“Siz oyle bir zamanda yaşıyorsunuz ki sizden biriniz emrolunduğu şeylerin onda birini terk etse helÂk olur. Sonra oyle bir zaman gelecek ki sizden kim emrolunduğu şeyin onda birini yapsa kurtulur.” (Tirmizî, Fiten, 79/2267)
“Oyle bir zaman gelecek ki o zaman şu uc şeyden daha kıymetli birşey olmayacaktır: Helal para, can u gonulden arkadaşlık yapılacak bir kardeş ve kendisiyle amel edilecek bir sunnet.” (Heysemî, I, 172)
“Oyle bir zaman gelecek ki, kişi helÂlden mi haramdan mı kazandığına aldırmayacak!” (Buharî, Buyû; 7)
Ebu Said el-Hudrî’den rivayet edildiğine gore RasûlullÂh -sallallÂhu aleyhi ve sellem- şoyle buyurmuştur:
“Aranızda oyle bir grup ortaya cıkacaktır ki, namazınızı onların namazları, oruclarınızı onların orucları ve diğer amellerinizi de onların amelleri yanında az goreceksiniz. onlar Kur’Ân okurlar, fakat okudukları boğazlarından aşağı gecmez. onlar okun yaydan cıktığı gibi dinden cıkarlar...” (BuhÂrî, FedÂilu’l-Kur’Ân, 36)
“Oyle bir zaman gelecek ki okuma meraklı kurr coğalacak; fakîhler ise azalacak ve bu sûretle ilim cekilip alınacak. Daha sonra oyle bir zaman gelecek ki insanların okudukları boğazlarından aşağı gecmeyecek.” (Hakim, Mustedrek, V, 504)
“Şiddetli bir şekilde yaklaşan fitne sebebiyle vay insanların hÂline. İnsanlar mu’min olarak sabahlar da akşam kÂfir oluverirler. İnsanlar dinlerini kucuk dunya menfaati karşılığı değiştiriverirler. İşte oyle zamanda dinlerinde sÂbit kalabilenler ellerinde kor ateşi tutanlar gibidirler.” (Ahmed İbn Hanbel, Musned, II, 390; Ayrıca bkz. Muslim, İman 186; Tirmizi, Fiten 30, (2196)
“Oyle bir zaman gelecek ki butun insanlar rib ile iş yapacak. Ondan sakınanlar dahi tozuna bulaşmak durumunda kalacaklar.” (NesÂî, Buyû 2; İbnu MÂce, TicÂrÂt 58; İbn Hanbel, Musned, IV, 494; Beyhakî Sunen, IV, 275)
“Oyle bir zaman gelecek ki doğru soyleyenler yalanlanacak, yalancılar ise doğrulanacak. Guvenilir kimseler hain sayılacak, hÂinlere guvenilecek. İnsanlardan şÃ‚hidlik etmeleri istenmediği halde şÃ‚hidlik edecekler, yemin etmeleri istenmediği halde yemin edecekler,” (TaberÂni, XXIII, 314)
“Oyle bir zaman gelecek ki insanlar iyiliği ozendirmeyecek, kotulukten de sakındırmayacaklar.” (Heysemî, Mecmauz-zevÂid, VII, 280)
Rasûlullah -sallallÂhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki:
“Muhakkak ki insanlar uzerine oyle bir zaman gelecek ki, o vakit kişi altından sadaka ile (carşı Pazar) dolaşır da bunu kendisinden sadaka olarak kabul edecek tek kişi bulamaz. O zaman, tek bir erkeğe kırk tane kadının tÂbi olduğunu ve kadınların cokluğu ve erkeklerin azlığı sebebiyle ona sığındıklarını gorursun.” (Buhari, ZekÂt 9; MusIim, Zekat 59)
“Ben sizin dunya hırsıyla birbirinizle kapışmanızdan, birbirinizi katletmenizden ve sizden oncekiler gibi helÂk olup gitmenizden korkuyorum.” (Muslim, FezÂil 31)
“…Ben asıl sizin dunyayı elde etmek icin birbirinizle kapışıp kavga etmenizden korkuyorum.” (BuhÂrî, CenÂiz 71, MenÂkıb 25, MegÂzî 27, RikÂk 7, 53; Muslim, FezÂil 30)
Hz. Sevban radıyallahu anh anlatıyor: “RasûlullÂh -sallallÂhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki:
“–Size cullanmak uzere, yabancı kavimlerin, tıpkı sofraya cağrışan yiyiciler gibi, birbirlerini cağıracakları zaman yakındır.”
Orada bulunanlardan biri:
“–O gun sayıca azlığımızdan mı bu durum başımıza gelecek?” diye sordu.
