"Kulum, en fazla kendisine farz kıldığım ibĂ‚detle bana yaklaşır. Ve o durmadan nĂ‚file ibadetlerle bana yakınlık pedĂ‚ eder; tĂ‚ ki ben onu sevmeye başlarım. onu sevince de duyan kulağı, goren gozu, tutan eli, yuruyen ayağı olurum. O artık benimle duyar, benimle gorur, benimle tutar, benimle yurur, benden bir şey isterse elbette veririm; Bana sığınırsa onu korurum. Yaptığım işlediğim hic bir şeyde tereddut etmedim. Yalnız mu'min kulumun rûhunu almakta tereddut ettim; O olumden korkarken, ben de onun nĂ‚hoş hareketlerde bulunmasından hoşlanmam. Fakat olumden kurtuluş yoktur." (Buhari, Rikak, 38)
RasûlullĂ‚h -sallallĂ‚hu aleyhi ve selem-'in hayĂ‚tı AllĂ‚h'a ibĂ‚detin ve en guzel kulluğun binbir nev'iyle lebĂ‚leb doludur. Gunun hemen her Ă‚nına tekĂ‚bul eden bir nĂ‚file namazı mevcuttur. NĂ‚file ibadetler kulu Allah'a daha cok yaklaştırır ve cennetteki mertebesini de yukseltir. Resûlullah -sallallĂ‚hu aleyhi ve selem-:
"Musluman bir kimse, farzların dışında nĂ‚file olarak her gun Allah rızası icin on iki rek`at namaz kılarsa, Allah TeĂ‚lĂ‚ ona cennette bir koşk yapar" (Muslim, MusĂ‚firîn 103. Ayrıca bk. Ebû DĂ‚vûd, Tatavvu 1) buyurmuştur. NĂ‚file namazların, kıyĂ‚met gununun dehşetli Ă‚nında hesĂ‚b verirken zor durumda kalan sĂ‚hibinin imdĂ‚dına yetişeceğini de yine Resûlullah -sallallĂ‚hu aleyhi ve selem- haber vermiştir:
"Kıyamet gununde kulun hesaba cekileceği ilk ameli onun namazıdır. Eğer namazı duzgun olursa, işi iyi gider ve kazanclı cıkar. Namazı duzgun olmazsa, kaybeder ve zararlı cıkar. Şayet farzlarından bir şey noksan cıkarsa, Azîz ve Celîl olan Rabb'i:
- Kulumun nĂ‚file namazları var mı, bakınız? der. Farzların eksiği nafilelerle tamamlanır. Sonra diğer amellerinden de bu şekilde hesaba cekilir." (Tirmizî, SalĂ‚t, 188)
Farz namazları cemaatle kılmaya Ă‚zamî derecede gayret eden Efendimiz -sallallahu aleyhi ve selem- nĂ‚file namazlarını daha cok evinde kılmayı tercih eder ve şoyle buyururdu:
"Ey İnsanlar! Evinizde namaz kılınız. Zira farz namaz dışındaki namazların en makbûlu, insanın evinde kıldığı namazdır." (BuhĂ‚rî, EzĂ‚n 81; Muslim, MusĂ‚firîn 213)
Farz namaz, her muslumanın yerine getirmesi zarûrî bir ibĂ‚det olduğu icin acıktan kılınması ve insanların bu ibadete daha sağlam bir şekilde yoneltilmesi gerekmektedir. Bu nedenle acıktan ve buyuk bir cemaat şuuru icinde edĂ‚sı daha uygundur. NĂ‚file namazlar ise insanların irĂ‚desine bırakılmış ihtiyĂ‚rî ibĂ‚detler olduğundan, AllĂ‚h'a vuslat yolunda yarışan kimselerin riyĂ‚ ve sum'a hendikaplarını daha kolay yenebilmeleri, evlerinde gizli olarak ibĂ‚det etmelerine bağlıdır. Bu hususta diğer bir nokta da, evlerin namazla şereflenmesi ve bereketlenmesidir. Cemaatle namaza cok onem veren Muslumanların, evlerini namaz kılınmayan yerler hĂ‚line getirmemeleri de istenmektedir. Bu konuda mu'minleri uyaran Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve selem- şoyle buyurmuşlardır:
"Namazınızın bir kısmını evlerinizde kılınız da oraları kabirlere cevirmeyiniz." (BuhĂ‚rî, SalĂ‚t 52; Muslim, MusĂ‚firîn 208)
1. Teheccud Namazı (Gece Namazı): Yatsı namazından sonra , daha uyumadan veya bir miktar uyuduktan sonra, kılınacak nafile namaza "gece namazı"denir. Bir miktar uyuduktan sonra kalkılıp kılınırsa "Teheccud" adını alır. Teheccud namazı iki rekettan on iki rekata kadardır. İki rekatta bir selam verilmesi daha faziletlidir. (Muhammed Bin Abdullah Hanî, ÂdĂ‚b, s. 264)
Teheccud namazı, Rasul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimize vacip yani farz hukmundeydi. Bu namaz O'nun ummeti icin sunnet-i muekkededir.
