Sevgili dostlarım eski arşivlerimi karıştırıken 4 guzel yazıya rastladım, malesef bazı değer yargılarının kaybolduğu gunumuzde insanlık namına dikkate alınması gerek mesajları iceren bu yazıları okumanızı tavsiye ederim.


NOT: Bu konuyu forumda nereye acacağıma bir turlu karar veremedim. Okunulduğu zaman daha ozen gosterileceği ve dalga gecilmeyeceğini duşunerek İslam ve İnsan bolumune acmaya karar verdim.


-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

BİR BARDAK SUTUN HATIRI


Howard, yoksul bir ailenin cocuguydu ve okul giderlerini karşılamak icin kapı kapı dolaşarak eşyalar satıyordu. O gun, hicbir sey satamamıştı ve karnı da cok actı. Bundan sonra calacagı ilk kapıdan yiyecek birşeyler istemeye karar verdi. Kapıyı acan sevimli genc bayanı gorunce utandı. Yiyecek bir şeyler yerine "Affedersiniz, bir bardak su rica edebilir miyim?" diyebildi yalnızca. Genc bayan, cocuğun ac olabilecegini duşunerek kocaman bir bardak sut getirdi ona. Cocuk, sutu yavaş yavaş icine sindirerek ictikten sonra "Cok teşekkur ederim, borcum ne kadar?" diye sordu genc bayana. Genc bayan, "Borcunuz yok" diyerek, yuzunde sıcak bir gulumsemeyle devam etti; "Annem, gosterdigimiz şefkat ve nezaket karşılıgı olarak asla bir bedel odenmesini beklemememizi ogretti bize" dedi. Cocuk "O halde cok teşekkurler, yurekten teşekkur ederim size" dedi. Howard Kelly, evin onunden ayrıldıgı zaman kendisini yalnızca bedensel olarak degil, ruhsal olarak da guclu hissediyordu.

Yıllar sonra genc bayan cok ender rastlanan bir hastalığa yakalanmıştı. Yoredeki doktorlar caresiz kalınca, hastalıgı ile ilgili araştırmalar yapılması icin onu buyuk kente gonderdiler.

Dr. Howard Kelly, konsultasyon yapması icin cagrıldıgı hastanın hangi kasabadan geldigini duyunca heyecanlandı. Artık genc olmasa da yıllar once kendisine sevgiyle yaklaşan bayanı ilk gordugu anda tanımıştı ve onun yaşamını kurtarmak icin elinden geleni yaptı.

Uzun suren tedaviden sonra bayan sağlığına kavuştu. Dr. Kelly, denetlemesi icin onune getirilen faturaya şoyle bir baktı ve ustune birşeyler yazarak zarfın icine koydu ve hasta bayanın odasına gonderdi. Kadın elleri titreyerek aldı zarfı eline. Acmaya korkuyordu... Hastane faturasını asla odeyemeyecegini ve geri kalan yaşamı boyunca bu faturayı odemek icin calışacagını biliyordu. Sonunda zarfı actı ve faturaya iliştirilmiş bir not dikkatini cekti. KÂgıtta şunlar yazılıydı: "Hastane giderlerinin tamami bir bardak sut karşılığı odenmiştir."


KISSADAN HİSSE


Genc ama cok genc bir edebiyat meraklısı, yazdığı şeyleri kolunun altına sıkıştırmış, okutacak birini ararmış. Oyle birini bulmalıymış ki, ilgi gostersin, yureklendirsin. Yazınsal yaşamının onunu acsın, guzel şeyler yazdığını soylesin, boylece onu yazınsal yalnızlığından kurtarsın. Aramış, taramış, sonunda donemin unlu ozanlarından birinin, evine cekilmiş, herkesten uzak yaşadığını, arada bir bazı genc edebiyatcıları kabul ettiğini, onlarla sohbet ettiğini oğrenmiş. Ne yapmış, ne etmiş, usta ozanın evine girmeyi becermiş.


Kolunun altında birkac yazısıyla ozanın karşısına gecmiş.


