Esselamun Aleykum ve Rahmatullah ve Berakatuh...

Acizane şekilde ifade edelim inşaAllah guzel kardeşlerim...
Rucû , donmek demektir...Kotuden iyiye..Batıldan Hakk(c.c)'a...

Herkese nasip olmaz...Mevla(c.c)'yı isteyenler,elbet O(c.c)'na varacaklardır...
Şukurler olsun ki O(c.c)'nun yolundayız...

İnsan 2 doğuma sahiptir..
1-Zahiri doğum ki ana karnından olan doğumdur
2-Batınî doğum ki bu da Hakk(c.c)' a ulaşmayı dilemekle gercekleşir..Artık Hakk(c.c) yolculuğu başlamış olur bu doğum ile...
Mevla(c.c) cumlemize doğmadan olmeyi gostermesin inşaAllah...

Şimdi gelelim bu guzel kardeşimize..Sizden dileğim lutfen tamamını okuyunuz roportajın...

Rucûyu daha iyi anlayacağız hep birlikte inşaAllah...



Cat Stevens (Yusuf İslam)

Cat Stevens'ı Yusuf İslam olmaya goturecek yolda sayısız engel vardı. O pop şarkıcılığının zirvesine cıkmış, adı Avrupa ve Amerika'da un kazanmıştı. Maddî varlığı, serveti, şohreti ve hele de gunumuzde, neredeyse dinin yerini alan cılgın bir muzik furyasının sivrilttiği şahsiyetiyle Cat Setevens nasıl İslama geldi. imanı secti?

Ustelik o, İslama karşı peşin hukumlerin ve hatta duşmanlıkların en kesif yaşandığı İngiltere'nin başkenti Londra'daydı ve bir İngiliz vatandaşıydı. Ama, Kur'an mucizesi onu o şartlar altında ve orada da kurtarabilirdi. Cunku Cat Stevens; butun maddî refahına rağmen mutlu olamıyor ve birşeylerin eksildiğini gonlunun derinliklerinde duyuyordu.

Cat Stevens, şohretinin zirvesinde bulunduğu yıllarda hastalanmış ve hastahanede yatmak zorunda

kalmıştı. Oradaki duşunceleri cok değişmiş, cıktıktan sonra, insan île Allah illşkisini anlatmaya calışan şarkılar yazmıştı. İşte, tam bu sırada, daha once Musluman olan ağabeyi Davut imdadına yetişti. Olayı kendisi şoyle anlatıyor:

"1975'de ağabeyim Kudus şehrini ziyarete gitmişti. Ziyaret programında Mescid-i Aksa da bulunuyordu. Camiye girer girmez icinde barışcı, doyurucu garip hisler belirince, bana hakkında hicbir şey bilmediğimiz bu dinden, yani İslamdan bahseden bir kart atmıştı. Londra'ya donduğunde, bana Kur'an'ın aslıyla İngilizce tercumesini ihtiva eden bir kitap hediye etti. Talihliydim ve Allah hayatımı aydınlatmak istemişti. Ağabeyimin okumam icin hediye ettiği Kur'an'ı okudum ve aradığınım bu din olduğunu anladım. Allah'ın bana, beni hak yola irşad etmek icin gonderdiği bir hidayetti bu. Musluman olmaya karar verdim. Allah'a şukrediyorum.

"Kur'an'la karşılaşıncaya kadar, hayatın gayesi bir sırdı benim icin. Hayatı ve her şeyi duzenleyen bir Hakîm'in varlığına inanıyordum; peki ama kimdi bu gorunmeyen san'atkar?

"Pek cok manevî-ruhî yollardan gecmiştim. Ne yazık ki hicbiri beni doyuramamıştı. Yonu olmayan bir kayık gibiydim. Fakat Kur'an'ı okuduğum zaman, beni oyle bir hal burudu ki, sanki o benim icin varedilmişti, ben de onun icin yaratılmıştım.

"Bir bucuk yıldan fazla bir sure durmadan Kur'an okudum. Ve bu sure icinde hicbir Muslumanla karşılaşmadım. Kur'an'ın mesajı icinde kendimi yitirmiştim. İki tercih vardı onumde:

"Ya kendimi tumuyle teslim edecektim, ya da kendi muzik yolumda yuruyup gidecektim."

Ama muzik yolunu değil, Kur'an'a teslim olma yolunu secti. Cunku, daha ilk sayfalarda Kur'an onu teslim almıştı. Şoyle anlatıyor:

"Fatiha Suresini okuduktan sonra, verdiği mesajın cihanşumul oldugunu anlamaya başladım. Şimdiye kadar gorduğum kitapların hicbirine benzemiyordu. Butun kelimeler garip bir şekilde yakındı bana sanki, icimi bir yakınlık ve erime duygusu kapladı. Okyanusunu bulmuş bir ırmak gibiydim.

"Kur'an her şeyin uzerinde dos doğru ve ap acık olup. herkesin anlayabileceği kadar sadedir. Muhakkak ki, Allah tarafından gonderilmiştir ve hicbir fani tarafından da taklit edilemeyecektir. Cunku, olduğu gibi gercektir. Makul bir dunyada İslama sadakat kabul gorecektir. Fakat insanlığın hepsi makul değil ki. Her birimiz, aklımızın yettiği kadar ve pek de mukemmel olmayan yollarda, en iyi bildiğimiz gibi gitmekteyiz.

"Eğer inancımız olsaydı, bircok hatalı ve yanlış basamakları atlayacaktık. Kotuluğun en esaslı koku, bencillik ve gururdur. Bu hisler, insanı aynen şeytan gibi duşmanlık ve ayrılıklara veya garip doktrinler ile sapık yollara istek duymaya meylettirir.