"Gece namazına devam ediniz. Zira bu sizden onceki salihlerin ibadetidir. Cunku gece ibadeti, Allah'a yakınlık gunahlara kefaret olup insanı bedeni hastalıklardan korur ve gunahlardan uzaklaştırır." (Tirmizi, DeavĂ‚t, 101)
AllĂ‚h TeĂ‚lĂ‚ cok sevdiği ve kĂ‚inĂ‚tı hurmetine yarattığı Habîb-i Edîb'ne daha fazla lutuflarda bulunmak icin teheccud namazını ona farz kılmıştı.
"Gecenin bir kısmında da sadece sana mahsus bir nafile olmak uzere uykudan kalk, Kur'Ă‚n ile teheccud namazı kıl, Yakındır ki Rabbin seni bir makam-ı mahmuda eriştire." (el-İsrĂ‚/17, 79)
Rasulullah -sallallĂ‚hu aleyhi ve selem- Efendimiz gece namazını hic terk etmezdi. Oyle ki hastalanacak veya ağırlık hissedecek olsa oturarak kılardı. (Ebû DĂ‚vûd, Tatavvu', 18) "Sabah namazından once kılınan iki rek'at nĂ‚file namaz dunyanın tamamından daha hayırlıdır." (Muslim, SalĂ‚tu'l-MusĂ‚firîn, 96) buyururdu. Gozumun nûru diye tavsif ettiği namazı geceleri daha bir iştiyak ve arzû ile kılardı. Ayakları şişecek kadar kendinde gecerek kıldığı teheccud namazına olan iştihĂ‚sını şoyle dile getirmişti:
"AllĂ‚h her peygamberde belirli birşeye karşı aşırı bir istek yaratmıştır. Benim en cok hoşlandığım şey de gece ibĂ‚detidir..." (Heysemî, Mecmau'z-zevĂ‚id, II, 271)
AllĂ‚h'a yaklaştıran en muhim ibĂ‚det olması hasebiyle ummetinin de bu nimetten nasiblenmelerini arzû ederlerdi. Oncelikle yakın akrabasından tebliğe başlayan Efendimiz, bir gece Ali ile FĂ‚tımĂ‚ -radıyallĂ‚hu anhumĂ‚-'nın kapısını calmış ve onlara:
- "Namaz kılmayacak mısınız?" (BuhĂ‚rî, Teheccud, 5) buyurarak geceyi boş gecirmemelerini istemişti.
Diğer ashĂ‚bına da:
"Aman gece kalkmaya gayret edin! Cunku o sizden onceki sĂ‚lih kimselerin Ă‚deti ve Allah'a yakınlıktır. (Bu ibĂ‚det) gunahlardan alı kor, hatalara kefĂ‚ret olur ve bedenden dertleri giderir." (Tirmizî, De'avĂ‚t, 101) buyurarak onları huzûrun kaynağına yoneltmek istemişti.
Âile icinde kadın ve erkeğin AllĂ‚h'a ibĂ‚det ve sĂ‚lih ameller işleme husûsunda birbirlerine destek olmalarının onemine dikkat ceken Efendimiz -sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem- bilhassa gece namazına kalkmada bu yardımlaşmanın daha da onemli neticeler hĂ‚sıl edeceğini şoyle ifĂ‚de etmiştir:
"Geceleyin kalkıp namaz kılan, hanımını da kaldıran, kalkmazsa yuzune su serperek uyandıran kimseye Allah rahmet etsin. Aynı şekilde geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, uyanmazsa yuzune su serperek uykusunu kacıran kadına da Allah rahmet etsin." (Ebû DĂ‚vud, Tatavvu, 18, Vitir, 13)
2. İşrak Namazı: İşrak namazı, Guneş bir iki mızrak boyu yukseldikten, yani guneş doğduktan kırk-elli dakikalı zaman gectikten sonra kılınır.