Ozanla beraber aynı masaya otup yemek yemeye başlamış. Masada neye benzediği belli olmayan bir yemek, azıcık peynir, biraz zeytin, birkac dilim de ekmek varmış. Genc edebiyat meraklısının onune de bir tabak koymuş, peynirle ekmeğinide boluşturmuş. "Afiyetle" demiş. Biraz yemek yemişler, sohbete başlamışlar. Laf lafı aca dursun bizim genc, heyecan icinde, lafın oyle bir yerini yakalamaya calışıyormuş ki, hemen kolunun altındaki kağıtları cıkarabilsin, usta ozanın onune koyabilsin, sabırla okuyup bitirmesini beklesin, sonra da kulaklarını dort acıp ozanın soyleyeceklerini dinlesin...


Guneş batmak uzereymiş ama henuz beklediği an gelmemiş. Buna karşılık, gencin gozlerinin icine bakarak ozan biraz duşunmuş, sonra da "Sana bir oyku anlatacağım," demiş. Genc sesini cıkarmamış. Ozan başlamış anlatmaya: "Bereketli topraklar ustunde yaşayan bir adam, bu adamın yaşadığı evin bahcesinde de bir elma ağacı varmış. Adam bu elma ağacına gozu gibi bakarmış. En iyi suyla sular, en iyi gubreyle besler, tek bir boceğin bile ağacı rahatsız etmesine izin vermezmiş. Bu kadar ozenle bakılan ağac da nankorluk etmemiş, adama dunyanın en guzel, en kırmızı, en lezzetli elmalarını vermiş. Elmaları toplama vakti geldiğinde, adam ağaca cıkmış, her elmayı eliyle, tek tek toplamış, pazara goturmek uzere bir arabaya doldurmuş. Oyle buyuk, oyle parlak, oyle guzel elmalarmış ki, adam bir bakmış bir daha bakmış, her bakışında elmalara biraz daha hayran olmuş.


"Arabaya atları koşup yola cıkmaya hazırlanırken icinden şoyle diyormuş: 'Kimse bir elma ağacına bu kadar ozen gostermemiştir. Kimse bir elma ağacına bu kadar iyi bakmamıştır. Kimsenin elma ağacı bu kadar guzel elmalar vermemiştir. Ama yine de ben bu elmaları alacağım, pazara gideceğim, yaygımı serip elmaları ustune dizeceğim, herkesin elmaları arasında satacağım. Kimse de bu elmaların otekilerden ne kadar farklı olduğunu gormeyecek. Elma kac paraysa, ben de o kadara satacağım. Elmalarım elden gidecek, bense bir tek kişinin bile takdirini alamadan doneceğim evime.'


"Oyle de, yapacak başka bir şey yokmuş. Adam el yuklu arabasıyla kendini tozlu patikaya vurmuş, pazara doğru yola koyulmuş. Araba taşlı yolda ilerlerken bir sarsılmış, bir daha sarsılmış, arabadaki elmalardan biri arabadan aşağı, tozlu yola yuvarlanmış. Adam arabadan bir elma duştuğunun farkına bile varmamış. Araba pazara doğru uzaklaşmış, gozden yok olmuş.


"Derken yolda yorgun bir yolcu belirmiş. Sıcaktan, tozdan bitkinmiş. Elmayı gormuş. Eğilmiş, almış. Bakmış, bakmış, 'Vay anasını!' demiş, 'Bu nasıl elma boyle... Hem cok kırmızı, hem cok buyuk...' Bir ısırık almış, 'Hem de amma lezzetli' diye eklemiş. Sonra takdirle bakmış elmaya. 'Helal olsun seni yetiştirene' demiş, kendi kendine. 'Boyle bir elma ne yedim, ne gordum, ne duydum. Helal olsun!' Elmasını yiyip mutluluğa boğulan yolcudan asla haberi olmayacak olan elmacı ise pazardaki yaygısının başında muşteri beklermiş..."


Edebiyat meraklısı genc, kolunun altındaki yazılarını ozana hic gosterememiş. Yalnızca ozana değil, kimseye gostermek gelmemiş artık icinden.
Tozlu yolda belirecek yolcuyu hic unutamamış ve yazmış da yazmış..Doğru işler yaptığı surece bir gun kendisininde takdir edileceğini artık biliyormuş.



