Her doğan mutlaka bir gun olecektir. Doğduğumuzdan şuphemiz olmadığı gibi, oleceğimizden de şuphemiz yoktur.
Allah-u Teala Al-i İmran suresi, 185. ayette, sayfa 73’te: “Her canlı olumu tadacaktır. Ancak kıyamet gunu
yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa, o gercekten kurtuluşa ermiştir. Bu dunya hayatı, aldatma metainden başka bir şey değildir.”Buyurulur.
*Allah-u Teala’ya inancı olmayan insanlar, olumu hicbir zaman istemezler.
Allah-u Teala Bakara suresi, 95. Ayette, sayfa14’te “Onlar ellerinin yaptığı gunahlar karşılığında hicbir
zaman olumu temenni etmeyeceklerdir. Allah zalimleri iyi bilir.”
Allah-u Teala Cuma suresi, 7. Ayette, sayfa 552’de “Ama onlar yaptıklarından dolayı olumu asla temenni
etmezler. Allah zalimleri cok iyi bilir.”Buyurulur. Cok iyi tanıdığımız olum, hic kimseye ayrım yapmaksızın
zengini, fakiri, bakanı, başkanı, kralı, koleyi, zalimi, inanclıyı, inancsızı, zayıfı, sağlamı ve hatta en cok sevdiklerimizi, bunların başında sevgili peygamberimiz (sav)’i dahi ebedi aleme intikal ettirmiştir. Azrail (as) herkesin ensesine zamanı gelince yapışmaktadır. Arkasından butun malından, her şeyinden uzaklaştırılır, kendisinin kazanıp ta başkalarına terk ettiği malın hesabını da yine kendisi odemek zorunda kalır.
*Arap şairleri şiirlerinde şoyle seslenirler.
*Ela kullu mevludin fe lil mevti yuledu. Ve lestu era heyyen ğeleyha yehledu.”
Manası ise; “Her doğan olmek icin doğar. Oyle değil mi? Bu yeryuzunde hayatta olan hicbir şeyi ben, baki gormuyorum.”
*E yezhak men lil mevti fi hi nasibun. Ve yenğem ğeyşen inne za le ğecibu.
Ve ye’kul ve’l eyyamu te’kul ğumrehu. Ve leyse lehu cismun li zake yezubu.”
Manası ise;“Olumde nasibi olan birisi hic guler mi? Yaşadığı hayattan aşırı şekilde tat alabilir mi?
O yemekle meşgul, gunler omrunu yerken. Omru bitince, ona acıyacak cisim hic kalır mı?
*Efreh bil ğina in zade mali. Ve la ebki ğela noksani ğumri.”
Manası ise;“Zenginliğime malım arttıkca sevinmekteyim. Omrum her gun azaldığı halde ağlamamaktayım.”
Hadis-i şerifte; “Sizi dunya lezzetlerinden kopartan ve cemaatleri parcalayan olumu bolca hatırlayın. Yattığınızda onu yastık edininiz. Kalktığınızda onu gozlerinizde bayrak edininiz. Meclislerinizi onu zikrederek ihya ediniz. Muhakkak ki o herkesin alın yazısıdır.”Buyurulur.
Hz. İsa (as)’dan “Hic kimse yoktur ki yaratıldığı zaman onun gobeğinde, gomuleceği toprağa ait bir ozellik bulunmasın.” şeklinde ifadesi rivayet edilir. (İnsanın nerede ne zaman nasıl oleceği, kaderinde belirtilmiştir.)
*Olumu hatırlamanın faydaları:
Hadis-i şerifte; “Size vaaz ve nasihat eden iki şey bıraktım. Birisi konuşan, diğeri ise konuşmayandır. Konuşan; K.Kerim’dir. Konuşmayan ise olumdur.”
Hadis-i şerifte; “Birgun Resulullah’ın yanında olum konuşuldu da Resulullah (sav); Olum uc yuz tane kılıc darbesinden daha şiddetlidir.”Buyurdular.
