Rabbimiz buyurdu ki;

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم Size kendi icinizden oyle bir peygamber geldi ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir. O size cok duşkun, mu’minlere cok şefkatli, cok merhametlidir.

Tevbe Sûresi, 9:128


Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz evlatlığı Zeyd B.Haris (r.a) ile beraber İslÂm’ı tebliğ icin TÂife gittiğinde TÂif halkından hicbiri İslÂm’ı kabul etmediği gibi, coluk cocuk Efendimize taş attılar.. Rasûlullah (s.a.v) Efendimizin mubarek ayakları, atılan taşlarla yara bere icinde kaldı. Ayakkabıları kanla doldu. Yaraların verdiği acıdan yuruyemez hale geldiği halde RÂbiÂ’nın oğulları Utbe ve Şeybe’nin bağına sığınarak cardağın golgesinde ellerini kaldırıp: “Ya Rabbi! Eğer bana karşı gazaplı değilsen, cektiğim bel ve sıkıntılara hic aldırmam; fakat senin esirgeyiciliğin bunları da gostermeyecek kadar geniştir. Ya Rabbi! Gazabına uğramaktan, rızandan mahrum kalmaktan, senin karanlıkları aydınlatan, din ve dunya işlerini duzenleyen yuzunun nuruna sığınırım. Razı oluncaya kadar affını diliyorum. Butun kuvvet ve kudret ancak seninledir.”

Bu dualarda da gorulduğu gibi bunca eza ve cefaya rağmen beddua etmemiş Cebrail (a.s)’ın: “Kavmin hakkında ne dilersen onu yapayım.” Demesi ve dağlar Meleğinin de; Rasûlullah (s.a.v.)’i selÂmladıktan sonra: “ Ya Muhammed! Emrine hazırım. Ebu Kubeys ile Kayakan denilen şu iki yalcın dağın Mekkeliler uzerine devrilip, birbirine kavuşarak muşrikleri tamamen ezmelerini istersen emret....” dedi. Fakat Rasûlullah (s.a.v): “Hayır, onların ezilip yok olmalarını değil, Rabbimin bu muşriklerin sulbunden, O’na hicbir şeyi ortak koşmayan ve yalnız Allah’a ibadet eden bir nesil meydana getirmesini istiyorum....” diyerek en buyuk bir merhamet orneği gostermiştir.
__________________