimiz.
Sonra aradan yıllar gecer Hazret-i Ali (ra)'nin halifeliğinde Sıffın gunleri gelir. Hazret-i Ali (ra)'nin karşısında Muaviye vardır. Kim haklı kim haksız munakaşası olurken ashab arasında, AmmÂr bin YÂsir, Muaviye taraftarlarınca şehid ediliverir. İnsanlar şaşkınlığa duşmuştu. Ozellikle Muaviye taraftarları. Cunku onlar arasında da cok seckin sahabeler vardır. Biz haksız ve hadiste işaret edilen asi topluluk muyuz diye duşunmeye başlanırken bu durum karşısında Muaviye'nin savunması yani mantık oyunu şu oluyordu; "AmmÂr'ı biz oldurmedik, onu buraya getiren ve herkesi cadırından evinden cıkartıp, buraya yollayanlar oldurdu!." Bu acıklama ilim deryası olarak bilinen Hazret-i Ali'ye iletilince O'nun da cevabı carpık mantığa vurgu yapma isteğiyle mealen şoyle olmuştu; "Uhud'da Hamza(ra) şehid olduysa bunun sorumlusu O'nu oraya getiren Peygamber miydi yani!"
Goruluyor ki şeytanî mantık her cağda kendine yer edinecek bir vucud buluyor. Kendi gunahını başkasına hatta Tanrısına dahi yukleyenleri biliyoruz. Dunyayı gunumuzde kana bulayan Buş ve yandaşlarının da bu konuda eksik kalır yanları yok hani! Kamuoyu onunde genelde Muslumanları ozelde ise Hizbullah'ı kotu olarak gostererek (son olarak İngilteredeki ucaklarda bomba tehlikesi yalanı mesela) kendi art niyetlerini ve vahşetlerini gizlemeye calışıyorlar. Neredeyse hepimizin bildiği ayet mealini hatırlayım tekrar; "Hem onlara: "Yeryuzunde fesat cıkarmayın." denildiğinde: "Biz ancak ıslah edicileriz." derler. İyi bilin ki, onlar ortalığı bozanların ta kendileridir, fakat anlamazlar." (Bakara 11-12)
Hizbullah demişken onunla da alakalı Haşmet Babaoğlu'nun satırlarını paylaşmak istiyorum. Dunyanın neredeyse en kucuk olayı karşısında bile bilgisi olan kulturlu, okumuş yazmış genclerin Hizbullah'ı nasıl tanıdıklarını bakın nasıl anlatıyor; "Seyrettiğimiz programda Lubnanlı bir kadın gazeteciyle soyleşi yapan BBC muhabiri "bir teror orgutu olarak Hizbullah hakkında ne duşunuyorsunuz?" sorusunu yoneltince gazeteci once gulup sonra "Bilmem farkında mısınız ama Lubnan kabinesinde iki bakanı bulunan, Lubnan parlamentosunda hatırı sayılır bir milletvekili grubu oluşturan bir orgutten soz ediyorsunuz" deyince birlikte televizyon seyrettiğim tanıdıklar "haydi be, palavra atmıyordur bu kadın, değil mi?" nidalarıyla oturdukları yerde dikilip bana baktılar.
"Ne var ki bunda? Mesela bildiğim kadarıyla enerji bakanı Hizbullah'tan" deyince iyice dağıldılar. Sonra durumu anladım. Hepsi aklı başında, dunya gormuş, yuksek oğrenimli ve itibarlı işlerde calışan genclerdi. Bizim medyanın etkisiyle Hizbullah'ı sıradan bir milis orgutu, hatta Guney Lubnan'a yerleşmiş "multeciler" sanıyorlardı, zaten bolgenin yakın tarihini bilmiyorlardı ama ABD'deki "evsizler"in hallerini; Cannes sahillerini mesken tutmuş yeni Rusların gorgusuzluklerini; Japon ekonomisindeki durgunluğun kaynaklarını sular seller gibi biliyorlardı. Şimdi kafalarındaki Hizbullah imajı bir anda yerle yeksan oluvermişti!
… İtiraf edelim ki, bu secilmiş korluk, bu kaypak kayıtsızlık aslında gecmişi uzun yıllara dayanan yarı-resmi bir toplumsal-siyasal politikanın urunudur. Mesela Orta Doğu'da yanıp yıkılan hayatları ve savaşın acılarını konu ederken bile araya mutlaka Arapları aşağılayan cumleler sokuşturan koşe yazıları gorup bir tuhaf oluyorsunuz ya, onlar da aynı politikanın bir parcasıdır."
Kafalar cidden cok karışık. Karıştıran cok iyi ustalar var cunku. Bize duşen Kur'an'ın ve peygamberin rehberliğinde olayları İslam ve iman suzgecinden gecirebilmek. Rahman ve Rahim olan Mevlamıza emanet kalınız.
-Derviş Talha dan alıntıdır-
__________________
Biz Değil Ellerimiz Oldurdu
Dini Bilgiler0 Mesaj
●21 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Biz Değil Ellerimiz Oldurdu