“–Hayır, bilakis o gun siz cok olacaksınız. Lakin sizler bir selin getirip yığdığı cer-copler gibi hicbir ağırlığı olmayan kimseler durumunda olacaksınız. Allah, duşmanlarınızın kalbinden size karşı korku duygusunu cıkaracak ve sizin kalplerinize zaafı atacak!” buyurdular.
“–Zaaf da nedir ey Allah’ın Rasûlu?” denildi.
“–Dunya sevgisi ve olum korkusu!” buyurdular.” (Ebu Davud, Melahim 5/4297)
Ebu Umeyye eş-Şa’bani anlatıyor: “Ey Ebu Sa’lebe dedim, şu ayet hakkında ne dersin?” (Mealen): “Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda oldukca, sapıtmış olanlar size zarar vermez.” (Maide 105)
Bana şu cevabı verdi:
“Gercekten bunu, iyi bilen birine sordun. Zira ben aynı şeyi Rasûlullah -sallallÂhu aleyhi ve sellem-’a sormuştum. Demişti ki:
“Ma’rufa sarılın, munkerden de kacının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir hevÂ, (dine, ahirete) tercih edilen dunyalık gorur, rey sahiplerinin (selefi dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini muşahade edersen, o zaman kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zira (bu safhaya gelince) arkanızda sabır gunleri var demektir. O gunler avucta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır. O gunlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir.” (Ebu Davud, Melahim 17/4341); Tirmizi, Tefsir, 5/3060); İbnu Mace, Fiten 21)
Rasûlullah -sallallÂhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki:
“-İnsanlar oyle gunler gorecek ki, katil nicin oldurduğunu, maktul de nicin oldurulduğunu bilemeyecek.”
“-Bu nasıl olur?” diye soruldu. Şu cevabı verdi:
“-Herctir! Olduren de olen de ateştedir.” (Muslim, Fiten 56)
Zubeyr İbnu Adiy rahimehullah anlatıyor: “Hz. Enes İbnu MÂlik radıyallahu anh’ın yanına girdik. HaccÂc’ın bize yaptıklarını şikayet ettik.
“-Sabredin, buyurdu. Zira oyle gunlerle karşılaşacaksınız ki, her yeni gun, gidenden daha kotu olacak. Bu hal Rabbinize kavuşuncaya kadar devam edecek. Ben bunu, Rasûlunuz -sallallÂhu aleyhi ve sellem-’den işittim.” (Buhari, Fiten 6; Tirmizi, Fiten 35/2206)
Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: “Rasûlullah -sallallÂhu aleyhi ve sellem- birgun:
“-Bana kac musluman olduğunu sayıverin” buyurdular. Biz:
“-Ey Allah’ın Rasûlu! Bizim sayımız altı-yediyuze ulaşmış olduğu halde, hakkımızda korku mu taşıyorsunuz?” dedik.
“-Siz bilemezsiniz, (cokluğunuza rağmen) imtihan olunabilirsiniz!” . Gercekten oyle (belaya maruz kalıp) imtihan olunduk ki, icimizden namazını gizlice kılanlar oldu.” (Buhari, Cihad 181; Muslim, İman 235)
Abdullah ibn-i Omer -radıyallÂhu anh- tarafından rivayet edilmiştir.
RasûlullÂh –sallÂllÂhu aleyhi ve elem- bize yonelerek şoyle buyurdu:
“Ey Muhacirler cemÂati!
Beş şey vardır ki, onlarla mubtel olacağınız zaman Ben sizlerin o şeylere erişmenizden AllÂh’a sığınırım. Onlar şunlardır:
1- Bir milletin icinde zina, fuhuş ortaya cıkıp nihayet o millet bu sucu alenî olarak işlediğinde, mutlaka iclerinde taun hastalığı ve onlardan once gelip-gecmiş milletlerde vuku bulmamış hastalıklar yayılır.
2- Olcu ve tartıyı eksik yapan her millet mutlaka kıtlık, gecim sıkıntısı ve başlarındaki hukumdarların zulmu ile cezalandırılırlar.
3- Mallarının zekÂtını vermekten kacan her millet mutlaka yağmurdan menedilir (kuraklık cezası ile cezalandırılır) ve hayvanları olmasa (AllÂh hayvanlara acımasa) onlara yağmur yağdırmaz.
4- AllÂh’ın ahdini (emirlerini) ve Rasûlun sunnetini terk eden her milletin başına mutlaka AllÂh kendilerinden olmayan duşmanı musallat eder ve duşman o milletin elindeki-avucundakilerin bir kısmını alır.
