Evrim safsatasının 150 yıllık bir tarihi olduğuna inananlar yanılmaktadırlar. Evrim aldatmacası, kokeni eski Mısır ve Sumer devirlerine dayanan, binlerce yıllık gecmişi olan, insanlık tarihinin en buyuk kitle aldatmacasıdır. Darwinist felsefenin en sapkın ve en eski temsilcisi olan Firavun, tum canlı varlıkların Nil’in camurlarından tesadufen oluştuğuna inanan bir materyalisttir.


Evrim teorisinin temel felsefesi, eski Mısır’dan beri aynı carpık anlayışa dayanmıştır. O yıllarda tesadufleri sahte ilah edinen Darwinistler gunumuzde de aynı sahte ilaha tapınmaktadırlar. Eski Mısır’da Nil’in camurlarının tesadufen canlılığı meydana getirdiğine inanan Darwinistler, bugun de camurlu bir balcığın tesadufen ilk hucreyi meydana getirdiğini iddia etmektedirler. O donemde de Yaratılışı ispat eden deliller acık ve sarih olmasına rağmen Firavun’un bu delillere karşı zalimane bir mucadelesi olmuştur, bu durum şu anda da aynı şekilde yaşanmaktadır. Gunumuzde, Yaratılışı ispat eden 250 milyon fosil tum dunyaya gosterilmekte, acıkca sergilenmektedir. Fakat aynı Darwinist anlayış, tıpkı Firavun doneminde olduğu gibi, gercek bilimsel delillere buyuk bir hiddet ve ofke ile karşı cıkmaktadır.



Eski Mısır’da, insanlık tarihinin en sapkın batıl dini Darwinizm’e karşı Hz. Musa (a.s.), Yaratılışı ispatlayan en buyuk ve en kesin delil ile cıkmıştır. Hz. Musa (a.s.), Allah’ın emri ile asasını Firavun ve adamlarının gozleri onunde yere fırlatmış ve asa, Allah’ın yuce kudreti ile aniden bir yılana donuşmuş ve Firavun ve adamlarının sahte delillerinin tumunu yutup yok etmiştir. TAHTADAN BİR ASA, ALLAH’IN DİLEMESİYLE HAREKET EDEN, YEMEK YİYEN, KUSURSUZ BİR YILAN HALİNE GELMİŞTİR. Bu olağanustu delil, Firavun ve adamlarının gozleri onunde gercekleşmiş, inkar edemeyecekleri kadar gorkemli şekilde yaratılmıştır. Ancak bu acık delile rağmen Firavun’un inkarı, sapkın Darwinist zihniyetin getirdiği felaketin ne kadar guclu boyutlarda olduğunu gostermektedir. Yuce Allah ayetlerinde Hz. Musa (a.s.)’ın asasında tecelli eden bu muhteşem Yaratılış delilini şu şekilde haber verir:

Firavun dedi ki: "Alemlerin Rabbi nedir?"

Dedi ki: "Goklerin, yerin ve bu ikisi arasında olan herşeyin Rabbidir. Eğer "kesin bilgiyle inanıyorsanız" (boyledir)."

Cevresindekilere dedi ki: "İşitiyor musunuz?"

(Musa Dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, gecmişteki atalarınızın da Rabbidir."

(Firavun) Dedi ki: "Şuphesiz size gonderilmiş bulunan elciniz, gercekten bir delidir."

"Eğer aklınızı kullanabiliyorsanız, O, doğunun da, batının da ve bunlar arasında olan herşeyin de Rabbidir" dedi (Musa).

(Firavun) dedi ki: "Andolsun, benim dışımda bir ilah edinecek olursan, seni mutlaka hapse atacağım."

(Musa) Dedi ki: "Sana apacık bir şey getirmiş olsam da mı?"

(Firavun) Dedi ki: "Eğer doğru sozlu isen, onu getir."

Bunun uzerine asasını bırakıverdi, bir de (ne gorsunler) o, acıkca bir ejderha oluverdi.

Elini de cekip cıkardı, bir de (ne gorsun) o, bakanlar icin "parlayıp aydınlanıvermiş".

(Firavun,) Cevresindeki onde gelenlere: "Bu” dedi, "Doğrusu bilgin bir buyucudur."

"Buyusuyle sizi yurdunuzdan surup cıkarmak istiyor; ne buyurursunuz?"

Dediler ki: "Bunu ve kardeşini oyala, şehirlere de toplayıcılar gonder,"

"Butun uzman-bilgin buyuculeri sana getirsinler."

Boylelikle buyuculer, bilinen bir gunun belli vaktinde biraraya getirildi.

Ve insanlara da: "Siz de toplanıyor musunuz? dendi."

"Umarız ki, eğer galip gelirse biz de buyuculere uyarız."

Buyuculer geldiklerinde, Firavun"a: "Şayet biz galip gelirsek, bize bir ucret var gercekten, değil mi?" dediler.

"Evet" dedi. "Ustelik şuphesiz siz en yakın(larım) kılınanlardan olacaksınız."

Musa onlara dedi ki: "Atacağınızı atın."

Onlar da, iplerini ve asalarını atıverdiler ve: "Firavun"un ustunluğu adına, hic tartışmasız, ustun olanlar gercekten bizleriz" dediler.

Boylelikle Musa da asasını bırakıverdi, bir de (ne gorsunler) o, uydurmakta olduklarını yutuveriyor.