Hadis-i şerifte; “Olum meleği kulların suratına gunde yetmiş defa bakar. Şayet olumu emredilen kul, gulecek olursa, olum meleği onun haline şaşar. Olumun emredilmiş, sen hala guluyor musun? Der.”
Hadis-i şerifte; “Bir kimse, olumu fazlaca hatırlarsa, o kimse mutluluğu, kıskanclığı ve aşırı talepciliği
bırakır.”Buyurulur.
Hadis-i şerifte; “Ebuzer (r.a) Peygamberimiz (s.a.v)’e -Ya Resulellah hangi muminler en akıllı olanlardır?
Resulullah’ta ona, şoyle cevap verdi; -Onlardan olumu en cok hatırlayanlar ve olume en guzel hazırlananlardır.”Hz. Omer’e arabın birisi, “Ya Omer bana vaaz ve nasihat et” der. Hz. Omer’de kendisine; -Ey kişi sana vaaz ve nasihat olarak olum yeter.- Der. Zahidlerden birisine neden bizimle oturup hasbihal olmuyorsun diye sorulunca, olumu hatırlamayı bir an olsun unutmaktan korkuyor olmamdan diyerek cevaplamıştır. Gercekten olumu hatırlamak, olume hazır olmak, olumu sevgiliye ulaşmak olarak kabul etmek, olumden sonrası hayat icin iyimser olabilmek, imanın ulaştığı derecenin ifadesidir.
Olum anı ağrılarının şiddeti nasıldır?
Hadis-i şerifte; “Eğer olunun ağrıyla sızlayan saclarından birisinin ağrısı, yerle gokyuzunde bulunanlara konsa hepsi olurlerdi.”Buyurulur. Hz. Omer(r.a) Kab(r.a)’a olum doşeğindeyken -Bize olumden bahset- der. O da; “Ey muminlerin emiri, olum acısı, insanın icinde dallı ve dikenli odun gibidir. Sonra hızlıca cekilince, insanın icindeki azalarından kopanlar kopar, kalanlar kalır.” Şeklinde cevaplar.


OLUMDEN SONRASI İCİN HAZIRLIK.
Pişmanlığın fayda etmediği, ozurlerin kabul edilmediği, torpillerin duşunulemediği, mevki ve makamların unutturulduğu, herkesin kendi derdiyle dertlendiği, insanlardan tumuyle dunya hayatının sorgulandığı, boynuzlu koyunla boynuzsuz koyunun birbirlerinden haklarını aldığı, insanların dilleri yerine ayak ve ellerinin konuştuğu, ciltlerinin de şahitlik ettiği, herkesin kacıştığı bir gunu ne kadar hatırlamaktayız? Dunya depreminden korunmak icin ceşitli careler aradığımız şu gunlerde kıyamet depremi icin ne kadar hazırlık yapmaktayız?
*Olum anını ve sonrasını duşunmeli, kendimizi de ona hazırlamalıyız.
Olum meleğinin gelip ayaklardan başlayıp canını alınca, teneşir uzerine uzatılınca, gassallar tarafından yıkanınca, arkadaşların tarafından omuzlarda taşınınca, musallaya konunca, sen değil, herkes senin cenaze namazını kılınca, cok sevdiğin yavruların, annen, baban, eşin, dost ve ahbapların arkanda feryatlar ederken, seni kabrine bırakıp geri donerler. Arkadaşın sadece iman torbanda bulunan amellerindir. Giyip de yıpratamadığın, yiyip de hazmedemediğin her şeyi bırakırsın. Cok sevdiğin malın artık başkalarının eline kalmıştır. Başkaları malınla arkandan, ya hayır yapacaktır, ya da şerlerde malını harcayacaktır.
*Kıyamet anının dehşeti:
Allah-u Teala Abese suresi, 34-35-.....42. ayetlerde sayfa, 584’te “İşte o gunde kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden, cocuklarından kacar. O gun onlardan her birinin başından aşacak işi (derdi) vardır. O gun birtakım yuzler sevincli, gulec ve mujdelidir. Birtakım yuzlerinde uzerini toz kaplamış ve karanlıklar ortmuştur. İşte onlar kafirler ve facirlerdir.”Buyurmaktadır.