"Kainatın buyukluğu Ve yuceliği sizi hayrette bırakmıyor mu? Perde arkasındaki o ilahî gucu gorup, kendinizi ona Verdiğinizde buyuk bir huzura kavuşacaksınız.

"Kardeşlerim, her şeyi hakkıyla bilen ve kendini tanıması icin bizi yaratan Allah'tan başkasına tapmayınız. O ki rahmet ve adaletiyle, olum ve hayatla, yerleri ve gokleri kontrol eder.

"Dunyanın gecici guzelliğine aldanmayalım. Cunku dunya, yalnız gelecek gunlere hazırlanma yeridir. Butun peygamberler gerceğin oğreticisidir. (Salat ve selam onların uzerine olsun) Mukaddes Kitap Kur'an. Allah'tan korkan, inanan, ibadetini yapan ve sadaka verenler icin, mutlak bir Kitap'tır. Allah'ın selamı uzerine olsun. O Peygamber'e Kur an 1400 yıl once vahyedilmiş ve ondan onceki her peygamber bu Kitap'ta tasdik edilmiştir.

"Son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.), cahillik ve kara gunler icinde bulunan. Hz. İbrahim'in getirdiği dinin kaybolmaya başladığı ve parcalara ayrıldığı Mekke'de dunyaya geldi. İnsanlığa rahmet ve şefaat icin gonderildi. O butun zamanların en mukemmel insanıdır.

"Kainat bir harmoni icinde yaratılmıştır. Sırları ve guzelliği sonsuzdur. Gozlerimizle gorduğumuz, kulaklarımızla işittiğimiz, sadece bu kainatın bir kucuk parcasıdır. Geride kalanları pek işitemiyoruz.

"İnsanoğlu gerceği bilmek icin yaratıldı ve İslam insanlık icin gercek bir kılavuz oldu. Kur'an bizi karanlık ve batıl inanışların icinden alıp, kainat icindeki yerimizi gostererek aydınlığa cıkarmıştır. Gercek ışığı arayanlar icin Kur'an yeterlidir ve onu doğru yola iletir. İnsanlık buyuk bir ailedir, fakat aşmamız gereken bircok engeller vardır. Nefsimizin baskısından kurtulup, yaratılışımızın gercek gayesini anlayabilmek, en buyuk hedefimiz olmalıdır."

Yusuf un Teslim Oluşu adıyla yazdığı kitabında dolu ve ince duygulu bir muzik adamının gonlu cagıldıyor. Şoyle başlıyor kitabına:

"Pek cok arkadaşım neden Musluman olduğumu merak ediyor, 'İslam nedir?' diyorlar. Evet, hikayeme İslam'ın bugun sanılan anlamıyla basit bir din olmadığını anlatmakla soze başlamam gerekir.

"O, hayatın ve tabiatın her cephesine hukmeden İlahi bir kanundur. O, teslim olmak demektir. Butun kainat bir muhabbet ve teslim olmak demektir. Butun kainat bir muhabbet ve teslimiyetten ibarettir. Ve hicbir şey kendi kaderinden kacamaz. Bir defa bu muhteşem planın varlığıın sezip kabul ettikten sonra, butun yolların yalnız bir gerceğe ulaştığı noktaya gelmiş olursunuz. Artık kendinizle kavgayı bırakmış ve huzura garkolmuşsunuzdur; Allah'a tatlı bir teslimiyetin icine girmişsinizdir."

İşte bu tatlı huzuru bulan Yusuf İslam, şohretinin zirvesindeyken muziği bıraktı. Butun muzik aletlerini sattı. Plaklarının da gelirini ekleyerek, butun mal varlığım İslama adadı. Hedefi, once Londra'da bir mescit yaptırmaktı. Sonra da, Musluman cocuklarının eğitileceği okullar yaptırmak istiyordu. İlk olarak, Yusuf İslam'ın başkanlık ettiği bir teşkilat (İslamic Circle Organisation) Londra'nın banliyolerinden. Brent'de Musluman cocukları icin ozel bir anaokulunu faaliyete gecirdi.

İngiltere'de şu sıralarda îslamî oğretim yapan ozel okullar acılmış bulunuyor. Hukumet, katolik ve Yahudi cemaatlerinin kurduğu okulları resmen tanıdığı halde, Muslumanların ısrarla taleplerine rağmen, îslamî okulları tanımaya yanaşmıyordu. Yusuf İslam ve arkadaşlarının calışmaları bu acıdan buyuk onem taşıyor. Şu ana kadar yurutulen temaslar sonucu Anglikan Kilisesi, Katolik Killsesi île Yahudi Cemaatinin desteklerini sağlayan grup, oteki cemaatlere verilen hakkın kendilerine de tanınması icin Eğitim Bakanlığı'nı ikna edeceğe benziyor.

"Kendisiyle yapılan bir konuşmada Yusuf İslam:

"îngiltere'deki mevcut eğitim sisteminin îslamî bir şuur kazanmak isteğinin gercekleşmesine imkan vermediğini, bu sebeple. İngiltere'de yaşayan Muslumanların resmen tanınmış cemaat okulları kurmalarının siyasî hakları olduğunu" soyledi. Yusuf İslam, "oğretmen ve yoneticilerinin İslam'a sıkıca bağlı olduğu ve ders programı île ders dışı calışmalarda îslamî esasların dikkate alındığı bir eğitim sistemini oluşturmak. biz muslumanların ilk gorevidir." diye ekledi.

"Kendisinin başında bulunduğu teşkilatca kurulan okul, mutevazi imkanlarla calışmaya başladı. 250.000 sterlin sermaye ile kurulan okulda yaşları uc ila beş arasında 17 oğrenci bulunuyor. İlk merhalede bir anaokulu huviyetinde calışan bu eğitim kurumuna kabullerini bekleyen yaklaşık 120 aday oğrenci var...