Saati olmayan bir kimse, cenesini goğsune yapıştırarak guneşe bakar, şayet guneşi bu vaziyetteyken goremiyorsa, kerahat vakti cıkmıştır. Bundan sonra artık İşrak namazı kılınabilir.
İşrak namazı iki rekatır. Bu namazın fazileti hakkında Fahr-ı Kainat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şoyle buyurur.
"Bir kimse sabah namazını cemĂ‚atle kıldıktan sonra oturup guneş doğuncaya kadar zikir ile meşgul olsa, guneş doğunca da iki rekat (İşrak) namaz kılsa, bir nafile hac ve umre sevabına nail olur." (İhyĂ‚, I. 336)
3. DuhĂ‚ (Kuşluk) Namazı: Kuşluk vaktinde kılınır. Kuşluk vakti, guneşin doğmasından itibaren şer'î gunun dortte biri kadarki bir zamanın gecmesiyle başlayan vakte denir. Şer'î gun, Fecr-i sadığın doğmasından (imsaktan) başlayıp guneşin batmasına kadar devam eden gune denir. Orfî gun ise, guneşin doğmasından başlayıp batmasına kadar devam eden gundur. Şer'î gun, imsaktan başladığı icin orf'î gunden bir saat kırk beş dakika daha uzundur. Kuşluk namazı icin en uygun zaman, gunun yukselmeye başladığı, deve yavrularının artık sıcaktan gezemez olduğu zamandır. (Şah Veliyullah Dihlevi, HuccetulĂ‚hi'l BĂ‚liga c. 2, s. 53.) Niteki bir hadîs-i Şerîfte:
"Kuşlu namazı, deve yavrusunun ayakları sıcaktan kızdığı zamandır." Buyurulur. (Muslim, MisĂ‚firîn, 143)
DuhĂ‚ (kuşluk) namazı dediğimiz nafile namaz bu andan itibaren kılınır. Zeval vaktine yarım saat kalıncaya kadar devam eder. İki rekattan on rekata kadar kılınır.
Kuşluk namazının uc derecesi vardır:
Birinci Derecesi: Kuşluk namazının en az miktarı, iki rekattır ve insanoğlunun her bir eklemine karşılık, vermesi gereken sadakanın yerini tutar. Allah Teala'nın, her organı, her eklemi sağlıklı kılması, buyuk bir nimettir. Ve ona hamd edilmesini gerektirir. Ebû Zer-radıyallahu AnhĂ‚-'den rivayete gore Rasul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şoyle buyurur:
"Bir kimse kuşluk namazının iki rekatına devam etse, gunahları deniz kopuğu kadar cok olsa bile affolunur." (Tirmizi, Vitr, 15)
İkinci Derecesi: Kuşluk namazını dort rekat olarak kılmaktır. Bu konuyla ilgili olarak Allah Teala' bir kutsi hadisinde şoyle buyurur:
"Ey Ademoğlu! Gunun evvelinde benim icin dort rekat namaz kıl ki, ben de gunun sonunda seni kollayayım" (et-Terğip ve't-terhib, c. 1, s. 464)
Ucuncu Derecesi: Kuşluk namazını sekiz veya on iki rekat olarak kılmaktır. (Şah Veliyullah Dihlevi, HuccetulĂ‚hi'l BĂ‚liga c. 2, s. 53.)