CARPEDIEM


Jerri, cevresindekilerin cok sevdiği insanlardan biriydi. Keyfi her zaman yerindeydi. Her zaman soyleyecek olumlu bir şey bulurdu. Hatta bazen etrafındakileri cıldırtırdı bile, "Bu adam bu halde bile nasıl iyimser olabiliyor?" diye. Birisi nasıl olduğunu sorsa "Bomba gibiyim."Diye yanıt verirdi hep. "Bomba gibiyim..."Jerri doğal bir motivasyoncuydu. Yanındaki insanlardan biri o gun, kotubir gundeyse, Jerri yanına koşar, duruma nasıl olumlu bakılacağını anlatırdı. Bu tarzı fena halde duşunduruyordu beni. Bir gun Jerr'ye gittim "Anlayamıyorum." Dedim. "Nasıl oluyor da, her zaman, her koşulda bu kadar olumlu bir insan olabiliyorsun? Nasıl başarıyorsun bunu?"Her sabah kalktığımda kendi kendime Jerri bugun iki secimin var. Havan ya iyi olacak ya da kotu derim. Her zaman havamın iyi olmasını secerim. Kotu bir şey olduğunda yine iki secimim var. Kurban olmak ya da ders almak. Ben başıma gelen kotu şeylerden ders almayı secerim. Birisi bana bir şeyden şikayete geldiğinde, yine iki secimim var. Şikayetini kabul etmek ya da ona hayatın olumlu yanlarını gostermek. Ben olumlu yanlarını gostermeyi secerim."Yok yahu" diye dalga gectim."Bu kadar kolay yani""Evet...Kolay..." dedi Jerri.

"Hayat secimlerden ibarettir. Her durumda bir secim vardır. Sen her durumda nasıl davranacağını secersin. Sen insanların senin tavrından nasıl etkileneceklerini secersin. Sen havanın, tavrının iyi ya da kotu olmasını secersin. Yani sen hayatını nasıl yaşayacağını secersin."Jerri'nin sozleri beni oldukca etkiledi. Onu uzun yıllar gormedim. Ama hayatımdaki talihsiz olaylara dovunmek olumlu secimler yaptığımda hep onu hatırladım. Yıllar sonra Jerri'nin başına cok talihsiz bir olay geldi. Soygun icin gelen hırsızlar Jerri'yi delik deşik etmişler. Ameliyatı 18 saat surmuş, haftalarca yoğun bakımda kalmış. Taburcu edildiğinde kurşunların bazıları hala vucudundaymış. Ben onu olaydan altı ay sonra gordum. "Nasılsın?" diye sorduğumda "Bomba gibi" dedi. "Bomba gibi""Olay sırasında neler hissettin Jerri?" dedim.

"Yerde yatarken iki secimim var diye duşundum. Ya yaşamayı sececektim ya olumu. Ben yaşamayı sectim.""Korkmadın mı? Şuurunu kaybetmedin mi?" "Ambulansla gelen sağlık gorevlileri harika insanlardı. Bana hep iyileşeceksin merak etme." Dediler. Ama acil servisin koridorlarında sedyemi hızla surerken doktorların ve hemşirelerin yuzundeki ifadeyi gorunce ilk defa korktum. Bu gozler bana "Bu adam olmuş" diyordu. "Birşeyler yapmazsam, biraz sonra olu bir adam olacaktım.""Ne yaptın?" diye merakla sordum."Kocaman bir hemşire yanıma yaklaştı ve bağırarak her hangi bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sordu. 'Evet' diye yanıt verdim." "Var" Doktorlar ve hemşireler merakla sustular. Derin bir nefes alarak kendimi topladım ve bağırdım."Benim kurşunlara alerjim var!.."

Doktor ve hemşireler gulmeye başladılar. Tekrar bağırdım. "Ben yaşamayı sectim. Beni bir canlı gibi ameliyat edin. Otopsi yapar gibi değil."Jerri, sadece doktorların buyuk ustalıkları sayesinde değil, kendi olumlu tavrının da buyuk katkısı ile yaşadı. Yaşaması bana yeni bir ders oldu. Hergun hayatımızı dolu dolu yaşamayı secme şansımız ve hakkımız olduğunu ondan oğrendim ve her şeyin kendi secimlerimize bağlı olduğunu.