"Tecrubeli eğitimciler tarafından cercevesi cizilen ders programında, Kur'an, Arapca, İngilizce, İslam esasları, îslam tarihi, ceşitli sosyal bilimler. Matematik, sanat ve beden eğitimi dersleri bulunuyor.

"Yeterli malî kaynaklara sahip olmadığından kabarık aday listesini okula kabul imkanı bulamadığını bildiren Yusuf İslam, en azından 100 oğrenciyi barındıracak daha geniş bir yer anyor. Gerekli izini alır almaz okulu tam teşekkullu bir ilk ve ortaokul haline donuştureceğini de bildiriyor. Boyle bir izin verilmesi, aynı zamanda ingiliz Hukumetinden malî yardım almalarına da kapı acmış olacak."

Yusuf İslam'ın Muslumanlığı bilhassa İngiltere'de geniş yankılar yaptı. Onun faaliyetleri ve calışmaları İngiliz gencliği uzerinde buyuk ilgi uyandırıyor. Bu ilgiyi değerlendiren İngiliz BBC Radyosu, onu 1984'un ilk gunlerinde konuşturdu. Yusuf İslam, kendisine ayrılan radyo programına Kur'an okuyarak başladı. Sonra da, bu ayetlerin İngilizce acıklamasını yaptı.

Radyo yetkilileri, programın dinleyiciler tarafından buyuk ilgi gorduğunu belirttiler.

Yusuf islam, eski hayranlarına, her fırsatta şoyle sesleniyor: "...Duygularımı sizinle paylaşma fırsatı verdiğiniz icin cok teşekkur ederim ve dilerim Allah'tan siz de doğru yola gelesiniz. Muzik kalplerimizi bir araya getirmişti ve yıllarca umitlerimizin dili oldu. Yine bir parcası olarak kalacak insanın, nasıl olum hayatın bir parcasıyla, nasıl olumden sonra bir hayat varsa; tıpkı onun gibi, muziğin otesinde de bir dunya vardır."

Yusuf İslam ile yapılan roportajlardan bir secim yaparak onu daha yakından tanımak ve duşunduklerini anlamak mumkundur. Şimdi kısaca bakalım sorulara ve cevaplara:

'Cocukluğunuzda dinî duygularınız nasıldı?"

" Annem İsvecli bir Babtist, babam Kıbrıslı bir Rum Ortodokstu. Evde az veya cok az bir Hıristiyanlık havası vardı. Londra'nın merkezinde eve en yakın bir Roma Katoliklerinin okuluna gonderildim. Orada Allah'a inanmamızı oğrettiler. Ama, Allah'a giden tek yolun İsa aracılığıyla olduğunu soylediler. Allah île direkt bir ilişkimiz yoktu. Bu inancı kabul etmiştim. Cunku ana-babamın inancı boyleydi. Onların benden daha iyi bildiklerini farzederdim.

''11 yaşında iken karışık dinlerden oğrencilerin bulunduğu bir okula gittigimde az veya cok kiliseden ayrılmıştım. Ama, İsa'nın uzerimdeki etkisi, Teslis'in ne manaya geldiğini duşunmeden devam ediyordu.

"İslamla şereflenmeden once yine dindar mıydınız? Değildiyseniz, onceki inancınızı nicin değiştirdiniz? Sizi İslama ceken ozellik neydi?

"Dış dunya benim icin cok cekici idi. Cok eğlenceli ve heyecanlıydı. Muziğe başladığım sırada, dini daha ciddiye almam gerektiğine dair duygularım olmasına rağmen, sozde bir Hıristiyan haline geldim.

Kilisenin akılcı yonu, pazar gunleri gunah işleyenlerin affedilmesi bana iki yuzluluk gibi geldi. Bu duşunce kiliseden ayrılmama sebep oldu.

"15-16 yaşlarımda şarkı yazmaya başladım. 19'una ayak bastığımda ilk buyuk başarımı almıştım. Aşırı derecede icki ve sigara iciyordum. 20 yaşımda da tuberkuloz yuzunden hasta duşmuştum. Hastalık, san'atımda bir duraklama gostermişti. Hayatımı yeniden gozden gecirmem gerekti.

"Doğunun dinî felsefeleri île ilgilenmeye başladım. Hippilik donemimde bu bende tutkulaştı. Budizm hakkında kitaplar okumaya başladım. Budizmi, katı ve dogmatik kilise oğretilerinden cok cok doyurucu buldum. Budistler gibi kendimi bu dunyadan koparmak icin et yemez oldum. Yoga yapmaya, tefekkure dalmaya başladım. Bu, Hıristiyan din anlayışına karşı hoşlandığım ilginc bir alternatifti. Ancak pratiği goctu.

."Aslında inceleme merakı da sarmıştı beni. Ailemin Rum (Yunan) kokenine doğru gittim. Pisagoras'ı ve her şeyin matematik formulle sonuclanabileceği ve kainatın matematik kaideler altında işleyebileceği teorisini oğrendim.

"Bunun da pratiği hala mumkun değildi. Bana nasıl yaşanabileceğini soyleyemiyordu. Sonunda elime Kur-'an verilene kadar bana hicbir dinin yardımcı olamayacağını sandım. İslam hakkında az bir şeyler biliyordum. îslamı, millî, yabancı bir kultur olarak değerlendiriyordum. Yani dinden cok, bir inanc olarak değil de, bu asra ait olmayan bir medeniyet olarak duşunuyordum. Tabii ki bu duşuncem, kitaplarda yazılan îslam ile şekillenmişti.