Hazret-i Aişe -radıyallahu AnhĂ‚-'den rivayete gore Rasul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-', Kuşluk namazını ikişer ikişer dort rekat olarak kılar, (bazen) dilediğince de arttırırdı. (Muslim. Musafirin, 78)
4. Evvabin Namazı
Evvabin, evvab kelimesinin coğulu olup, tevbe ve istiğfar ederek Allah Teala'ya cokca yonelen kişi demektir. Evvabi namazı, Akşam namazının sunnetinden hemen sonra, iki rekattan altı rekata kadar kılınır. Fahr-ı Kainat -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz şoyle buyuruyor:
"Bir kimse Akşam namazından sonra hic konuşmadan altı rekat namaz kılsa, o namaz (sevap bakımından) on iki senelik ibadete denk olur." (Tirmizi, Mevakit, 204)
5. Abdest Şukur Namazı
Abdest veya gusul alındıktan sonra vakit musaitse, yaşlık kuruyacak kadar bir zaman gecmeden iki rekat namaz kılınması menduptur. Bu, abdest veya gusul nimetine kavuşmanın bir şukur ifadesidir. Cunku abdest almak Allah'a yaklaştırıcı bir ibadettir, hedefi ise namazdır. Fahr-ı Kainat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şoyle buyurmuştur:
"Her kim şu benim aldığım gibi abdest alır ve aklından bir şey gecirmeyerek iki rekat namaz kılarsa gecmiş gunahları af olunur." (Buhari, Vudû, 14)
6. Tahiyyetu'l Mescid Namazı
Tahiyye; selam vermek demektir. tahiyyetu'l mescid, mescidi yani camiyi selamlamak demektir. Kuranı kerimde mescitlere "Allah'ın Evleri" denilmiştir. Bir eve giren kimsenin, once ev sahibini selamlaması kadar tabi bir şey olamaz. Bu halde Allah'ın Evine girenin de Onu selamlaması gerekir. Selamlamanın en mukemmel ve en guzel şekli namazla olur. Camiye giren kimsenin tahiyyetu'l mescid kılmak suretiyle Allah Teala'yı bir nevi selamlamış, ona bağlılığını saygısını ve kulluğunu sunmuş olur. Bir mescide sadece ziyaret icin veya oğretmek veya oğrenmek gibi bir maksatla giren kimse orada nafile olarak iki rekat namaz kılar. Dileyen daha fazla kılabilir. Mescide gunde birkac defa bu şekilde girilse , bir defasında boyle namaz kılınması yeterlidir.
Tahiyyetu'l mescid namazı, mescide girildiğinde daha oturmadan kılınmalıdır. Faziletli olan da budur. Oturulduktan sonra da kılınır. Bazıları; oturmadan kılınırsa eda, oturduktan sonra kılınırsa kaza olur, demişlerdir.
Ebû Katade -radıyallahu anh- 'den rivayet edildiğine gore; Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şoyle buyurdu: "Sizden her kim mescide girerse iki rekat namaz kılmadan oturmasın" (Buhari, Salat, 59)
7. Yolculuk Namazı
Sefere cıkan kimseye, abdest alıp iki rekat namaz kılmak menduptur. Fahr-ı Kainat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz sefere cıkarken abdest alır, iki rekat namaz kılar, aynı şekilde de seferden donuşunde eve uğramadan mescide girip iki rekat namaz kılardı. Ummetine yolda tembihte bulunarak şoyle buyurmuştur:
"Bir kimse sefere cıkmayı isterken coluk cocuğunun yanında kılacağı iki rekat namazdan daha ustun bir şey bırakmış olmaz. -Namaz onun yerine hayru'l Halef olur.-" (TebarĂ‚ni)
KĂ‚'b bin MĂ‚lik -radıyallahu Anh- diyor ki:
Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- seferden donuşunde (Medine'ye) gunduz kuşluk vakti girer, once mescide uğrar, orada iki rekat namaz kıldıktan sonra evine giderdi. Bazen de eve gitmeyip mescitte otururdu.