Allah-u Teala Kaf suresi, 19. ayette sayfa, 518’de “Olum sarhoşluğu bir gun gercekten geldiğinde “İşte ey insan, bu senin oteden beri kactığın şeydir.” Denir.
Allah-u Teala Kaf suresi, 30. ayette sayfa, 518’de ise; “O gun cehenneme -doldun mu- deriz. O da -dahası var mı?- der.”
Allah-u Teala el-Karia suresi, sayfa, 599’da; “Kapı calan. Nedir o kapı calan. O kapı calanın ne olduğunu bilir misin? İnsanların ateşin etrafını sarmış pervaneler gibi olduğu, dağlarında atılmış renkli yune donuştuğu gundur. O gun kimin tartılan ameli ağır gelirse işte o, hoşnut edici bir yaşayış icinde olur. Kimin tartıları hafif gelirse, Onun anası bağrına atılacağı haviye (ucurum)dur. Onun ne olduğunu sen nereden bileceksin. Kızgın bir ateştir.”Buyurulur.
Allah-u Teala Zelzele suresi, sayfa, 598’de “Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı, Yer bağrındaki ağırlıkları cıkardığı ve insan: -ona ne oluyor?- dediği zaman! İşte o gun yer haberlerini soyler. Cunku Rabbin ona vahyetmiştir. O gun insanlar, ayrı, ayrı guruplar halinde Yuce divana cıkarlar ki, yaptıkları işler kendilerine gosterilsin. Artık kim zerre miktarınca hayır yapmışsa onu gorur. Ve kim zerre miktarınca şer yapmışsa onu gorur.”Buyurulur.
Allah-u Teala Muminun suresi, 99. ayetten itibaren son ayetler de de bu konuya acıklık getirmiştir.
*Kıyamet gununde dilin yerine, diğer uzuvlar konuşur ve deriler de şahitlik ederler.
Allah-u Teala Yasin suresi, 65. ayette sayfa, 443’te; “O kıyamet gununde, onların ağızlarını muhurleriz. Yaptıklarını bize, elleri anlatır, ayakları da şahitlik eder.”Buyurur.
Allah-u Teala Fussilet suresi, 21. ayette, sayfa 478’de “Derilerine: Nicin aleyhimizde şahitlik ettiniz? derler. Derileride ; Her şeyi konuşturan Allah, bizi de konuşturdu. İlk defa sizi O yaratmıştır. Yine O’na
donduruluyorsunuz.”Buyurulur.
Sonuc: Yaşadığımız hayattan ibret almak her akıl sahibi icin birinci gorev olmalıdır. Elbette hatalarımız olacaktır, ama tovbe kapıları, hatalar icindir. İslam’da umitsizlik yoktur. Olum, maalesef kaderimizdir. Olume ve hayata hazırlıklı olmak zorundayız. Olulerimizin mezarlarını sıkca ziyaret ederek ibret almalı, o an icin, hazırlık yapmalıyız. Dunyada bir yolcu ve uğrakcı gibi olmalıyız. Olumden beter olan, olumu
istemektir. Olum talep edilmemelidir. İllede olum talep edilecek olursa –Allahh’ım yaşam hakkımda hayırlı ise yaşam, değilse olumu istiyorum şeklinde istemek gerekir. Cunku olumden sonrası icin hazırlığımızın yeterli olup olmadığı kesin değildir. Olenlerin arkasından ya hayır soylemeliyiz ya da susmalıyız. Gercek dini insanlara anlatıp onları karanlıklardan kurtarmalıyız. Ahiret inancını insanlara yerleştirmeliyiz. Aksi halde, toplumda huzuru sağlamak zorlaşacak, kuvvetli olan zayıfı ezecektir. Herkesin yaptığı yanına kar kalır anlayışı yayılacaktır. Sadece dunyevi cezalar, etkili ve tesirli olacaktır. Bu da yetersiz kalacaktır.
Not; Bu yazı Bustan-ul Vaıziin adlı eserin olumle ilgili bolumunden derlenmiştir,alıntıdır
__________________