"Kur'an-ı Kerîmi okuduğumda, yalnız bir Allah'ın ve dinin de yalnız bir din olduğunu farkettim. Yine Kur'an'ın insanlara rehberlikte, hidayette ve imanda en son olduğunu anladım. Kur'an'ı okuyuşumdan bir yıl sonra, Kur'an'ın gosterdiği şekilde yaşamaya calıştım.

"İslam, insanoğlunu sınıflara ayırmıyor. Tevhidi, nereye giderseniz gidin, her konuda aynı kaideleri goreceğiniz kainatın gayesi olarak gordum.

"îslamı her cağa uygulanabilecek buldum. Bu arada bir başka şey daha var. Kur'an-ı Kerim kendisi bir mucizedir. îslamın onemi, insan ve ruhu ile direkt olarak konuşmasıdır.

"Kur'an-ı Kerîmi okuduğumda, îslamın belli bir devir dini olmayıp, her cağda ve mekanda uygulanabilir bir din olduğunu, diğer dinler gibi yetersiz olmadığını gordum. Kur'an-ı Kerîm, değişik seviyedeki insanları muhatap alarak, ruhlarına gerceği anlatan tek kitaptır. Bu sırrı keşfettiğimde kendi kişiliğimi bulduğumu anladım.

"Bir gun birine rastladım. Londra'da yeni bir cami acıldığını soyledi bana. Dinimi kabul etme zamanı gelmişti. 1977 kışında bir Cuma gunu camiye gitmek uzere evden ayrıldım. Cuma namazından sonra imama varıp Musluman olmak istedigimi soyledim. Muslumanlarla ilk temasım boyle oldu."

Yapageldiğiniz şeyleri aniden bırakmak ne kadar zor olmuştur değil mi?

"Zor olmadı; cunku, icki. sigara ve faiz gibi aslında beni tuketmekte, olan kotulukleri bırakmam gerektiğine icten inanıyordum. Ama, yine de eski arkadaşlarımdan kopmam zordu. 'Neden İslamın mesajını kavrayamıyorlar' diyordum, kendi kendime... îlişkilerimi kesmeden inancıma baglı kalmaya calıştım. Fakat en nihayet bir noktaya geldim ki, dinim icin gecmişimle İslam arasına bir cizgi cekmem gerektiğine karar verdim. Bu arada pek cok denemelerden gectim. Soz gelimi, Musluman olmayan arkadaşlarımın arasında bulunurken, 'ozur dilerim' diyor ve sessizce namaz kılmaya gidiyordum. Nereye gittiğimi soylemiyordum onlara; bunun biraz tuhaf kacacağını duşunuyordum. Sonra, birgun namaz kılmak icin ayrıldığımın bilinmesi gerektiğine karar verdim. Hic kimse karşı cıkmadı, hem de saygıyla karşıladılar. Siz ayağa kalktığınız ve gorevinizi yaptığınız zaman, Allah sizin icin kolaylaştıracaktır bunu; daha sonra da fazla bir mes'elem olmadı."

Bir yonde siz. Batı toplumu ve kulturunden cıkıp geldiniz. Şimdi, Batı hakkındaki değerlendirmeniz nedir?

"Batı kulturu makine ve teknolojiye dayanır, insanlar makineden daha değersizleşiyorlar. Mesela, şu insanoğlu hicbir yerde bir planda yok. Esas olarak Batı kulturu boş bir kulturdur. Acımasız ve gercek bir oz varlığı yok. İnsanın gayesi, makine icin yaşamak değil, Allah'a kulluk ve onun hukumlerini yeryuzunde uygulamaktır."

Musluman olduktan sonra akrabalarınızla ilişkileriniz nasıl oldu?

"Musluman olarak akrabalık (sıla-ı rahim) bağını koparmadım. îslamî sınırlar icinde ilişkilerimi surdurdum. Onlan İslama davet ettim. Hepsi de Allah'ın birligine ve Hz. Peygamber'in risaletine inanıyorlar. İcki icmiyorlar, ancak gunluk yaşayışlarında, davranışlarında butun olarak İslam'ı uygulamıyorlar. Bunun sebepi, şurup gelen alışkanlıklar, kemikleşmiş ve donmuş Batı sosyal yapısıdır. Bilindiği gibi, insan alışkanlıklarını kolay kolay terkedemiyor. Bunun bir adım ilerisi onlar icin İslama teslimiyettir, inşaallah... Şu anda ailemizde ben ve eşim îslamı butunuyle yaşamaya calışıyoruz. (Yusuf İslam, bir Musluman Turk kızıyla evlidir.)

Muziğe karşı şu andaki tavrınız nasıl?

"Muzikle ilgili her turlu calışmadan kacma tavrını benimsedim. Onceki duştuğum tuzağa duşmekten korkuyorum. Muzik zararsız bir zevk olabilir. Ama, Musluman olarak vazifelerimizi ihmale goturebilir. Ki, bu da tehlikeli olabilir. Yani muzik, dikkatlice kullanılması gereken kuvvetli bir ilac gibidir."

Bugun ve bu cağda pop dunyası. icinde Muslumanların da bulunduğu milyonlarca insanı peşinden surukluyor. Bu konudaki goruşunuz nedir?

"Ne yazıktır ki, insanlar bugun bayağı arzuları icin bir şeyler satın almaya itilmiş durumda. Plaklar, filmler, bantlar ve magazin yayınlarının coğu, sadece para kazanmak icin...

"Pop muziği dinlemek ruya gormek gibidir; ruha gecici bir esenlik sağlar. Bu muziği dinleyenler umumiyetle 'gerceğe' ulaşmak ozlemi icinde olanlardır. Muzik onlara kısa sureli bir ferahlık kazandırıyor, bunu 'modern hayat" dediğimiz bu acımasız sistemden bir ceşit kacış olarak değerlendirebiliriz. .