8. Kusûf ve Husuf Namazı
Abdullah bin Amr -radıyallĂ‚hu anh- şoyle anlatıyor:
Peygamber Efendimiz'in zamĂ‚n-ı saĂ‚detlerinde guneş tutulmuştu. ZĂ‚t-ı RisĂ‚letleri kalkıp insanlara namaz kıldırdılar. KıyĂ‚mda o kadar cok kaldılar ki, Ă‚detĂ‚ rukûa varmayacak da hep ayakta duracak zannedildi. Sonra rukûa vardılar ve uzun muddet başlarını kaldırmadılar. Arkasından doğruldular, fakat mûtadın uzerinde ayakta durdukları icin secde etmeyecekleri intibĂ‚ını verdi. NihĂ‚yet birinci secdeye vardılar. Lakin başlarını secdeden hic kaldırmayacakları zannediliyordu. Daha sonra doğrulup oturdular. Bu oturuşları da uzun surdu. MubĂ‚rek başlarını kaldırmayacakmışcasına kapandıkları ikinci secdeye vardıklarında, acı acı nefes alıp veriyor ve goz yaşları dokerek ağlıyordu:
"YĂ‚ Rabbî! Ben aralarında olduğum muddetce ummetime azĂ‚b etmeyeceğini bana vĂ‚detmedin mi?! YĂ‚ Rabbî! Onlar sana tevbe ve istiğfĂ‚redip yalvardıkları muddetce ummetime azĂ‚b etmeyeceğin husûsunda bana soz vermedin mi?! Işte bizler kapına geldik senden affımızı diliyor ve sana yalvarıyoruz!"
Bu minval uzere iki rek'at namaz kılıp bitirince guneş butun parlaklığıyla gozuktu. Arkasından Hz. Peygamber minbere cıkarak ashĂ‚bına vecîz bir konuşma yaptı. Konuşmasında AllĂ‚h TeĂ‚lĂ‚'ya hamd u senĂ‚ ettikten sonra şoyle buyurdular:
"Guneş ve ay AllĂ‚h'ın varlık ve birliğine delĂ‚let eden alĂ‚metlerden sĂ‚dece ikisidir. ŞĂ‚yet bunlar tutulursa, duĂ‚ edin, CenĂ‚b-ı Hakk'a yonelip ona ilticĂ‚ edin, AllĂ‚h'ın buyukluğunu hatırlayın, namaza durup AllĂ‚h'ı zikretmeye koyulun ve sadaka verin..." (Bkz. BuhĂ‚rî, Kusûf, 2, 4)
Peygamber Efendimiz -sallallĂ‚hu aleyhi ve selem-, goneş ve ayı AllĂ‚h'ın Ă‚yetlerinden bir Ă‚yet olarak gorur ve onların tutulmalarını her hangi bir kimsenin olumu veya doğumu sebebiyle olmadığını ashĂ‚bına bildirirdi. Ancak gaybı ve kaderi bilmek AllĂ‚h'a mahsus olduğundan, her an kıyĂ‚metin vukû bulabileceğini veyĂ‚ kendi ecelinin gelmiş olabileceğini duşunerek devĂ‚mlı olarak AllĂ‚h'a iltca hĂ‚linde bulunmayı isterdi. Hava kararmaya başlayınca, yağmur yağarken, gok gurlerken ve guneş veya ay tutulurken hep bu duygularla hareket eder ve huzûr-ı ilĂ‚hîde durarak ummetinin selĂ‚meti icin yalvarırdı.
İbn-i Hibban'da bulunan bir rivayete gore RasûlullĂ‚h -sallallĂ‚hu aleyhi ve selem- ayın tutukluğu gecinceye kadar, muslumanlara ay tutulması namazı kıldırmıştır. (A. Koksal, XI, 220)
Guneş ve ay tutulması namazı sunnettir. İki rek'attır. Guneş acılıncaya kadar duĂ‚ ile meşgul olunur. İmam'ın guneş tutulması namazını cemaatla kıldırmasında bir mahzur yoktur. Ay tutulma namazı ise cemaatsız kılınır. Bu namazların mescidde kılınması da sunnettir. Ezan ve kamet okunmaz. Sadece guneş tutulması namazı icin es-SalĂ‚tu cĂ‚miatun, namaz icin cem olunuz diye seslenilir. (A. Koksal, XI, 221)
9. Şukur Namazı