Anında buyuculer secdeye kapandılar.

(Ve "Alemlerin Rabbine iman ettik" dediler.

"Musa"nın ve Harun"un Rabbine."

(Firavun) Dedi ki: "Ona, ben size izin vermeden once mi inandınız? Şuphesiz, o, size buyuyu oğreten buyuğunuzdur; oyleyse yakında bileceksiniz. Şuphesiz ellerinizi ve ayaklarınızı caprazlama kestireceğim ve sizin hepinizi gercekten asıp-sallandıracağım."

"Hic zararı yok" dediler. "Cunku biz gercekten Rabbimiz"e donuculeriz."

"Doğrusu biz, iman edenlerin ilki olduğumuzdan dolayı Rabbimiz"in bizim hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz."
(Şuara Suresi, 23-51)

Yuce Rabbimiz, Firavun’un sapkın inancına karşı Yaratılış gerceğini ispatlayan cok guclu bir delil yaratmıştır. Bu acık delil karşısında vicdanlarına başvuran buyuculer hemen iman etmişler ve Firavun’un zulmune karşı imanla goğus germişlerdir. Şu anda gunumuzde de benzer durum yaşanmaktadır. Tesadufleri sahte ilah edinmiş olan ve tek bir bilimsel delil dahi getiremeyen Darwinistlere karşı, OLAĞANUSTU NETLİKTE VE KESİNLİKTE, MUKEMMELLİKTE MİLYONLARCA YARATILIŞI İSPAT EDEN DELİL SUNULMUŞTUR. Allah, Yaratılış delillerini oylesine acık ve anlaşılması kolay şekilde yaratmıştır ki, aklı başında bir insanın bunlara bakarak evrimin bir safsata olduğu sonucunu cıkarmaması mumkun değildir. Tek bir proteinin kompleks yapısı, yaşamın kendi kendine tesadufen başlaması ihtimalinin imkansızlığı, canlı varlıklardaki olağanustu komplekslik ve asıl olarak 250 MİLYONDAN FAZLA YARATILIŞI İSPAT EDEN FOSİL, olağanustu derecede guclu delillerdir. Tum bu deliller Yuce Allah’ın, gorkemli ve ustun yaratılış delilleridir.

Gunumuzde Darwinistler, Hz. Musa’nın acıkca sunduğu Yaratılış deliline direnen Firavun’un duştuğu yanılgıya duşmektedirler. Milyonlarca Yaratılış deliline acıkca DİRENMEKTEDİRLER. Gercekleri gordukleri halde, sapkın bir dini savunmak adına bir aldatmacayı savunmaktadırlar. VİCDANLARI KABUL ETTİĞİ HALDE, hak ve doğru olana karşı direnmektedirler. Bugun dunyada, DARWİNİZM’İN BİR SAFSATA OLDUĞUNU BİLMEYEN DARWİNİST YOKTUR. Bugun dunyada, TUM BİLİMSEL DELİLLERİN YARATILIŞ GERCEĞİNİ İSPAT ETTİĞİNİ GORMEYEN DARWİNİST DE YOKTUR. Dolayısıyla bu anlamsız inadı bırakıp, yıllarca Darwinizm’i savunmuş olmaktan dolayı “geri donuş imkansız” diye duşunmeyip, doğru ve hak olana, delillerin ispatladığı asıl gerceğe yonelmek en doğru ve akılcı tutum olacaktır. Bu gercek, TUM VARLIKLARI USTUN VE GUCLU OLAN YUCE ALLAH’IN YARATTIĞI GERCEĞİDİR.

Firavun gercekleri cok iyi bildiği halde direnmiş, hatta Hz. Musa (a.s.)’ı oldurmeye kalkışmıştır. Fakat hak olanı cok iyi bildiğinden, son nefesinde Allah’a iman ettiğini soylemiştir. Ancak olumu bir gercek olarak gorunce iman ettiğini soylemesi, Allah katında gecersiz olmuştur. Allah yalnızca, Firavun’un, dunyada mutlak zannettiği, tek gercek olarak gorduğu maddi varlığını, yani cesedini kurtarmıştır. Bu cesedi korumuş ve onu sonraki nesillere ibret kılmıştır. Ruhu ise Allah’ın katındadır. Allah’ı inkar edip, Allah’a karşı tesadufleri savunmuş olmanın, Yaratılış delillerini gormuş olmasına rağmen azgınlaşarak iman edenleri ortadan kaldırmaya kalkışmasının hesabını vermek uzere Rabbimiz’in katında hesaba cekilmiştir (Doğrusunu Allah bilir). Yuce Rabbimiz ayetlerinde Firavun’un husranını şoyle haber vermiştir:

Biz, İsrailoğulları"nı denizden gecirdik; Firavun ve askerleri azgınlıkla ve duşmanlıkla peşlerine duştu. Sular onu boğacak duzeye erişince (Firavun): "İsrailoğulları"nın kendisine inandığı (İlah"tan) başka İlah olmadığına inandım ve ben de Muslumanlardanım" dedi.

Şimdi, oyle mi? Oysa sen onceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk cıkaranlardandın.

Bugun ise, senden sonrakilere bir ayet (tarihi bir belge, ibret) olman icin seni yalnızca bedeninle kurtaracağız (herkese cesedini gostereceğiz). Gercekten insanlardan coğu, Bizim ayetlerimizden habersizdirler.
(Yunus Suresi, 90-92)
__________________