İslam'ı kabul ettiğinizde babanızın tepkisi ne oldu?

Babam kısa bir sure once, benim Musluman olmamdan memnun olarak oldu. Hatta olum doşeğinde iken, o da kelime-i şehadet getirdi. Annem ise, Allah'a

hamdolsun, attığım adımlardan hoşnuttur, îyl bir Musluman olan eşimi beraber sectik. Zaman zaman bizimle birlikte namaz kılmaktadır. Onun da yakında Muslumanlığını ilan edeceğini umuyorum."

Eski hayatınızı ozlediğiniz oluyor mu?

Hicbir zaman. Cunku ben, Rabbimin muhabbetine kavuştuğum icin mutluyum» Bir deyiş vardır: 'Hayat, ekmek gibi guzel kokuludur, ama yemesi kokuşu kadar guzel değildir.' Hayattaki uzun tecrubelerim sonucu vardığım nokta budur. En guzel şeyin, insanın kendi halinde ve Yaratıcısıyla ilişkisinden memnuniyeti olduğuna inanıyorum. Sozlerimin en iyi delili de bugunku halimdir. Cağdaş medeniyetin butun imkanlarına sahip olduğum zamanlarda icimde bir mutsuzluk, bir boşluk hissediyordum. Ama şu an, Allah'a hamdolsun, yolumu buldum. Bir insan icin Allah'a yakın olarak Musluman ve saliha bir eşle mutlu bir aile icinde yaşamaktan daha guzel bir şey olamaz."

İslam ulkelerini ziyaret ettiniz mi?

" Evet, Allah'ın lutfuyla, 1979 başlarında umreye gittim, İnşaallah, yakında Hac farizasını da yerine getirmeyi umuyorum."

Şimdi hangi İslami faaliyette bulunuyorsunuz?

"Biz (Cami Arkadaşları Cemiyeti) adı altında bir cemiyet kurduk. Gayemiz, camiyi hayatımızın ana otağı haline getirmektir.

"Bugun bizler camiye geldigimizde yere bakarak geliyoruz. Cunku, camiye gelen cıplak ve suslu kadınların arkası kesilmiyor. Bu îslamî olmayan şartlardan camileri kurtarmak gerekir. Cami bizim faaliyetlerimizin merkezi, bizi birleştiren bir unsur olmalıdır. Aramızdaki ihtilafları bir yana bırakarak camide birleşmeliyiz."

Siz İngiliz Muslumanları bu acıdan ne yapıyorsunuz?

"Ben ingiliz değilim, bir Muslumanım. Her şeyimi İslama bağlamış bir kişiyim. Irkcılığa îslamın temel esprisl cercevesinde karşıyım. Benim icin onemli olan îslamî uygulamak ve yaşatmaktır. Benim durumum ilk Muslumanların durumundan farklı değil. Onlar cahili bir toplumdan İslama geldiler. Bu gunku durum ise, once Muslumanları İslama, sonra islam dışı kitleleri îslama davet etmeyi gerektiriyor."

ingiltere'deki gayr-ı muslimler arasında İslamı yayma konusunda nasıl hareket edilmelidir sizce?

"Hıristiyanlar gibi davranmamalı ve cok dikkatli olmalıyız. Bu, hepimiz icin buyuk bir sorumluluk. İslam yalnızca ağızla anlatılıp yayılamaz, once, hareketlerinizin doğru olmasına dikkat etmelisiniz, sonra soyleyeceğiniz tek şey var: 'Deyin, O Allah'tır ve birdir.'

Sakın ola ki, İslam'ın tumunu birden sunmaya kalkmayın. Hz. Peygamber (s.a.v.) Muaz'ı Yemen'e gonderirken, ona şoyle dedi:

"Ehl-i Kitap olan bir kavme gidiyorsun. Onları once Allah'ın birliğine (Tevhid'e) davet et. Bunu kabul edip ogrendiklerinde, Allah'ın kendilerine bir gece ve gunduzde beş vakit namazı emrettiğini soyle. Namaz kılarlarsa, Allah'ın kendilerine mallarından zekat vermelerini emrettiğini ve bunun zenginlerinden alınıp fakirlerine verildiğinl anlat. Buna da razı olduklarında, zekatlarını al, ama mallarının en iyisini almaktan sakın,"

"Musluman once ahlaklı olmalı, kibar, muşfik ve misafirperver olmalı; kendini Hz. Peygamber'in (s.a.v.) sıfatlarıyla donatmalı.

"însanlara akıl ve mantık cercevesinde bir şeyler anlattığınızda belki dediklerinizi kabul ederler, ama yanınızdan ayrıldıklarında, sizin bir şey yaptığınızı gormedikleri icin duyduklarını da unuturlar. Aişe (r.a.), 'Peygamber yaşayan bir Kur'an'dı' diyor. Her şeyin anahtarı burada işte. Kur'an'ı ele alıp sadece okumanın manası yoktur. Kur'an, insanın kemale ermesi icin Allahu Teala'nın indirmiş olduğu oğretilerin butunudur. O halde onu basit bir ağız aracı olarak kullanamazsınız. Onu hayatınıza aktarmanız gerekir. Bu, az konuşup cok şey yapmak demektir. Şunu hic akıldan cıkarmayın; bir kişiyi îslama hidayet edecek olan yalnızca Allah'tır."

Evet ama, bu ulkede îslam'a karşı haber-yayın organlarıyla yurutulen propaganda oylesine buyuk ki, halk İslam diye bir şeyin varliğından habersiz; mevcut durum alışmış ve kanıksamış durumda. Boyle bir ortamda insanlara nasıl ulaşabiliriz? Gercek İslam'dan nasıl haberdar edebiliriz, onları?