AllĂ‚h TeĂ‚lĂ‚'nın ihsĂ‚n etmiş olduğu sayısız nimetlere şukretmek butun insanların yerine getirmesi gereken bir borctur. Şukur, verilen nimeti artırdığı gibi, şukursuzluk de onun zevĂ‚line ve hatta sĂ‚hibinin şiddetli bir azĂ‚ba mĂ‚ruz kalmasına sebeb olur. Peygamber Efendimiz -sallallĂ‚hu aleyhi ve selem- sevindiğinde veya sevindirici bir haber aldığı zaman AllĂ‚h'a şukretmek icin secdeye kapanır ve namaz kılardı. Nitekim İslam'ın azılı duşmanı Ebû Cehil'in başının kesildiği kendisine mujdelendiği zaman iki rek'at şukur namazı kılmıştı (İbn-i MĂ‚ce, İkĂ‚metu's-salĂ‚t, 192)
Enes bin MĂ‚lik -radıyallĂ‚hu anh- de şoyle anlatmaktadır: "Nebiyy-i Ekrem -sallallĂ‚hu aleyhi ve selem-, bir ihtiyacının gorulduğu hususunda mujdelenmişti, bunun uzerine hemen secdeye kapandı." (İbn-i MĂ‚ce, İkĂ‚metu's-salĂ‚t, 192)
10. Tesbih Namazı
İbn-i AbbĂ‚s ve Ebû RĂ‚fî -radıyallĂ‚hu anhum- anlatıyor: RasûlullĂ‚h -sallallĂ‚hu aleyhi ve selem- AbbĂ‚s bin Abdulmuttalib'e dediler ki:
"Ey AbbĂ‚s, ey amcacığım! Sana bir iyilik yapayım mı? Sana bağışta bulunayım mı? Sana ikram edeyim mi? Sana on hasleti nasıl yapacağını bildireyim mi? Eğer sen bunu yaparsan AllĂ‚h senin butun gunahlarını; onceki-sonraki, eski-yeni, hatĂ‚en yapılan, kasden yapılan, kucuk-buyuk, gizli-acık yani hepsini affeder. Bu on haslet şunlardır: dort rek'at namaz kılarsın. Her bir rek'atte FĂ‚tiha sûresi ve bir sûre okursun. Birinci rek'atte kıraati tamamlayınca, ayakta olduğun hĂ‚lde on beş kere 'subhĂ‚nellĂ‚hi ve'l-hamdu li'llĂ‚hi ve lĂ‚ ilĂ‚he illallĂ‚hu va'llĂ‚hu ekber' dersin. Sonra rukû yapıp orada aynı tesbihi on kere soylersin, rukûdan başını kaldırır on kere daha soylersin. Daha sonra secde yapıp aynı tesbihi on kere soylersin. Secdeden başını kaldırınca da on kere tekrarlarsın. Tekrar secdeye varıp yine on kere aynı tesbihi soylersin. İkinci secdeden başını kaldırınca da on kere soylersin. Boylece bir rekatte bunları yetmiş beş defĂ‚ soylemiş olursun.
Aynı şeyleri dort rek'atte de yaparsın. Dilersen bu namazı her gun bir kere kıl. Her gun yapamazsan haftada bir kere, haftada yapamazsan ayda bir kere, o da olmazsa yılda bir kere yap. Yılda bir kere de kılamazsan hic olmazsa omrunde bir kere yap." (Ebû DĂ‚vud, Tatavvu', 14; Tirmizî, Vitr, 19)
11. İstihĂ‚re Namazı
Bir şeyin kendisi hakkında hayırlı olup olmadığına dair. Manevi bir işarete kavuşmak icin kılınan iki rekatlık bir namazdır. Birinci rekatta "Kafirun Suresini" İkinci rekatta "İhlĂ‚s Suresini" okumak mustahaptır. Namazdan sonra İstihĂ‚re Duası okunur (İstihare duası icin bakınız: Delilleriyle İslam İlmihali, Prof. Dr. Hamdi DONDUREN, s. 350), sonra da abdestli olarak kıbleye yonelip yatılır. Ruyada beyaz veya yeşil gorulmesi hayır ve iyiliğe; siyah veya kırmızı gorulmesi ise şerre işarettir.
12. Tevbe Namazı
AllĂ‚h'a karşı bir gaflet eseri olarak veya nefse uyarak gunah işlendiğinde onun kefĂ‚reti olarak buyuk bir nedĂ‚met icerisinde O'na teveccuh etmek gerekmektedir. CenĂ‚b-ı Hak şoyle buyurmaktadır:
"Şeytan seni bir kotuluğe sevketme girişiminde bulunursa, hemen Allah'a sığın." (Fussilet (41), 36)
Kotuluk yapan bir kimsenin bunun yerine iyilik yapması, kotuluğu iyilikle defetmesi istenmektedir.