5- İmamları (yÂni devlet adamları) AllÂh’ın Kitabı ile amel etmeyip AllÂh’ın indirdiği hukumlerden işlerine geleni sectikce AllÂh onların hesabını kendi aralarında gorur.” (İbn-i MÂce, Fiten, 22)
Rasûlullah sallallahu aleyhi veselem şoyle buyurdu:
“Fırat nehrinin suyu cekilip, aktığı yatakta bulunan bir altın dağı meydana cıkmadıkca ve kurtulup kazanan ben olayım diye birbiriyle carpışan her yuz kişiden doksan dokuzu olmedikce kıyamet kopmaz.” (BuhÂrî, Fiten 24; Muslim, Fiten 29. Ayrıca bk. İbni MÂce, Fiten 25)
Diğer bir rivayet ise şoyledir: “Pek yakında Fırat nehrinin suyu cekilerek aktığı yatakta bir altın hazinesi meydana cıkacaktır. O gunu goren kimse, o hazineden kesinlikle bir şey almasın.” (BuhÂrî, Fiten 24; Muslim, Fiten 29-32. Ayrıca bk. Ebû DÂvûd, MelÂhim 13; Tirmizî, Sıfatu’l-cenne 26)
“Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki kişi bir kabre uğrayıp uzerine abanarak: ‘Keşke bu kabrin icinde ben olsaydım’ demedikce kıyamet kopmaz. HÂlbuki bu sozu ona soyleten din değil, bel olacaktır.” (BuhÂrî, Fiten, 22; Muslim, Fiten, 53-54)
Oyle bir zamanın geleceği, insanların kalblerinin dunya sevgisi ile dolacağı, cihadı zarar olarak gorup zekat vermeyi altından kalkılması zor bir borc olarak gorecekleri bildirilir. (Ali el-Muttaki, Kenz, III, 236/6322)
Rasûlullah -sallallÂhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki:
“-Beni İsrail uzerine gelen şeyler, aynıyla ummetimin uzerine de gelecektir. Oyle ki onlardan aleni olarak annesine gelen olmuşsa, ummetimden de bu cirkin işi mutlaka yapan olacaktır. Nitekim, Beni İsrail yetmişiki millete (dine, fırkaya) bolunmuştu. Benim ummetim de yetmişuc millete bolunecektir. Bunlardan bir tanesi haric hepsi ateştedir.”
“-Bu fırka hangisidir?” diye soruldu.
“-Benim ve ashabımın uzerinde olduğu şeyden ayrılmayanlardır!” buyurdular.” (Tirmizi, İman 18/2641)
Rasûlullah -sallallÂhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki:
“Umeranız hayırlı olanlarınızdan iseler, zenginleriniz sehÂvetkÂr kimselerse, işlerinizi aranızda muşavere ile hallediyorsanız, bu durumda yerin ustu (hayat), altından (olumden) hayırlıdır. Eğer umeranız şerirlerinizden, zenginleriniz cimri ve işleriniz kadınların elinde ise, yerin altı ustunden, (olmek yaşamaktan) daha hayırlıdır. (Cunku artık dini ikame imkanı kalmaz).” (Tirmizi, Fiten 78/2266)
Rasûlullah -sallallÂhu aleyhi ve sellem- birgun:
“-Genclerinizin fıska duştuğu, kadınlarınızın azdığı zaman haliniz ne olur?” diye sormuştu. (Yanındakiler hayretle):
“-Ey Allah’ın Rasûlu, yani boyle bir hal mi gelecek?” dediler.
“-Evet, hatta daha beteri!” buyurdu ve devam etti:
“-Emr-i bi’l-ma’rufta bulunmadığınız, nehy-i ani’l-munker yapmadığınız vakit haliniz ne olur?” diye sordu. (Yanındakiler hayretle)
“-Yani bu olacak mı?” dediler.
“-Evet, hatta daha beteri!” buyurdular ve sormaya devam ettiler:
“-Munkeri emredip, ma’rufu yasakladığınız zaman haliniz ne olur?” (Yanında bulunanlar iyice hayrete duşerek):
“-Ey Allah’ın Rasûlu! Bu mutlaka olacak mı?” dediler.
“-Evet, hatta daha beteri!” buyurdular ve devam ettiler:
“-Ma’rufu munker, munkeri de ma’ruf addettiğiniz zaman haliniz ne olur?” (yanindeki Ashab)
“-Ey Allah’ın Rasûlu! Bu mutlaka olacak mı?” diye sordular.