Şurası bilinmelidir ki, son kararı veren daima insanların kendileridir; kimse gazetelerde okuduğu herşeye veya duyduğu her habere hemen inanacak kadar aptal değildir.

Bununla birlikte, Muslumanların davranışlarında bir takım kotu alışkanlıkların yansıdığını gorurlerse, herhalde okuduklarına inanmamazlık etmeyeceklerdir.

"Bakın, tebliğ bizzat yapılır, îslamı yaymanın en iyi yolu arkadaşlıktır, sahabeleşmektir. Bugunku haber yarın icin eski haberdir. İnsanlar pek cok yalan ve yanlışlara maruz bırakılabilir, ama pek oyle etki altına da alınamazlar. Onları en cok etkileyen şey, temas icinde oldukları, birarada bulundukları kişilerdir.

"O halde, eğer Muslumansanız ve sozgelimi yakınlarınızdan biri îslamı yaşamıyorsa, bir Tom'a, dick'e ve Henry'ye gitmeden once bu yakınınıza gitmelisiniz. Once aileniz Musluman olsun, guvenlik altına alınsın. Sadece sizin Musluman olmanız sizi cezadan kurtarmaz. Pek coğumuzun hala İslamın mesajını oğrenmeye ihtiyacı var."

Neden resminizin cekilmesini istemiyorsunuz?

"Bunun iki sebepi var. Birincisi, resim insanın butun şahsiyetini tam olarak aksettirmez. İnsanın kalbinde taşıdığı şeyi, insan ruhunun asıl cevherini gostermez, sadece kişinin dış gorunuşunu verir. Halbuki ruh, devamlı varolan bir sırdır, cesed ise zahirî bir gorunuşten ibarettir.

"İkinci, fotoğraf makinesi bana boşlukta olduğum gunleri hatırlatıyor. Ben Musluman olmadan once şarkılar soylerdim, yerli ve yabancı pek cok fotoğrafcı, gazeteci, radyo ve televizyon temsilcileri bana gelirler, fotoğraflarımı cekerlerdi. Bu hatıralarım Musluman olduktan sonra beni uzuyor, cunku Allah'a hamdolsun Musluman oldum. Onun bize kazandırdığı şeref yeter. Başka şeye ihtiyacımız yok."

İslam'ın şerefini kendisi icin yeterli sayan Yusuf İslam'dan gelen son haber de şudur: "Pop Şarkıcısının Kur'an Kursu"

"Musluman olduğu 1979 yılından bu yana, din değiştiren İngilizlerin sembolu haline gelen ve İslam dininin yayılması amacıyle ceşitli faaliyetlerde aktif rol oynayan Yusuf İslam, İngiltere'de actığı Kur'an Kursuyla bu alandaki calışmalarında onemli bir adım daha atmış oldu.

"Vaktinin buyuk bir bolumu nu Kur'an oğretmek ve İslam dininin yayılması icin kullanan Yusuf İslam, kurslara gelen oğrencileriyle teker teker ilgileniyor.

Yusuf islam, Kur'an Kurslarının sayısını yakın bir gelecekte coğaltmayı duşunuyor.

"Son yıllarda bircok Avrupa ulkesinde olduğu gibi, ingiltere'de de buyuk ilgi goren islam dininin yaygınlaşması cabalarına buyuk katkıda bulunan Yusuf islam, Kur'an Kurslarının yanısıra hazırladığı video kasetleri ve din kitaplarıyla Avrupa toplumundaki islam uyanışında gonullu olarak hizmet ediyor.

"Yusuf islam, uc kızım da Musluman olarak yetiştiriyor.

"En buyuk amacının ingilizler de dahil olmak uzere, ceşitli milletlere mensup Muslumanları biraraya getirmek olduğunu hurriyet muhabirine soyleyen Yusuf islam, ingiliz kanunları cercevesinde actığı Kur'an Kurslarının sayısını yakın bir gelecekte coğaltmayı duşunuyor.

"Duygulu ve sıcak sesiyle milyonların hayranlığını kazanan unlu şarkıcı, bundan boyle şarkılarında eskiden olduğu gibi, sevgililerine değil. İslama gonul verenlere ve vereceklere seslenecek..."

Yusuf islam bu seslenişini son olarak bir kasetle yaptı, ilahilerle suslu bu eser. ingilizce konuşanlara Peygamberimizin (a.s.m.) hayatını sanatkarane bicimde anlatıyor.

Yusuf îslam, butun islam dunyası ile de ilgileniyor. Bosna-Hersek'e tırlar dolusu insanî yardım malzemesi ile ulaşıyor, Filistinli, hatta Filipinli Muslumanlarla ilgileniyor. Kısacası, hayatını îslam'a hizmet etmeye vakfetmiş ihlaslı bir Musluman olarak hepimize ornek oluyor.









Bu John TABLOR’un 1999 yılında Cat STEVENS’la - İslam’ı kabul ettikten sonraki ismiyle Yusuf İSLAM’la -yapmış olduğu bir soyleşidir.

Yusuf İSLAM’ın Cocukluğu

John TABLOR : Şarkılarınızın pek coğu cocuklarla ilgili. Cocukluk anılarınızın bunda etkisi var mı? Cunku cocukluğunuzu gecirdiğiniz yer oldukca ozel bir yer.

Yusuf İSLAM : Evet, cocukluğum şehrin batı kısmının merkezi diyebileceğimiz bir yerde gecti. British Museum’un da bulunduğu bu cevrede bircok tiyatro, cafe ve sinema bulunuyordu. Buyuduğum yerin yetişmemde onemli etkileri olduğunu duşunuyorum.

