MUMİNİ mumine ayna olarak vasfeyleyen Hz. Peygamber, mumini mumine emanet etmiştir bir bakıma. Zira ayna neyi gorurse onu yansıtır ne eksik ne fazla, ne yalan ne de yanlış... Kırk kapının ardında, kırk perdenin altında gizlense dahi yansıtır cumle ahvalimizi… Kupun icinde ne varsa dışarı da o sızar diyen Hz. Mevlana da dıştaki değil icteki aynaya donduruyor yuzumuzu; kalbimize, ozumuze celbediyor dikkatleri.
Kalp aynasından yansıyan hikmet dolu sozleri ile bize ayinedarlık yapan İbn Ataullah el-İskenderî’nin hikmetlerine kulak verelim de kalp aynamız cilalansın ve kemalat yolunda giden nicelerine ayna tutsun.
Umitli olduğun her şeyin kolesi, umit kestiğin her şeyden azade ve hursun.
İbn Ataullah İskenderî
İnsan hayal ettiği muddetce yaşar derken şairin soylemek istediği geleceğe, mechul ummanlara uzanan istekleri elde etme hırsı olabilir mi acaba? Neden umit eder, neden hic tukenmez hayallerin ve emellerin ardına duşeriz? Dunya hep sevimli ve tatlı, umitler her dem taze değil midir? Ah! Umitler, emeller, hayaller, insanoğlunun hic yaşlanmayan her daim diri kalan dunyalık hevesleri!
Coğu zaman ardına duştuğumuz heveslerimiz hayatımızdaki her şeyin onune gecer ve uğruna bir hayatı tarumar edecek kadar bizi kolesi hÂline getirir. Heveslerin ve arzuların kuşattığı ve kendine bağımlı hÂle getirdiği bu haz denizinde yitip gitmeden, tamahkÂrlığımızın bizi esir etmesine fırsat vermeden bir sorgulamanın peşine duşmek gerek.
Bazen icimizden yukselen sese kendimizi kaptırırız. O ses bize istediğimiz her ne ise elde etmemizi, vazgecmememiz gerektiğini fısıldar. Değil mi ki!
Uzun yaşama arzusu, servet kazanma hırsı yanında, makam-mevki, şan- şohret gibi bizi kendilerine kul-kole eden, esaret zincirini boyunlarımıza geciren uzun bir liste. Ne olduğu onemli değildir, tutkuyla, hırsla arzuladığımız her şeyi koyabiliriz oraya… O ses mutemadiyen şoyle der: “Sen iyi ve guzel olan her şeye değersin. Ancak isteklerini elde ettiğin takdirde mutlu olursun. Uğruna cok bedeller odesen de hak ediyorsun onu. Asla vazgecme! İsteklerinin, arzularının peşinden git.” İcimizdeki bu ses o kadar baskındır ki ne aksini duşunmek ne de doğruluğunu tartışmak isteriz. Hırslarımız aklımıza galip gelmiştir artık.
Bir serabın peşinde mecnun misali giderken hırslarımızın bizden neleri alıp goturduğunun, uğruna neleri feda ettiğimizin farkına bile varamayız. Oyle ki, kendi hurriyetimizden, benliğimizden, duygularımızdan, insanlığımızdan neleri feragat ettiğimizi anlamak icin uyarılmaya muhtacız.
Umitli olduğun her şeyin kolesi, umit kestiğin her şeyden azade ve hursun.
İbn Ataullah İskenderî
O ses ve onun telkin ettiği hicbir şey bize peşine duştuğumuz manevi huzuru getiremez. Cunku isteklerin arzuların biri bitmeden diğeri başlar ve sonu gelmez. Dahası o ses hep başkalarının sahip olduklarına goz diker ve kendisiyle kıyaslar. Husran ve mutsuzlukla neticelenen bir yoldur bu! Hakikate, erdeme, ilme, dostluğa, kardeşliğe, iyiliğe adanması gereken hayat boş emellerin peşinde savrulup heba olur…
Hayatın asıl hakikatinden uzak duşen ve yolu o hakikatle buluşmayan kimselerin asıl ıskaladığı şey, bizi cepecevre saran hayatın gelgitleri arasında sahici bir sese kulak verememek. Efendiler Efendisi, kalpleri hırs ve tamahla kararanlara en buyuk hazinenin gonul zenginliği olduğunu hatırlatıp uyandırıyor gaflet uykusundan: “Ey hÂkim! Bu dunya malı goz alıcı ve tatlıdır. Kim bu mala tamah etmeden gonul zenginliği ile sahip olursa kendisi icin malı bereketlenir. Kim de hırs ve tamah dolu bir kalple bu malı isterse tıpkı yiyip de doyamayan kimse gibi, onun icin malın bereketi kacar.” (Buhari, ZekÂt, 50.)
Kalplerin sırlarını acan ve bizlere ayna tutan İmam Gazali, tamahkÂrlık ve hırsı coğaltan kimsenin halka ihtiyacı cok olur, bu da insanı zillete goturur, bu bakımdan kanaatte hurriyet ve izzet vardır derken, hırsların ve tamahın insanı duşurduğu zillet ve esarete dikkat ceker ve menfaatleri uğruna insanlara yaklaşanlarla kimseden beklentisi olmayanların halini ise şoyle resmeder:
“İstediğin bir kimseden (şeyden) mustağni ol, onunla eşit olursun. İstediğin bir kimseye (şeye) muhtac ol onun esiri olursun. İstediğin bir kimseye iyilik yap onun emiri olursun.” (İmam GazÂli, İhya-u Ulumiddin, c. 3, s. 530, İstanbul 1993.)
Hayatımızı idame ettirmemiz icin makul olculerde varlığa sahip olmayı ancak o varlığa gonlumuzde yer vermemeyi oğutluyor hikmet ehli. Kanaat edip Rabbin nasip ettiğine razı olmak varken, hep daha fazlasına ve başkasının elinde olana goz dikme hırsıdır insanı arzularına kole yapan.
Ancak gonul evimizi boyle sufli ve gelip gecici şeylere mekÂn eylemek, onu ifsat etmek değil midir? Yuce Allah’ın cemaline ayna eylediği kalbi boş heveslerle doldurmak ve nihayetsiz arzulara hizmet ettirmek ne buyuk musrifliktir!
Ne zaman ki dunyalık arzulardan, emellerden ve isteklerden kalbimizi hÂli eyler, kanaat hazinesine sarılırız, işte o zaman gercek ozgurluğe de kanat cırparız. O zaman tum umitlerin bağlandığı ve her umut edene umduğunu vermeye gucu yeten yegÂne Rabbe kul olur, gonul zenginliğine ve huzuruna ulaşırız.
Diyanet Aylık Dergi / Ocak 2016
__________________
Hırs ve Tamahın Kolesi Olmak
Dini Bilgiler0 Mesaj
●23 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Hırs ve Tamahın Kolesi Olmak