Ali Murat Guven'in araştırması

Yeni bir internet hurafesi daha:


Amerikalı maktul, "kabir azabı kurbanı"na nasıl donuştu(ruldu)?


Şimdi anlatacağım "internet efsanesi"nin Turkiye kamuoyunda yayılışının yaklaşık uc-dort aylık bir gecmişi var. Ancak, bu sure zarfında ulke capında o kadar cok insanın elektronik posta adresine gonderildi ki (gorup de ibret almam icin bana bile ardarda uc-dort kez geldi!) milyonlarca kişi bu tuyler urpertici oykuyle coktan tanımış durumda...


Dinî icerikli propaganda yapma cabasındaki soz konusu gonderi; bir kac kare fotoğraf ve ona eşlik eden ayrıntılı bir haber metninden oluşuyor.


Fotoğraflarda, cekimden en fazla bir-iki hafta once olduğu anlaşılan orta yaşlı bir insanın curumeye yuz tutmuş cesediyle karşılaşıyoruz. Ki değişik acılardan cekilmiş olan bu fotoğraflar, boylesi goruntulere alışık olmayanlar icin son derece sarsıcı...


Fotoğraflara eklenmiş haber metninde aktarılan bilgiler ise ozetle şoyle:


18 yaşındaki Ummanlı Musluman bir delikanlı, rahatsızlanınca babası tarafından hastaneye kaldırılır. Genc yaşına rağmen icki, sigara ve uyuşturucu gibi bir dizi kotu alışkanlığa sahip bulunan adam kısa sure sonra da hastanede vefat eder ve cesedi babası tarafından hastanenin gasilhanesinde yıkatılarak İslÂmî kurallara uygun bicimde toprağa verilir.


Ancak, acılı baba bir kac saat sonra oğlunun bedeninde var olması muhtemel bir başka rahatsızlıktan kuşkulanır ve yetkililere başvurarak mezarın acılması talebinde bulunur.


Topu topu uc saat sonra tekrar acılan mezarda, yetkililerin ve babanın karşılaştığı manzara tek kelimeyle dehşet vericidir. Simsiyah sacları olan o gencecik cocuk gitmiş ve yerine bedeninin her tarafı kabirde meleklerden yediği dayaklardan dolayı curuk icinde kalmış, bu ağır darp sonucunda fizyonomisi tamamen değişmiş ve sacları "korkudan" bembeyaz olmuş yaşlı biri gelmiştir.


Bu noktada, metni yayına hazırlayan propagandacı bizleri "kabir azabı"nın ne denli korkunc bir şey olduğu konuşunda ustune basa basa uyarıyor ve yanına Kur'an'dan bazı Âyetler ve ayrıca Peygamberimiz'den hadisler ekleyerek bu korku duygusunu iyice artırmaya calışıyor. Fotoğraflar da onun ifadesine gore, "feth-i kabir" (mezarın acılması ve cesedin cıkartılması) işleminden hemen sonra Ummanlı resmî yetkililer tarafından hastanenin morgunda cekilmiş.


Bu traji-komik oykunun ayrıntılarını daha fazla aktarmaya gerek duymuyorum. Cunku, artık boyle şeyleri okumaktan da anlatmaktan da icime fenalıklar geliyor. Zaten gelen mesaja eşlik eden kan revan icindeki fotoğrafları gorduğum anda bu konu benim icin butunuyle kapanmıştı. Cunku, "kanıt" olarak sunulan kareleri o tarihten once bambaşka bir adreste gormuştum. O yuzden oykunun aktarımını da kısa keseceğim. İsteyenler, adına ozel olarak internet sitesi acılmış olan bu kepazeliği butun ayrıntılarıyla aşağıdaki adresten okuyabilirler.


http://www.thegodisone.com/kabir/index.htm


Şu kadarını soyleyeyim ki yukarıdaki sitede anlatılanların istisnasız hepsi "yalan"...


Fotoğrafların, anlatılan kişiler ve mekanlarla uzaktan yakından hic bir ilişkisi yok. Propagandacının -ucuz korku filmlerini andıran- iddiasına kaynak teşkil eden urkutucu fotoğraflara, bundan en az iki yıl kadar once, dunyaca unlu şiddet goruntuleri sitesi www.rotten.com'da rastlamıştım. Olayın kahramanı durumundaki kişi ise ne aslen Ummanlı, ne Musluman, ne de esmer olan biriydi. Kırsal bir bolgede cinayete kurban gitmiş olan sarışın ve orta yaşlı bir Amerikalıydı bu...


Birileri bu talihsiz adamı katletmiş, sonra cesedini yarı cıplak bir durumda yakınlardaki ormana atmış ve guvenlik gucleri de cesedi bir kac hafta sonra bulmuşlardı. Acık hava koşullarında uzunca bir sure kaldığı icin de doğal olarak cesette gozle gorulur deformasyonlar ve renk değişimleri başlamıştı. Sarışın kişilerin saclarına bu rengi veren pigmentler, bedenin olumunden sonra sert guneş ışığı altında yavaş yavaş beyaza donuşurler. O yuzden, fotoğrafları gorduğumde dikkatimi ilk ceken şey de kurbanın saclarının sarıdan beyaza calar bir gorunum alması olmuştu. Ve herşeyden daha onemlisi de, "Babası tarafından hastanede gusul abdesti aldırıldı, sonra da cenaze namazı kıldırılıp toprağa verildi" denilen bu kişi, boyle bir dinî rituelden sonra herhalde "slip" tarzı bir ic camaşırı ile gomulmuş olamazdı. Ama bizim Ummanlı Musluman mevta, her nedense fotoğraflarında beyaz ic camaşırıyla poz vermekteydi. Sanırım, butun dikkatlerini "Nasıl daha korkutucu olabiliriz" konusuna verdikleri icin, bu ayrıntı oykuyu hazırlayan kişinin gozlerinden kacmış.