Sonra Drury Sokağı’nda bulunan okula gittim. Orası oğrenmenin tadını almaya başladığım ilk yerdi. Tabi ki bir Hıristiyan - Roma Katolik okuluydu. Fakat bu hayatımdaki ilk sıradışılıktı. Cunku ben Yunan Ortadoksuydum. Dolayısıyla yaptıkları pek cok şeye katılamıyordum. Bana ahlaktan, cennet ve cehennemden bahsediyorlardı. Ayrıca İsa’yı da anlatıyorlardı. Fakat genelde sadece ahlaki şeyleri ve "iyi" olmam gerektiğini vurguluyorlardı.

Ancak dışarıdaki dunyaya baktığımda, o bulunduğum cevrede, "iyi" olarak nitelendirebileceğim pek az şey vardı. Hayatın paradokslarıyla karşılaşmam ilk o zaman oldu. Tabi daha kucuk bir cocuktum ve her cocuk gibi hayallerim ve umutlarım vardı. Ve sanıyorum bunlar benim sanatımı ve ifadelerimi etkiledi. Dunyayı algılayışımda, onu yorumlayışımda ve bunları kelimelere dokuşumde cok etkisi oldu. Bu durum beni bizzat cocuklarla birlikte olma ve onlarla calışma yoluna sevketti. Şu aralar eğitimle ilgileniyorum. Dort tane okul işletmekteyim. Cocukları cok seviyorum ve onlarla birlikte olmaktan cok zevk alıyorum.

Yusuf İSLAM’ın Hayatındaki Donum Noktası

John TABLOR :Populer muzikteki kariyerinizin iki bolume ayrıldığını goruyoruz. Ve tabi "Matthew and Son " o ilk bolumun en onemli albumu. Siz ayrıca bir pop yıldızı olarak "I Love My Dog", "The First Cut is the Deepest","Here’s Comes My Baby" gibi albumlere de imza attınız. Fakat daha sonra onemli bir engelle karşılaştınız ve tuberkuloza yakalandınız. Bunda ozel hayatınızın da etkisi var sanıyorum. Ozellikle bu hastalık hayatınızı değiştiren fevkalade olaylardan biri gibi geliyor bana. Belki de onlardan ilki.

Yusuf İSLAM : Cok doğru. Bana olanlarla ilgili cok dikkatsizdim. Sizinde soylediğiniz gibi bir pop yıldızı olarak cok hızlı yaşıyordum ve bir dereceye kadar eğlendiğim de soylenebilirdi.

Fakat diğer taraftan cok calışıyordum. Bir hayli yorucu oluyordu. Dolayısıyla pek duzenli bir hayatım yoktu. Gece gec saatlere kadar calışıyordum, hatta bir gecede 2 - 3 programa katıldığım oluyordu. O zaman herkes gibi icki ve sigara da kullanıyordum.

Fakat bunun hesabını bir şekilde odemem gerekiyordu ve o da başıma gelen bu hastalık oldu galiba. 20. yuzyılda bu hastalığı coktan yendiğimizi duşunmeme rağmen tuberkuloza yakalanmıştım. Bu hastalığa yakalanınca sahnelere ara verdim ve iyileşebilmek icin istirahata cekildim.

İşte o an, hayat ve anlamı hakkında tekrar duşunmeye başladım. Nereye gidiyordum. Bu duşunceler bende buyuk değişikliklere sebep oldu. İstirahatta gecirdiğim sure bunları duşunmem icin fevkalade bir olanak sağladı. Cok onemli aslında; maalesef hayatın akışı icerisinde durup duşunecek pek zaman bulamıyoruz.

Yusuf İslam Amerika’da

John TABLOR : "Tea for the Tillerman" adlı albumu cıkardıktan sonra haklı bir unu yakaladınız. Albumunuz milyonlar sattı. Bu durum sizi nasıl etkiledi?
Daha sonra bir Amerika turunuz oldu. Amerika’yı nasıl buldunuz?

Yusuf İSLAM : Bu tur aslında modern dunyayı anlamamda cok onemli bir etken oldu. O gunlerde bir yıldız olabilmek icin Amerika’da ses getirmeniz gerekiyordu. Ben de o dağa tırmanarak bunu başardım. Fakat genelde bunu takip eden eğlence ve heyecan ani bir depresyon yaratır. İşte o zaman, donup " Dur bakalım, Hepsi bu mu?" diye sorarsınız kendinize. Ve bir sona gelmişsinizdir. Bu sefer ya yaptıklarınızı tekrarlayacaksınızdır ya da farklı bir şey bulmak zorundasınızdır. Sanıyorum benim yaptığım ikincisiydi.

Bir seferinde Rio’da da aynı şeyleri yaşamıştım. Aslında bir muzisyen icin oldukca guzel bir yer. Herkes muzikle ic ice. Ama gene aynı soru "İdeal olan ne?" İşte bu nokta kendimi mutlu ve huzurlu hissedebileceğim yeri bulana kadar donup dolaşıp geldiğim nokta.

Yusuf İslam Kur’an’ı keşfediyor.

John TABLOR : 70 lerin başından ortalarına kadar oldukca buyuk bir une kavuştunuz. Daha sonra "Back to the Earth" adında bir album yaptınız. Ama yeterince ilgi gormedi. O albumden sonra sanki popularitenizin sonuna gelmiş gibiydiniz. Bu acaba yeni bir şey keşfetmenizin sonucu muydu ?