Bir sabah Peygamber Efendimiz sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem muezzini BilĂ‚l'i cağırdı ve ona:
-"BilĂ‚l! Hangi ameli yaparak benden once cennete girdin? Dun gece cennette, senin ayakkabılarının tıkırtısını onumde duydum" diye sordu. BilĂ‚l -radıyallĂ‚hu anh- de:
- YĂ‚ RasûlallĂ‚h! Ne zaman bir gunah işlesem arkasından hemen kalkıp iki rek'at namaz kılarım, abdestim bozulduğunda da vakit gecirmeden hemen abdest alırım. (Her abdest aldığımda da AllĂ‚h'ın uzerimde iki rek'Ă‚t namaz hakkı olduğunu duşunurum ve kılarım. ) dedi. Bunun uzerine Rasûl-i Ekrem -aleyhi's-salĂ‚tu ve's-selĂ‚m-:
- "İşre bunun sĂ‚yesinde" buyurdular. (İbn Huzeyme, Sahîh, II, 213 (1209)
13. HĂ‚cet Namazı
Her ihtiyĂ‚cını AllĂ‚h'a arzeden ve her fırsatta O'nu zikredip yucelten Rasûl-i Ekrem -sallallĂ‚hu aleyhi ve selem- her hangi bir ihtiyacı olan kimselere iki rek'at namaz kılmalarını tavsiye etmiştir:
"Kimin AllĂ‚h'a veya her hangi bir insana ihtiyĂ‚cı hĂ‚sıl olursa once abdest alsın, abdestini de guzelce alsın, iki rek'at namaz kılsın, sonra AllĂ‚h TeĂ‚lĂ‚ Hazretlerine senĂ‚da bulunsun, RasûlullĂ‚h -aleyhi's-salĂ‚tu ve's-selĂ‚m-'a salĂ‚t okusun, daha sonra da şu duĂ‚yı yapsın:
'Halîm ve kerim olan AllĂ‚h'tan başka ilĂ‚h yoktur. Arş-ı A'zam'ın rabbi noksan sıfatlardan munezzehtir. Âlemlerin Rabbi'ne hamd olsun. AllĂ‚hım! Rahmetine vesile olacak amelleri, mağfiretini celbedecek esbĂ‚bı taleb ediyor, her ceşit gunahtan koruman icin yalvarıyorum. Her ceşit iyilikten zenginlik, her ceşit gunahtan selĂ‚met diliyorum. Rabbim! Affetmediğin hicbir gunĂ‚hımı, kaldırmadığın hicbir sıkıntımı bırakma! RızĂ‚na uygun olan her turlu dileğimi yerine getir! Hangi amelden rĂ‚zı isen onu ver, ey Rahîm olan, bana en ziyĂ‚de rahmet gosteren Rabbim!' bundan sonra dunyevî veya uhrevî her ne dilerse taleb eder, cunku o dilek takdir edilir." (İbn-i MĂ‚ce, İkĂ‚me, 189; Tirmizî, Vitr, 17)
AllĂ‚h Rasûlu'nun hĂ‚cet namazı tavsiyesine sıkıca sarılan ashĂ‚bı, herhangi bir ihtiyacları olduğunda AllĂ‚h'a ilticĂ‚ eder ve murĂ‚dlarına nĂ‚il olurlardı. Bir yaz gunu bahcıvanı Enes -radıyallĂ‚hu anh-'e gelerek yağmur yağmadığından ve bahcenin kuruduğundan yakındı. Hz. Enes su getirterek abdest alıp namaza durdu. SelĂ‚m verdikten sonra bahcıvanına:
- Gokyuzunde bir şey gorebiliyor musun? diye sordu. Bahcıvan:
- Goremiyorum, dedi. Enes -radıyallĂ‚hu anh- tekrar iceri girip namaz kıldı. Ucuncu yahut dorduncu kez bahcıvanına:
- Gokyuzunde bir şey gorebiliyor musun? diye sorunca adam:
- Kuş kanadı gibi bir bulut goruyorum, dedi. Bunun uzerine Enes -radıyallĂ‚hu anh- namazını ve duĂ‚sını surdurdu. Az sonra adam yanına girdi ve:
- Gok bulutla kaplandı ve yağmur yağdı, dedi. Hz. Enes:
-Haydi Bişr bin Şegaf'ın gonderdiği ata bin de yağmurun nerelere kadar yağdığını araştır, dedi.
