"Peygamberimiz (S.A.V.) buyurdu ki;

"İnsanlar ezandaki ve ilk saftaki fazileti bilmiş olsaydılar,yer bulamazlardı da aralarında kur'aya başvurulardı.(Riyazu's- Salihin-1037.hadis)

Ve yine buyurdu ki;

"Siz ezan okunduğunu duyduğunuz zaman muezzinin soylediğinin aynını soyleyinizSonra bana salavat getiriniz;Cunku kim bana bir salavat getirirse,Allah ona on defa salavat eder.Daha sonra benim icin Allah'tan vesile isteyiniz.Vesile cennette bir mertebedir.
O Allah'ın kullarından bir tanesine nasip olur.Umanın ki o kimse ben olayım.Kim benim icin vesile dilerse,o kimse şefaatime lÂyık olmuştur"
(Riyazu's-Salihin-1041.hadis)

İslÂm dini,namaz vakitlerinin girdiğini muminlere bildirmek icin ezan okunmasını emretmiştir.Ezan, derin ve ibretli mÂnÂlar taşıyan ozlu cumlelerden kurulu bir ilÂhî davet ifadesidir. Her beş vakit namazda minarelerden taşan ve her zaman duyduğumuz icin olacak, derinlemesine mÂnÂsını duşunmediğimiz bu ezanı cumle cumle incelemeye calışalım.

1-Muezzin arka arkaya dort kere "Allahu ekber" ifadeleri ile Allah'ın her şeyden buyuk olduğunu dile getirerek ezana başlar.
Muezzin, mu'minlere, hatt herkese demek ister ki:

"Ey insanlar,Ulu Allah;peşinden koştuğunuz,derdini taşıdığınız,ele gecirmek icin can attığınız ve elinize gecince sizi mesut edip rahata kavuşturacağını sandığınız her şeyden daha buyuktur.O'nun rızasını kazanmaya calışmak,O'nun dışındaki her şeyin arzusunu taşımak kullar hesabına daha menfaatlidir.Cunku,her şey O'nun elinde ve emri altında olduğu icin,O'nun rızasını ve musaadesini elde etmeksizin hic bir istediğinize kavuşmak imkÂnı ve ihtimali yoktur."

2 - Sonra muezzin, ust uste iki kere"EşheduenlÂilÂhe illallah" ifadesiyle Yuce Allah'ın eşsiz ve tek olduğunu, ortağı ve benzeri olmadığını mu'minlere hatırlatır.

Bu demektir ki,

"Ey mu'minler, az once her şeyin en buyuğu ve sahibi olduğunu ifade ettiğimiz Cenab-ı Allah'a yonelmek uzeresiniz.Az sonra huzuruna cıkacaksınız.Onun icin,iyice biliniz ki,Allah'ın eşi,ortağı yoktur.O'na yapacağınız ibadeti,O'nun rızasını kazanmak niyetiyle yapın,başka adi menfaatleri,maddî arzuları,O'nun karşısındayken kalbinizde taşımayın. Bunları,O'nun yuce birliğine ortak etmeyin.

Aksi halde, ibadetleriniz tamamen Allah'ı duşunerek yapılmış sayılmayacak,vaat edilen mukÂfatlara kavuşamazsınız.

3-Arkasından muezzin," Eşhedu enne Muhammeden Resûlullah" ifadesiyle Hazreti Muhammed'in,Allah'ın elcisi olduğunu ilÂn eder.
Bunun altında şu mÂn yatmaktadır:

Allah'a ancak insanlığın kurtarıcısı Hazreti Muhammed'in onderliği sayesinde varılabilir: Âyeti celîlede ifade edildiği gibi:"O, boşuna konuşmamaktadır. Allah'ın kendisine bildirdiklerini kullara anlayabilecekleri bir dille tebliğ etmektedir."
"Allah'ı gercekten sevenler O'na uymalıdır, ancak O'nun yolunda gitmek suretiyle Allah'ın sevgisine mazhar olmak mumkun olabilir."Peygamberin kılavuzluğunu kabul etmeden O'nun gosterdiğinden başka yollarla Allah'a varmaya kalkışmak,hidayet yolundayım diye zannederek,şeytanın boyunduruğu altına girmektir.Peygamberin yolunda gitmek de,Allah'ın emirleri olan farzları,O'nun tarifine uygun bir şekilde yapmak, ayrıca her konudaki sunnetlerine de titizlikle riayet etmekle olur.

4-Daha sonra muezzîn, "Hayye alesselÂt (Haydîn namaza)!" cumlesiyle mu'minleri namaz kılmaya davet eder.Daha once Allah'ın,kÂinatta peşinden koşulacak her şeyden buyuk olduğu, eşi ve ortağı olmadığı ifade edilirken, zaten kapalı bir şekilde muminler O'na ibadet etmeye davet edilmişlerdir.