Yusuf İSLAM : Evet, hayatımdaki başlıca donum noktası o albumu yaptığım zamanlara denk gelmişti. Daha yeni yeni İslam’ı keşfetmeye başlamıştım. Bu da bana hediye edilen bir Kur’an sayesinde olmuştu. Daha once uzerinde hic duşunmemiştim ama hediye edilen Kur’an’ı okuyordum. Aynı zamanda bir pop yıldızı olarak normal hayatıma da devam ediyordum. Konserler icin yolculuklara cıkıyordum, buyuk stadyumlarda şarkılar soyluyordum ancak oteldeki odamda yalnız kaldığımda sessizce kendime sadece Kur’an okuyordum. Benim icin iki hayat vardı artık. Hayatımdaki en guzel ses Kur’an’dan kopup gelen ses olmuştu. Yıllardır aradığım motivasyon işte buydu. Daha fazla zevk alamadığım şeylerle uğraşmaya son verdim. Bunun yanında hala muziği seviyorum. Ama guzel bir hayat icin şarkı soylemeyi bırakıp guzel bir hayat yaşama yolunu sectim. Bir idol olmak yerine otobuse binen, basit işler yapan normal bir insan olmaya karar verdim. Ve gercekten ilk başladığım yere geri dondum. Bir cocuğun, harikulÂde umutlarla suslediği "iyi" bir yaşamın yaşandığı "iyi" bir dunyaya. Ama bu sefer nasıl elde edebileceğimi keşfederek.

Boğulmaya cok yaklaşmıştınız.

John TABLOR : Aslında bu daha oncede yazılmıştı. Siz bir gun boğulma tehlikesi gecirmiş ve kurtulmak icin dua etmişsiniz. Bu olay siz Kur’an okumaya başlamadan once miydi?

Yusuf İSLAM : Evet bu kronolojik olarak ben Amerika’da, oldukca populerken, başımdan gecen bir olaydı. Malibu’da bir arkadaşımın deniz kenarındaki evinde olmuştu. Bana kimse yuzmek icin uygun bir zaman olmadığını soylemedi. Hani bilirsiniz insanlar bazen yapmamaları gereken şeyleri yaparlar. İşte bende yapmaman gereken bir şeyi yaptım ve daldım suya. Fakat bir muddet sonra akıntının cok kuvvetli olduğunu hissettim ve sahile doğru yuzmeye calıştım ama bir turlu yapamıyordum İşte tam o anda , bilirsiniz insanın kim olduğunun tam olarak farkına vardığı ve kimden yardım isteyeceğini anladığı o anda, " Allah’ım, eğer beni kurtarırsan bundan boyle hep senin icin calışacağım" diye dua ettim. Ve bir dalga geliverdi. Ben de dalganın yardımıyla var gucumle sahile doğru yuzdum. Şupheci bir insan bunun bir tesaduf olduğunu soyleyebilir. Ama eğer bu olumle yaşam arasında bir tesadufse o zaman cok onemli oluyor.

Yeni bir İsim

Yusuf İSLAM : Cat Stevens safhasını aştım ve Musluman oldum. Dolayısıyla yeni bir isme ihtiyacım vardı. Sonunda Kur’an’ı okurken benim icin yeni bir kapı acan Yusuf kıssasının olduğu bolume geldim ve Yusuf ismini cok beğendim. Kendime de yeni isim olarak YUSUF’u sectim.

Yusuf İSLAM : İngiltere’de en populer Musluman.

John TABLOR : İngiltere’deki en populer Musluman olmanız hakkında ne duşunuyorsunuz. Bu sizi endişelendiriyor mu ? Durumunuzdan memnun musunuz?

Yusuf İSLAM : Bu benim asıl maksadım falan değil aslında. Ben İslam’ı secince, her ne kadar normal biri olmak istemiş olsam da, insanlar benim soylediklerime ilgi duyuyorlar. O acıdan soyleyecek bir şeyim olduğunda bunu dile getiriyorum, insanlar da dinliyorlar, bu da beni mutlu ediyor.

John TABLOR : Peki İngiltere’den ayrılmayı duşunuyor musunuz?

Yusuf İSLAM : Aslında her adalı sıcak ve rahat sahillere gitmek ister. Ama en sonunda yaşam insanlarla beraber guzeldir. Ben burada yapacak yeterince iş olduğuna inanıyorum.





"Gece gec saatlere kadar calışıyordum, hatta bir gecede 2 - 3 programa katıldığım oluyordu. O zaman herkes gibi icki ve sigara da kullanıyordum.

Fakat bunun hesabını bir şekilde odemem gerekiyordu ve o da başıma gelen bu hastalık oldu galiba. 20. yuzyılda bu hastalığı coktan yendiğimizi duşunmeme rağmen tuberkuloza yakalanmıştım. Bu hastalığa yakalanınca sahnelere ara verdim ve iyileşebilmek icin istirahata cekildim.

İşte o an, hayat ve anlamı hakkında tekrar duşunmeye başladım. Nereye gidiyordum. Bu duşunceler bende buyuk değişikliklere sebep oldu. İstirahatta gecirdiğim sure bunları duşunmem icin fevkalade bir olanak sağladı. Cok onemli aslında; maalesef hayatın akışı icerisinde durup duşunecek pek zaman bulamıyoruz." İşte bu...Yuce Mevla(c.c)'nın bir lûtfudur...Efendimiz(s.a.v)'in buyurduğu uzre... "Şuphesiz sizin hayır bildikleriniz şer,şer bildikleriniz de hayırdır."


Kucuk bir formul,tasavvuf tanımı...

-10..........0..........+10

Hepsi bu...Mevla(c.c)'ya ulaşmayı dileyiniz..Şuphesiz gonuller ancak O(c.c)'nun zikri ile huzur bulur...

Ve...Butun bu konuyu ozetleyen tek bir resim....



Hakk(c.c) icin yaşayan...Baktığı yerde huzuru bulur....

Selametle inşaAllah..
Vesselam
__________________