41 GUZEL TAVSİYE


01- Ucuz araba kullan ama, alabileceğin en guzel evi al.

02- Adam gibi uc fıkra oğren

03- Sevinclerini sakın erteleme

04- Eşini cok iyi sec. Cunku bu secim mutluluğunun veya bedbahlığının %90'ını oluşturur.

05- Hergun 30 dakika yuruyuş yap.

06- Her zaman şukretmesini bil.

07- Bir arkadaşına sırrını acıklamadan once iki kere duşun.

08- Maaş cekini imzalayan kişileri asla eleştirme.

09- Kaybedecek şeyleri olmayan ve inancı olmayan insanlardan kork.

10- Gozunun onunde hep guzel şeyler bulundur.

11- Cocukların, adet kelimesini duyduklarında seni hatırlayacak sekilde yaşa.

12- Dinine ait sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirmek icin kendine mutlaka vakit ayır.

13- Kendini ve başkalarını affetmesini bil

14- İlk yardımı oğren.

15- Biri seni kucakladığında ilk bırakan sen olma.

16- Hergun 6 bardak suyunu icmeyi unutma.

17- Seni seven insanları koru.

18- Zor da olsa ailenle tatil yapmak icin herşeyi dene. Bu tatildeki anlar, hayatının değerli anlarından biri olacak.

19- Kendine yapılmasını istemediğin hicbirşeyi başkalarına yapma.

20- Başarıya, ic huzura kavuştuğun, sağlıklı olduğun ve sevildiğin zamanı değerlendir.

21- İyi ve başarılı bir evliliğin iki şeye bağlı olduğunu unutma :

a)Doğru insanı bulmak b) Doğru insan olmak.

22- Ebeveynlerini, eşini ve cocuklarını eleştirmek istediğin zaman dilini ısır.

23- Sevimsiz olmayacak şekilde ayrı fikirde olmayı oğren.

24- Cesaretli ol, hayatına geri baktığında yaptıkların icin değil yapmadıkların icin uzuleceksin.

25- Cok mukemmel bulduğun bir fikri başkasının engellemesine izin verme.

26- Keyifsizliklerini acığa vurma.

27- Nasıl bir duygu olduğunu ogrenmek icin 24 saat kimseyi ve birşeyi eleştirme.

28- Evliliğini guzelleştirmek icin hergun birşeyler yap.

29- İyilik dolu bir sozu ve iyiliğin etkisini asla kucumseme.

30- Cocukların hakkında başkalarına iyi birşeyler soylerken, bırak onlar da duysun.

31- Guc, sahip olduğun mallarla ilgili değildir. Unutma !!!

32- Cocuklarını anlamaya calış, yargılamaya değil.

33- Kalem ve not defterini daima yanında taşı.

34- Zaman ve kelimeleri boşyere harcama, ikisi de cok değerli.

35- İnsanların yaptıkları olumsuz şeyleri değil, ileride yapacaklarını duşun.

36- Senden az ya da cok parası olanlarla, paran hakkında konuşma.

37- Birşeyi elde etmek cok caba sarfettiysen, tadını cıkarmak icin zaman ayır.

38- Birisinin kahramanı ol.

39- Neyi ve kimi desteklediğini insanlara soyle.

40- Sadece aşk icin evlen.

41- Bu dunyada imtihan edildiğini asla unutma.


------------------------------------------------------------------------------------
Sevgili dostlarım yazıları okuduysanız. Şimdi iki seciminiz var: 1. Unutup gitmek,2. Yazıyı dikkate alıp kendimize pay bicmek, arkadaşlarınıza gondermek. Ben bu yazıları okuduktan sonra duşundum, iki secimim vardı:

1. Dikkate almamak, 2. Birileriyle paylaşmak
Ben secimimi yaptım sizlerle paylaşıyorum

Saygılar Sunarım

Allaha Emanet Olun

__________________