BUYUK EMEKLER ve yuksek fiyatlarla ele gecen bir nimetin değerini herkes takdir eder. Fakat hicbir fiyat odemeksizin doğuştan sahip olduğumuz nimetler, dunyadaki herşeyden daha değerli olmalarına rağmen, lÂyık oldukları itinÂyı nedense gormezler. Boyle nimetleri mirasyediler gibi harcamakta birbirimizle Âdet yarışırız.

Zaman deyince, onun en buyuk duşmanı ister istemez akla geliyor: televizyon. Bu Âletin omrumuze maliyetini hic hesapladınız mı?
Gelin, beraber hesaplayalım. Birinci soru: Gunde kac saatiniz televizyon başında geciyor? Ortalama—belki de iyimser—bir hesapla 3 saat diyelim. İlk başta pek urkutucu gelmiyor. Ancak gunler damlaya damlaya hafta olur, ay olur, yıl olur, sonunda bir omur olur, biter. Eğer televizyonun gunde 3 saatten bir yılda yiyip bitirdiği zamanı hesaplarsak, 1095 saat eder. Bu da gecesiyle, gunduzuyle 45 gun demektir—televizyon başında gecen 45 gun ve 45 gece. Arta kalanlar ise, dizilerin, gevezeliklerin, daha bir yığın lehviyat ve fuhşiyatın gunah izleri. Belki araya tesadufen bir iki bilgi kırıntısı da sıkışmış olabilir; ama bunun da fiyatı herhalde 1095 saatlik insan omru değildir! 10 bin lira icin, dolu dolu 8 saatlik mesai ile 5,5 ay calışır mıydınız?
*
ŞİMDİ ikinci soru: Televizyon canavarının pencesinde can veren bu 1095 saat bize neler kazandırabilirdi?
Bu rakam, bir oğrencinin butun bir oğretim yılı boyunca gorduğu ders saatlerinden daha da buyuk bir yekûndur. Demek ki, en azından kayıp bir oğretim yılı var orta yerde.
1095 saat icerisinde bir yabancı dili iyi seviyede oğrenmek mumkundur. Bu demektir ki, televizyon her yıl bize bir yabancı dil kaybettiriyor.
Kitap okumayı tercih ederseniz, ağır bir okuyuşla, 25 bin sayfalık kitabı bu muddet icinde bitirmeniz mumkundur. Hızlı okuyanlar ise bu rakamı yuz binlere cıkarabilirler. Ama bırakın yuz binleri, bırakın on binleri, senede birkac bin sayfa okuyabilenler—”aydınlarımız” da dahil—toplumumuzun acaba yuzde kaclık bir kesimini teşkil ediyor?
Eğer herbir harfi en az 10 bÂki sevap meyvesi veren Kur’Ân okuyacak olsanız, bu 1095 saat, 10 tane hatim eder. (Ağır okuyanlar uzulmesin; onlara zaten cifte sevap mujdesi var.) Veya bu muddetin sadece ucte birini kaz namazlarına ayırmakla, 3 yıllık borcu defterden silebilirsiniz.
Bunlar birkac misalden ibaret. Artık herkes kendi tercihine gore bir liste yaparak maliyet hesaplarına girişebilir. Eğer bu hesaplar uzun ve karmaşık geliyorsa, televizyonun sadece bir tek ezan vaktindeki maliyetini duşunun. Bu, yeryuzunde KÂbe’ye yonelerek halka halka saf tutmuş yuz milyonlarca Muslumanın arasına katılıp onların dualarına ve Âminlerine iştirak etmek gibi bir fırsatı tepmek mÂnÂsına gelir. Tek bir namaz vaktindeki bu kaybı dunyada hangi şey telÂfi edebilir?
LÂkin ins ve cin şeytanları insanı boş bırakmaz ki, alın teri dokerek kazandığımız parayı yakıp kulunu savurur gibi harcadığımız omur sermayesinin hesabını cıkaralım. Onların işi, “merak” denen zayıf damarından insanı yakalayarak “Hangimiz daha cok saptıracağız?” diye, birbirleriyle yarışıp durmak... Kur’Ân ise, Âdet onumuzdeki aptal kutusunu anlatan tasvirleriyle, bizi ikaz edip duruyor:
“İnsanlardan oylesi vardır ki, halkı fark ettirmeden ve hicbir bilgiye dayanmaksızın Allah yolundan saptırmak ve dini alaya almak icin boş soz ve eğlencelere muşteri cıkar. İşte onlar icin hor ve hakir edici bir azap vardır.” 1
“İblis dedi ki: ‘Madem ki insan yuzunden Sen beni rahmetinden uzaklaştırdın; ben de Senin doğru yolunda insanların onune oturup yollarını keseceğim. Sonra onlerinden ve arkalarından, sağlarından ve sollarından onların uzerine varacağım. Sen de onların coğunu şukredici bulmayacaksın.’” 2
“KÂfirler, ‘Bu Kur’Ân’ı dinlemeyin; onun ikazlarını tesirsiz bırakmak icin şamata yapın. Belki boylece ona ustun gelirsiniz’ derler. Biz o kÂfirlere pek şiddetli bir azabı tattıracak ve yaptıklarının en kotusuyle onları cezalandıracağız.” 3
Hesabı bir daha baştan almaya ne dersiniz?
(Bu yazının yazılışından daha sonraki yıllarda yapılan anketler, Turkiye’de gunluk ortalama televizyon izleme suresini 4 saat olarak belirlemiş bulunuyor. Bu ise, 1460 saatimizin, yani geceli gunduzlu iki ayımızın, yani iki oğretim yılının her sene televizyon başında gecmekte olduğu anlamına geliyor. Bu genel manzaranın icinde, herkes, kendi izleme suresini esas alarak, kendi hayatıyla ilgili tabloyu cıkarabilir; bu durumda belki bir kısmımız diğerlerine oranla biraz daha talihli cıkabiliriz—eğer gunde sadece bir veya iki saatimizi televizyon başında gecirmek bir talih olarak adlandırılacaksa! Toplum olarak icinde bulunduğumuz durum ise, ne yazık ki, cekilen fotoğrafta gorulduğu gibidir!)
1. Lukman Sûresi, 6.
2. A’rÂf Sûresi, 17.
3. Fussılet Sûresi, 26-7.
Umit Şimşek
__________________