Bu defa daha once yapılmış olan o kapalı davet acık ve sarih bir emir şeklinde tekrar ediliyor,mu'minler ibadetlerin en faziletlisi olan namaza koşmaya cağrılıyorlar.

5-Arkasından muezzin; canlı cansız, dindar dinsiz butun kÂinata karşı, "Hayye alelfelÂh (kurtuluşa geliniz)!" diye haykırır. Bu ifade daha onceki "namaza geliniz!" ifadesinin namaz kelimesi kaldırılarak yerine kurtuluşa (felÂh) kelimesi kullanılmak sûretiyle bir tekrarından ibarettir.Bu, en oz ve kısa şekilde namaz kılmanın maddî ve manevî kurtuluş ve saadetin tek yolu olduğunu kullara acıklar.
Mumine kısaca demek isteniyor ki:

"Sen butun varlığını ortaya dokerek gece gunduz refah ve saadet peşinde koşmaktasın,fakat her halde sen de fark ettin ki, seni rahatlık ve saadete kavuşturacağını umit ettiğin şeyler ele gecseler bile sırtına,yeni ve başka dertler yukluyorlar,bu arada ozlediğin huzura bir turlu kavuşamıyorsun.
Halbuki yaratıcın Ulu Allah olduğuna gore, senin her turlu ihtiyaclarını ve bunların en kısa yoldan nasıl karşılanabileceğini de elbette ki O bilecektir, Sen,O'nun tarifesini bırakmış, başka kurtuluş ve saadet yolları arıyorsun, bulabilir misin ki?

Senden once bulabilmiş biri var mı ki sen de bulasın? O halde,bu ilÂhî ses,huzuruna cağırıyor,kurtuluşa davet ediyor,fırsatı kacırma, sese kulak ver, en buyuk kurtarıcın Hazreti Allah'ın huzuruna koş.

6-Ezanın sonunda muezzin ust uste iki defa, "Allahu ekber, Allahu ekber (Allah her şeyden daha buyuktur, Allah buyuktur)'" cumleleriyle bu ilÂhî davete son veriyor.

Zaten ezana arka arkaya aynı ifade dort kere tekrar edilerek başlamıştı, aynı cumlenin tekrarıyla da ezan son bulmaktadır. Bunun en buyuk hikmeti, Allah'ın adı anılarak başlanan bir işin yine Allah'ın adıyla bitirilmesinin, dolayısıyla her şeyin onunun ve sonunun Allah olduğunu acıkca belirtmenin gercek bir islÂm şiarı olduğunu ifade etmektedir. Aynı zamanda yirmi dort saat boyunca, hic bir işine koyulurken besmele cekmeyen ve dolayısıyla yirmi dort saatinin hic bir işine,Allah'ın yardım ve bereketini katmadan gununu deviren Muslumanlara ne yaman bir şamardır?

Ayrıca, az sonra Allah'ın huzuruna cağrılmakta olan bir Musluman son defa olarak Allah'ın buyukluğunu hatırlatmak, karşısına cıkmak uzere olduğu buyukler buyuğune lÂyık olduğu saygıyı takınmaya,onu hazırlamak hususunda faydalı olacağı icin, cok yerinde bir ihtardır. Nitekim hÂkimin huzuruna cıkmak uzere mahkeme kapısına kadar gelen bir kişiye, yanındaki dostu veya buyuğu, tam iceri girerken nasıl davranacağını son bir defa daha hatırlatır.

Ezanı duyan Muslumanlar, muezzinin;

"Allahu ekber, eşhedu enlÂilÂhe illÂllah, eşhedu enne Muhammeden Resulallah" cumlelerinin arkasından bu ifadelerle belirtilen hakikatleri aynen kabul ettiklerini acıkca ve kesinlikle belirtmek uzere: "Saddakte (evet, doru soyluyorsun) " diye karşılık verirler.

Yalnız muezzin, mu'minleri, "Hayye alessalÂt ve hayye alel felÂh"" cumleleriyle namaz kılmaya davet edince, bu cumlelere,"LÂhavle ve l kuvvete ill billÂhil aliyyil aziym" (Yuce Allah'ın yardımı olmaksızın hic kimse ne kıpırdayabilir ve ne bir şey yapabilme gucunu kendinde bulabilir) " diye cevap verirler.

Mu'min demek ister ki,

"Ey muezzin kardeşim, beni namaz kılmaya cağırıyorsun, eğer Cenabı Allah bana kudret ve imkÂn verirse senin davetin uzerine O'nun yuce huzuruna cıkacak ve senin vasıtanla va'dedilen dunya ve Âhiret saadetinden payımı almaya calışacağım.

Riyazu's-Salihin-Ezan bahsi
__________________