Mechul propagandacı, uzun uzadıya aktardığı yalanlarına son noktayı ise bir "posta formu" ile koyuyor. Formun başına "Bu yazıyı ve fotoğrafları arkadaşına e-posta ile gonder" yazılmış. Ayrıca, sitenin adını da "God is one" (Allah birdir) koyarak, aklı sıra oykuye evrensel bir nitelik kazandıracak ve bunu uluslararası propagandada kullandıracak bu buyuk tebliğ ustamız. Oysa ki fotoğrafların asılları, bu siteyi okuyacak kişi icin topu topu bir tuşluk mesafede durmakta. Ama dunya cahillerin gozunde cok buyuk ve kacıp saklanması oldukca kolay bir yer olduğundan, bizim yalancı icin de boyle ayrıntıların hic bir onemi yok. Bir gun birilerinin aynı anda hem kendi sitesini hem de www.rotten.com'daki ilgili sayfaları ziyaret edebileceğini ihtimalden bile saymıyor.


Merak edenler icin www.rotten.com'daki ozgun adresi veriyorum. Rotten, iki yılı aşkın suredir sitesinde tuttuğu 8 kareden oluşan bu polis fotoğrafları grubuna "Vucutta curumenin erken aşamaları" başlığını koymuş. Uzmanlık alanı kan ve vahşet fotoğrafları olan bu sitede, savaş, cinayet ya da kaza sonucu oldurulmuş daha yuzlerce insanın goruntusuyle karşılaşabilirsiniz. Ancak, doğrusu ya, oturup hepsine tek tek bakmanızı tavsiye etmeyeceğim. Siz en iyisi konumuzla ilgili olan karelerle yetinin.


http://poetry.rotten.com/blonde


İmanlar bu denli zayıf, Muslumanlar da bu denli donanımsız oldukca, kabul etmek gerekir ki ulkemizde ve İslÂm dunyasındaki hurafeler de hic bitmeyecektir.

Merak ediyorum; bu mesajı alan milyonlarca insandan bir teki olsun, mesaj sahibine "Yahu, dur bir dakika birader" dedi mi, "Allah'ın o nurlu melekleri Latin Amerika ulkelerinin polis karakollarından fırlamış gorunumlu birer işkenceci midir? Biz, bize gonderilen kutsal metinlerden 'kabir azabi' denilen olgunun fiziksel bir gerceklik olarak yaşanmayacağını biliyoruz. Elimizdeki bilgilerden, onun ruhsal duzlemde oluşacak, ama fiziksel acılarımız kadar gercekci bicimde hissedeceğimiz bir ceza olduğunu anlamaktayız. Eğer her mezara giren bu şekilde falakaya yatırılıyorsa, o halde bedenleri mumyalandığı icin gunumuze kadar mukemmel durumda kalmış onca eski Mısır firavunu, ayrıca yakın cağın mumyalama teknikleriyle korunma altına alınmış olan Lenin ve Mao gibi tanrıtanımaz liderlerin bedenleri bu yontemle dayak faslından kurtulmuş mu oluyor? Bu dunyadan, olduğunde yuzune son derece huzurlu bir ifade sinen nice kotu kalpli insan ve olduğunde bedenlerinden yarım kiloluk bir parca dahi kalmayan nice şehit gelip gecti. Bir insanın olum sonrasında Yaratıcı'dan odul mu yoksa ceza mı gorduğunu, bedeninin genel gecer gorunumunden mi cıkartırız, yoksa bizlere ote Âleme ilişkin olarak verilen sağlam bilgilerden mi?"


Gercekten merak ediyorum, soz konusu mesajı aldıktan sonra bunları aklıselim bicimde duşunen bir tek Allah'ın kulu oldu mu... Duşman bombalarıyla bedeni lime lime olmuş, cenazesi tabuta konulamayacak kadar ufalanmış bir şehidin o an itibarıyla evrenin en mutlu insanı olabileceğini, ama cesedi bin bir ihtimamla toprağa verilen, ustune ustluk kameralara iyi gorunsun diye bir de makyaj yapılmış olan bir ateistin ise aynı anda tarifsiz acılar icinde kıvranabileceğine inanan tek kişi ben miyim şu cÂmiada?


İnsanların en basit bir gunahlarında bile uzulup gozyaşları doken melekleri "kana susamış işkenceci vahşiler" olarak tasvir ederek, bu şiddet kulturu uzerinden kitleleri kendince hidayete ulaştırmaya cabalayan seni kucuk beyinli!


Senden onceki butun o surusune bereket cahiller ordusu gibi sen de hata yapıyorsun ve senin gibilerin hatalarının kafa karıştırıcı sonuclarını temizlemek yine bizim gibilere duşuyor. Ama buna sevindiğimi ve bununla boburlendiğimi sanma sakın; ummetin iman perspektifini gosteren bu gibi ornekler karşısında yalnızca icim eziliyor ve uzuluyorum.


Allah, butun kulları icin sonsuz merhamet sahibidir, bağışlayandır, esirgeyendir. Ve hic kuşkusuz ki onun "cehennem"inin ya da "kabir azabı"nın bile vahşet kulturune teşne duşuk kalibreli insan belleğinin alamayacağı kadar hikmetli, şerefli, eğitici bir iceriği olacaktır.


Ben ilelebet buna inanacak ve bunu soylemeye devam edeceğim. Bu yola bu şekilde baş koyanlar var ise bilinsin ki hepsi kardeşimdir.

Alıntıdır : Haber7
__________________