Bahcivan ata binip etrĂ‚fı dolaştığında yağmurun Museyyerîn koşkleriyle GadbĂ‚n sarayından oteye gecmediğini gordu ki Enes -radıyallĂ‚hu anh-'ın bahcesi de bu sınırlar dĂ‚hilindeydi. (İbn-i Sa'd, et-TabakĂ‚tu'l-kubrĂ‚, VII, 21-22)
AshĂ‚b-ı kirĂ‚m'ın hĂ‚cet namazı ile AllĂ‚h'a yonelip yalvarmalarına bir başka misĂ‚li de Enes bin MĂ‚lik -radıyallĂ‚hu anh- şoyle anlatır:
Rasulullah -sallallĂ‚hu aleyhi ve selem-'in ashĂ‚bından Ebû Mı'lĂ‚k adında biri vardı. Bu zat başkaları ile ortaklık kurarak ticaret yapardı. Durust ve takvĂ‚ sĂ‚hibi biri idi. Bir defasında yine yola cıkmıştı.
Karşısına cıkan silahlı bir hırsız:
- Neyin varsa cıkar seni oldureceğim, dedi. Ebu Mı'lĂ‚k:
- Maksadın mal almaksa al, dedi. Hırsız:
-Ben sĂ‚dece senin canını istiyorum, dedi. Ebu Mı'lĂ‚k:
- Oyleyse bana musaade et de namaz kılayım dedi. Hırsız:
- İstediğin kadar namaz kıl, dedi. Ebu Mı'lĂ‚k namaz kıldıktan sonra uc defa şoyle duĂ‚ etti:
- Ey gonullerin sevgilisi (YĂ‚ Vedûd), ey yuce arşın sĂ‚hibi, ey dilediğini yapan AllĂ‚hım! Ulaşılmayan izzetin, kavuşulmayan saltanatın ve arşını kaplayan nûrun icin beni şu hırsızın şerrinden korumanı istiyorum! Ey imdĂ‚da koşan AllĂ‚hım! Yetiş imdĂ‚dıma.
Ebu Mı'lĂ‚k duasını bitirir bitirmez, elindeki kargıyı kulakları hizĂ‚sında tutan bir suvĂ‚rî peydĂ‚ oldu! SuvĂ‚ri mızrağı hırsıza saplayıp onu oldurdu. Sonra da tĂ‚cire dondu. Tacir:
- Kimsin sen? Kimsin sen? AllĂ‚h seni vasıta kılarak bana yardım etti, diye sorunca suvari:
- Ben dorduncu kat semĂ‚ ehlindenim. İlk duĂ‚nı yapınca semĂ‚nın kapılarının catırdadığını işittim. İkinci defa duĂ‚ edince gok ehlinin gurultusunu işittim. Ucuncu defa dua edince, zorda kalan biri dua ediyor, denildi. Bunu duyunca AllĂ‚h'tan, onu oldurmeye beni memur etmesini istedim. AllĂ‚h TeĂ‚lĂ‚ da kabul etti ve geldim. Şunu bil ki, abdest alıp dort rek'at namaz kılan ve bu duayı yapan kimsenin, zorda olsun veya olmasın duası kabul edilir, dedi. (İbn-i Hacer, el-İsabe, IV, 182)
14. Zelzele Namazı
Hicretin beşinci yılında Medine'de zelzele olmuştu. Kalbi her an AllĂ‚h ile berĂ‚ber olan Peygamber Efendimiz -sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem-:
"Rabbiniz sizi, hoşnut olacağı duruma dondurmek istiyor. Oyle olunca siz de onun hoşnutluğunu dileyiniz!" buyurdu.
İbn-i Abbas -radıyallĂ‚hu anh-'ın zelzele dolayısıyla altı rukû ve dort secde ile namaz kıldırdığı, rivĂ‚yet edilmektedir. (A. Koksal, XI, 222; İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, II, 472)
__________________
Nafile Namazlar
Dini Bilgiler0 Mesaj
●22 Görüntüleme