“-Evet, olacak!” buyurdular.” (Heysemi, Mecma’u’z-Zevaid, VII, 281)
Rasûlullah -sallallÂhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki: “İnsanların dunyaca en bahtiyarını Âdi oğlu Âdiler teşkil etmedikce Kıyamet kopmaz.” (Tirmizi, Fiten 37/2209)
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Rasûlullah -sallallÂhu aleyhi ve sellem-, yanındaki cemaate konuşurken, bir adam gelerek:
“-Ey Allah’ın Rasûlu! Kıyamet ne zaman kopacak?” dedi. SallallÂhu aleyhi ve sellem- konuşmasına devam etti, sozlerini bitirdiği vakit:
“-Sual sÂhibi nerede?” buyurdular. Adam:
d230s006r1.jpg
“-İşte buradayım ey Allah’ın Rasûlu!” dedi. SallallÂhu aleyhi ve sellem-:
“-Emanet zÂyi edildiği vakit Kıyameti bekleyin!” buyurdular. Adam:
“-Emanet nasıl zÂyi edilir?” diye sordu. Efendimiz:
“-İş, ehil olmayana tevdi edildi mi Kıyamet’i bekleyin!” buyurdular.” (Buhari, İlm 2, RikÂk 35)
Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: “Rasûlullah -sallallÂhu aleyhi ve sellem- birgun:
“Ummetim onbeş şeyi yapmaya başlayınca ona buyuk belanın gelmesi vÂcip olur!” buyurmuşlardı. (Yanındakiler)
“Ey Allah’ın Rasûlu! Bunlar nelerdir?” diye sordular. SallallÂhu aleyhi ve sellem- saydı:
-Ganimet (yani milli servet, fakir fukaraya uğramadan sadece zengin ve mevki sahibi kimseler arasında) tedavul eden bir met haline gelirse,
-Emanet (edilen şeyleri emÂnet alan kimseler, sorumlu ve yetkililer, memurlar) ganimet (malı yerini tutup, yağmalayıp nefislerine helal) kıldıkları zaman,
-ZekÂt (odemeyi ibadet bilmeyip bir angarya ve) ceza telÂkki ettikleri zaman.
-Kişi annesinin hukukuna riayet etmeyip, kadınına itaat ettiği;
-Babasından uzaklaşıp ahbabına yaklaştığı;
-Mescidlerde (rıza-yı ilÂhi gozetmeyen husûmet, alış-veriş, eğlence ve siyÂsiyÂta vs. muteallik) sesler yukseldiği zaman.
-Kavme, onların en alcağı (erzel) reis olduğu;
-(Devlet otoritesinin yetersizliği sebebiyle tedhiş ve zulumle insanları sindiren zorba) kişiye zararı dokunmasın diye hurmet edildiği;
-(Ceşitli adlarla imal edilen) ickiler (serbestce) icildiği;
-İpek (haram bilinmeyip erkekler tarafından) giyildiği;
-Ceşitli adlar altında şarkıcı kadınlar ve calgı aletleri edinildiği;
-Bu ummetin sonradan gelen nesilleri, onceden gelip gecenlere (ceşitli ithamlar ve bahanelerle) hakÂret ettiği zaman artık kızıl ruzgÂrı, (zelzeleyi), yere batışı (hasfı) veya suret değiştirmeyi (meshi) (veya gokten taş yağmasını, (kazfi) bekleyin.” (Tirmizi, Fiten 38/2210)
Mikdam bin Ma’dikerb’in bir hizmetcisi vardı, sut satardı, Mikdam da karşılığında para alırdı. Ona:
“-Subhanallah, sut satıp para mı alıyorsun?” dediler. O da:
“*-Evet, bunda ne var ki? Ben RasûlullÂh -sallallÂhu aleyhi ve sellem-’in şoyle dediğini duydum:
“-İnsanlar uzerine oyle bir zaman gelecek ki o vakit dinar ve dirhemden başka bir şey fayda vermeyecek!” dedi. (Ahmed bin Hanbel, IV, 133)
“Sizin uzerinize oyle bir zaman gelecek ki o vakit siz, iyilikleri emretmeyen ve kotulukleri yasaklamayan kimselerin en hayırlı kişiler olduğunu duşunursunuz.” (Ali el-Muttaki, Kenz, III, 686/8462)
RasûlullÂh -sallallÂhu aleyhi ve sellem-:
“-İnsanlar uzerine oyle bir zaman gelecek ki o vakit muminin kalbi tuzun suda eridiği gibi eriyecek!” buyurdu.
“-Nicin eriyecek y Rasûlallah?” diye sorulduğunda:
“-Kotulukleri gorup de onları değiştirmeye guc yetiremediği icin” buyurdu. (Ali el-Muttaki, Kenz, III, 686/8463)
__________________
Rasulullah (s.a.v.) Butun Cağları Uyarıyor! Oyle Bir Zaman Gelecek ki...
Dini Bilgiler0 Mesaj
●13 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Rasulullah (s.a.v.) Butun Cağları Uyarıyor! Oyle Bir Zaman Gelecek ki...